Dün gece epey geç yattığım için sabah kimse uyandırmadı beni. Saat dokuza doğru oğlum şarjdaki telefonumu kapıp geldiğinde açtım gözlerimi. Arayan Ergün Bey'miş. Günün ilk kelimeleri dökülecek ağzımdan. Boğazımı temizliyorum, sesim uykulu çıkmasın diye. Saat onda kahvaltıya gelmek istiyorlarmış. Dört kişilik yer ayırtıyor. Jet hızıyla ayılıyorum. Hüseyin daha yok ortalarda. Dünden belliydi gecikeceği. Onun geleceğini hiç düşünmeden sıvadım kolları. Önce verandanın masa, sandalyeleri silinecek, arkasından yerler süpürülüp paspas çekilecek.
Yukarıdaki salonun temizliği, hatta eğer gelmezse Hüseyin, tuvaletler sırada bekliyor... Gece boyunca serbest kalan Zeytin'i yerine bağlamak da benim işim. Bir koşturmacadır başlıyor Taş Ev'de pazar sabahı. Gün boyunca öyle de gidiyor zaten. Bugün açılışından bu yana en kalabalık günüydü Taş Ev'in. Ne kahvaltı etmek geldi aklıma ne de yemek. Neydi önemli olan; Misafir memnuniyeti...
Facebook sayfamız misafirlerimizin artmasında en büyük etken. Ayrıca gelip memnun kalanlar, mutlaka çevresine, arkadaşlarına anlatıyor buradaki ortamı. Misafirlere gösterilen ilgi pek hoşnut ediyor insanları. Tatlısından tuzlusuna, kahvaltısından ızgarasına kadar sunulan lezzetlerin geri dönüşlerdeki payı da büyük. En önemlisi, yeni bir mekan konuşuluyor artık Tire'de, adı Taş Ev...
Facebook önemli bir buluşma yeri. Bizi levhalarımızla birlikte en fazla tanıtan organ şimdilik. Ne var ki, Taş Ev'in konumu yanlış tanımlanmış. Düzeltmeye çalıştım ama beceremedim. Akşama doğru bir beyefendi arıyor beni Tire'den. Taş Ev'in yerini soruyor. "Facebook'ta konum olarak çarşı içini gösterdiği için tam iki saat Taş Ev aradık burada." diyor. Tarif ediyorum. Teşekkür edip kapatırken ekliyor."Geç oldu artık ama yerinizi öğrendim, ilk fırsatta geleceğiz Taş Ev'e."
Çok değişik kesimlerden insanlar Taş Ev'in ziyaretçileri. Ziyaretçi diyorum, çünkü gerçekten müze gezer gibi ilk gelişleri. "Biz yemeğimizi yedik ama merak ettik Taş Ev'i geçerken bir uğrayalım dediydik." Havuz başından başlayan ziyaret, veranda ve üst salonda noktalanıyor. Taş Ev hayran bırakıyor ziyaretine gelenleri. Salonun bütün Tire'yi gözler önüne seren manzarası ziyaretçileri büyülüyor adeta. Henüz sunulan lezzetlerden habersiz "Sadece bu manzara için gelinir buraya" diyor biri. Bir diğeri ağzı açık seyrediyor hayranlıkla. "En kısa zamanda yemeğe geleceğiz.." diyorlar ayrılırken. Oturacakları masaları bile gözlerine kestirmişler çoktan.
Ergün Bey, zarif eşi ve yakışıklı çocuklarıyla birlikte kahvaltıdalar. Yanlarında misafirlerini de getirmişler. İşte bu benim gelmek istediğim nokta. Eğer bir gelen, daha sonra misafirini da yanına alıp geliyorsa doğru yolda ilerliyoruz demektir. Ancak şimdi daha önemli bir aşamadayız. Bu aşamanın adı istikrar. Gelen misafirler Taş Ev'de aynı ilgiyi, aynı lezzeti, aynı ortamı, aynı temizliği bulabilecekler mi? Yılmadan yorulmadan bunu sağlamak zorundayız. Ergün Bey profesyonelce fotoğraflar çekmiş, sağ olsun paylaştı benimle, ben de sizlerle paylaşacağım. Yukarıdaki oldukça ilginç bulduklarımdan biri. Taş Ev'in üst salonunda bir ayna. Küçücük aynaya koca salonu sığdırmış...
Bugün müziğe yine müdahale yapıldı. Hem de durumları ve konumları iyi olduğu hallerinden belli bir masadan. Masadaki gençlerden biri müziği değiştirmenin mümkün olup olmadığın sorduktan sonra Türkçe taverna müziği çalmamızı istedi. Türkçe Rumca karışık bir müzik listesi başlattık. Yüzler de gülümsemeye başladı.
Benim için de önemli bir sınav oldu bugün. Masalara menülerin götürülmesi, siparişlerin alınması, her masadan ayrı ayrı ilave isteklerin yapılması, masadan kalkıp hesap isteyenler... Aklıma gelmişken. Diğer bir adetten bahsedeyim bu arada. Hemen hemen hiç kimse masadan kalkmadan hesap istemiyor burada. İnsanlara masada hesap ödemeye alıştırabilmek için sırf bu yüzden kasa bile yaptırmadım. Ne gam, yemeğini bitiren kalkıp Taş Evin kabul salonunda bitiyor ve kasa arıyor. Gezer kasa benim diyor, ayaküstü alıyorum hesabı orada. Bazen siz masanızda otursaydınız desem de faydası olmuyor alışkanlığı yıkmaya. Bu davranışın inceliği üzerinde biraz kafa yormaya çalışıyorum. Bahşiş bırakmamak olabilir mi acaba?
Eşim için bugün daha rahat bir gündü. Çünkü bugün mutfakta yeni bir eleman çalıştı. Hiç durmaksızın akşama kadar bulaşık makinesine tabak bardak yetiştirdi. İşin hakkını verdi doğrusu. Önümüzdeki ay sürekli bir eleman başlayacak aynı görev için. Eğer bu yoğunluk devam ederse bir de yeni garson.
Sadece kendi yaptığı tatlı servislerini hazırladı eşim büyük bir zevkle. "Trileçe" bir anda bitti, arkasından "tiramisu" yu soktu devreye. Bu arada ustamızın de kendine hassas lezzetleri süratle açığa çıkıyor. "Dondurmalı irmik tatlısı" her mevsim misafirlere sunulacak. Biz tatlıyı severiz. Misafir yemezse biz yeriz hesabıyla yapılıyor bütün tatlılar. Sadece tatlı mı? Yöresel bir tat, düğünlerin vazgeçilmezi "keşkek" artık Taş Ev'in menüsüne giren yeni bir lezzet..