KATEGORİLER

31 Aralık 2015 Perşembe

31/12/2015 Perşembe, Tire

Soğuk... Beni bilenler bilir, kolay kolay soğuğa soğuk demem. Sıcaklığın eksileri göstermesiyle de alakalı değil bu. Doğuda sıfırın altında 25 derecede üzerindeki ceketi atan adamım ben. Ama buranın soğuğu bir başka türlü. Böyle soğuğu askerlik yaptığım Trakya'daki  tatbikatlarda görmüştüm sadece.

Sabah arabaya binerken son bir haftanın manzarasını göremeyince bayağı şaşırmıştım. Bu kez arabanın ön ve yan camları buzlanmamış, tertemizdi. İyi bari, dedim hava daha güzel olacak herhalde. Tam aksine, baktım ki ekran dış sıcaklığı eksi 1'i gösteriyor. Kaplan'a doğru yükseldikçe hava daha da soğudu. Yaylaya geldiğimde dış sıcaklık eksi dört olmuştu. Demek ki benden neredeyse bir saat önce işbaşı yapan Yakup Usta'lar yaylaya geldiklerinde termometre en az eksi altı olmalıydı.

Beton için acil çakıl lazım. Dün aradığımda Traktörcü ancak öğlene getirebileceğini söyledi. Tekrar arayıp sıkıştırdım. Başka traktör ayarlayıp bir saat içinde istediğim çakılı getirdi. Uzatma borusu ile su almamız gerekiyor ama borunun içinde kalan su donmuş, çözülmesi imkansız. Soğuk dayanılacak gibi değil. Eller, yüzler pancar gibi. Bir de rüzgar çıktı arkasından. Saat 10.30 da hava şartları yüzünden çalışmayı kestik. Ustaları gönderdim. Ben de bir an önce buradan çıkmak, sıcak evime kapağı atmak istiyorum istemesine ama sabah Mimar Gökhan'ı aramış, montaj ekibinin yola çıktığını öğrenmişim. Bugün balkona katlanır camlar takılacak. Tekrar Gökhan'ı aramak istemedim. Hatta bu soğukta gelmeseler daha da iyi olacaktı. Maazallah ellerinden düşürürler koca camları.

Sonunda ustalarla birlikte çıkıp eve döndüm. Daha yerime oturmadan telefon geldi. Ekip montaj için yaylaya çıkmış. Hazırlanıp tekrar yola düştüm. Bina kapısının anahtarı sadece bende olduğundan işe başlayamazlardı. Ben varana dek onlar ısı camlı çerçeveleri araçtan indirmişler. 
Binanın kapısını açıp yeri gösterdim. Hemen işe koyuldular.  Rüzgar hızını arttırmıştı. Geçici olarak balkonu kapatan ahşap çerçeveli naylonları yerinden çıkarıp onların yerine cam çerçevelerin montajına başladılar. Hep birlikte üşüyoruz ama ben bir iş yapmadan onları seyrettiğim için daha çok üşüyorum. Aşağı yukarı iki saat geçtikten sonra yiyecek bir şey yaptırayım diyerek yanlarından ayrıldım. Bu arada aceleyle çıktığım için evde unuttuğum cep telefonumu da alacaktım. Şehre ikinci kez indim ama bu son olmayacaktı. Yılmaz'a ustalar için Tire Köftesi hazırlamalarını söyleyip evden telefonumu aldım. Dönüş yolunda yemek paketi hazırlanmış olduğu için hiç zaman kaybetmedim.

Yaylaya çıkıp yemeklerini verdim ustalara. Bir iki saat daha kaldım. Bunların niyeti bugün işi bitirmek.  Bu hava kararana kadar çalışacaklar demek ama bende onların yanında duracak takat yok. Allah'ım bugünü mü buldular? Kızım İzmir'den geldi gelecek. Birlikte özenle yılbaşı sofrası hazırlayacağız. Evden almamı istedikleri bazı şeyler var.

Yaylada ağaçlar yapraklarını tamamen döktü. Şimdi manzaranın önüne geçen bir şey yok. Ortalık yeşillenince ayrı güzel oluyor ama yeşil gidince gönlümüzü almak için tam yerine manzara koyuyor yaratan.

Bir iki saat sonra <<Ben işlerimi göreyim bu arada>>  diyerek yanlarından ayrıldım ve üçüncü kez Tire'ye indim. Yarın kurulması gereken Cuma Pazarı, yılbaşı nedeniyle bir gün öne alınmış. Arabayı park edecek yer bulabilmek için göbeğim çatladı yine. Sonunda çarşıdan uzak bir yere park ettim. İşlerimi hallettikten sonra Total'den arabama yakıt aldım. Saat 15.30 olmuştu. Eve uğramadan tekrar yaylaya çıktım. Montaj işi bitse de yaylada kapıyı, pencereyi kapatmak zorundayım. Vardığımda işin bugün tamamlanmasının mümkün olamayacağını onlar da görmüşlerdi zaten. Saat 18.00 e kadar sürdü toplanıp çıkmaları. Kapının önündeyken kızım telefon etti. Geç kaldığım için merak etmiş.

Çerçevelerin biri 6 mm geniş yapıldığından yeniden imal edilecek. Sağ yan balkon camlarına da hiç başlayamadılar zaten. Neyse ki kazasız belasız bu günü de atlattık diye sevindim. Artık birkaç gün içinde gelip tamamlarlar. Bir aydır yağmur yağmadı, biraz daha sabretse bari.

Eve geldiğimde kızım sıcak şarap hazırlamış.
Oysa ben birayla başlamayı düşünüyordum. Şarap da harika olmuş. Yeni yılda herkesin istediklerine kavuşmasını diliyorum.


30 Aralık 2015 Çarşamba

30/12/2015 Çarşamba, Tire, İzmir, Ödemiş

Yeni yılı karşılamaya sadece bir gün kala  bütün işleri bir sene sonraya bırakmamak gibi bir telaş var sanki üzerimde. Balkon camını yapan firma ile yaptığım sözleşmeye göre ayın 25'inde iş teslim edilmiş olmalıydı. Yeni yılda ele alacağımız ilk sizin işiniz olacak önerisini kabul etmeyince yarına, yani yılın son gününe sıkıştırdılar. Bakalım bir aksilik olmaz ise yarın balkonumuz kapanacak.  Marangozlar geçici olarak ahşap çerçeveli naylonla kapatmıştı balkonu. Şu işe bakar mısınız? Hemen hemen üç hafta oldu, o gün bugündür yağış yok. Korumasız olarak öylece bıraksaydım her gün yağmur yağar, ahşaba zarar verirdi.

Sabahleyin biraz geç çıktım evden. Son günlerde evimizin önünden kamyon kamyon beton parke taşı geçiyordu. Belli ki bir yerden sökülmüş bir yere taşınıyor. Eğer başka yerde kullanılmayacaksa bu taşlar bizim yayla girişinden taş binaya kadarki yolun kaplaması için uygun olabilir. Belediye ile konuşup uygun fiyata bu taşları belki alabilirim diye düşündüm. Önce Başkan'a gittim. Yerinde yoktu. Yardımcılarını sordum onlarda üst katta toplantıdalarmış. Fen İşleri Müdürü, malum yılbaşı öncesi iki gün izin almış. Nihayetinde oradaki memurlardan bu taşların ne olduğunu öğrendim. Meğerse bu taşlar İzmir Büyük Şehir Belediyesi tarafından Tire Belediyesine veriliyormuş ve onlara kendilerinin ihtiyacı varmış. Bu taşları nereden temin ederim sorusu üzerine belediyeye iş yapan taşeronlardan birini gösterdiler. Hemen orada görüşüp bazı fiyatlar aldım. Birlikte yaylaya çıkıp iş yerini gösterdim. Beni birkaç güne kadar arayıp fiyat teklifini sunacak.

Taşeronu uğurladıktan sonra döndüğümde Yakup Ustanın, Kadir'le birlikte fosseptik taş duvar imalatında çalışmaya devam ettiğini gördüm. 5 traktör taş getirmeme rağmen taşın yetmeyeceğini söylediler. Çukurköy'den Gani'yi aradım. Çocukları zeytine gönderdiğinden dolayı ancak saat ikiye doğru malı sarabileceğini söyledi. Yakup Usta daha önce kilit parke taşı yapmış. Hatta bana teklif gönderecek taşeronda da çalışmış. Uygun fiyata taş bulabilirsem taşeron kullanmadan yapalım diye önerdi. Bu düşünceyle yayladan ayrılırken, taş gecikirse budanan ağaçların kesilmesi, istiflenmesi, çalı ve yaprakların yakılarak temizlenmesi işlerini yapmalarını ya da fosseptiğin üzerini kapatmak için deli kestane dallarından uygun olanlarını hazırlamalarını istedim. 

Eşimi evde yalnız bırakmaya gelmiyor. Belinden rahatsız olmasına rağmen hiç boş duramıyor. Evde kalması demek kendine iş çıkarması demek. Ya pasta börek ya da temizlik. Bağlasan durmaz. Bu nedenle fırsat bu fırsat diye düşünüp onu aradım.
"Hadi seninle gezmeye gidiyoruz."

On beş dakikaya kadar hazır olabileceğini söyledi. Kapıdan aldım ve Torbalı'ya doğru yola çıktık. Kilit parke taşı imalatçısı arıyoruz. İnternet araştırmalarımda bulamadım ama sora sora Bağdat bulunurmuş. Bu arada Gerçek Kaan Madencilik'in taş ocaklarını görmek istiyordum. Malum parkelerin altına taş tozu lazım. Hazır Torbalı'ya yolumuz düşmüşken yayla girişi için Cumhur Usta'ya yaptırdığımız demir kapımızın imalatını da görürüz diye düşündüm.

Mahmutlar Köyünü geçtikten sonra Ayaklıkırı Köy ayrımında Kaan Madenciliğin tabelasını gördük. Zeytin bahçelerinin arasında on kilometreye yakın yol gittikten sonra ocağa ulaştık. Ocağı kolay bulmamızdaki şansımız ocağın tırlarından birinin önümüzden gitmesiydi. Bayağı da süratli olduğundan hiç de hızımızı azaltmadık. Ocağa girdikten sonra sol tarafta küçük bir rampayı çıkınca İdari Binalarını gördüm. Tesadüf bu ya ilk kapıyı açtığımda şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Olcay Beyi karşımda buldum. Son derece kibar ve ilgili bir beyefendi. Kendimi tanıttım. Son olarak çalıştığım şirketin patronlarıyla Olcay beyin babası tanışıyorlarmış. Eski şirketimi çok iyi tanıyor. Taş tozu için Pazarlama ve Satış Müdürü Hasan Beyin kartvizitini vererek ondan fiyat almamı rica etti. Taş ocağı ve Konkasör Tesisleri oldukça etkileyici. Allah bol kazanç nasip etsin. Oradan ayrılıp Torbalı'ya doğru yolumuza devam ettik.

Torbalı'ya vardığımızda önce sanayide Cumhur Usta'nın atölyesine uğradık. Adamcağız hiç avans almadan beş metre uzunluğundaki kapıyı neredeyse bitirmiş bile. İstediğimiz gibi de yapmış. Kilit yerine belirlemek için kapının sağa mı yoksa sola doğru mu sürüleceğine karar vermek gerekiyormuş. Sola doğru sürülürse daha sağlam olacak. Kapının solundaki bölgeyi makine ile kapı eşik kotuna kadar kazdırmıştım ama sürme mesafesinde kocaman bir kestane ağacının gövdesi var. Ya kurtaracak ya da büyük bir ihtimalle kurtaramayacak. Cumhur Usta'nın kendisinin gelip karar vermesi lazım buna. Sağa doğru sürülürse ray, zemine betonla sabitlenmiş profiller üzerine monte edilecek.  Kapının ağırlığı dikkate alındığında belki buraya da bir harçlı taş duvar düşünülmeli. 

Torbalı, Ayrancı, Kuşçuburun Köyü arasında epey git-gel yaptık. Biri aşağıda biri yukarıda diye adres gösteriyorlar. Üstüntaş adında bir kilit taşı imalatçısını arıyoruz. Meğerse bu imalathane kapanmış yeri satılmışmış. Daha sonra verilen adresler Kısıkköy ve Menderes. Bir de Ödemiş var aklımda. Buraya kadar gelmişken on beş kilometre daha gidelim dedim. İzmir yönünde ilerlerken Kısıkköy Sanayi Sitesine varmadan sol tarafta aradığımız imalathaneyi gördük. Sanayi Sitesi kavşağından dönüp işyeri sahiplerinden Abdullah Bey'le görüştüm. En makul fiyatları da buradan aldık zaten. Bu bölgede telefonla teklif alacağım diğer bir imalatçının yanı sıra Menderes'te başka biriyle görüştüm. Aklımda sadece Ödemiş'teki parke imalatçısı kalmıştı. Taşıma mesafesinin Kısıkköy'den daha yakın olması mantıken nakliye maliyetini azaltıyordu.

Gerçek Kaan Madencilik 'ten Hasan beyi arayıp yaylaya teslim toz fiyatını aldıktan sonra Ödemiş'teki firmanın adını ondan öğrendim. Ödemiş'e vardığımızda saat 16.30 olmuştu. Buradaki imalatçının yerini bulduk bulmasına ama verdiği fiyat o kadar yolu boşuna tepmiş olduğumuzu gösterdi. Firmaların pazarlama ve satış elemanları çok önemli. İşin sahibi alıcıya başka davranıyor temsilci olarak koyduğu insan başka. Velhasıl insan faktörü her işte önem kazanıyor. Maaşlı elemanlar adeta ürünü satmamak için uğraşıyorlar. Ha bir enayi düşürürlerse malı piyasa fiyatının üzerinde satıp aklı sıra patronlarının gözüne girecekler.

Sonunda malzemeyi alacağım yerler ve birim fiyatları  ana hatlarıyla kafamda oluştu. Lakin duvar ile bina önü ve havuzun çevresindeki kayrak taşı döşeme işlerini bitirmek lazım önce. Sabah kapı girişi ile bina arasındaki mesafeyi adımladım. Geniş adımlarla 125 adım saydım. Aşağı yukarı 100 metre gelir sanırım. Bu uzunluktaki yol için 3 metre genişliğin yeterli olacağını düşünüyorum. Daha önce 450 m2 gibi düşündüğüm metrajın % 50 oranında azalmış olacak. Buna sevindim. Ancak sadece beton parke ile bu iş bitmiyor. Kenarlarına da bordür çekmek lazım. Barajların kalite kontrol laboratuvarlarında kırılan silindir numunelerini koyacak yer bulamıyorduk. Şimdi onlara burada o kadar çok ihtiyacım var ki...

Eşim çok acıkmış. Hazır Ödemiş'e gelmişken bir Ödemiş Köftesi yemeyi zaten kafamıza koymuştuk. Yemeğimizi yedikten sonra Tire'ye döndük.

Yarın Cam Balkon montajı ve taş işlerinden dolayı zaman bulamayabilirim diyerek yılbaşı alışverişini de bugünden yapmak isabetli olacaktı. Zaten yarın çok daha kalabalık olur alışveriş merkezleri. Son yıllarda evimizde aile arasında çocuklarla birlikte giriyoruz yeni yıla. Sadece Umman'da mühendis olarak çalışan oğlumuzdan  ayrı olacağız bu yılbaşında. Belki de internet üzerinden o da katılır bizlere. Dışarıda bir programa gidip daracık sandalyelerde saatlerce oturmaktansa evde istediğimiz gibi yayılmak daha cazip geliyor. Fazla alkol de almak istemiyorum artık. Ne zaman fazla alsam, erken başladığımız eğlencelerimizde TV eğlence programlarını takip etmem zorlaşıyor, henüz yeni yıla girmeden koltuğumda sızıp kalıyordum. Bu yılbaşı akşamı kızımın İspanya'dan getirdiği şarabı içeriz, bir de aperatif olarak içeceğim bir bira neyime yetmez. Eskiden yılbaşı geceleri için bizim evde öyle masalar kurulurdu ki, masadakileri bir hafta yesek bitirmek mümkün olmazdı. Şimdi eşimi bir şey hazırlamasın diye zorlukla zapt ediyorum. Sadece bir hakkı var o da yılbaşı için güzel bir pasta ya da tatlı. Bunun dışında mezeler, çerezler, meyveler, sürpriz hediyelerimizle yılbaşını kutlamaya hazırız.    

    
  

29 Aralık 2015 Salı

29/12/2015 Salı, Tire

Bugün haftanın en sevdiğim günü. Pazartesi ödeme günüm olduğu için daha hafiflemiş hissediyorum kendimi. Çalışanlar bugün pazar alışverişlerini  yapıyorlar. Bu sebeple çoğu zaman çalışma olmuyor. Bu sabah daha geç kalktım. Hiçbir yere yetişeceğim endişesi olmaksızın rahat rahat kahvaltımızı ettik. Kahvaltıdan sonra dün gece uykumuz geldiği için  yarım bıraktığımız uzun bir filmin devamını kızımla birlikte seyrettik. Film Wolfgang Amadeus Mozart'ın hayatını anlatan ve tam üç saat süren bir film. Çok beğendik. Dahilik ile delilik birbirinden bir kıl kadar uzakmış. Mozart bu kurama bir örnek olmalı. Tam bir müzik dehası ama hafif çatlak yönleri de var. O da pek çok sanatçı gibi kısacık ömründe pek rahat yüzü görmüyor. Müziğe tapıyor adeta. 4 yaşında ilk konçertosunu, 7 yaşında ilk senfonisini, 12 yaşında ilk operasını besteliyor. 35 yıllık ömründe tam 626 esere imza atıyor. Dönemin en usta müzisyen ve bestecileri onun yanında çırak gibi kalıyorlar.

Salı günleri hiçbir şeye ihtiyacımız olmasa bile o pazarın havasını solumak istiyorum. Kızımızı da alıp hep birlikte çıktık. Tire Pazarı güzel güzel olmasına da, bir de park sorunu olmasa. Arabayı oldukça uzak bir yere park etmek zorunda kalıyoruz. Akşama balık yemeyi koymuşuz kafaya. Yeni Camii yakınındaki Dokumacılar Kahvesinde bir taşçı ile buluşacaktım. Eşim ve kızım halden balık alırken ben bu işimi halledip onların yanına döndüm. Alışveriş bittikten sonra eve döndük. Masa kuruldu. Salatalar yapıldı, balıklar pişirildi, afiyetle yenildi.

Yemek sonrası çaylar içilirken ben de bizim evde hiç eksik olmayan tatlılardan biriyle cilamı çektim. Bir saat kadar önce kızımızı İzmir'e uğurladık. Yılbaşında yine beraberiz.        

28 Aralık 2015 Pazartesi

TANGO, Denge & Ahenk




28/12/2015 Pazartesi, Tire

Erkenden yola koyulmuşken aklıma elektrik konusu geldi. Yakup Ustayı arayıp biraz geç geleceğimi söyledim. Kadir'le birlikte işe başlamışlar bile. Elektrikçiyi sahaya çıkmadan önce yakaladım. Bir saat kadar sonra dağıtım şirketinden bizim işe bakan kişi ile beraber olacaklarmış. Bu kişinin geçen hafta izinli olduğunu söylemişti daha önce. Onunla konuşup sizi ararım dedi. Alt tarafı keşif için bir gün tespit edecekler. Sanırsınız nükleer santral kuruyorlar.

Bu hantallık biraz canımı sıkmıştı. Dere Kahve üzerinden Kaplan yokuşunu tırmanmaya başladım. Yaylaya vardığımda işin yoluna girdiğini görmem biraz içimi ferahlattı. Hava oldukça soğuktu. Yakup Usta bu yönden biraz sıkıntılı olduğunu söyledi. Öğlene doğru sıcaklık hızla artarken, akşamları tam aksine hızla soğuyor. Soğuk havalara dayanıklı olan ben bile üşüdüğümü itiraf etmeliyim. Yakup ve Kadir'in ikisine de güvendiğimden dolayı benim ayrıca başlarında dikilmeme gerek yok. Epeydir arabayı yıkatmak istiyor ama zaman bulamıyordum. Bunu fırsat bilip oto yıkamaya bıraktım arabayı ve eve kadar yürüdüm. Taş evin bahçesi ile yaylanın içindeki yola kilit parke taşı döşeme fikri ağırlık kazandığından bunun üzerinde internette araştırma yaptım.

Bir ara telefonum çaldı. Arayan eski şirketimin Yönetim Kurulu üyelerinden Mansur Bey'miş. Uzun uzadıya sohbet ettik. Ankara'ya davet etti. Ben de Tire'ye gelirlerse sevineceğimi söyledim.  

Arabayı yıkamadan aldığımda vakit epey ilerlemişti. Elemanlar ayrılmadan haftalık ödemelerini yapmak istediğimden acele etmek zorundaydım. Yolda giderken elektrikçiyi aradım. Dağıtım şirketi yetkilisi ile görüşmüş. Yılbaşı yaklaştığından dolayı ancak yeni yılın ilk günlerinde yeni güzergahı keşfe çıkacaklarmış. Bana da haber verin diye tekrar tembihledim. Arkasından Mimar Gökhan'ı aradım. Önce cevap vermedi ancak kısa süre sonra bana döndü. Bir tanıdığının cenazesindeymiş. Arama sebebini tahmin ettiğinden dolayı gerekli yerleri aramış bana dönmeden önce. Taş evin balkon camı imalatları büyük olasılıkla yarına tamamlanıyor, ertesi güne de montajı planlıyorlarmış. İnşallah dedim.

Vardığımda taş duvar işi neredeyse yarılanmış ama beş traktör taş da epey erimişti. Sanırım yeniden taş bulup taşımamız gerekecek. Bu arada Çukurköy'de bir ocaktan kayrak taşı çıkarıldığını öğrendim. Dönüşte Öncü Konserve sahiplerinin Kaplan Köyündeki evlerinde kullanılan kayrak taşlarını gördüm. Bu taşların hepsi bahsettikleri ocaktan çıkarılıyormuş. Taşları çok beğendim. Yarın Salı olduğu için çalışmaya ara verilecek, bu arada ben ocak sahibi Gani ile buluşup konuşacağım. 2-3 traktör taşı 15 günde hazırlayabiliyorlarmış. Ayrıca bahçe duvarı için de taş getirtebilirim.  


27 Aralık 2015 Pazar

KEMENÇE EŞLİĞİNDE HORON TEPEN YUNAN KOMŞULARIMIZ

Dünkü TAVERNA başlıklı yazımda değinmiştim. Hiç aklınıza gelir miydi? Bir tavernada Yunanca sözler ve kemençe eşliğinde bizim Laz havaları çalarken konuklar coşkuyla kalkıp bildiğimiz horon tepecekler...  Konu bir zamanlar Trabzon civarında hüküm sürmüş Rum Pontus devleti ile alakalı zannedersem. Bu kültür onlardan bize mi yoksa bizden onlara mı geçti bilinmez ama her iki toplum da kemençe ve horonu içselleştirmişler. Bu ortaklık bizi birbirimize daha çok kenetliyor. Özellikle aşağıdaki videonun sonunu izlemenizi öneririm. 4. dakikada bir de sürpriz var. Kemençeyle Çaykovski'nin kuğu gölü balesini dinlemiş miydiniz?

27/12/2015 Pazar, Tire

Ercan'la ilgili kafamda soru işaretleri zaten vardı. Adamı ilk gördüğümde bir an acaba bu herif askerlik arkadaşım mı? diye düşünmeye başladım. Mecburen abur cubur insanlar zaman zaman muhatabınız oluyor. Beyefendi sabah gecikince <<inşallah gelmez>> diye dua etmeye başlamıştım. Maalesef geldi.

Aslına bakarsak günün tersliği traktörle başladı. Onun da biraz gecikmesini bekliyordum ama ne olur ne olmaz diye bir arayım dedim. İyi ki de aramışı. Meğerse Ali, ben onu tekrar aramadım diye vazgeçtim sanıp traktörü babasıyla zeytin işine yollamış. "Pazar günü seni bekliyorum" dedikten sonra seni neden bir daha arayım? dedim. "Ooo, işler karıştı o zaman deyip babasını yoldan çevirip bana yönlendirdi. Tabii gecikmeyle geldi bizim yaylaya. Bu nedenle en az on sefer taş yaparız diye düşünürken yedi seferde kaldık.

Yakup Usta, henüz taş hazır olmadığından yarım kalan zeytin işine gideyim bari dedi. İşin doğrusu bu çok hoşuma gitti. Yine de Ercan'ın yanına Kadir'i versem, traktöre taş yüklemek için yeğeni Mehmet'ten başka adam yoktu. Alelacele Kadir'in yeğeninin yanına onun Anıl adında bir arkadaşını ayarladık. Anıl'ı Buğday Dede'den almak zorunda kaldım. Dönüşte traktör gelmişti.

Ercan kim ağaç budama kim. Ağaca çıkmasın diyerek her gördüğü ağacı kurumuş, hastalanmış, verimi düşmüş gibi gerekçelerle kökünden kesmeye çok hevesli biri. Bir an önce mesai bitsin ne kadar ağaç kurtarırsak iyi bu kasabın elinden. Kendisi haftaya gelir şunu keser bunu keser planları yapsa da biraz zor girer bizim yaylaya artık.