Sıhhi tesisat ve elektrik işlerini konuşmak üzere araziye çıkmadan yakalamak istiyordum Ali'yi. Önce telefon ettim ama cevap veren olmadı. Kahvaltı etmeden çıkmayı düşünürken sonradan vaz geçtim bundan. Kahvaltı sofrasından henüz kalkmıştım ki, telefon çaldı. İş makinesinin başında altından boru ve kabloların geçtiği kritik bir kanal açtırıyormuş Ali. Sesten dolayı duymamış telefonun zilini. "Bir saat kadar sürer burada işim." dedi.
Yaylaya çıkıp onu orada beklemeyi geçirdim aklımdan. Bahçeye vardığımda Yakup Usta ve Kadir taş duvar işinde çalışıyorlardı. Gani ocaktan bize taş hazırlamak için kanal kazısına bugün ara vermiş. Kısa bir süre sonra telefonum çaldı. Belediyeden arıyorlarmış. Elektrik için kazdırdığımız kablo kanalının yanındaymış görevli. Başkanın bilgisi olup olmadığını sordu bana. "Var elbette, ona haber vermeden işe girişir miyiz hiç? dedim. Mutlaka köyden biri gammazlık şansını denedi. Ne kadar adi insan var bu memlekette. Kendine fayda sağlamasa da, sırf fenalık olsun diye işini gücünü bırakır seninle uğraşmaya kalkarlar. Hasetlik, düzenbazlık hepsi bizim memlekette. Mikro çerçeve bu olunca makrodan ne beklenir ki...
Bir traktör kum ve çimento teslim almış ustalar. Taş fırın yapacağımız yeri gösterdim onlara. Her şey köy usulü olsun istiyorum. Ali'yi bir kez daha aradım. İşi hala bitmemiş. Daha fazla bekleyemeyeceğim onu burada. Tesisat için hazırladığım planı Yakup Usta'ya bıraktığımı, yine de anlamadığı bir şey olursa bana telefon etmesini söyledim. Bu ona daha fazla zaman verdiği için çok hoşuna gitti. Ben ise hiç hoşlanmadım bundan. Çünkü arada bir Yakup Ustayı arıyor, Ali'nin gelip gelmediğini soruyordum. Akşama kadar ne gelen olmuş ne de giden.
****************
Dün Ankara'da patlayan bomba büyük sansasyon yarattı. Zaten amaç bu değil miydi? Yani, eylem amacına ulaştı. Ne intihar bombacısı ne yaralı kurtulanlar ne de ölenler, birbirini tanıyorlardı. Ama eylem başarılı oldu birileri için. Hedefi on ikiden vurdular. Amaçlarına ulaştılar. Neydi amaç: Sansasyon! Bu olay herkesin olduğu gibi benim de zihnimi birkaç yönden meşgul etti.
Herkes esefle kınıyor bu olayı. Yabancı devletlerin hepsi ama hepsi kınamış, işte parmağı olduğu konuşulan Rusya bile, hepsi terörün her türlüsüne karşı olduklarını ifade etmişler. Neyi çözüyor, hangi masum canları geri getiriyor bize onca kınama? Terör örgütü bir kez daha eylem yaptığı takdirde yabancı ülkeler silah yardımını kesme cezası verecek mi?
Yaşasın terörist bulundu! Şu patlamanın faili canım. Ha, o mu? Kimmiş? Suriyeliymiş bombayı patlatan. Başbakanın ağzı kulaklarında. Görev tamamlandı. "Faili..." diyor başbakan televizyon ekranlarında. "Faili kesin olarak belirledik." Bakıyor etrafına ama alkışlayan yok bu sefer.
Bu mudur hükümetin görevi? "Yani" diyor hükümetin başındaki zat. "Yani, görüyorsunuz, bunu biz yapmadık" Rahat bir nefes alıyor, kuru bir öksürükle boğazını temizledikten sonra devam ediyor. "Faili belirledik, inanmazsanız bakın işte, ismi budur." Başta şahsı olmak üzere, cümle yürütme organları temize çıkıyor böylece. Ya belirlenemeseydi olayın faili? Maazallah bu işin sorumluluğu üstlerine kalacaktı diye geçiyor aklından, başbakanın. Rahat bir nefes alıyor, verilmiş sadakamız varmış diyerek göz kırpıyor yanındaki İçişleri Bakanına.
"Bir hükümet, milleti her vasıta ile felakete götürürse, bu milletin her ferdinin isyanı bir hak değil, görevdir."
Kim söylemiş bu sözü? Önemli mi? Ama söyleyeyim. Yine Adolf Hitler. Bu adamın ırkçılık söylemleri olmasa fikirleri hiç de fena değil. Onun için nasyonal sosyalizm adını vermiş ideolojisine. Irkçılık boyutuna varan milliyetçiliğini bir kenara koyup onu anlamak lazım.
Bir adım daha gidelim. Susanlar hariç, herkes benim gibi ya yazıyor, ya da konuşuyor. Bu yollardan bastırmaya çalışıyor kabaran isyanını. İçlerinden bazıları haddini aşıp! hapislerde susturuluyor. Bu sebeple insanlar, korkuyor konuşmaya, yazmaya da. Madem parlamenter sistemdir mevcutlar arasında en iyisi. Korkaklığımız engel madem isyanımıza. Bırakalım kınıyoruz laflarını, ahları vahları, timsah göz yaşlarını, ölenlere rahmet okumaları. En azından verdiğimiz oylarla ortak olmayalım sorumluların sorumluluklarına.