KATEGORİLER

27 Mayıs 2023 Cumartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 196

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz devam ediyorÖnceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusu, sevgili Sade ve Derin / DeepTone tarafından belirlendi.

"Kendi kendine öğrenmek mi yoksa bir öğretmenle öğrenmek mi daha iyidir?"

Değişen ve iletişim imkânları gelişen dünyamızda, insanın kendi kendine öğrenmesini artık mümkün. Özellikle internetin yaygınlaşmasından sonra her türlü bilgi kaynağına ulaşabiliyoruz. Ne yazık ki faydalı her icadın kötü yönde kullanımı söz konusu. Bilgiye ulaşım kolaylaşırken bilginin doğru olup olmadığına dair kuşkular işin can sıkıcı yönü. Bence teknoloji yönünden internete yüklenen bütün bilgilerin filtreden geçirilip yanlış bilgilerin sistem dışına çıkartılması mümkün olsa bile doğru/yanlış kavramı üzerinde fikir birliği sağlanamayacağından bir sonuç elde edilemez. Kendi kendine öğrenmenin diğer bir yolu da kitap ve diğer basılı yayınlardır. Yine aynı şekilde bilgi kirliliği, gerçek hilâfına okura sunulanlar söz konusu mecrada da sorun teşkil ediyor. Dolayısıyla kendi kendine öğrenebilmek dikensiz bir gül bahçesi değil. Ancak gülü dikenden ayırmasını bilenler yani, araştırıp sorgulayanlar için kendi kendine öğrenmenin internet, kitaplar, dergiler, sinema, tiyatro gibi alternatif yolları var.

Öğretmenin öğretebilmesi için hem donanımlı hem de kabiliyetli olması gerektiğine inanıyorum. Öğretmen, kendisini sürekli geliştirmeli, topluma önderlik edebilecek,  öğreteceği konulara son derece vakıf, örnek alınacak, çağdaş bir insan olmalı. Öğretmenlik herkesin yapabileceği türden, sıradan bir iş değildir. Özellikle bizim gibi geri kalmış toplumlarda eğitim sisteminin temelini oluşturan ezbercilik, milli ve kültürel kodlara bağlı kalarak siyasetin oyuncağı haline getirilen müfredat programları, öğrencileri geliştireceği yerde onları düşüncesiz birer robot haline getirmekte. Bu ortamda öğretmenler, zorunlu olarak mevcut sistemin askerleri konumunda görev yapmak zorunda kalıyor. İstisnai olarak düzene karşı çıkıp görevlerinin hakkını veren öğretmenler ne yazık ki hak ettikleri değeri görmüyorlar. 

Ülkemizde öğrenme işi yukarıda bahsettiğim gibi son derece çetrefilli. Bu bakımdan insanlar doğru bilgi sahibi olmanın yolunu kendileri bulmak zorunda. Bilgi kaynaklarını eleştirel gözle, sorgulayarak ve araştırarak doğru yolu seçmemiz gerekir. Özellikle son yıllarda eğitim ve öğretim, özellikle kırsal kesimde ve büyük kentlerin varoşlarında, dinci kesimin, yobazların, cami imamlarının eline düşmüş durumda. Cumhuriyetimizin ilkelerinden uzaklaşılarak Atatürk'ün bilime ve sanata dayalı eğitim sistemi terk edilmiş ve bu şekilde çocuklarımızın geleceği karartılmış. Öğretmene gösterilmesi gereken saygı, kuran kursu hocalarına ve cami imamlarının cemaat ve tarikat liderlerine geçmiş. Ülkemizin en kısa zamanda ve bilimin ışığında, vicdanı hür öğretmenlerimiz sayesinde yaşadığımız akıl tutulmasını aşacağını umut etmekten başka çaremiz yok ne yazık ki. Bu dönemde çocuklarımıza düşen görev, kafalarını çalıştırmaları, araştırıp sorgulayarak doğru bilgiye ulaşmaları...

8 yorum:

  1. işallah bir gün ülkemiz bilimsel olur :)

    YanıtlaSil
  2. Öğrenme ve öğretme birbirini tamamlayan iki konu. Bazen kavrama yoluyla, bazen sınama-yanılma yoluyla, bazen şartlanma yoluyla öğreniyoruz. Ancak her öğrenme bir hazır olmayı gerekli kılıyor. Bedensel ve zihinsel, ruhsal, sosyal özellikler öğrenmeyi destekliyor veya öğrenmeye ket vurabiliyor..
    Özellikle bireyin doğuştan gelen yetenekleri, var olan potansiyeli kendi kendine öğrenmeye zemin hazırlayabilir. Pek çok ünlü yazar, ressam, müzisyen böyle değil midir? Sporda da çoğu zaman kişisel özelliklerden yararlanılır. Ünlü jimnastikçiler, atletler, futbolcular, güreşçiler gibi.
    Ancak her öğrenme belli bir disiplin ve kurallar çerçevesinde, programlı bir biçimde yetkin bir öğretici tarafından yürütülürse elbette daha iyi sonuçlar verir. Öğretim yöntemleri, ölçme değerlendirme, zamana yayılmış konular öğrenmeyi daha verimli kılar. Ama sürekli bir öğretmen kontrolünde çalışmak da kişiyi bağımlı kılabilir, kişinin kendine güvenini sarsabilir.
    Uzun zamandır blog dünyasından uzaktınız. Dönmeniz sevindirici oldu.
    Esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir eğitimci olarak ne güzel özetlemişsiniz. Doğuştan gelen yetenek kısmına ben de inanıyorum. Yorumunuzu okurken aklıma antik dönem filozofları geldi. Bu insanlar okul değil daha hiçbir şey yokken kafalarını çalıştırmışlar ve kendi okullarını kurmuşlar ki aradan geçen iki bin yıldan fazla bir süredir hâlâ onların düşüncelerine önem veriyoruz. Demek ki öğrenmede ilk yöntem düşünmek ve her şeyi sorgulamak olmalı. Oysa günümüz dünyasında algılar, duygusal sömürüler ön plânda. Böyle olunca beyinler örümcek ağıyla örülüyor ve insanlar tembellik ederek kafataslarındaki organı kullanmamayı tercih ediyorlar.

      İyi öğretmenler uyguladığı yöntemler ve bilgi donanımıyla öğrenme sürecini kısaltır ve insanları doğru bilgiye ulaştırır. Öğrenmenin sınırı yoktur. Bu yüzden her şeyi öğretmenden beklememek, öğretmenlerimizin de hakkını teslim etmek gereklidir.

      Ülkenin içinde bulunduğu siyasi ortam beni felç ettiği için bir şeyler yazmak ve bloglara zaman ayırmak içimden gelmiyor. Aylardır Ağaç Ev Sohbetleri dışında yazı yazmadım, bu etkinlik çerçevesinde yazılan yazılara dışında yorum bırakmadım. Blog arkadaşlarını özledim, yazı yazmayı da. Umarım yarınki seçimden sonra harika bir yazıyla dönerim. Teşekkürler, ben de size sağlıklı günler diliyorum:)

      Sil
  3. İnternet ve teknoloji insana müthiş bir fırsat verip, erişebilenleri eşitliyor. Çok şanslı bir dönemde yaşıyoruz aslında. Ama dediğiniz gibi çöp bilgi cok.bir de insanlar interneti eğlenmek için kullanmayı seçiyor.bir de ülkemizde okul sonrası bir şey öğrenmeye çalışan insan pek yok.ne kendi kendine, ne öğretmenle.ye. ic, ölümü bekle gibi hayatlarımız:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım insanların pek çoğu kolay yolu tercih ediyor. Öğrenmek zor iş, emek harcayacak, kafanı kullanacaksın. Ezbercilik, öğrenmek değil. Kolay yol her söylenene inanmak. Sorgulamadan, kolayca, beynini kullanmaksızın hemen inanmak... Araştırmadan, düşünmeden. Eğitim sistemimiz de ezberciliğe dayanıyor. Pek çoklarının yaptığı başkalarının fikirlerini sorgulamadan benimseyip dile getirmek. Aynı papağan gibi... Öğrenmeye niyeti olmayana ne kendisi ne öğretmen fayda sağlar dediğiniz gibi. Ve hayatlarımız yaşam mücadelesi içinde embesilleri çaresizce uyandırmaya çalışmakla geçer.

      Sil