"Eğer dışarıdan biri gibi kendine bakıp kendini övecek olsan ne derdin? (Belki de "İnsanları, senin en çok hangi niteliğinin değerini bilmesini istersin?" diye düşünebiliriz soruyu.)"
Herkesin ortasında yapmaktan kaçınacağın bir fiil nedir diye soracak olsanız, ilk aklıma gelen kendimi övmek derdim. İnsanın kendini övmesinin doğru bir davranış şekli olduğunu sanmıyorum. Ama burası farklı bir ortam, üstelik durup durduk yerde kendimizi övmeye kalkışmayacağız. Ağaç Ev Sohbetlerinde haftanın konusu da olunca ister istemez aynayı karşımıza koyacağız, önyargılarımızı, ananevi ve kültürel değerlerimizi askıya alıp doya doya öveceğiz kendimizi. Belki de içimizden yapmak geldiği halde kendimize set vurup dilimizi tuttuğumuz bir eylem, kendini övmek. Bu satırları okuma zahmetine giren tüm saygıdeğer insanların aşağıda yazacağım meziyetlerimi gördüklerinde şaşırıp kalmalarını, şaşkınlıkları geçtikten sonra da aslında ne kadar mütevazı bir insan olduğumu takdir etmelerini bekliyorum.
Peşinen söyleyeyim, uzun bir yazı olacak. Sıkıldığınız anda okuduğunuz kadarıyla yetinip bırakırsanız gönül koymayacağımdan emin olabilirsiniz. Zira en büyük özelliğim olan dürüstlüğüm, sadece övülecek yanlarımı değil az da olsa yerilmesi muhtemel davranışlarımı da anlatmam gerektiğini kulağıma fısıldarken durum böyle olunca ben kimim sorusuna cevap vermem hiç de öyle birkaç satıra sığacak gibi görünmüyor.
Dediğim üzere dürüst bir insan olarak bilirim kendimi. Yani doğru bildiğinden ayrılmayan, yaptığı işlerde, sözünde ve davranışlarında her zaman doğru yolu seçmeye çalışan, samimi, kapalı kapılar ardında dolap çevirmeyen biriyim. Her zaman böyle miyim? E, madem dürüst olduğumu iddia ediyorum, itiraf etmeliyim ki, zaman zaman şeytana uyduğum, bilerek ya da bilmeden hayatın akışına kapılıp bu en övündüğüm kişilik özelliğime halel getirdiğim bazı istisnai durumlar karşıma çıkmış olabilir. Yok, yok olabilir değil, karşıma çıkmıştır kesin. Bu durumları dikkate alarak dürüstlük abidesi görmesem de kendimi, elimden geldiğince dürüst olmaya gayret gösteren biri olduğuma inanıyorum.
Bakın, güven benim için çok önemli. Güvenilir biri olduğumu düşünüyorum. Bana güvenebilirsiniz. Bu en övünülecek özelliklerimin başında gelir. Emanete hıyanetlik etmem. Sözüm sözdür. Bu konuda şeytan bile kandıramaz beni. Yapabileceğim şeylere söz verir, yapamayacaklarıma olmaz demesini bilirim. Bugüne kadar bana olan güvenlerinden dolayı zarar görmüş, sıkıntı çekmiş bir Allah'ın kulunu hatırlamıyorum. Bazen yanıldığım olmuştur. Yaparım dediğim şey elimde olmayan nedenlerle ya da beceriksizliğimden ötürü istediğim şekilde sonuçlanmamıştır. Fakat şunu bilmenizi isterim ki, o şey, her ne şey ise, başta kesinlikle göze aldığım ve başaracağımdan emin olduğum bir şeydir. Yani olmayacağına dair yüzde bir oranında bir kuşku duysam o işi yaparım diye iddia etmem. Elbette burada anlattıklarım kendime olan güvenimden kaynaklanmıyor, söz konusu ettiğim, başkalarının bana olan güveni. Herkes gibi bazı konularda kendime güvenir, bazılarında güvenmem. Kendime güvendiğim konularda başkalarının da bana güvenmesi beni ziyadesiyle mutlu eder.
Dürüstlük ve güven konularını birer övünç nedeni olarak görmek ne kadar tuhaf. Amma velâkin yaşadığımız çağda, insanların gözünde olağanüstü birer davranış biçimi olarak görünüyor bu kavramlar. Bu sebepten dolayı asla yalan söylemem, bu benim övüneceğim bir meziyettir demekten esef duyuyorum.
Övüneceğim diğer bir husus akla verdiğim önem. Aklın kabul etmediği hiçbir şeye değer vermiyorum. Rasyonel ve realist bir bakış açısına sahibim. Yani olayları ve durumları somut verilere göre objektif olarak değerlendirmeye çalışırım. Fikri sabit değilim, bana her zaman akıl yoluyla gelinmesini isterim ve bu özelliğimle övünürüm. Boş inançlara, mitlere körü körüne bağlanıp, akla mantığa sığmayan ritüellere kendini tutsak etmiş eğitimli kişileri anlamakta oldum olası zorluk çekerim. Öyle biri olmadığım, her zaman bana doğru yolu gösteren aklı ve bilimi kendime kılavuz ettiğim için gururluyum.
Bendenizi en iyi tanıyan insanlardan biri olup bugün hayatta olmayan amirim, her ne kadar benim kindar olduğumu ileri sürmüş olsa da hayatım boyunca tek kindarlığım kendisine olmuştur. Haklı olduğum bir nedenden ötürü onunla asla konuşmama kararı almıştım bir zamanlar. Bununla birlikte, hacca gitmezden evvel benden helâllik isteyerek günâhlarından arınacağına inanan amirime, biraz da eşimin zoruyla, istediği helâlliği vermiş olmama rağmen, kendisi birkaç ay sonra ebedi istirahatgâhına çekilmeyi tercih etti. Amirimin dışında bana kindar olduğumu söyleyen başka biri girmedi hayatıma. Aslına bakarsanız kin tutma gibi bir huya sahip olmam beklenemez. Çünkü sevmediğim, hoşlanmadığım insanları defterimden tamamen siler, onları yaşantımdan çıkartırım. Bu sebeple, hali hazırda, çevremde kin güdeceğim bir kimsenin bulunmaması gayet doğal karşılanmalıdır.
Çocukluğumdan beri arkadaş ve dostlarımı özenle seçerim. Seçtiğim insanlar beni bir adım ileri taşıyacak, güvenimi kazanmış, dürüst niteliklere sahiptir. Sanırım bu sayede aldanıp 1000 dolar kaptırdığım Kayserili Abdullah Bey dışında dost kazığı yemedim. Tahmin ettiğiniz gibi onu da diğerleri gibi defterimden silmiş bulunuyorum. Geriye kalan ve sayıları çok fazla olmayan dost çevremle her zaman gurur duyarken hepsi benim birer övünç kaynağım olmuşlardır.
Genel olarak sakin ve sabırlı bir insanım. Her zaman pozitif düşünürüm. Kolay kolay paniklemem. Bunlar benim övündüğüm diğer özelliklerim. Bununla birlikte herhangi bir sorunla karşılaştığım zaman bana aptalca yol gösteren, işi yokuşa süren insanlar karşısında kendimi tutamam. Kendimi başkasına kullandırtmam. Kimse sırtımdan yükselmeye kalkmasın. Bu yüzden devlet memurluğunda hiç gözüm olmadı. Çalıştığım muhtelif işlerde sorumluluk alanıma müdahale ettirmedim. Buna kalkışan kişilerle kozumu paylaştım. Yalakalık, herhangi bir işi yapar görünmek, verilen görevi suiistimal etmek yapıma ters tutumlar. Aklıma uymayan, kendimi ya da çalıştığım kurumu tehlikeye sokacak işlere girmedim. Çalıştığım her işten ayrılmadan önce son noktayı daima kendim koydum. Sadece devlet sektöründe değil, özel sektörde de yalakalığın ve siyasetin prim yaptığını fark ettim. Buna karşın kendi doğrularımdan asla vazgeçmedim. Şansım sayesinde gelebileceğim yere kadar geldim, daha fazlası bende var olmayan bazı özellikler gerektiriyordu, zamanında durmasını bildim. Bu bakımdan huzurluyum.
İyi eğitim görmüş, geç de olsa kitap okumanın keyfini keşfetmiş, ailevi ve toplumsal görevlerini yerine getiren, kendisine yetmeyi başarmış, sıradan bir vatandaş olarak görüyorum kendimi. Sanatımla övünüyorum demek isterdim ama buna imkânım olmadı. Sözgelimi bir müzik aleti çalmak isterdim ama artık çok geç. Her şeye rağmen aileme karşı sorumluluklarımı yerine getirdiğimi düşünüyorum. Elbette bu sorumluluğum bu dünyada var olduğum sürece devam edecek.
Eğer dünyaya kadın olarak gelseydin eş olarak kimi seçerdin diye kendime bir soru sormak geldi içimden. Ben, hiç düşünmeden kendimi seçerdim. Her şeyden önce beni benden fazla tanıyan çok fazla kişinin olduğunu sanmıyorum. Bu büyük bir avantaj elbette. Benim taşıdığım bu özelliklere sahip kaç kişi var, sorarım size. Madem her şeyi açıkça konuşuyoruz, bunu sizden gizlememin hiçbir manası yok. Bunları yazdıktan sonra düşündüm, ne güzel insanmışım ben. Belirlediği haftanın konusu nedeniyle beni böyle havalara sokup ayağımın yerden kesilmesine sebep olan Mrs. Kedi'ye teşekkürler. Hay Allah, bu kadar yükseldikten sonra şimdi nasıl ineceğim yeryüzüne.... Hadi bakalım sizlerde katılın bu uçuşa, biletler bedava nasıl olsa!
ha haa :) sonu eğlenceliydi :) amirin ve abdullah da :) iki yerde şeytan demişsin, anlaşamıyonuz onunla herhalde :)
YanıtlaSil:)) Bu kez şeytanın bacağını kırdım, eğlenceli yazdım:) Amirimi yazılarımdan hatırlamış olmalısın:)
SilMr. Kaplan sonlara doğru baya kıkır kıkır güldürdünüz beni :) Çok yaşayın! Anlattıklarınıza tüm kalbimle can-ı gönülden inanıyorum. Yazınız yeni bir Ağaç Ev Sohbeti için ilham olabilir :D Kadın olsam benimle evlenirdim demişsiniz ya, peki "Siz karşı taraf olsanız kendinizden niye ayrılırdınız?" diye sormak istedim :D Bu kez iyi yanlarımızı anlatıp birazcık şımartalım kendimizi :D Bir dahaki sefere de katlanılması zor olan yanlarımızı anlatıp iyisiyle kötüsüyle kabul edip severiz kendimizi :)
YanıtlaSilÜff soruya bak! :))) Gerçekten bu kontra soruya hiç hazırlıklı değildim. Ama yine ayrılmazdım sanırım:) Çok ciddiyim:)) Elbette beğenmediğim huylarım vardır ancak bu soruyu cevaplamak muhtemelen daha zor olurdu benim için. Eğer katlanılmaz özelliklere sahip olsaydım, niye kendimi eş olarak seçeyim? Evet, kendimi bu kadar övmekle bağlamış oldum. Hadi bakalım, ara da bul şimdi kötü yanlarını! Ne yapalım, kendi düşen ağlamaz Mrs. Kedi.
SilEş olarak seçene dek fark edilmeyen ama aşk körlüğü/sarhoşluğu geçtikten sonra fark edilecek bir şey olabilir mesela :))) Aklınıza öyle sizden vazgeçilmesine yol açacak katlanılmaz bir yan gelmiyordur elbet ama "Aman canım o kadar kusur kadı kızında da olur!" diyeceğimiz ufak kusurlar vardır belki :)))))) Ama hemen yazmanız gerekmiyor tabi ki, aklınızın bir köşesinde dursun :D Gelecek Ağaç Ev sohbetlerine konu edebiliriz bu mevzuyu daha geniş çaplı olacak şekilde :D
SilOlmaz mı? Kendimi kusursuz biri olarak görecek kadar aklımı yitirmedim. Fakat Mrs. Kedi, şöyle dönüp çevreme baktığımda hakikaten benim kadar az kusurlusu yok. Hadi bakalım, egoları bu kadar yükselttikten sonra olacağı bu işte:))) Siz yine bana bakmayın, bu atmosferden çıkabilirsem, kendimin yüzüne bile bakmayacak kadar gaddarlaşabilme olasılığım var:)) Size bir sır vereyim Mrs. iki işi aynı anda yapamadığım gibi aynı anda hem melek hem de şeytan olamama gibi bir zaafım da var. Şu anki ruhsal durumuma göre kendimde kusur bulamıyorum ne yazık ki. Neyse zamanla düzelirim belki:))
SilHarikasınız Mr. Kaplan :D Yaptığınız/üstlendiğiniz işin hakkını sonuna dek veriyorsunuz :D Bu haftaki sohbeti en başarılı icra eden sizsiniz :) Ama ben de bir aferin hak ediyorum bence :))) Ne güzel konu seçmişim, yüzümüz güldü, içimiz ferahladı :))
SilKesinlikle:) Sizin payınız büyük bunda. Deep, hep ciddi yazılar yazdığımdan şikayet eder. En ciddi yazımı yazayım dedim, bu kez neden eğlenceli buldu anlayamadım:)))
SilVaoowww süper!! Kesinlikle böyle birinin yakınında olmak isterdim -ki blog sayesinde yakınlarda bir yerdeyim şükür- :)))))
YanıtlaSilDüstur sahibi insanları takdir ediyorum. Harika yazmışsınız, elinize sağlık. :)
Çok teşekkür ederim. Açıkçası ben de böyle bir yazı çıkacağını beklemiyordum. Şimdi hafiften bir mahcubiyet esintisi hissetmeye başladım:))
SilÜstat ters köşeye yatırmak diye ben buna derim.:) Üslup enfesti, güzel hayat, çok güzel okundu. Şaşırmadım, e insanları kelimelerinden tanıyacak kadar yaşımız var sonuçta... Ters köşeye yatmış olsam da, gülümseten yazı için teşekkürler:)
YanıtlaSilNe demek üstadım:) Sizin üslûbunuzun yanında lâfı mı olur. Köşeleri şaşırdığım ve biraz da efkâr dağıttığım bir yazı oldu bu kez. Hangi konuya el atmaya kalksam memleket meseleleri geliyor aklıma. İlk kez memleketi bir yana koyup kendimle uğraşmaya kalktım. Sanırım fena da olmadı. Ben teşekkür ederim:)
SilKendinizi eş olarak seçmeniz iyiymiş.))) keyifli bir yazı olmuş.
YanıtlaSil:))) Özgüven tavan yapmış. Teşekkürler:)
SilYazının üslubu öyle güzel ki ve sondaki bitirme şekliniz de çok hoştu. Vallahi burada yazdıklarına güvenerek bence de ne güzel insanmışsınız siz. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:) O zaman kendimi güzel aktarmışım. Aferin bana:)))
SilYok canım, övünmek olur mu hiç?:)) Neyse burada biz bizeyiz:) Yabancıların önünde iyi yönlerimizi öne çıkardığımızda genellikle tam aksi anlaşılır. Meselâ ben çok titiz biriyim diyen bilin ki pistir muhtemelen:) Fakat burada yazdıklarımızın biraz da kendimizi tanımaya imkân sağladığını düşünüyorum. Mrs. Kedi'nin dediği gibi bir de kendimizi yerecek hangi özelliklerimiz var konusunu işlemek lâzım. Sanırım bu çok daha kolay olur:)
YanıtlaSil