KATEGORİLER

23 Kasım 2023 Perşembe

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 222

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz devam ediyorÖnceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Ağaç Ev Sohbetlerinde bu haftanın konusu sevgili Sade ve Derin / DeepTone'dan.   

"Teknoloji ve gelişme artsa da insanlar eskiye göre kendilerini daha az güvende hissediyorlar. Neden olabilir?"

İnsan denilen varlık, zekâsı sayesinde menfaati için kafasına koyduğu, pek çok şeyi yapabilir. Teknolojik ilerlemeyle birlikte, bilgisayar, internet, kameralar, alarmlar ve buna benzer diğer araçlar kullanılarak hırsızlık, şiddet, soygun gibi suçların önüne geçilmeye çalışılmış, gerçekten de belli bir seviyede caydırıcılık sağlanmıştır. Gelgelelim banka hesaplarının hacklenerek zimmete para geçirme, rüşvet ve türlü yolsuzluklar artarak devam ediyor. Bu tür suçların teknolojik gelişmelere paralel olarak sadece şekil değiştirdiğini söylemek mümkün.

İnsanların suça yönelmesinde ve toplumda güven duygusunun azalmasında baş sorumlu olarak siyasi yöneticileri görüyorum. Eğer bir ülkede adalet sağlanmıyorsa vatandaş adaleti kendi bildiği usullerle yerine getirmeye kalkışır ki bu suç işlemesi anlamına gelir. Her vatandaşın kendi bildiğini okuması kaosa ve ülkede güvensiz bir ortamın doğmasına neden olur. Bu bakımdan teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin ülkede ekonomik istikrarsızlık, fırsat eşitsizliği, haksılık ve adaletsizlik devam ettiği sürece suç oranları artarak devam edecektir. Biliyoruz ki, suçun arttığı ortamlarda insanlar kendilerini güvende hissedemezller. 

İnsan neden suç işler sorusunu sormak konunun teknolojiyle bir ilişkisi olup olmadığını ölçmek bakımından bize yol gösterebilir. Sözgelimi vergi kaçırmak batılı pek çok ülkede büyük suçtur. Hatta vatandaşlık bilinci gelişmiş bu tür ülkelerde vergi kaçırmak ayıp karşılanır. Çoğu zaman hakkını aradığı durumlarda, "ben bu ülkede vergisini ödeyen bir vatandaşım" der insanlar. Oysa ülkemizde ne kadar vergi kaçırırsak kendimizi o kadar uyanık belleriz. Aslında bunu yapmaya hakkımız da var bir taraftan. Çünkü toplanan vergilerin ülke yararına değil de bir sürü saçma işte nasıl çarçur edildiğini, kimlere peşkeş çekildiğini gayet iyi biliyoruz. Toplumun geri bırakılmış cahil kesimi ise vatandaş olmanın ne anlama geldiğini bilmedikleri gibi vermiş oldukları vergilerin hesabını sorma haklarından bile habersizken devleti babaları bilirler. Dolayısıyla uyanık olanlar vergiden kaçınırlar!, bağlantıları sayesinde vergi aflarından ziyadesiyle faydalanırken gariban ücretliler ise kaderlerine razı bir şekilde ödediği ağır vergilerle günden güne fakirleşirler. Bu şekilde toplumun gelir dağılımında uçurumlar oluşur. Aç insan ayakta kalabilmek için ya hırsızlık yapar, ya rüşvet yer, ya da yasa dışı kötü yollara düşer. Teknoloji ne yapsın bu durumda. Aslında bilgisayar teknolojisiyle bütün vatandaşların gelir giderini takip etmek ve gelirine göre orantılı vergi tahsil etmek son derece kolaydır. Fakat böyle tehlikeli! teknolojileri kullanmak yöneticilerin işine gelmez. 

Mobese kayıtları meydana gelen cinayet, soygun, kapkaççılık ve şiddet olaylarını önlemek konusunda teknolojinin sağladığı etkili bir araçtır. Ancak suça karışan kişinin ensesi kalın, siyasi bağlantıları sağlamsa ne gam. Bütün kayıtlar şak diye bir anda yok edilir, ya bozuktur mobese cihazı çalışmaz ya da açılması unutulmuştur. Yani teknoloji iyi yöneticilerin elindeyse suç oranları inanılmaz şekilde azalır aksi durumda hiçbir etkisi olmaz. Siyaset insanları birbirine düşman edecek şekilde ayrımcılık yaparak sürdürülürse şiddet artar, teknolojinin yapabileceği bir şey kalmamıştır böyle durumlarda.  

İnsan türünün icat ettiği en büyük suç savaştır. Masum çocuklar, kadınlar ve erkekler gücü elinde bulunduran üç beş delinin yüzünden telef edilmeye devam ediyor. Bu katliamlarda teknolojinin geliştirdiği en modern silâhlar kullanılıyor. Demek ki teknoloji bazen suç araçlarının üretilmesinde de rol oynamakta. Bunun en vahim örneği Japonya'ya atılan atom bombalarıdır.        

Şiddetin azaltılması suretiyle toplumda güvenli bir ortamın sağlanarak insanların huzura kavuşması için son derece basit ve sonuç getirecek yöntemler mevcuttur. Durum böyleyken kanaatim odur ki, insanın doğuştan gelen hırsı, bencilliği, gücü eline geçirdikten sonra canileşmesi ve türlü kompleksleri yüzünden suç oranları artmaya, toplumun güven duygusu ise azalmaya devam edecektir.

7 yorum:

  1. hımm demek ki insan hep aynı olacak ileriki yüzyıllarda binyıllarda da :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne sandın, şeytan evrimleşirse melâike olur mu?:))

      Sil
  2. Çok etkileyici gerçek bir öykü okumuştum. Sosyal bir araştırmada da kullanıldığı söylenir. "Kırık camlar Sokağı" . Büyük bir kentin küçük bir sokağında geçer öykü: Herkesin sakin ve mutlu, kurallara uyarak dostça yaşadığı bir sokakta bir gün bir evin camı kırılır. Önce kimse umursamaz, bir cam kırılmıştır sonuçta. Aldırmazlar çoğaldıkça her çeşit suçlar, suçlular da artar. Çocuklar bile duruma uyum sağlar, sapanlarla cam kırmaya, zarar vermeye başlarlar. Evler yağmalanır, hak hukuk adalet kavramları unutulur. Herkes bencilce, canını, malını kurtarma çabalarına girişir. Evlerin ucuza satıp başka diyarlara göçler başlar.
    İyilerle kötülerin savaşında son teknoloji harikası silahlar da devreye giriyor elbette. Herkes güçlü olanın yanında yerini seçiyor. Kırık camlar, yıkık kentler, yaralı insanlar, karartılmış kanıtlar bırakıyor geride. İnsanoğlu "Biraz daha aydınlık" derken gözlerin görmediği, kulakların duymadığı karanlık dünyalarda yaşam hakkı arıyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çevre etkisi diye sıkça dillendirdiğimiz, bana göre insan yaşamını şekillendirmede en etkili faktör değil midir bu? Suçun görece az olduğu toplumlarda suç işleme olasılığının daha az oluşunun nedeni çevreden kaynaklanmıyor mu? Şehirlerin bazı karanlık mahalleleri vardır, insan özellikle akşam saatlerinde ve yalnız başına sokaklarına girmekten çekinir. Hırsızlık, uyuşturucu kullanımı, gasp olaylarına sıklıkla rastlanır. Bazı şehirler ise son derece güvenlidir. Eskiden Kıbrıs için söylenirdi, yakında Sakız Adası sakinlerinde gördüm. Kapılara kilit vurmazlarmış. Özellikle yaşlılar anahtarlarının kapının üzerinde bırakırlarmış, hani hastalanır, düşer kalkarlarsa komşuları rahatlıkla yardımlarına koşabilsinler diye. İnsan bireysel olarak ne kadar aydınlık günleri, huzuru, refahı arasa da mevcut yönetimler bunu arzulamadıkça ne yazık ki hayallerine kavuşamayacaklar. Tarihsel süreç içinde toplumun tüm fertlerine huzur ve refah temin edebilecek bir yönetim sistemi de henüz icat edilmedi. İcat edilseydi bile insan, yaratılış itibarıyla böyle bir sistemi kabullenemezdi muhtemelen:)

      Sil
  3. "Ignorance is bliss." sözü kısa ve öz ortaya koyuyor her şeyi bence: "Cehalet mutluluktur."
    "Bliss" kelimesi mutluluktan uçmak, cennet mutluluğu manalarını taşır içinde. İnsanoğlu bildikçe, bilinçlendikçe daha da mutsuz oluyor. Haliyle güvensizlik hissi de artıyor. Önceden sınırlı bir alanda sınırlı tehlikelere karşı kendimizi korumamız gerekirken şu an dünya ekranlarımızda, klavyeler ile parmaklarımızın ucunda ve her an dünyanın dört bir yanından gelebilecek tehlikelere açık hayatlarımız. Son çıkan yapay zeka uygulamaları ile vücutlarımız, yüzümüz, sesimiz her şeyimiz saniyeler içinde taklit edilebilir hale geldi. Sosyal medya hesaplarımızdan banka hesaplarımıza kadar tüm bilgilerimiz teknoloji yüzünden her an ele geçirilebilir halde. Mobese kameralarından cihazlarımızın kameralarına kadar her türlü teknolojik cihaz hacklenebiliyor ve bizi savunmasız kılıyor. Dolandırıcılar hiç korkmadan polis, savcı, devlet görevlisi olduklarını iddia ederek türlü dalavereler çevirebiliyorlar. Basit suçların ötesinde affedilmez suçlar işleyip yakalanan kişilerin bile komik cezalar ile serbest kalması da hukuğa ve adalete olan güveni sarsıyor. Hâl böyle olunca güvenlik duygumuzun yerini umutsuzluk, şüphe ve tetikte olma zorunluluğu alıyor.

    YanıtlaSil
  4. Ahlakın olmadığı yerde teknoloji napsin diyorsunuz.haklısınız. ama ben ilerde düzeleceğini düşünüyorum, bence iyilik kazanacak:)dünyaya geliş amacımız iyiliğe ulaşmak:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi sizi kıskandım:) Bunun iki nedeni var. Birincisi umutlu bakış açınız, ikincisi ve çok daha önemlisi yaşamın anlamını çözmüş olmanız:)

      Sil