Her birine, on beş ay boyunca birbirlerinden aldıkları
bütün e-postaları ve mesajları gösteren sayfaları verdim. Stream gözünü benden
ayırmadı ama Moss başını öne eğdi ve kağıttakileri okurken titremeye başladı.
“Yetkililer evlerinizi arayıp bilgisayarlarınıza baktıklarında, sadece birbirinizle iletişim kurmak amacıyla kullandığınız gizli e-posta hesaplarınızın olduğunu görecekler. Ayrıca, kendi aranızda konuşmak ve mesajlaşmak
için kullandığınız cep telefonlarınızı da ortaya çıkaracaklar. Böylece olayın bütün sırrı çözülecek: Gizlice
buluşan iki sevgili trajik bir uçak kazasında hayatlarını kaybetti. Yoksa size John ve
Jane yerine David* ve Bathsheba** mı deseydim.” dedim.
Stream, “Bütün bunları yaptığına inanamıyorum!” dedi.
Moss, “Nasıl bu kadar zalim olabiliyorsun, uğursuz
herifin tekiymişsin sen!” dedi.
“Hayır,” dedim. “Ben öyle düşünmüyorum. Hiçbir
şey umurumda değil. Size göre yaptıklarımın anlamı olmayabilir ama benim
açımdan bütün bunların anlaşılır bir sebebi var.” dedim.
Onlara verdiğim sayfalardaki ataşları çıkardığımdan emin olmalıydım. Kağıtların arasını iyice kontrol ettikten sonra arkamda kendilerine tehlike yaratacak hiçbir şey bırakmamak için bir kez
daha sağıma soluma bakındım.
“Birkaç gün sizden ayrı kalacağım. Geri
döndüğümde, az önce size takdim ettiğim belgeler üzerinde detaylı olarak tartışabiliriz. İkinizden
biri, masum bir adamın idamını istemek için elinde geçerli bir neden olduğunu söyleyip beni
ikna ettiği zaman gitmenize izin vereceğim. Aksi takdirde, size tavsiyem, yeni yuvanızın tadını
çıkarmanız.” dedim.
Stream, arkamdan bağırdı. “Bizi bırakıp nereye gidiyorsun? Sana bir
şey olursa, burada kısılıp kalacağız.” dedi.
Kapıda durdum. Başımı geriye çevirdim, gülümseyerek,
“Sanırım, sağlığım için bana dua etmeniz gerekecek.” dedim.
Teksas Eyalet Mahkemesinden iki hâkimin içinde bulunduğu küçük uçağın düşmesi haberi, olayın gerçekleştiği gün, ulusal haber bültenlerine yansıyan birkaç cümle dışında, hiç kimsenin ilgisini çekmemişti. Teksas'ta yayınlanan gazetelerin çoğu, Austin merkez muhabirlerine her işi yaptırıyordu. Onlardan biri, Moss'un yanında çalışan personele, olay günü konferansta olacağını söylediğini iddia etmiş ve Yargıç Moss’un ofis sekreterinden aldığı bilgiye dayanarak oturup bir senaryo yazmıştı. Aynı senaryoya göre, Moss'un kocasına konferansta olacağına dair bir mesaj yolladığı doğrulanmış oluyordu.
Teksas eyalet polisi basın irtibat bürosu, Yargıç Stream’in Key West'teki otelin web sitesinden, bir adet süit oda rezervasyonu yaptığını ve iki gecelik ücretini peşin olarak ödediğini, ayrıca bir uçak bileti rezervasyonunu da iptal ettirdiğini doğruladı. SUV aracı, uçağının bulunduğu havaalanında park halinde bulunmuştu. Haberde, polisin parmak izi tespiti yapıp yapmadığı konusuna değinilmiyordu. Esasen her şey bu kadar açıkken bunu yapmaları için ortada hiçbir neden yoktu. Ayrıca lâteks eldiven giydiğim için parmak izimi zaten bulamazlardı. Müfettişler Moss'un konferansa katılmayı planladığını ya da Florida'ya gitmek için hazırlık yaptığını gösteren hiçbir kanıt bulamamışlar ve soruşturmanın devam ettiğini belirtmişlerdi.
“Sanırım, sağlığım için bana dua etmeniz gerekecek.” dedim.
Teksas Eyalet Mahkemesinden iki hâkimin içinde bulunduğu küçük uçağın düşmesi haberi, olayın gerçekleştiği gün, ulusal haber bültenlerine yansıyan birkaç cümle dışında, hiç kimsenin ilgisini çekmemişti. Teksas'ta yayınlanan gazetelerin çoğu, Austin merkez muhabirlerine her işi yaptırıyordu. Onlardan biri, Moss'un yanında çalışan personele, olay günü konferansta olacağını söylediğini iddia etmiş ve Yargıç Moss’un ofis sekreterinden aldığı bilgiye dayanarak oturup bir senaryo yazmıştı. Aynı senaryoya göre, Moss'un kocasına konferansta olacağına dair bir mesaj yolladığı doğrulanmış oluyordu.
Teksas eyalet polisi basın irtibat bürosu, Yargıç Stream’in Key West'teki otelin web sitesinden, bir adet süit oda rezervasyonu yaptığını ve iki gecelik ücretini peşin olarak ödediğini, ayrıca bir uçak bileti rezervasyonunu da iptal ettirdiğini doğruladı. SUV aracı, uçağının bulunduğu havaalanında park halinde bulunmuştu. Haberde, polisin parmak izi tespiti yapıp yapmadığı konusuna değinilmiyordu. Esasen her şey bu kadar açıkken bunu yapmaları için ortada hiçbir neden yoktu. Ayrıca lâteks eldiven giydiğim için parmak izimi zaten bulamazlardı. Müfettişler Moss'un konferansa katılmayı planladığını ya da Florida'ya gitmek için hazırlık yaptığını gösteren hiçbir kanıt bulamamışlar ve soruşturmanın devam ettiğini belirtmişlerdi.
Moss ve Stream'den ayrıldıktan sonra küçük bir iş
için Teksas’a uçtum. Taksiyle Olvido’nun ofisine giderken yerel bir gazete
almak için sürücüden durmasını rica ettim. Üçüncü sayfada, bir haber ajansı
en son gelişmeyi bildiriyordu:
Galveston'un yaklaşık 320 km güneyinde, Port Aransas'ta seyreden bir karides teknesi kaptanı, Stream'in uçağının düşmesinden 8 gün sonra, içinde uçağın dümen kısmından bir parça ve pahalı deri bir çantanın da olduğu bazı kalıntılar bulmuştu. Balıkçı, Teksas Polisi müfettişlerine teslim edilmek üzere çantayı yerel polise vermişti. Görevliler, çantayı açıp baktıklarında, bir sürü faturanın yanı sıra, içinde on üç dolar bulunan bir cüzdan, iki kredi kartı, ehliyet, Yargıç Moss’un kimlik kartı ve iki su geçirmez cep telefonu bulmuşlardı. İsminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, gazetecilere, Moss’un kocasının, karısının ikinci bir cep telefonu taşıdığından haberi olmadığını söylemişti.
Galveston'un yaklaşık 320 km güneyinde, Port Aransas'ta seyreden bir karides teknesi kaptanı, Stream'in uçağının düşmesinden 8 gün sonra, içinde uçağın dümen kısmından bir parça ve pahalı deri bir çantanın da olduğu bazı kalıntılar bulmuştu. Balıkçı, Teksas Polisi müfettişlerine teslim edilmek üzere çantayı yerel polise vermişti. Görevliler, çantayı açıp baktıklarında, bir sürü faturanın yanı sıra, içinde on üç dolar bulunan bir cüzdan, iki kredi kartı, ehliyet, Yargıç Moss’un kimlik kartı ve iki su geçirmez cep telefonu bulmuşlardı. İsminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, gazetecilere, Moss’un kocasının, karısının ikinci bir cep telefonu taşıdığından haberi olmadığını söylemişti.
Papaza gelinceye kadar okuduğum
haberlerden büyük keyif almıştım ama onun adını okuduktan sonra bir suçluluk duygusu içimi kaplamıştı.
Tam o esnada Sargent'ın, iki kapı ötemdeki hücrede kalan Demerest adlı, zekâ özürlü, efemine bir mahkûmun, gardiyanlardan
biri tarafından tecavüze uğraması üzerine bana söylediklerini hatırladım. Demerest, önce
hayır hayır diye bağırmış, daha sonra ağlamaya başlamıştı. Sargent, sanki
aklımdan geçenleri okumuştu ve bana şunları söylemişti:
“Dinle beni Inocente.
Budistler, gerçeğin anlamını, insanların acılarını dindirebilmemiz için her şeyin
elimizde olmadığını söyleyerek anlatır.” dedi.
“Bunu biliyorum,” dedim, “Eğer o sadist gardiyanın
yanında olabilseydim, onun Demerest’e zarar vermesini engelleyebilirdim en azından.”
Sargent “Doğru, ama bunu, onun yanında
olabilseydin yapabilirdin işte. Demek ki, kâinatın sahibi, senin orada olmadığın bir zamana göre kararını vermiş." dedi.
“Bundan çıkarmam gereken bir ders mi var?” diye
sordum.
Bana cevap vermemişti. O gece Sargent'ın yüzbaşıya bir şeyler fısıldadığını duymuştum. Ertesi gün Demerest'e tecavüz eden gardiyan kovulmuştu. Sargent'ın bu işte parmağı olduğu konuşuluyordu. Ona bunun doğru olup olmadığını sordum. Gülümseyerek,
Bana cevap vermemişti. O gece Sargent'ın yüzbaşıya bir şeyler fısıldadığını duymuştum. Ertesi gün Demerest'e tecavüz eden gardiyan kovulmuştu. Sargent'ın bu işte parmağı olduğu konuşuluyordu. Ona bunun doğru olup olmadığını sordum. Gülümseyerek,
“Evet, senin duyduklarını ben de duydum.” dedi.
“Hı, hımm. Bunu anlamıştım zaten.” dedim.
Galveston’daki yeni ofislerine girdiğimde, Olvido,
Luther ve Laura toplantı salonunda oturmuş, pizza yiyorlardı. Laura beni
görür görmez bana çak yaptı ve bana sarılırken kemiklerimin çatırdadığını hissettim.
“Güzel bir ofisiniz varmış. Şimdi siz burada ensesi
kalınları mı savunuyorsunuz?” diye sordum.
Luther gülümsedi. Laura “Ah, keşke!” dedi.
Ne yaptığımı sordular. Bütün gezdiğim yerleri anlattım. Onlara anlatmadıklarımın dışında söylediğim her şey doğruydu. Orada bir saatten fazla kaldım.
Ne yaptığımı sordular. Bütün gezdiğim yerleri anlattım. Onlara anlatmadıklarımın dışında söylediğim her şey doğruydu. Orada bir saatten fazla kaldım.
Gitmeden önce Olvido'ya benim için bir şey
yapmasını rica ettim. Kendisine içinde birkaç sayfalık not içeren bir zarf
verdim. Yer altı silosu giriş kapağının GPS koordinatlarını yazdım. Ayrıca, binanın bir taslağını çizdim, kalın bir ok 6. katı gösteriyordu. Okun altına kapının
tuş kilidi şifresini yazdım. Neleri ve nasıl yaptığımı bütün ayrıntılarıyla
anlattım. En alta günün tarihini yazdım ve planıma benden başka kimsenin dâhil
olmadığını ve kimsenin bu konuda herhangi bir bilgiye sahip olmadığını belirten bir
not ekledim. Altına adımı yazdım ve imzaladım.
“Bunu kasanıza koymanızı ve benden bir hafta
haber alamadığınızda açmanızı aksi takdirde açmadan muhafaza etmenizi istiyorum." dedim.
Olvido, “Başını belaya mı soktun Rafael?" diye sordu.
“Hayır, sadece tedbirli olmak zorundayım. Dediğimi
yapacak mısın?” dedim.
“Tabii ki yapacağım.” dedi.
*David: Hz. Davut
**Bathsheba: Batşeba, Hz. Davut'un eşi ve Hz. Süleyman'ın annesi. Eski Ahit'e göre Hz. Davut, yıkanırken gördüğü evli bir kadın olan Batşeba'ya aşık oluyor.
(Devam edecek)