Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz devam ediyor. Önceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusu, sevgili Sevdadan Karakalem Yazılar tarafından belirlendi.
"Televizyon izliyor musunuz? İzliyorsanız veya izlemiyorsanız sebebi nedir?"
Eskiden haber programlarını izliyordum fakat yaklaşık bir yıldır haber alma konusunda tamamen youtube bağımlısı oldum diyebilirim. Özellikle Nevşin Mengü'nün günlük yayınlarını izlemeden günüm bitmiyor bu aralar.
TV izlemiyorum çünkü, tamamına yakını, yaptıkları yayınlarda taraf olduğu kesimin siparişi üzerine yanlı ve toplumda algı oluşturacak programlar yapıyor. Sadece haber değil, film olsun, dizi olsun insanın bilinç altını etkileyip düşünce dünyasına şekil veriyorlar. Bu programların çoğu gerçeği yansıtmıyor. Bir de insanları uyutmaya onların yaşadığı sorunları unutturmayı hedefleyen eğlence programları, din ve kutsal değer içerikli yayınlar var ki, bunların tek amacı, toplumun adaletsizlik, ekonomik çöküş, fırsat ve cinsiyet eşitsizliği gibi esas problemlerini göz ardı ederek dikkatleri başka yöne çekmek.
Ülkenin kaderinin belirleneceği dillendirilen son seçimlerden sonra bir şeyi daha anlamış bulunuyorum. Mesele ülkenin kurtuluşu değil, tamamen koltuk savaşıymış! Ahlâkın bu derece dibe vurduğu bu topraklarda yaşama bahtsızlığına sahip gençler yeni ülke arayışında. Eğer yaşım daha genç olsaydı, bir dakika düşünmeden kararımı verir ben de onlara katılırdım. Vatanı bunlara mı bırakacağız, diye sorabilirsiniz. Evet, bırakırım; tepe tepe içine etsinler. Benim için çocuklarım ve torunlarım vatanımdan önce gelir. Ülkede hangi kesimden olursa olsun, siyaset yapanların canı cehenneme. İçlerinde gerçekten makam ve parayı düşünmeyen birinin çıkacağını hiç sanmıyorum. Dolayısıyla siyasetçilerin ve sermayenin borusu konumundaki TV'leri izleyen koyunlardan biri olmayacağım. Netflix ve benzeri platformlarda yayınlanan kaliteli programlar dışında TV kumandasına elimi sürmüyorum.
TV özellikle gençler arasında demode oldu. Bildiğim kadarıyla günümüz gençleri sosyal medya üzerinden gündemi takip ediyor. Sosyal medyanın da çok sağlıklı bir mecra olduğunu düşünmüyorum. Bütün yazdıklarım bizim ülkemize ait düşüncelerim. Eğer ülkemizde yargı bağımsızlığı ve özgür bir basın olsaydı, muhtemelen fikrim farklı olurdu. Hem yargısı hem de basını satılmış ülkenin vatandaşı olarak TV benim nazarımda eskilerin deyimiyle tam bir aptal kutusu. Başka söze ne hacet...
Yaklaşık dört yıl önce yazdıklarımı okurken gülümsedim...
Dört yıl önce Ağaç Ev Sohbetlerini başlatan arkadaşlarımız Edischar Ve Taha Akkurt'a teşekkürler. O yıllarda bu etkinlikten hiç haberim olmamış. İlginç bir konu:" TV izliyor musunuz ? İzliyorsanız veya izlemiyorsanız sebebi nedir?"
YanıtlaSilGeçmişle günümüzü birlikte düşünerek cevaplaya çalışacağım: Sağlığınıza zarar veren ürünleri hayatınızdan çıkarıyorsunuz. Yararlı olan şeyleri ise yaşam listemize katıyoruz. Beynimiz, gözlerimiz, kulaklarımız, ruhsal yapımız korunmaya değer. Yıprandıkça, zararlı uyaranlarla karşılaştıkça işlevlerini yitiriyorlar. Kendimi korumaya aldım, bu aralar hemen hiç TV izlemiyorum. Çok nadir ilginç bir şey olursa eşimin önerisiyle izliyorum.
Bizler televizyonu İstiklâl Marşıyla başlatan ve kapatan , tek tutkusu TV programları olan kuşakları tanıdık. Gerçek mizah ve hoşgörünün dillendirildiği , usta yönetmenlerin, dilini en iyi biçimde kullanan sunucuların görev yaptığı dönemleri görme şansını yakaladık. Gülme efektleri kullanılmadan içimizden geldiği gibi güldük, eleştiri gücünü en uygun biçimde kullanan dürüst insanları tanıdık. Ülke çapında dedikoduların, yemek ve evlilik programlarının yer lmadığı eğitici, öğretici yayınları izledik. Çocuk programları, yarışmalar, eğlence ve spor programları, diziler, sinema sanatının en seçkin örnekleri sunuldu.
Günümüz toplumu TV dizilerinden, filmlerden örneklerle besleniyor. Bu doyumsuzluk toplumun her kesimine aldatmacalar, kavgalar, saldırılar, kin ve öfke olarak yansıyor. "Halk bunları istiyor" mantığıyla zaman ve enerji tüketiliyor. "Haydi eller havaya" müziğiyle gözler kapalı, kulaklar tıkalı bir topluma dönüştük. Saat 21.30 da haydi çocuklar uykuya dense de onların büyükleri taklit etmeleri önlenemiyor. Yeni bir TV kuşağı yetişiyor. İyi ile kötünün ayırt edilmesinde seçici olmak zorundayız.
Ben de sevgili Edischar ve Taha Akkurt'a teşekkür ediyorum. Bu kadar uzun soluklu bir etkinlik olacağını tahmin edemezdim ama bu hususta sevgili Deeptone'un hakkını da yemek istemem.
SilAğaç Ev Sohbetleri bu kez dört yıl önce sorulan ilk soruyu gündeme aldı. Böylelikle dört yıl sonra düşüncelerimizde bir değişiklik olup olmadığını görme fırsatı yakalamış oluyoruz. Ben bu yazıyı yazdıktan sonra ilk yazıma dönüp baktığımda TV'ye daha mesafeli olduğumu gördüm. Şimdi sizin gibi TV'yi neredeyse tamamen hayatımdan çıkarmış durumdayım.
Belirttiğiniz üzere TV nin ilk çıktığı yıllarda en büyük eğlencemizdi. Zaman içinde alternatif eğlenceler, haber kaynakları ve eğitici konuları ele alan farklı platformlar ortaya çıktı. Bu sürede TV her bakımdan kalite ve çeşitlilik açısından seviye kaybına uğradı. Yanlı ve algı oluşturan programlar kalitesiz yayınlar TV'yi ele geçirdi. Özellikle son bir yıl içinde TV evimizde bir aksesuardan farksız. Eşim bir iş yaparken youtube tan radyo tiyatrosunu izliyor. Gerçekten mükemmel uyarlama, seslendirme ve efektleri var. TV görsel avantajına rağmen aynı etkiyi yaratmaktan hayli uzak. Sadece Netflix ten film izlemek için açıyoruz TV'yi. Maç izleme alışkanlığımız da yok zaten.
Bence doğru olan liderlerin ve sorumlu kurum amirlerinin halkın istediğine göre program yapması doğru değil. Liyakatli kişiler başa geldiğinde halkı doğru yöne sevk etmekten yana tavır koymaları gerekir. Eğitici programların yanı sıra eğlence ve stres atma programları olabilir. Fakat yine bu programlarda kalite aşağı çekilmemelidir. Özellikle yarışma şeklinde plânlanan yemek programları, yarışmacıların en aşağılık dilde birbirlerini kırıp hakarete varan dilleri toplumu olumsuz etkilemekte. Yanlı ve gerçek dışı haber yapan TV kanallarından bahsetmek dahi istemiyorum. Aslında ülkemizin durumuna bakınca deveye neren doğru diye sormak geliyor içimden. Bu derece dejenere olmuş topluma hizmet eden TV elbette kaliteli program üretemez!
ümidi kestin yani sen :)
YanıtlaSilDeep ümidi kestim diyemem fakat olay şu. Sizin umutlanmak için daha uzun bir yaşam süreniz var. Bizim yaştakiler ise son dönemini bu kadar kötü yaşamak istemiyor:)
SilNe güzel bir etkinlik:)
YanıtlaSilTeşekkürler:)
SilSeçim ve gençlerle ilgili düşünceleriniz pek çok kesimin kafasındakiler sanırım. Ben evdekini görüyorum. Bu sene üniversite sınavına girecek olan küçük olğum çöktü adeta. Deli gibi ders çalışıyor ama gidecek iyi bir üniversite kalmadı. Yurtdışı zor. Maddi olarak biz karşılayamayız (zaten 2 çocuk var) artık bir biçimde okuyup diplomayla gitmenin yolunu bulacaklar. Ve kesinlikle gitsinler. Bu ülkede hiçbir gelecekleri yok.
YanıtlaSilÜzgünüm. Sizin çocuklarınız ve onlardan en az on yaş büyük olanlar, gerçekten de en şanssız kuşak. Bizler yine de fırsat eşitliği ve nispeten daha iyi eğitim verilen ortamda hayata kendimizi adapte etmeye çalıştık. Şimdi gençler kalitesiz eğitimden sonra bir diploma alsalar bile mülâkat denilen garabetle kıyıma uğruyorlar. Eskiden lise mezunlarının bile belli dünya görüşü ve bilgi dağarcığı olurdu. Şimdi bakıyorum üniversite bitirmiş ama birer boş teneke. Bu bakımdan gençler kendilerini geliştirmek için okullarda verilenin dışındaki kaynaklardan faydalanmalı. Elbette ülkemiz maalesef bizler için yaşanılır olmaktan çıktı. Ben de çocuklarımı yurt dışı konusunda serbest bıraktım, hatta eşimle birlikte teşvik ediyoruz. Size katılıyorum.
Sil