Ağaç Ev Sohbetleri 26. Hafta konusu sevgili "Deep" ten geldi. Güzel bir konu seçmiş arkadaşımız. Bu haftaki konumuz şöyle:
"Sıradan olmak, farklı olmak. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sıradan olmak gibi bir korkunuz var mı?"
Sıradanlık... Herkes gibi olmak, diğerlerinin arasında kaybolmak. Ayırdedici bir özelliğinin ya da bir fikrinin olmaması. Bir sürünün içindeki koyunlardan herhangi biri olmak. Sanki bana itici, hoş olmayan bir tanımmış gibi geliyor "sıradan olma" durumu. Farkını gösterebilmek için olağanüstü bir çaba göstermek gerekmiyor, en önde yer almayı, insanların dikkatini çekmeyi de arzulamıyorum fakat herhangi biri olmak da incitiyor beni sanki. Hayır, bir korku değil bu. Bir tür iç huzursuzluğu diyelim.
Sadece ben mi böyle düşünürüm? Sanmam. İnsanların pek çoğu herhangi bir yönüyle farklı olmak ister sanırım. Bunun nedeni kendini çevreye farklı yönleriyle gösterip ilgi çekmek olabileceği gibi insanın iç dünyasında oluşan bir gereksinimden de kaynaklanabilir. Çünkü yaşadığımız dünyada rağbet az olanadır. Bir ülke düşünün ki, orada toplum adil yönetiliyor, eğitim ve kültür seviyesi yüksek, geçim kaygısı yok, kısaca çoğunluğun keyfi tıkırında. O zaman kim der ki ben diğerlerinden farklı olayım! Örneğin herkesin istediği ve kabiliyetli olduğu işi yaptığı, haftada çalışma saati makul düzeye indirilmiş, kendine ve ailesine rahatlıkla zaman ayırabilen, gelirde ve alınan hizmette adaletin sağlandığı bir ülkede sıradan vatandaş bunların hepsinden yararlanabiliyorsa başka ne ister farklı olmak ya da kendini farklı göstermek için? Adam gibi sıradan konforlu bir hayat sürmesi mümkün iken gidip kim banka soyar, kim kendini riske sokup vergi kaçırır, kim amirinin ya da patronunun gözüne girmek için daha fazla çalışır?
Bizim ülkemiz gibi geri kalmış ülkelerde durum tamamen farklı elbette. Memleketin küçük bir azınlığı ekonomik bakımdan sorunsuz fakat onlar bile çetin piyasa koşullarında sıradışı bir şeyler yapma telâşı içinde. Kalan büyük çoğunluk ise sıradanlıktan kurtulmak için büyük mücadele veriyor. Çünkü yaşamak için bunu yapmaya mahkûmlar. Sıradanlık bu memlekette cehalet, aç kalmak, acı çekmektir. Cahil insan, düşünemeyen insan kabul eder sıradanlığı. Meselâ hergün şehit cenazeleri geliyor, devlet erkânı televizyonlara çıkıp onların kanlarının yerde kalmayacağını söyleyip şehit olmanın faziletlerini anlatıyor. Cahil halk bu söylevlere inanıyor, ya da inanmak zorunda bırakılıyor. Ne alâkası var demeyin. İşte size sıradan, sıradanlaştırılmış bir örnek. Ancak gelişmiş ülkede vatandaşın kıymeti vardır. Orada sıradan olan, insana değer verilmesidir.
Sıradışı olmak bir başkaldırıdır aynı zamanda. Tepki vermektir. Tüketim toplumuna bir isyandır yerine göre. Herkesin yaptığını yapmamak, giydiğini giymemek, yediğini yememek, inandığına inanmamaktır. Sessiz bir haykırıştır çoğu zaman içten gelen. Bu yüzden saçını maviye yeşile boyatır, modayı kendi yaratır bazı insanlar.
Sıradanlıktan kurtulmak o kadar kolay bir şey değildir, cesaret ister çoğu zaman. Toplumun kuralları, adet, örf ve gelenekler var, mahalle baskısı var. Sıradan insanları yönetmek kolaydır, diğerlerinden ne farkın var senin diye sorar yönetenler, kendi farklılıklarını görmezden gelip. Bu yüzden pek çok konuda mahkûmuz sıradan olmaya. Belki de mutsuzluğumuzun nedeni de bu zaten.
Sıradan olmak benim için yok olmaktır. Beni ben yapan diğerlerinden olan farkım. Dikkat çekmek değil amacım, sadece var olmaya çalışmak!
Sıradanlıktan kurtulmak o kadar kolay bir şey değildir, cesaret ister çoğu zaman. Toplumun kuralları, adet, örf ve gelenekler var, mahalle baskısı var. Sıradan insanları yönetmek kolaydır, diğerlerinden ne farkın var senin diye sorar yönetenler, kendi farklılıklarını görmezden gelip. Bu yüzden pek çok konuda mahkûmuz sıradan olmaya. Belki de mutsuzluğumuzun nedeni de bu zaten.
Sıradan olmak benim için yok olmaktır. Beni ben yapan diğerlerinden olan farkım. Dikkat çekmek değil amacım, sadece var olmaya çalışmak!