Her son bir başlangıç. Sabah sürprizini beklemiyorduk ama her şeye hazır olmayı öğrendik. Güzel şeylerin ömrü kısa oluyor. Evet, belki böylesi herkes için daha iyi olacak.
Oğlum arıyor, yeni bir iş teklifi almış. Havalara uçuyor. Telefon görüşmelerimiz karşıladığımız misafirlerle bölünüyor. Yağmur yağacak, terasta kurumak üzere serdiğimiz domatesleri içeri almamız lazım. "Tam zamanında" diyoruz gök gürültüsü seslerini duyunca. Gök gürlüyor, uzaklarda şimşekler çakıyor ama beklediğimiz yağmur bir türlü gelmiyor. Güneş çıkıyor, hava tahminleri yanıltıyor yine.
Üç arkadaşı karşılıyoruz kapıda. Merak edip görelim demişler. Bir kahve içip gideceklerini söylüyorlar. Üst katı gezdiriyorum. Manzarayı görünce fikirleri değişiyor. Telefon edip arkadaşlarına anlatıyorlar Taş Ev'i. Yarım saatte bir masalarına yeni arkadaşları geliyor. İçlerinden mimar olan biri Malatyalı. Üniversiteyi Ankara'da aynı dönemlerde bitirmişiz.
Sohbet uzayınca müsaade isteyip iki arkadaşlarını daha çağırıyorlar. Gelenler müzisyen. Biri saz diğeri ritm ustası. Geri kalanlar söylüyor. Birden Urfa'nın sıra geceleri havası esiyor. Rahatsızlık veriyorsak kesebiliriz, diyorlar. Rahatsızlık ne kelime. Veranda ve bahçede oturan misafirlerimiz hallerinde ziyadesiyle memnun. Ailelerden biri kızının doğum günü münasebetiyle gelmiş. "Canlı müzik olduğunu bilmiyorduk, kızımız için sürpriz oldu bu." diyorlar. Yemeklerini,tatlılarını bitirmelerine rağmen üst kattan gelen güzel türküleri kaçırmak istemiyorlar.
Sadece onlar mı? Diğer misafirler de hoşnut bu durumdan. Çalan da söyleyen de çok başarılı. Manzara güzel, mezeler, yemekler güzel, sohbet aralarında çalıp söyledikleri güzel. "Merak edip görmeye gelmiştik buraya ama çok güzel bir gece geçirdik sayenizde, her şey çok harikaydı, eğer gürültü çıkarıp rahatsızlık verdiysek özür dileriz." diyerek ayrılıyorlar. Diğer misafirlerden de teker teker özür diliyorlar. Aman efendim ne özrü, çok güzel bir gece yaşattınız, kulağımızın pası silindi.
Geç saatlerde telefonum çalıyor. İlk anda "Açık mısınız?" diye soracaklarını düşünüyorum. Yarın için bir arkadaş grubu ile gelmek üzere rezervasyon yaptırmak istiyor sesi kulağa genç gelen bir beyefendi. Evlilik teklifinde bulunacakmış. Masanın süslenmesini isterken bu hizmetin bedelini soruyor. Söylüyorum. "Aman diyor, ben iki katını vereyim siz de ona göre daha güzel süsleyin." Belli ki işi sağlam tutuyor. "Siz merak etmeyin." diyorum.
Bu gece Taş Ev misafir edecek bizi. Geç saatlere kadar yaylanın temiz ve serin havasının tadını çıkarıyoruz.