"Uzaylılar dünyaya gelmiş midir?"
Uzaylı derken bizim gibi kanlı canlı yaratıklardan bahsediyorsak, hayır, gelmemiştir. Bununla birlikte sonsuz kabul ettiğimiz evrende bize benzeyen ya da benzemeyen canlıların olma ihtimali var mı diye soracak olursanız, evet, bu hayli büyük bir olasılık. Gözlenebilir evrende Samanyolu ve Andromeda gibi büyük 225 milyar civarında galaksi mevcut. Daha ufak galaksilerin sayısı ise en az yedi trilyon. Sadece içinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisinde yaklaşık 400 milyar yıldız ve trilyonlarca gezegen yer alırken bunlardan yaklaşık 10 milyar tanesi dünyamızla aynı büyüklükte. Rakamların büyüklüğü akıllara durgunluk veriyor. Güneşimize en çok benzeyen HD186302 adlı yıldızın dünyamıza mesafesi 184 ışık yılı, dünyaya en çok benzeyen Kepler 438b adlı gezegenle aramızdaki mesafenin 475 ışık yılı olduğu hesaplanmış. Bir ışık yılı yaklaşık 9,5 trilyon kilometre olduğuna göre, bir canlının söz konusu mesafeleri aşması mümkün değil. Dolayısıyla uzaylı bir canlı varlığın dünyaya gelmesi imkânsızdır. Ölüme çare bulunur ve sonsuz bir yaşam icat edilirse bu konuyu tekrar masaya yatırabiliriz. Yani bir uzaylının dünyamıza gelememesinin görünen tek nedeni, canlı yaşamın hüküm sürdüğü herhangi bir gezegene uzaklığımızın milyonlarca ışık yılı mesafede olması. Bizden daha ilerideki bir medeniyet, ışık hızına yakın hıza sahip araçlar üretebilir, teknoloji bakımından çok ileride olabilirler. Fakat milyonlarca ışık yılı mesafeden dünyamıza gelmeleri için ömürleri yetmeyecektir.
Karayipler'de yaşayan, 4-5 milimetre çapında bir denizanası türü olan "Turritopsis Nutrica" dışarıdan canına kasteden bir etki olmazsa sonsuza kadar yaşayabiliyor. Bunun nedeni canlının öleceğini hissettiğinde tüm hücre yapısını yenileyebilme yani bir nevi yeniden doğma becerisi. İnsanın ve diğer canlıların sahip olmadığı bir özellik. Dünyamızı ancak bu özelliğe sahip bir canlı çok uzun yıllar süren bir yolculuğu göze alıp ziyaret edebilir. Elbette yolculuk esnasında yaşam koşullarını da, (yani neyle besleniyor, hangi ortamda canlı kalabiliyorsa) sağlamış olması gerekir. Daha da önemlisi bu tür bir canlının karada yaşamaya, kendisini uzak gezegenlere ulaştırmaya elverişli bedensel özelliklere sahip olması ve her şeyden önce düşünebilmesi olmazsa olmaz koşuldur. Dünya dışında evrenin bir köşesinde böyle bir canlı, yani tüm hücre yapısını yenileyebilen aynı zamanda insan gibi hareket etme imkanına sahip, düşünebilen bir canlı olabilir mi? Olabilir! En azından mevcut bilgilerimizle bunun olmayacağını söyleyemeyiz.
Günümüzden yaklaşık 130 yıl önce ilk radyo sinyallerini uzaya gönderdik. Bu 130 ışık yılı yarı çapında bir küre içinde bulunan yaklaşık elli bin yıldıza sinyallerimizin ulaştığı anlamına geliyor. Bunların içinde akıllı yaşam bulunduran bazıları bize yanıtlarını göndermiş olabilir. O vakit, elli ya da yüz yıl sonra onlardan bir yanıt alabiliriz! Öyle mi gerçekten? Kısmen doğru olabilir. İşin aslı, bu sinyallerin uzun mesafelerde büyük ölçüde sönümlenmesi. Şöyle ki dünyanın bir ucundan diğerine ulaşacak güçte bir sinyal, bir ışık yılı ötede milyar kere milyar kez zayıflayacaktır.
Dünyamıza uzaylıların geldiğine dair birçok film yapılmış, kitaplar yazılmış. Bazıları UFO gördüklerini hatta uzaylıların kendileriyle temasa geçtiklerini iddia etmeye devam ediyor. Uzay ajansları, NASA benzeri kurumlar uzaylılarla haberleşmeye çalışıyorlar. Zaman zaman uzaydan dünya dışı sinyaller geldiğini ve gizli tutulan bazı gelişmelerin olduğunu medyaya sızdırmakta bu kurumlar. Şahsen gerçeği yansıtmayan bu bilgilerin amaçlı olduğunu düşünüyorum. Zira uzaylılarla bir temas kurulması halinde bunun saklanmasının mümkün olmadığına inanıyorum. Peki uzaylı o kadar uzun yolculuğa neden katlansın? Merak mı sadece, yoksa yaşadığı gezegende kaynaklarının tükenmesi mi? Canlı yaşamın olduğu diğer gezegenlerin koşullarının dünyamızdan farklı olacağını düşünürsek oralardaki evrimsel sürecin de farklı şekillerde ilerleyeceğini söylemek mümkün. Dolayısıyla evrende canlı bir hayat mevcut olabilir ama ne tür bir canlı olacağına dair bir fikrimiz yok henüz.
Elbette bütün bunları varoluş ve evrim teorisi ekseninde düşünüyorum. Canlıların gelişim süreci, ilk meydana gelişleri nasıl bir tesadüfe bağlanıyorsa sonsuz sayılabilecek bir kainatta benzer ya da farklı tesadüfler birtakım canlıların oluşmasına imkân verecektir. Dini açıdan olaya bakacak olursak, kutsal kitapta geçen "alemlerin rabbi" ifadesini dünya dışı varlıkların mevcudiyetine yoruyor İslam alimleri. Hıristiyanlık da evrende başka hayatların olduğuna itiraz etmiyor. Yani bir uzaylı dünyamızı ziyaret ettiğinde kutsal kitaplarda yazıyor deyip şimdiden kapısını yapıyor dinler. Dünyada diğer canlıların yanı sıra cinlerin, meleklerin ve insanların bulunduğu, bunların arasında en gelişmiş olanının ise insan olduğu iddia edilmekte. Hatta tartışmayı daha da ileri götüren bazıları diğer alemlerde (gezegenlerde) yaşayan akıl sahibi varlıkların da iman sahibi olduklarını ve onlara da peygamber, kitap gönderildiğini iddia ediyorlar. Ancak insan akıl yönünden hepsinin üzerinde bir seviyede olduğuna göre bizim uzaylılara gitme yeteneğimiz olmadığı sürece onların bizi ziyaret etme olasılığı yok görünüyor.
Elbette bilimden yanayız. Bilim hata yapsa da kendini düzeltebilir. Bilimin cevap aradığı daha pek çok husus var. Mısır piramitleri gibi binlerce yıl öncesinin insan aklı ve teknolojisiyle yapılması olanaksız görünen yapılar söz konusu. Mevcut bilimsel araştırmalar herşeyi açıklamaya yeterli olmayabilir ancak bilim kanıt ister. Bugüne kadar uzaylılar dünyada bulunduklarına dair geride hiçbir iz bırakmamıştır. Ancak, uzak mesafelerden dolayı pek olası görmesem de şöyle bir ihtimali dışarıda bırakmak istemem: Milyarlarca yıl önce, henüz canlı yaşamın olmadığı dünyamıza başka bir gezegende yaşayan uzaylılar tarafından biyolojik yaşamı başlatan bir müdahale yapılmış olabilir. Burada söylemek istediğim ilk insan değil, ilk canlı, tek hücreli... Sonra evrimsel süreç içinde türler çoğalıp mutasyona uğrayarak bugünlere gelmiş olabiliriz. Durum böyleyse biz de uzaylı sayılırız belki. Bu düşünceyle varoluşu uzayda, başka gezegenlerde aramak daha mantıklı olabilir.