KATEGORİLER

10 Kasım 2023 Cuma

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 220

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz devam ediyorÖnceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Ağaç Ev Sohbetlerinde bu haftanın konusu sevgili DeepTone'dan.   

"İyi bir komşu nasıl olur?"

Artık iyi komşu aramıyorum. Bu soruya önce iyi komşu nasıl olmamalı şeklinde cevap versem sanırım derdimi daha rahat anlatabilirim. Alt kat komşum dev gibi cüssesi olan bir adam. Karısını görsem bu onun karısı diyemeyecek kadar muhabbetimiz var. Bir zamanlar futbolcuymuş. Yüz yüze geldiğinizde selâm verme adeti olmayan tuhaf bir mahlûk. Bazen asansörde karşılaştığımız olur. İki metrekarelik bir alanda nefeslerimiz birbirine karışır ama yine selâmlaşma olmaz. Selâm versen de ya başını çevirir ya da susma hakkını kullanır. Bazen damdan düşer gibi bir lâf atar ortaya, zoraki gülümsemek zorunda kalırsınız. Geçenlerde yine asansörde karşılaştık. Elinde tepsiye benzer plastik bir kap. Yan apartmandaki petshop dükkânına götürmüş temizlesinler diye. "Bana ne" diyesim geldi ama sustum. Sonra kaldırdı başını, asansör yukarı doğru hareket halindeyken. "Hayvan sevmez misin, sen?" diye seslendi, anırmayı andırır sesiyle. "Senin gibi olanlardan pek hoşlanmam" diyecektim, tuttum kendimi. İşte bu komşum iyi bir komşu örneği değil. Zira gün boyunca sokakta an az üç beş kez karşılaşırız selâm alıp vermez, hatta adımızı bile bilmeyiz birbirimizin. Apartmanımızda maalesef böyleleri çok. Selâmsızlar Apartmanı koysak adını yeridir. 

Aynı apartmana henüz yeni taşınmıştık. Dairemiz plân olarak değişik biraz. Arkada terasa açılıyor ama teras bizim değil, yan apartmanın. Fakat yan apartmanın terasa ulaşımı yok. Sanırım iki yıl falan oldu, kızımı istemeye gelecekler. Terasa üç beş masa atalım birkaç saat misafirlerimizi ağırlayalım diye düşündük. Alt katta oturan Zehra zebanisinden rica ettik. Durun, sizi ziyaret edeceğim, kahvenizi içmeye geleyim, dedi. Biz de aman ne güzel komşularımız var, bu iş oldu diye düşünmüştük. Kahveler içildi, durumu anlattık, müsaade istedik. Cevabı bizi şok etti. "Ben izin vermem ama siz diğer komşulara da bir sorun isterseniz" dedi. Sebep, yok! Fena komşu örneği. Derken birkç hafta geçti aradan. Terasa açılan kapımıza panjur, sineklik falan yaptıracağız. Çerçeveler büyük, ne asansöre sığabilir ne de merdivenlerden çıkabilir. Ustalar geldi, tek çare çerçeveleri apartman duvarından iple yukarı çekmek. Alt tarafta kuaför ispiyoncusu yetiştirmiş olmalı Zehra zebanisine. Hemen cav cav ötmeye başladı. Buradan çıkaramazsınız, izin vermiyorum, diye. La havle, vela kuvvete. Yahu düz duvar işte, penceresinin önü değil, hiç kimseye zararı yok, dinlemiyor. Artık sabrım taştı, ben de bağırmaya başladım. Polis çağıracağım, dedi. Çağırmayan adidir dedim. Sırf adilikten yırtsın diye polis çağırdı, polis geldi kapıya. Şikayet var, karakola gelmeniz gerekiyor dedi, polisler. İçeri aldık adamları, durumu anlattık. Polisler güldü, tamam dediler, gelin aranızı yapalım, birbirinizden özür dilersiniz, iş talıya bağlanır. Aksi halde mahkemede uğraşırsınız. Aman dedim, lütfen, istirham ediyorum, mahkemeye versin. Vermezse hatırım kalır. Hatırım kaldı, mahkemeye vermedi. İşte Bu Zehra cadalozu iyi komşuya bir örnek olamaz. Nedense hiç evlenmemiş, bu durumun verdiği bir sıkıntı da olabilir tabii. Fakat evlenmemesi iyi olmuş, hiç olmazsa başka adamların başını yakamamış!

Dedim ya bizim apartman bir tuhaf. Bir çok daire değiştirdik. Böylesini görmedim. Yahu, yeni taşınmışsın, biri çıkıp hoşgeldiniz demez mi? Hani çay, kek yapıp getirmelerini istemiyorum, bir selâm da mı vermez insan? Kapı karşımızdaki komşumuzun iki engelli çocuğu vardı. Genç delikanlılar, ama ikisi de tekerlekli sandalyede, özel eğitim görüyorlar. Bir yıl kadar önce kapının önünde bir yığın ayakkabı! Gelen giden çok. Apartman görevlisi Mehmet Efendiye sordum. Duymadınız mı dedi, çocuklardan biri vefat etti. Hiç kapımızı çalmadıkları halde gittim cenaze namazına katıldım. Eşim çorbasından, yemeğine, tatlısına kadar adet olduğu üzere bir şeyler hazıladı, evlerine baş sağlığına gittik. Yahu, ölenin acısı geçtikten sonra nezaketen bir iade-i ziyaret, bir teşekkür ziyareti yap. Aradan bir yıldan fazla zaman geçmiş, hâlâ bekliyoruz. Evet, kapıda rastlaşırsak selâmlaşıp hatır soruyoruz birbirimize fakat hepsi bu kadar. Ne diyim? Sırf bu yüzden taşınmayı düşünüyor eşim buradan. 

Bir WhatsApp grubu kurmuşlar, her cuma her biri birer poster paylaşıp birbirlerinin cumasını kutluyorlar. Birbiri ardına "Daire ve asansör kapısını yavaş kapatalım, birbirimize karşı saygılı olalım." mesajların ardı arkası kesilmiyor. Ya kimdir bu kapıyı çarpan, git ona söyle. Saygıyı sen mi bana öğreteceksin a cahil! Biri çıkar "Ah Ayselciğim, dün misafirler gelmişti, biraz gürültü oldu sanırım, kusura bakma." der. Ayselciğim hemen cevap verir. "Rica ederim ne demek, elbette arada olur, biz eski komşular halden anlarız, yeni gelenlere benim sözüm." Efendim, kim o yeni gelenler? At ortaya çamuru, temizleyen çıkar belki. Aynı apartmanın sık sık kanalizasyonu tıkanır. Alta kattaki manavı pis su basar, bir sürü zarar meydana gelir. İşçiler, tuvaletlere kadın pedi atıldığını söyler her seferinde. Hayır oturduğumuz yer varoş, değil kaliteli bir muhit ama apartmanımızda oturanların kaliteleri konusunda ciddi şüphelerim var.

İyi komşu nasıl olmalı diye soracak olursanız, bence en azından karşılaştığınızda gülümseyip selâm vermeli, hal hatır sormalı. Komşular birbirlerine rahatsızlık vermemeli fakat ufak tefek (ev tadilatı, eşya taşıma vs.) rahatsızlık verici hususları sorun haline getirmemeli. Dedikodu yapmamalı iyi komşular. En önemlisi birbirlerine karşı saygıda kusur etmemeliler. 

10 yorum:

  1. Ben iyi bir komşuyum :)
    Kötü komşularım da oldu iyi komşularım da, önemli olan tek şey saygı bence, komşum bunu yapsa ne hissederdim diye düşünerek hareket etmeli insan diyeceğim ama bu da ortaokul ahlak bilgisi kitaplarına döndü :)))) En güzeli bence de gördüğünde selam, gülümseme tamam yeter.. Ara sıra tabak gidip geliyor, ayaküstü konuşuluyor, gecenin bir saatinde bir acil durumda kapı çalacak biri de varsa tamam yeter de artar bile.. Mesafeli kibarlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Efendim ona ne şüphe:) Haklısınız, saygı ön şartımız. Eski komşulukları aramıyoruz zaten. Çocukluğumuzun komşuluklarını aramıyor muyuz? Arıyoruz elbette. Bir kere güveniyorduk birbirimize. Dara düşünce veya acil bir ihtiyacımız belirince ilk aklımıza gelen komşularımız olurdu. Tatlı tatlı sohbet ederdik. Aralarında dedikoduyu sevenler de olurdu ama onlar da herkes tarafından bilinir açık verilmezdi:) Elinde çay bardağıyla gelip ayçiçek yağım bitti, bana biraz verir misiniz? diyen komşularımız da vardı. Bu kadarı da fazlaydı ama olsundu:) Ben de komşulukta sizin gibi mesafeli kibarlık arayanlardanım:)

      Sil
  2. "İyi bir komşu nasıl olur?" sorusu ne çok şeyi çağrıştırıyor insanda: İyi komşu sözünden yola çıkarsak kötü komşunun da özellikleri ortaya çıkıyor tabii. "İyi bir insan" olmayı ilke edinirseniz pek çok konuda da iyi şeyler yapmaya özen gösteriyorsunuz. Karşılaştığınız insanları bir süre sonra daha iyi tanıdığınızda mesafeleri ayarlamak da elinizde. Ne çok yakın, ne çok uzak, iyi günde- kötü günde varlığımızdan haberdar olabilen, çıkar gözetmeden, ille karşılık beklemeden , ihtiyaç duyduğunuzda sesinizi duyabilen ve kendi sesini uygun biçimde duyurabilen komşu bence iyi komşudur. Bazen bir dost olabilen, bazen akrabadan bile yakın, bazen hastalıkta, sağlıkta can yoldaşı olabilen komşu iyi komşudur sanırım.
    Komşuluk ilişkileri Atasözlerimize ne güzel yansımış: "Komşu komşunun külüne muhtaçtır.", "Kötü komşu insanı hacet sahibi yapar.", "Komşu hakkı ödenmez." ... gibi daha niceleri. Yıllar geçtikçe, duygular hasar gördükçe bazı ilişkiler de yıpranıyor hatta kopuyor. Küçük yerlerde komşuluk ilişkileri daha sağlam bağlarla devam ederken büyük kentler insanlar arasındaki mesafeyi de genişletiyor hatta bazen erişilmez, ulaşılmaz kılıyor.
    Çocukluğumuzda bayram öncesi büyük kahvaltı sofralarımız olurd. Çok zengin değildik, ağa değildik ama gönlümüz zengindi, paylaşmayı bilirdik, "Komşuda pişen bize de düşer." zihniyeti geçerliydi. Ben halâ başkalarının canı çeker düşüncesiyle sokakta dondurma bile yiyemem.
    TV. lerde kadınlar arasında düzenlenen günler gibi komşuluk ilişkileri de dedikodu sofralarına dönüşmemeli elbette. Yüz yüze içten sohbetin tadı ancak iyi komşularla birlikte hissedilir.
    Kötülüklerden arındırılmış bir çevre ancak sağlam ve güvenilir dostluklarla, dostlarla kuruluyor.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel özetlemişsiniz. İyi insan olursanız aynı zamanda iyi dost, iyi komşu olursunuz. İyi insan nasıl olunura verilecek cevap iyi komşu nasıl olunura verilecek cevabın içindedir. Bence kapitalist sistem ve onu besleyen siyaset insan ilişkilerine de büyük zarar verdi. Eğitim kalitesi düştü. Güven duygusu kalmadı. Eğer birinden iyi bir davranış görürsek acaba ne gibi beklentisi var diye düşünür olduk. Kısaca toplumun büyük kesimi hakkını alamamış, adalet beklentisi hep boşa çıkmış, geleceğe dair hiç umudu kalmamışken, sadece yaşamak için boğazının derdine düşmüşken iyi komşu olmasını bekleyemezsin. Eskiden çalışan hakkını alırdı. Şimdi yalakalık yapanın karnı ziyadesiyle doyarken komşuları sürünüyor. Beş para etmez, yasa dışı yollardan zenginleşen insanlar ekonomik bakımdan sınıf atlıyor, hak etmedikleri lükse kavuşurken gerçek emekçiler, sanatçılar bunlara bakıyor ve düzene lanet okuyor. Garibanın çocuğu zeki, çalışkan ve en yüksek puanları alırken bir iş bulamıyor ama komşusunun mankafa oğlu sırf iktidar partisine yakın diye hak etmediği makamlara oturtuluyor. Şimdi bu insanlar nasıl komşuluk yapsın? Yani, diyeceğim şu ki, komşuluğun ölmesinde sistemsel etki büyük.
      Maalesef bu gidişle toplumun kötülüklerden arınması biraz zor görünüyor. Yine de umutlanmaya devam edelim:) Saygı ve sevgiyle...

      Sil
  3. Amanin yaa güldüm sizin komşulara tuhaf insanlar dolmuş sizin apartmana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma, tuhaf sözcüğü biraz hafif kalır:) Kafaya taksam kafayı yiyeceğim, neyse ki aldırmıyorum:)

      Sil
  4. 3. kez geldim yazıya ve umarım bu kez başaracağım yorum bırakmayı. Mr. Kaplan "İnsanlıktan nasibini almamış" denilir ya bazıları için, sizin komşular da tam öyleymiş. Çok geçmiş olsun yaşadıklarınız için. Öylelerini yok sayıp görmezden duymazdan gelmek en iyisi sanırım. Eşinizin bu duruma üzülmesine üzüldüm ben. Umarım en kısa zamanda onların etkisiz eleman olduğunu, ancak siz bir değer biçerseniz bir değerleri olacağını fark edip rahatlar eşiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya ben de blogla ilgili hımbıllığımı üzerimden atamadım bir türlü Mrs. Kedi:) Boşuna ev alma komşu al dememiş büyüklerimiz. Sinir bozucu fakat dediğiniz gibi görmezden gelmek en iyisi. Bunu ben bir ölçüde başarıyorum fakat eşim biraz hassas yaratılışlı olduğu için problem oluyor.

      Sil
  5. O kadar komşusuz bir insanım ki bir tane olsa şükredeceğim sanırım. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komşunun olmaması kötü bir komşuya sahip olunmasından çok daha iyidir:)

      Sil