Parka girdiğinde duraksadı. Artık on beş dakikalık yürüyüş bile yoruyordu onu. Oscar'ın ipini iyice gevşetir gevşetmez hayvan çimenleri koklayarak hacetini giderecek kendine uygun bir yer aramaya başladı. Şinasi Bey, bunu fırsat bilip etrafına bakındı ama kimseyi göremedi.
Ağaçların arasında turlamaya başladı. Gözüne kestirdiği yeşil boyalı bir banka oturup köpeğin kemendini çözdü. On dakika boyunca başını bir o yana bir bu yana çevirip etrafı gözledi. Can sıkıntısı ve merak içinde zaman geçmek bilmiyordu. Feriha Hanım onun bu halini görse ona neler söylemezdi.
Köpeğini dolaştırmaya gelen genç bir kız Şinasi Bey'in yanından geçerken gülümseyerek ona selâm verdi. Oscar, kızın köpeğine doğru koştu. Genç kız, köpeklerin koklaşıp oynaşmasına bir süre izin verdikten sonra Şinasi Bey'e 'İyi günler' dedi ve arkasını dönüp uzaklaştı.
Tam kalkmaya hazırlanırken kırkbeş yaşlarında, sarışın bir kadının kendisine doğru yaklaştığını fark etti. Dikkatlice o yöne baktı, evet, oydu. Heyecandan kalp atışları hızlandı, etrafına bakındı, Oscar'ı göremeyince panikledi. Telâş içinde yerinden fırladı.
"Günaydın Şinasi Bey, nedir bu telâşınız?"
"Oscar, hay Allah, az önce şu ağacın dibindeydi."
Sarışın kadının gezdirdiği aynı cins köpeği fark eden Oscar, saklandığı yerden şimşek gibi fırlayıp yanlarına koşunca Şinasi Bey derin bir nefes aldı. Kadın muzip bir gülümsemeyle,
"O sevgilisini bırakıp gider mi hiç?" dedi.
Şinasi Bey gözlerini yere indirirken kadının cesur ve imalı sözlerinden dolayı mahcubiyetini gizleyemedi. Tanışalı henüz bir hafta bile olmamıştı. Önceleri ortak sohbet konuları sadece köpekleriydi. Sonraki günlerde sohbet etmek için konu sıkıntısı çekmediler. Aralarında sözleşmedikleri halde her ikisi de aynı saatte ve aynı yerde bulunmaya özen gösteriyorlardı. O gün ilk kez gecikince Şinasi Bey'in canı sıkılmıştı. Bir şeyler söylemek istiyordu ama kelimeler boğazında düğümleniyor, bir yandan Feriha Hanım'ı düşünürken sohbetinden büyük zevk aldığı bu kadını kaybetmekten korkuyordu. Sonunda cesaretini topladı.
"Bugün geç kaldınız Şazende Hanım, sizi merak ettim."
"Sormayın Şinasi Bey'ciğim. Bildiğiniz gibi yalnız başına yaşamak çok zor. Elektrik faturasının son ödeme günüymüş bugün, gidip onu yatırıverdim."
"Aman iyi, iyi. Acaba başınıza bir şey mi geldi diye endişe ettim. Zaten kalkmak üzereydim ben de. Feriha Hanım geç kalırsam düşüp kaldım mı diye merak eder şimdi."
"Aşkolsun Şinasi Bey, durun bakalım, daha düşüp kalkacak yaşa gelmediniz. Ama madem kıymetli eşiniz Feriha Hanımefendi merak buyururlar, o zaman müsaade sizin."
Şinasi Bey Oscar'ın tasmasını taktıktan sonra Şazende Hanım'a veda edip evinin yolunu tuttu.
Bunları nerden mi biliyorum? Çünkü öğle üzeri şirkete gelir gelmez her şeyi ballandıra ballandıra anlatırdı bize Şinasi Bey. Yoksa Şazende Hanımı nereden bilecektik? Emekli öğretmenmiş Şazende Hanım, iki yıl kadar önce eşini kaybetmiş. Onların da tıpkı Şinasi Beyler gibi çocukları olmamış, evlât sevgisini köpekleriyle gideriyorlarmış.
(Devam edecek)
"Aman iyi, iyi. Acaba başınıza bir şey mi geldi diye endişe ettim. Zaten kalkmak üzereydim ben de. Feriha Hanım geç kalırsam düşüp kaldım mı diye merak eder şimdi."
"Aşkolsun Şinasi Bey, durun bakalım, daha düşüp kalkacak yaşa gelmediniz. Ama madem kıymetli eşiniz Feriha Hanımefendi merak buyururlar, o zaman müsaade sizin."
Şinasi Bey Oscar'ın tasmasını taktıktan sonra Şazende Hanım'a veda edip evinin yolunu tuttu.
Bunları nerden mi biliyorum? Çünkü öğle üzeri şirkete gelir gelmez her şeyi ballandıra ballandıra anlatırdı bize Şinasi Bey. Yoksa Şazende Hanımı nereden bilecektik? Emekli öğretmenmiş Şazende Hanım, iki yıl kadar önce eşini kaybetmiş. Onların da tıpkı Şinasi Beyler gibi çocukları olmamış, evlât sevgisini köpekleriyle gideriyorlarmış.
(Devam edecek)