KATEGORİLER

24 Aralık 2015 Perşembe

23/12/2015 Çarşamba, Tire

Dünkü yoğunluktan sonra bugün sakin bir gün geçirdim denebilir. Kaplan köy meydanına vardığımda saat 08.30'u biraz geçiyordu. Kadir'i yanında babası ve bir başka adamla bekler buldum. Her üçü de arabama binerek yaylaya doğru hareket ettik. Bizim bahçeye yaklaşık 200 metre kala Kadir'in babası ve yanındaki adamı yol kenarında bıraktık. Girişteki ağır kapıyı açıp kapamak iyice zorlaştı artık. Neyse ki artık Kadir var yanımda. İlk işimiz yeni aldığım ağaç motorunu çalıştırmak oldu. İlk kullanımda yağını, benzinini koyup depo bitene kadar boşta çalıştırmak gerekiyormuş. Motor yakıtı için benzinin 5 litresini bir plastik bidona ayırıp 1 litre için 40 gr. 2T yağ gelecek şekilde karıştırdık. Motoru çalıştırdıktan sonra bir ağaca asıp rölanti durumunda bıraktık.

Bugün hava biraz daha kırılmış sanki. Oysa Şubat ayında bir hafta, hatta on gün kadar yayla yolunun kapandığı söylendi. Hem aydınlansın hem de havalansın diye taş binanın alt kat pencere ve kanatlarını açtım. Bir yandan Kadir iş makinesinin çalışma alanındaki inşaat malzemelerini taşırken ben de odanın içindeki malzemeleri boşalttım. Daha sonra odanın kaba temizliğini birlikte yaptık. Taban döşemesine laminat parke düşünüyorduk ama oraya da seramik mi döşesek acaba...    

Saat 10'a doğru telefon trafiği başladı. Önce iş makinesi için Hakan'ı aradım. Makinenin işinin uzadığını ancak yarın sabah saat 9.00 da bende olacağını söyledi. Bunu bekliyordum zaten. Daha sonra Nevzat ustayı birkaç kez aradım. Yine telefona cevap vermedi. Buna canım sıkıldı. Nail Beyi arayıp işleri rahatsa su deposunda çalıştırmak üzere Nizamettin Ustayı almak istediğimi söyledim. Maalesef onların da çok yoğunmuş işleri. Nizamettin ile görüşüp bana döneceğini söyledi.

Bu arada yakıtı biten motor susmuştu. Tekrar deposunu doldurduk. Önce taş binanın önündeki havuzun çevresini temizledik.  Hem kirazı hem de ceviz ağacını bir örümcek ağı gibi sarıp gelişmelerine engel olan asma ağacını kesip dallarını sökmekle başladık işe. Binaya doğru gelişen dallarını budadık kiraz ve kayısı ağaçlarının. İnşaat esnasında epey bu kirazın çok meyvesini yemiştim ama kayısı ve erik olmadı hiç bu bölgede.

Havuzun etrafını ve tabanını saran sarmaşıkları temizledik. Makine üzerinden geçip de zarar vermesin diye bina önündeki su borusu için hendek kazıp içine gömdük. Düzenleyeceğimiz bahçeyi ölçüp biçip iş makinesinin çalışacağı alanı belirledim. Tuvaletler hariç bahçede yaklaşık 100 m2 bir alan kalacak sanırım. Çıkan hafriyatı yükleme imkanım olmayacağı için bayır tarafı boyunca örülen taş duvar seviyesine kadar çukuru dolduracağım. Bu şekilde bina önündeki alanı bir miktar genişletip bina tretuvar seviyesine indirmeyi düşünüyorum. Elbette havuz ile birlikte kiraz, kayısı ve ceviz ağaçlarını koruyacağım.

Mimar Gökhan beyi arayıp sözleşmeye göre sürenin dolmak üzere olduğunu söyledim. Yarın camların geleceğini ondan sonraki gün profillerin boyadan çıkacağını falan anlattı. Anlaşılan sözleşmeye göre Cuma tamamlanması gereken balkon cam işlerine sıkı takibim sayesinde ancak Pazartesi günü başlayabilecek.

Öğleden sonra Aydın DSİ den arkadaşım eski Barajlar ve HES Şube Müdürü Salih bey aradı. Uzun zaman görüşmemiştik. Tire'li eşini uzun zaman önce kaybetmişti. Bu arada oğlunu evlendirmiş.

Kadir Mayıs ayında askere gidecekmiş. Temiz bir çocuk. Tam aradığım gibi birini buldum derken ne yazık ki çabuk kaybedeceğim. Çalışırken aşırı terliyor. Guatr hastası olduğu için çok terlediğini söylemişler. Babası da genç yaşta gırtlak kanserinden vefat etmiş. Şimdiden onun gibi düzgün birini ayarlamam lazım ama buralardan çok zor çıkar.

Budama işlerine devam ettik. Çok yüksek dallara çıkamasa da Kadir işin önemli kısmını hallediyor. Zor işleri Pazar günü gelecek Ercan'a bırakıyoruz. Deli ve kuruyan dalları motorlu testere ile budarken ben de aşağıda orakla ince ve kalın dalları ayırıp istifliyorum. Her ikimiz de sigara içmediğimizden ateşimiz yoktu. Bu nedenle ince dalların yakılıp temizlenmesi işi yarına kaldı.

Bir ara yoldan avcıların silah sesleri geldi. Siyah bir Amaroc pikabı girişte benim arabanın yanına park etmişler. Dışarıda yol kenarında iki kişiyi ellerinde av tüfekleriyle gördüm. Çukurköy'den gelmişler. İki karatavuk dışında bir şey vuramamışlar.

Akşam eve döndüğümde güzel bir ot kavurması yaptım. İşte Tire'nin güzelliklerinden biri de bu. Sırada dün pazardan aldığım hardal ve turp otu var. Bu arada hanım evde misafir ağırladı. Ev pasta börekten geçilmiyor. Kendimiz zor tutuyorum.

Yemekten sonra koltuğumda sızıp kalmışım.  
 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder