Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz devam ediyor. Önceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusu sevgili Sade ve Derin / DeepTone'dan. "Bazı insanlar, kadınların ve erkeklerin farklı doğal yetenekleri olduğunu ve bu nedenle farklı işler için uygun olduklarını düşünürler. Diğer bazı insanlar ise kadınların ve erkeklerin her tür işe eşit derecede uygun olduklarını düşünürler. Siz ne düşünüyorsunuz?"
Günümüz iş yaşamında kadın ve erkek arasında herhangi bir farkın bulunduğunu sanmıyorum. Geçmiş zamanda erkeğin bedenen kadına göre daha güçlü olması, dini ve kültürel sebeplerle kadın ve erkeklere farklı sorumluluklar yüklenmiştir. Teknolojik ve bilimsel gelişim sayesinde artık böyle bir ayrım ortadan kalkmıştır. Kadından inşaat ustası olur mu? Elbette olur. Eskiden harç karıştırmak için kürek kullanmaya gücü yetmeyen pek çok kadın bu tür ağır işlerin üstesinden gelemeyebilirdi. Günümüzde beton, santrallerde karıştırılıp pompalarla, vinçlerle taşınıyor. Kadınların santral ya da iş makinesi operatörü olamamaları için hiçbir neden görmüyorum.
Özellikle medeniyetten uzak toplumlar, kadınları, sadece ev işlerine hizmet etmek ve çocuk bakmakla sınırlandırmıştır. İslâm dini başta olmak üzere tek tanrılı bütün dinler kadınları erkeklerin hizmetinde, çocuk doğuran birer tarla olarak görmüş ve onları evlerine hapsetmiştir. Bu nedenle kadınlar, asırlar boyu, erkeklerin baskısı altında, düşünmelerine dahi fırsat verilmeksizin arzu ettikleri, ya da başarılı olabilecekleri işlerde çalışmaktan mahrum bir şekilde yaşamlarını sürdüre gelmişler. Geçmiş tarihimize baktığımızda antik çağlardan bu yana bütün filozofların neden erkekler arasından çıktığını anlayabiliyoruz.
Evet, kadınlar genel olarak erkeklere göre kas gücü bakımından zayıftır. Eğer yapılan iş kas gücüne dayanıyorsa erkeklerin bir adım öne geçeceği anlaşılabilir. Buna rağmen Karadeniz bölgesinde görev yaptığım sırada kadınların tarlada, bahçede en ağır şartlarda çalışırken erkeklerin köy kahvesinde sohbetle vakit geçirdiklerine şahit olmuştum.
Genel olarak, erkeklerin ya da kadınların, bazı mesleklerde, sayısal olarak öne çıktığını görüyoruz. Politikacıların ezici bir çoğunluğu, kamu ya da özel kurumlardaki yöneticilerin çoğu erkek iken, öğretmenlik, banka memurluğu gibi mesleklerde daha çok kadınların görev aldığı bilinen bir gerçek. İster politikacı, ister yönetici olsun kadınların en az erkekler kadar bu görevleri başarıyla yapabileceğine inanıyorum.
Diğer taraftan ülkenin ideolojik değişimine bağlı olarak bazı branşlarda kadın/erkek oranı değişiklik gösterebiliyor. Örneğin Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir'den aldığım bilgiye göre, eskiden 10 kadın doğum uzmanından 8-9'u erkek iken, bugün, siyasal İslam'ı benimseyen ve ülkeyi cumhuriyetçi çizgiden muhafazakârlığa sürükleyen iktidar döneminde 10 kadın doğum uzmanından 6-7'si kadındır. Kol gücü gerektiren ortopedi uzmanlığı kadınlar tarafından pek tercih edilmez. Türkiye'deki kadın ortopedi uzmanı sayısı yüzde ikinin altındadır. Bunu anlamak mümkün ancak ülkemizde toplam kadın ürolog (bevliye mütehassısı) sayısının sadece 8 olması ve bu branşta ülke genelinde tek öğretim üyemizin bulunması, muhafazakâr toplum yapımızın sonucudur.
Madem iş hayatında kas gücünün eskisi kadar önemli olmadığı makineleşme çağını yaşıyoruz, istisnai durumların dışında, bütün iş kollarında kadın ve erkeklere eşit sayıda yer verilmesi gerekir ki, bu aynı zamanda medeniyet seviyesinin de bir göstergesidir. Kadınların duygusal zekasının (EQ) erkeklerin ise mantıksal zekâsının (IQ) daha yüksek olduğuna dair söylenenlere katılmıyorum. Bu yüzden, üreme ve pisuar kullanımı dışında, cinsiyet farkına bakmaksızın her insanın her türlü işi aynı seviyede yapabileceğine inancım tamdır. Başarı oranındaki farklılıklar ise, cinsiyete dayalı değil, kişinin bireysel özelliklerinden dolayıdır.