Yazar: Stratis MIRILIVIS
Sayfa Sayısı: 360
Yayınevi: ARION Yayınevi
Çeviren: Kriton DİNÇMEN
Türü: Roman
Stratis Mirilivis (1890-1969) Osmanlı devleti toprağı olan Midilli adasında doğan Rum asıllı bir yazar. Gönüllü olarak katıldığı Balkan ve Birinci Dünya savaşlarında bulundu, Savaş nedeniyle hukuk eğitimi gördüğü Atina Üniversitesini bırakmak zorunda kaldı. Mirivilis, 1912-1922 yılları arasında sıcak cephelerde savaşırken savaşın çirkin yüzüne şahit oldu. Daha sonraki yıllarda gazetelerde makaleleri, tefrika halinde öyküleri yayımlandı ve editörlük yaptı.
Elli yedi kısa bölümden oluşan kurgu romanın ilk bölümü (önsöz) dışında kitap, üniversite öğrencisi Çavuş Anthony Kostoulas'ın sevgilisine yazmış olduğu mektuplardan oluşuyor. Önsözde yazar, 1917-1918 yıllarında Makedonya cephe savaşları sırasında kendisinin Kostoulas'la birlikte savaştığını iddia ederek edebi bir hileye başvurmuş. Yunan ordularının bozguna uğrayıp Anadolu'yu terk etmesinden sonra döndüğü Midilli adasında yazar, eski bir sandığı karıştırırken eline geçen bir deste kâğıdın, Bulgarlarla Balkan Savaşında bir alev makinesi tarafından yakılan yakın arkadaşı Kostoulas Çavuşa ait el yazması mektuplar olduğunu fark eder. Yazarın mektupların sahibinden cüretini affetmesini isteyerek el yazmalarını yayımlamaya karar verdiğini anlatarak başlıyor roman. Her bir bölüm mektuptan ziyade birbirine bağlı birer kısa öykü tadında.
Mirivilis, eserinde yer yer lirik bir dil kullanarak savaşın gerçek yüzünü tüm çıplaklığıyla ortaya koymakta. Kitabı okurken siperlerde yaşananları, korkuyu, cesareti, askerlerin duygu ve düşüncelerini muhteşem tasvirlerle ve edebi bir dille aktardığını görüyoruz. Arka kapakta bu, savaş aleyhtarı bir eser değil savaşı anlatan bir kitaptır denilse de savaşın kirli yüzü burada anlatılanlardan daha gerçekçi bir dille anlatılamazdı. Romanı dilimize kazandıran Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olan Kriton Dinçmen'in çevirisi başarılı olmakla beraber redaktör elinden geçmemiş gibi. Okuma keyfini kaçıracak derece bildirme eki, -dir, -dır larla bitirilen cümlelerin yerli yersiz kullanılması rahatsız edici. Bu kadar güzel biir çeviriye hiç yakışmamış. Bir de -ki bağlacı kullanımında sıklıkla yapılan hatalar var. Arion Yayınevi tarafından basılan bu kitap dışında "Mezarda Hayat" adıyla Can Yayınlarının Nevzat Hatko çevirisi bir alternatif olarak değerlendirilebilir.
"ANLAMIYORUM.... acaba, neden ille de bizlerin başkalarını öldürmemiz ve başkalarının bizleri öldürmeleri gerekiyor? Kime sorayım? Düşünüyorum... kötülüğün kökü nerededir? Ve, neden kötülüğün bu kökü böylesine güçlüdür? Bir cevap duyuyorum: "Savaşa karşı savaş!" "Sınıflar arası savaş!" Biliyorum. Bu da, yeni aldatmacadan başka bir şey değildir. Daha çağdaş ve daha iğrenç bir maske takmış Savaş'ın kendisinden başka bir şey değildir. Belki de, diyorum, kötülüğün kökü başka bir yerde: Düşmanlık organizedir, disiplinlidir, silahlanmıştır... Sevgi ise organize değildir, duygusallık ve dinsel yalanlarla yozlaşır, etkinliğini kaybeder. Şimdi... Sevgi'yi kim organize edecek, kim silâhlandıracak, kim saygınlaştıracak? İsa mı? O, işi yumuşaklıkla kotarmak istedi ise de, fazla bir şeyler beceremedi. Sevgi zorbalıkla yerleştirilecek olsa... o zaman da, sevgi olmaktan çıkar. Anlayamıyorum..."
Romanı okurken kâh insanı kızdıran, kâh insanın içini yaralayan olaylar karşısında etkilenmemek mümkün değil. Bazen de anlatılanlar hüzünlendiriyor okuru. Satır aralarında o güç koşullarda insanı gülümseten bazı anlara da şahit oluyorsunuz. Yağmurun sesi, dağların görüntüsü ve nehrin akışı muhteşem bir betimlemeyle tasvir edilmiş. Bazı cümlelerde karşılaştığım, kulağı rahatsız edici yanları düzeltip yeniden okuma cefasına katlanmama rağmen kitabın ilgiyle ve severek okuduğumu söyleyebilirim.
Çeviriyi yapan Kriton Dinçmen psikiyatri dalında akademik çalışmalar yapmış ve klinik servislerde görev yapmış bir doktor. Varoluşçu görüşe sahip Dinçmen, çevrilerinin yanı sıra roman, öykü, şiir ve deneme türleriyle edebiyata hizmet etmiş. Ayrıca mesleki konularda kitapları mevcut. Vasiyeti üzerine ölümünden sonra bedenini kadavra olarak kullanılması için Cerrahpaşa Hastanesine bağışlayan Dinçmen, insanların sevgisini kazanmış doktor, düşünce adamı ve bir yazar.
Özellikle "vatan sana canımız feda" nidalarıyla talim yaptıktan sonra sıcak yataklarında yatan askerlerin ve gençlerin bu kitabı okuduktan sonra etkilenmemeleri olanaksız. Eserin birkaç bölümünde bazı okurları rahatsız edebilecek şiddet unsurlarına yer veriliyor fakat savaşı tüm çıplaklığıyla anlatabilmek için yazarın bu duruma değinmesi, özellikle bir savaş romanı için normal karşılanmalı. Yine de romanda şiddet eserin ana teması değil. Savaşta insan psikolojisine yer verilmiş genel olarak. Kitap, Yunanistan'ın faşist dikta yönetimleri sırasında iki kez yasaklanmış. Ülkemizde de birilerinin farkına varması halinde, insanları askerlikten soğuttuğu ileri sürülerek (ki bunda haklılık payı olduğunu da düşünüyorum) kitaba yasak getirilebileceği aklımdan geçmedi değil. Sonuç olarak kitabı beğenerek okuduğumu ve tavsiyeye şayan gördüğümü belirtmek isterim.