KATEGORİLER

7 Eylül 2022 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 159

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz tüm heyecanıyla devam ediyorÖnceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın  isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusu yine sevgili  Taha Akkurt'tan geliyor:

"Sizce dünyadaki yaşam nasıl sona erecek?"

Zor bir soru... Mutlaka herkesin farklı bir "son" senaryosu vardır. Yüce Manitu, milyarlarca senaryo içinden uygun gördüğü birini seçip dünyanın sonunu getirecektir. Geçmişten bu yana dünyanın şekilden şekilde girdiğini anlatıyor bilim adamları. Dünya oluştuğu tarihten bu yana, yani 4,6 milyar yıl içinde bilinen beş büyük buzul çağı yaşamış. Bundan 115.000 yıl önce başlayıp 11.700 yıl önce sona eren son buzul çağına insan türünün şahitlik ettiğini görüyoruz. Küresel ısınmanın etkisiyle buna benzer buzul çağlarının 100.000 yılda bir yaşanacağını söylüyor bilim adamları artık. Depremler, kıtaların birbirinden ayrılması, sonra yeniden bir araya gelmesi, yeni coğrafi oluşumlar... Evren bir devinim halinde bazen şekil bazen yer değiştirerek zaman içinde sonsuzluğa doğru akıyor. Son araştırmalar dünyamızın en çok 7,5 milyar yıl sonra güneş tarafından yutulacağını, canlı hayatın ise 1,75 milyar yıllık bir ömrü kaldığını gösteriyor. Bu sürenin yaşam kaynaklarının tükenmesine göre hesaplandığını düşünüyorum.

İnsanın normal yaşam süresi dikkate alındığında son derece uzun süreler bunlar. Ortalama yirmi beş yılda yeni bir insan neslinin türediği yeryüzünde 70 milyon nesil daha sırasını bekliyor diyebilir miyiz? Sanmıyorum. İnsan aklı sayesinde fiziki koşullara kendini adapte edebilen bir canlı. Bununla birlikte dünyadaki insan türü yok olduktan sonra bazı canlı türlerinin uzun bir süre daha yaşamaya devam edeceğini, hatta insanın olmadığı bir ortamda çoğalmalarının daha kolaylaşacağını söylemek mümkün. Yapılan araştırmalara göre son insan yeryüzünden silindikten 10.000 yıl sonra Çin Seddi ve Mısır Piramitleri dışında dünyada yaşadığını gösteren hiçbir şey kalmayacak. Farklı görüşler dile getirilse de insan soyunun en az bir milyar yıl daha devam edeceğini düşünüyorum. Küresel ısınma, savaş, radyasyon, çevre kirliliği, kıtlık, salgın, asteroit çarpması ve buna benzer bazı etkenlerin, insan türünü tamamen ortadan kaldıracağı söyleniyor. 

İnsanlık tarihine baktığımızda en ilkel seviyede yaşayan soydaşlarımızın bilinen geçmişi en çok 300.000 yıl önceye dayandığını görüyoruz. Modern insan dediğimiz türün ise ortaya çıkışı ise en çok 50.000 yıl önce. Dünyamızın yaşı 4,54 milyar yıl olarak hesaplanırken ilk canlının en az 3,7 milyar yıl önce kendini gösterdiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Diğer bir deyişle dünyada canlı yaşam 5,45 (3,7+1,75) milyar yıl boyunca evrimleşerek hüküm sürmüş olacak. Geleceği bir tarafa bırakıp geçmişe bakalım. İnsanın bilinen tarihi, canlı yaşamın sürdüğü toplam zamanın sadece 1/12.500'ü. Geçmişte yüzlerce, belki de binlerce insan medeniyeti yaşamış ve herhangi bir nedenle soyu tükenerek arkasında hiçbir iz bırakmadan yok olmuş olabilir. Milyar mertebesinde bir zaman diliminde kimse bunun aksini iddia edemez. Şimdi dönüp geleceğe bakalım. Bugünün modern insanı her türlü olası badireye rağmen bir milyar yıl daha yaşamını sürdüreceği bilim adamları tarafından dile getirildiğine göre, bu süreç içinde farklı nedenlerle yine yüzlerce kez soyumuz tükenip küllerimizden yeniden doğabiliriz. Evrimleşmenin kesintisiz olarak devam edeceği bu süre içinde, birbirinden farklı çevre koşullarına, tabiatın zorladığı yaşam şartlarına uyum sağlayacak şekilde şeklimiz, görüntümüz değişecektir muhtemelen. İnsan soyu tükendiğinde ayakta kalacak canlılardan birinin de maymun türü olduğu tahmin ediliyor. Binlerce, on binlerce hatta yüzbinlerce yıl sonra o maymunlardan yeni bir Homo Sapiens çıkmayacağını kim bilebilir? 

Yukarıda kaleme aldığım canlı ve insan türünün geçmişte yaşadıkları ve geleceğine ilişkin bilimsel temele dayanan bazı varsayımlar. Ancak, Homo Sapiens'in soyu tükenmemiş tek alt türü olan Homo Sapiens Sapiens'i (Modern insan, bilge insan), yani bizim de içinde yer aldığımız türü, nasıl bir sonun beklediğini, türümüzü neyin ortadan kaldıracağını daha çok merak ediyoruz sanırım.

- Mars'ta ya da daha uzak başka gezegenlerde yaşam arayışı:

Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ne kadar ileri seviyeye ulaşırsa ulaşsın, gelecek milyonlarca yıl içinde insanın başka bir gezegende hayatına devam edebileceğine pek ihtimal vermiyorum. Başka gezegenlerde değişik canlıların hatta medeniyet bakımdan modern insandan daha ileri olan canlı türlerinin bulunması mümkün. Ancak, geçmişten bugüne gezegenimizi ziyaret ettiklerini sanmıyorum onların. Diğer taraftan, dünyamızın insanlar için yaşanabilir niteliğini yitirene kadar geçireceği bir milyar yıl içinde, yabancı bir gezegenden gelecek insana benzeyen ya da benzemeyen fakat ondan çok daha fazla gelişmiş misafirlerimiz olabilir. Bu canlıların, muhtemelen, bizden daha gelişmiş olacaklarından hareketle, dünyamıza savaş açarak soyumuzu tüketmeyi akıllarından dahi geçirmeyeceklerini, aksine insanların gelişimine katkı sağlayacaklarını düşünüyorum. 

- Savaşlar, salgınlar, yangın, deprem vs.

Ne kadar şiddetli olursa olsun bu tür olayların dünyada yaşayan insan türünü tamamen ortadan kaldıracağı ihtimalini düşünmüyorum.

- İklim değişiklikleri

Bir canlı türü olan insanın neslini sona erdirecek en önemli neden bence iklim değişikliğidir. Dünyanın ve diğer gök cisimlerinin hareketlerine bağlı olarak belli aralıklarla büyük seller, kuraklıklar yaşanmakta. Periyodik olarak buzul çağları birbirini izleyecek. Muhtemelen 60.000 yıl sonra yeni bir buzul çağına girecek dünya. İnsanların bunu önlemeye gücü yetmeyecek, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri konusunda almayı düşündüğü tedbirler sinek vızıltısından ileri gitmeyecek. 

- Asteroit çarpması

Bilim adamları dinozorların dünyaya bir asteroit çarpması sebebiyle soylarının tükendiğinden bahseder. Buna benzer bir olayın ciddi kayıplar getireceğini kabul etmekle beraber dünyanın dört bir tarafına yayılan insan türünü sona erdirebileceğine inanmıyorum.

Sonuç olarak türümüz tükense de küllerimizden yeniden doğacak olmamız bizi ne kadar rahatlatır bilemem ama düşe kalka bir milyar yıl daha devam edecek soyumuz ve soyumuzdan evrimleşen soydaşlarımız. Dediğim gibi insanın aklını başından alan çok uzun zaman dilimlerinden bahsediyoruz. Bir milyar yıl sonra artık yolun sonuna gelmiş olacağız. Eğer komşu bir gezegende yaşam olanağı bulabilirsek o zaman ulaşacağımız teknoloji bizi yeni yurdumuza taşıyabilir. Belki de uzaydan gelebilecek bir canlı bize elini uzatır o zamana kadar. Gelenler, bizim şu anki görünüşümüze benzerken biz evrimleşerek "Extra-Terrestrial" (E.T)'ye benzeyen birer mahluk haline gelebiliriz, kim bilebilir?

13 yorum:

  1. Aa çok şaşırdım Yapay Zeka’nın insan soyuna son vermesi opsiyonunu hiç düşünmemişsiniz.. Ben eskiden virüs teorisini destekliyordum ama covid’ten sonra, baktım onu bile yendik.. Şimdi yapay zekaya oynuyorum :)))
    Ama soru insan soyu değil genel dünya yokoluşuysa kolay, karadelik tarafından yutulmak elbette.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapay zekânın dünyayı ele geçirip insan soyuna son vereceği fikrine katılmıyorum. Bu konuda büyük ilerlemeler kat edilebilir. Yapay organlar, savaşçılar, evde ve işte insanın yapabileceği her işi çok daha verimli ve kısa zamanda üstlenebilecek kudrette robotlar üretilebilir. Bütün bunlara rağmen, hiçbir zaman, kendisine hükmedip onu alt edebilecek bir yapay zeka üretebileceğini sanmıyorum insanın. Dünyayı istila etmek için insanlara savaş açan uzaylılar ya da insanın hayal gücünü zorlayan kurgusal yıldız savaşları kadar absürd geliyor bana.
      İnsan türünün nesiller boyu büyük salgınlarla uğraştığını ve (bildiğimiz kadarıyla) çok kayıp vermiş olsa da bütün bunlardan galip çıktığını düşünüp salgın hastalıklara, virüslere de pek şans vermedim. İnsan soyunun tüketecek olası tehlikeler arasında yapay zekâya göre virüslerin çok daha etkili olacağına inanıyorum.

      Evet, dünyanın sonunu insan soyunun sonundan çok daha fazla bildiğimiz kesin:)

      Sil
  2. Hamamböceklerinin yüksek radyasyon altında bile yaşanacağı bilniyor ya ben artık insan türünün de kolay kolay yok olmayacağına inanıyorum. Ortama adapte olmakta üstümüze yok. Belki de güneş karadelik olup dünyayı içindeki herşeyle beraber yutana kadar insanlar hala yaşıyor olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Son derece zehirli ortamlarda hatta asit içinde dahi yaşamını sürdürebilen canlıların olduğunu okumuştum bir yerde. Çernobil nükleer kazasından sonra canlılar ortama ayak uydurup hayat yeniden canlanmaya başladı. İnsan türü ne yapar yapar türünü devam ettirmek için bir yolunu bulur. Fakat değişen şartlara uyum sağlayabilmek için diğer canlılar gibi (bilinç dışı) bazı değişimler geçirir. Buna evrim diyoruz. Yüz bin yıl dünya tarihinde kısa insan tarihi için uzun bir süre. Yüz bin yıl sonraki torunlarımız acaba bize benzeyecekler mi, yoksa bugünkünden çok daha farklı bir hal mi alacaklar? Belki kanatlanıp uçacağız, o zamanki halimize insan demeye devam mı ederiz yoksa memeli kuşlar familyasında mı değerlendiriliriz bilemem:))
      Güneşin kara delik tarafından yutulmasından çok daha önce, yaklaşık bir milyar yıl kadar önce, muhtemelen yaşam koşulları kalkmış olur dünyada. Düşünün ki ortalama hava sıcaklığı 500 derece olmuş. Radyasyon canlıların dayanabileceği seviyenin çok üzerine çıkmış. Zaman çabuk geçiyor ama yine de epey zamanımız var. En iyisi kafaya takmamak bunları. Torunlarımız düşünsün:))

      Sil
  3. Dünyadaki yaşam nasıl sona erecek sorusu zihnimizi kurcalıyor elbette. Toptan bir yok oluş çok zor elbette. Dünya nüfusunun giderek azalması, daha farklı bir dünyada yaşamın sürdürülmesini hayal ediyorum. Okuduğum, dinlediğim, izlediğim kısa öyküler geliyor aklıma. Dünya zenginleri şimdiden uzayda parsel parsel yer ayırtıyorlar. İnsan bedeninin dondurulup belli bir zamanda yeniden dünyaya dönmek hayal ediliyor. Uyuyan Prenses masalı gibi.

    Bir kitapta okumuştum; Japonlarda galiba yaşlanan bir kişiyi bir kayığa bindiriyorlar, yanına
    yeterince yiyecek koyuyorlar, açık denize salıyorlar. Ne kadar üzülmüştüm. Son yıllarda dünyada yaş ortalaması artmasına rağmen bazı hastalıklardan ölüm nedenlerini henüz tıp da değiştiremedi. Kalp hastalıkları, kanser, bunama en sık rastlanan hastalıklar. Günümüzde bunlara korona da eklendi. Oysa eskiden veba, sıtma, cüzzam , çiçek salgın hastalıklar olarak insanları mahvederdi
    Dünya devletlerinin çıkar savaşları, doğal afetler, bozulan psikolojiler dünya nüfusunu giderek azaltacak elbette. Toptan yok olmayı ben hayal edemiyorum. Dünyamız nasıl bir değişime uğramış ki bugün Mersin merkeze 72 km. uzaklıktaki Arslanköy Beldesinde 1500-2000 m. yükseklikteki dağlarda halen deniz kabukları, midyeler, fosiller bulunuyor. Yüzyıllar öncesi... sonrası...
    Esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zihnimizi kurcalayan daha önemli sorular var aslında. Evrenin nasıl oluştuğu konusunda Bing Bang (büyük patlama) gibi teoriler var. Evrenin genişlemesi, kara delikler, solucanlar gibi birçok teori var. Hepsi bilimsel temele dayanıyor. Yine de pek çok bilinmez var insanın çözemediği. Neden zeka denilen olay sadece insan türünde var? Yoksa biz yanılıyor muyuz? Sonsuzluk, zaman gibi kavramları çözmüş değiliz. Bütün bunların yanında insanın sonunu merak etmesi çözümü kolay bir problem gibi kalıyor. Yazımda belirttiğim üzere içinde bulunduğumuz dünya kaç canlı nesline ev sahipliği yaptı acaba? İnsan nesli kaç kez türedi, kaç kez yeniden evrimleşerek bugüne geldi. DNA larla organik geçmişimizi ancak 300.000 yıl öncesine kadar çözebiliyoruz. İnorganik çözümlemeler, jeolojik değişimler, buzul çağları çok daha öncesine kadar götürülebiliyor. Farklı bir dünyada yaşamımıza devam etme ihtimalini nedense kabul etmekte zorlanıyorum. Zenginler bu hayalin peşinde olabilir, bedenlerini dondurup ölümsüzlüğe çare bulunduğunda! yeniden yaşama döneceğine inanabilir. Fakat benim bütün bunlara mantıksal bir açıklama getirmem zor.

      Değişim evrenin temel karakteri. Canlılarda evrim teorisi buna açıklık getiriyor büyük ölçüde. Geçmişten bu yana canlı hayatın geçirdiği evreleri düşünüp ileriye dönük bazı varsayımlarda bulunmak mümkün. Meydana gelecek bu değişimi temellendirebilmek için çevre şartlarının nasıl olacağını bilmek şart. Yüz bin yıl sonra insan nasıl görünecek, hangi organları daha etkili olacak, hangileri körelecek bilemiyoruz. Belki de türümüz başka bir türe evrilecek. Bu dönüşüme soyun sona ermesi diyebilir miyiz?
      Milyonlarca yıl sonra Avrupa'yla Afrika kıtalarının birbirine yaklaşacağı ve Akdeniz'in yok olacağı söyleniyor. Afrika ile Avrupa kıyıları arasında oluşacak dağ silsilesinin yüksekliği yanında Everest cüce kalacak diyorlar. Zamanı geldiğinde o dağların zirvesinde deniz kabuklarını görmek hiç de şaşırtıcı olmayacaktır:))

      Sil
  4. Doğrusu önce absürd senaryolar düşünüp biraz eğlenmeyi düşünmüştüm. Sözgelimi uzaydan bizden çok daha gelişmiş birileri gelip insanı yola getireceğini, dünyamızı sonsuz huzur ve refaha kavuşturacağından bahsedecektim:) Sonra yine mantığıma yenik düştüm:)) Her son bir başlangıçtır, aynen katılıyorum bu sözünüze...

    YanıtlaSil
  5. yani şimdilik korkcak bişey yok, soyumuz, torunlarımız yaşayacak :)

    YanıtlaSil
  6. Mr. Kaplan, Evrim teorisini bilirsiniz. O teoriye bilip bilmeden bodoslamasına karşı çıkanlar genelde hep aynı şeyleri söylerler: "Şimdiki maymunlar niye insan olmuyor o zaman?" Son zamanlarda yapılan araştırmalar bazı maymun türlerinin insanların Taş Devri'ne benzer bir dönemin içine girdiklerini öne sürüyor. Yani şimdiki maymunlar da "insan" olmaya doğru bir adım atmışlar denilebilir.

    Bence bizim türümüz kendi sonunu kendi getirecek. Umarım bizden sonraki canlı yaşamı bizim hatalarımızdan ders alıp doğaya üstünlük sağlamaya çalışıp dengesini bozmak yerine doğa ile uyum içinde yaşamayı başarır. Maymunlardan umutluyum çünkü hâlihazırda çok uzun zamandır bizim salaklıklarımızı görerek ve sonuçlarına şahit olarak yaşıyorlar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evrim teorisi halen en akla yatanı bence. Aksi takdirde ilk insanın M.Ö 7.000 yıllarında cennetten kovulan Adem olacağına inanmaktan başka çaremiz kalmayacak:) Maymunların doğaya daha az verdiği net. Yazımda belirttiğim gibi biz görece küçük bir zaman dilimine odaklanıyoruz. Milyon değil milyar yıldan bahsediyorum. Sadece evrimleşmenin son bölümü hakkında bir şeyler söyleyebiliyoruz. Oysa dünyada canlı hayat başladıktan sonra kaç tür yaşadı, kaç türün soyu tükendi, elimizde bu konuda hiçbir kanıt yok Mrs. Kedi.
      Kendi sonumuzu mu getireceğiz konusunu düşünmedim değil. Ancak ne yaparsak yapalım doğanın dengesini bozamayız gibi geliyor bana. Çünkü bir yeri bozsak doğa kendini her zaman onarmasını biliyor. Belki nüfus büyük ölçüde azalacaktır, o ve veya bu nedenle. Fakat bunun soyun tükenmesine yol açacağını sanmıyorum. Milyonlarca yıl sonra evrimleşerek bugünden tamamen farklı canlılar olarak yaşam devam edecek muhtemelen. Belki işimizi yapay zekaya devrederek beyin fonksiyonlarımızı işlevsiz hale getireceğiz. O zaman, maymunlar kafalarını çalıştırıp bizim yerimizi alabilir ve hepimizi kafeslere koyabilirler:)

      Sil
  7. Rakamlarla desteklenmiş rasyonel ve gerçekçi bir yazı yazmışsınız sayın Kaplan, elinize sağlık :) İklim değişikliği ve etkilerini göz önüne aldığımızda evrimsel süreçte olduğu gibi tüm koşullara dayanıklı ve hayatta kalmayı başaran insanlar oluşan yeni bir nesil soyumuzu devam ettirebilir. Kesin bir yok oluşa sebep olacak şey ise yazınızın sonunda bahsettiğiniz gibi asteroid çarpması ya da güneş patlaması gibi dünya dışı etkenlerden olabilir. Kimse bilmiyor ama eminim bir senaryo vardır. Biraz geç cevap verebildim bu yazınıza kusura bakmayın, selamlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Geç cevap vermek hiç önemli değil. Ben de bu aralar yorum yazmayı ihmal ediyorum. Bazen bir dost takılıyor oltama ve ondan öğrendiklerim mutlu ederken beni, aynı zamanda fazlasıyla meşgul ediyor. Sözgelimi Derin Hakikatler blogunun 8 Eylül 2022 sayılı ve Muhalif Karay başlıklı yazısı. Refik Halit Karay'ı anlatıyor. Hakkında çok fazla (hiç demeyeyim hadi:)) bilgimin olmadığı bir zat-ı muhterem. O gün bugündür aklımdan çıkmıyor:))
      Evet, soru gibi soruya verilen cevaplar da ilginç olabiliyor. Genellikle gerçek dışına çıkmam karakter olarak. İlla çıkmam gerekirse işi mizaha dökerim. Dile kolay milyarlarca yıl süren ve sürecek olan bir zaman periyodu karşısından nelerin olduğu ya da nelerin olacağını bilmek nasıl mümkün. Bu uzun süre içinde belirttiğiniz üzere dünya dışından gelecek bir etken (uzaylılardan bahsetmiyorum), bir asteroit çarpması ya da iri bir gök cisminin dünyayı öpmesi gayet olası bir durum geliyor bana. Benden de selam olsun size:)

      Sil