KATEGORİLER

20 Eylül 2022 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 161

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz tüm heyecanıyla devam ediyorÖnceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın  isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusu sevgili  Sessiz ve Derin / DeepTone'dan geliyor: 

"Dünya dışı bir canlı varlık ile (yaratık, alien gibi) konuşma şansınız olsa ona önce ne dersiniz?"

Üşenmedim araştırdım. İnanç dünyamızın en fanatik dinine indirilen kutsal kitabın, İsrâ suresi 70. ayetinde "Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık." buyurulmakta. Burada birkaç ufak soruna değinmeden geçemezdim. Sözgelimi, Arapçada insan sözcüğü varken neden cinsel ayrımcılık yapılarak insanoğlu denilmiş, insankızı şerefli kılınmamış mı? İnsanoğlunu karada ve denizde taşıdığından bahseden yüce zat, hava taşımacılığını alienlere mi bırakmış? Fakat dikkatinizi çekmek istediğim esas konu, "onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık." ifadesi. Anahtar sözcük "birçoğundan". Bundan ne anlıyoruz? Bazı canlıların biz insanoğlundan daha üstün yaratıldığını tabii. İnsanoğlundan üstün yaratılan türün insankızı olmadığını kutsal kitabın diğer bölümlerinden anlıyoruz! Dünyada gördüğümüz, ya da göremediğimiz (cinler, melekler vs. mahlukat) tüm varlıklar arasında insanoğlu, yaratılanların en üstünü olduğuna göre, kendisinden daha üstün varlıkların dünya dışı kaynaklı olduğuna şüphe yok. Dünya dışı varlıklara "alien" diyoruz kısaca. Bilim insanları arasında da bu fikre karşı çıkan yok. Yani milyarlarca yıldız ve gezegen arasında dünyadakine benzer bir gezegen olabilir diyor hepsi. O halde, ateistlerin ya da belli bir dini inanca sahip tüm insanların, gelecekte uzaydan dünyamıza bir ya da birden fazla alien gelme olasılığını göz ardı etmedikleri anlaşılıyor.

Alien dediğimiz varlıkların, belli bilince erişmiş, E.T gibi organik bir yapıya sahip olacağını düşünürüz değil mi? Bilim kurgu filmlerde alien figürünün, tuhaf görünümlü, bazen dost bazen düşman, düşünebilen, bizim gibi hareket edebilen canlılar olarak tasvir edildiğini görmekteyiz. Günümüzde bilim insanları, milyarlarca ışık yılı ötedeki yıldızları keşfetmiş durumda. Biz insanların ya da canlı türü olarak alien dostlarımızın kısıtlı yaşam süreleri dikkate alındığında, birbirimizi ziyaret etme olanağı ve olasılığı yoktur bence. Uzak bir gezegende yaşayan, her bakımından bizden üstün, türümüzün benzeri bir canlının varlığını kabul etsek bile seyahat süreleri böyle bir ziyarete engel oluşturur. İki istisnai durumdan ilki; alien dostumuzun ölümsüzlüğü keşfetmiş olmasıdır ki mevcut bilgilerimiz dahilinde her canlı ölümü tadacaktır. İkinci istisnai durum insanın ya da alien dostumuzun uzay boşluğundaki hızının ışık hızına ulaşmasıdır. Fizik yasalarına göre büyük enerji sarf ederek ışık hızına yaklaşılabilir ancak Einstein'ın özel görecelik kuramına göre ışık hızında seyahat mümkün değil. Böyle bir durum söz konusu olduğunda zamanın duracağı iddia ediliyor. Ses duvarını aşabilen insan bunu başarabilir mi? Dünyamız güneş etrafında, ses hızının yaklaşık 87 katı bir hızla yol almakta. Samanyolu galaksisi etrafında dönen, bizim de içinde yer aldığımız güneş sisteminin hızı, ses hızının 733 katı, ışık hızı ise ses hızından tam 874.635 kat fazla. O halde yakın gelecekte (uzak gelecek de olabilir), gezegenler arası yolculuk hayalden öteye geçmeyecektir. Ancak şöyle bir durum söz konusu olabilir. Yapay zekâ! Öyle insana benzeyen robotlar falan gelmesin aklınıza. Günümüzde bir milimetrekare büyüklüğünde bilgisayarlar üretiliyor. Yani, milyonlarca ya da milyarlarca yıl önce, uzak bir gezegende yaşayan alienler tarafından gönderilen sinek büyüklüğünde bir cisim, nisan yağmuru damlalarına karışıp yakamıza yapışabilir. Üstelik bu arkadaş zihnimizi okuyabilir, kendi düşüncelerini beynimize aktarabilir. Fakat uyanık olmamız lâzım. Küresel güçler bunu da kullanabilir. Aynı 15 Temmuz darbe senaryosunda olduğu gibi, uzaylılar dünyamıza savaş açtı diyerek korku saçabilirler topluma. Şimdi sorumuza döneyim ve fake bir alienin yakama konduğunu hayal edeyim. Milyarlarca insan arasında beni seçmesi bir şans mı yoksa şanssızlık mı, karar veremiyorum...

Her normal insan gibi korkardım herhalde. Ölümden bile korkmayan ben, evet, böyle bir durumla karşılaştığımda ilk tepkimi korkarak gösterirdim. Kâbus gördüğümü sanırdım önce. Korkumu yenip gerçekle yüzleştiğimde ona nereden geldiğini, kimin gönderdiğini sorar, beni ikna etmesini isterdim. Eğer bana niyetlerinin dünyayı ele geçirmek ya da insanlarla dostluk kurmak olduğunu söylerse inanmazdım ona. Ziyaretlerinin sebebi sadece merak ise makul bulurdum. Diyelim ki, ikna oldum. O zaman uzak diyarlardan gelen minik ziyaretçime diyeceğim şu olurdu: Seni buralara kadar gönderebilecek teknolojiye sahip olduklarına göre, geldiğin yerde gelişmiş bir tür yaşıyor olmalı. Ne bizim size ne de sizin bize faydanız olur. Burada birbirimizi yemekle meşgulüz biz. Sana tavsiyem geri dön gezegenine, muhtemelen her bireyiniz adilce, mutluluk ve refah içinde yaşıyor olmalı. Belki gezegeniniz yaşlanmıştır, bu yüzden yaşanabilir yeni yerler arıyor olabilirsiniz. Onlara de ki, dünya denilen gezegende hayat yok, fakat kendilerine insan diyen tuhaf bir canlı türü orada yaşadığını sanıyor. Dünyadan size hayır gelmez de, seni gönderenlere. Başka gezegenlere baksınlar...    

18 yorum:

  1. Eminim herkesin ilk tepkisi korkarak olur ama geçen haftaki yazınızda pek bir şeylerden korkmadığınızı belirttiğiniz için şaşırdım :) Ayrıca bir alien'ı yakanıza konan bir sinek gibi hayal ettirmenizi de çok beğendim. Onunla konuşmanız sonucu eminim çok tatmin olurdu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanın ki ben de kendime şaşırdım. Geçen hafta korkunun anlık bir tepki olduğunu, sözgelimi ansızın biri gelip kafama silah dayadığında korkabileceğimi, ayrıca sonunun nereye varacağını kestiremediğim doğal afet, savaş, iç savaş gibi durumlarda aynı duyguyu yaşayacağımı yazmıştım. Bu tip korkuların kaynağı ne tam olarak bilmiyorum. Ölüm korkusu mu? Oysa aynı yazıda ölmekten korkmadığımı yazmıştım! Çelişkili bir durum gibi görünüyor. Mutlaka bir izahı olmalı. Diğer taraftan o veya bu şekilde kim uzaylı bir yaratıkla karşılaşırsa korkar. Aksini iddia etsem kendimi dahil hiç kimseyi inandıramazdım.

      Sil
  2. :) Yazının sonunu beni güldürdü. İlginç bir yaklaşım olmuş sizinki fakat realistik buldum.
    Bir de şey sizin yazım şekliniz biraz Kafka'ya benziyor, sayenizde Kafka okuduktan sonra keşfettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Realizm, nihilizm beni etkisi altına alan akımlar:) Keşke Kafka'nın tırnağı kadar olabilsem. Şato'yu bitirdim, bu hafta içinde yazarım ve üzerinde bolca tartışırız. Bazıları için okuması zor gelebilir ama güzel kitap. Çok teşekkür ederim:)

      Sil
  3. son paragraf sohbet konumuza uygun yanıt olmuş, öyle denebilir uzaylılara bencesi de :) ilk iki paragrafda sohbet konusunu kendi ilgi alanına çekmişsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farkındayım:) Aksi takdirde sorunun cevabı çok kısa olacaktı. Bildiğin üzere fantastik konulara mesafeliyim. Olaya biraz realizm kattım her zaman olduğu gibi. Aksi takdirde senin yaptığın üzere mizahi öğelerle zenginleştirir senden rol kapardım:))

      Sil
  4. Benim de aklıma önce korku geliyor. Uzay yaratıkları, uzay filmleri ürkütüyor beni. Belirsizlikler, bilinmeyenler korku veriyor herhalde. Bir dönem Agatha Christie romanlarını nasıl severek okurdum. Ama o kitaplardaki anlatım gücü, merak duygusunu kurcalama, zor tahmin edilen sonlar bir başkaydı. Komiser Kolombo da öyleydi. Ya taş Devri ailesi farklı bir dünyadan harika insanlardı.
    Uzayda güldürü efektleri kullanılmıyordur değil mi? Bizde o eski ustaların mizah anlayışı da yok artık. Gülmeyi unutan bir toplum olduk. Alien düşündürürken güldüren esprileri bilir miydi acaba ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz gibi korkuyu doğuran belirsizlik ve bilinmezlik. Muhtemelen bu yüzden ölümden korkmuyorum diyebiliyorum. Zira sırası gelen gidecek, bugüne kadar dünyaya kazık çakan olmamış. Fakat ister soyut ister somut olsun bilinmeyen şeylerden korkarım. Sözgelimi sonsuzluk kavramı ürpertici gelir bana.

      Sizinle aynı fikirdeyim. Şimdinin gençlerinin ilgi alanı, hoşlandıkları şeyler tamamen farklı ama onları yadırgamıyorum. Çünkü bizler gençken büyüklerimiz de bize aynı gözle bakıyordu sanırım. Büyüklerimizin karşısında ayağımızı uzatamazdık. Yine de genç kuşağın oyunlara dalmasını, siyasetten uzaklaşmasını, mizah ve diğer bütün sanat dallarına kayıtsız kalmasını üzülerek takip ediyorum.

      Sil
  5. Bizim gezegen güzel ya, bence bizim gezegene baksınlar. Hem belki bize de refah getiriler:) ben ışık hızına ulaşılabileceğini düşünüyordum, bunun mümkün olmadığını öğrenmiş oldum. Ama karanlık madde deneyinde ışık hızına ulaşmışlardı sanki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gezegenimiz, memleketimiz güzel elbette. İnsanımız, insanlarımız kötü:)) İşte ben de tam o noktada takıldım. Allah'ın uzaylısının bize ne faydası olabilir? Bir sürü peygamber gelmiş şimdiye kadar, hangisi topluma birlik, refah getirmiş? İnsan türünü cennete koysan orayı da cehenneme çevirir:)
      Işık hızına erişmek için teorik olarak sonsuz enerji gerekir fakat bu bile yetmez çünkü sonsuz enerji, sonsuz kütle yaratır. Bunun için önce sonsuzluğun ne olduğunu çözmek gerekir ki bu evrende en bilinmeyen şeydir sonsuzluk. Kütlesi olan bir cisim ışık hızına ulaşamaz. Çünkü cisim hızlandıkça kütlesi artar, hızlanması için daima daha fazla enerjiye ihtiyaç vardır bu da sonu gelmez bir durum, bir paradoks.

      Sil
    2. Manda ve himayeyi kabul ederim derim:)düzelince kovarız uzaylıları.

      Sil
    3. Uzaydan gelecek bir varlığın bizden daha ileri bir zekâya sahip olacağı kesin. Sizin niyetinizi tahmin etmek eminim onun için hiç de zor olmayacaktır. Fakat bizim uzaydan gelecek bir yaratığın niyetini bilmesi imkânsız. Bence hiç denemeyin:))

      Sil
  6. Değişink bir bakış açısı😅🤭

    YanıtlaSil
  7. insan kızı.. güldürdün beni hayırlı yaşa sayın blogger :D:D Ellerine, klavyene sağlık. Keyifle okudum :))

    YanıtlaSil
  8. Ben , isteyenleri al götür de dünya bize kalsın derdim sanırım : D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ooo, harika bir fikir. Fakat ben sözünüzden şunu anladım ilk okumamda. Kötüleri al, iyiler bize kalsın:)))

      Sil