Dün gecenin uykusu iyi geliyor. Dinlendiğimi hissediyorum. Hemen çıkıp alışverişlerimizi yapalım ki Hüseyin kapıda beklemesin. Soğuk bir hava. Bulutlu. İnsanın içini daraltan. İnsanların neşe kaynağı güneş olmalı. Güneş gidince yüzler de asılıyor. Dün gece yazamadığım günlüğü yazdım yaylada. Ara sıra böyle gecikmeler oluyor elde olmayan.
Zeytin ortalarda dolaşıyor. Ağaçların yaprakları konfeti gibi dökülüyor yerlere. Sarının bin bir tonunu görmek mümkün. Bazı yapraklar kırmızıya dönmüş. Eşim üşüyor, odasına kapanmış. Gelen giden yok erken saatlerde. Bunu fırsat bilip dip temel temizlik yapılıyor.
Akşamın ilk rezervasyonu tanınmış bir markanın yönetici asistanından geliyor. Geçen hafta merak edip keşfe gelmiş, sadece çay içmişti de "Bu kadar güzel bir yer açılmış, nasıl benim haberim olmaz." diye kendini yiyip bitirmişti. Sıcak bir konuşma geçiyor aramızda. Bana "... Bey' ciğim" diye hitap ediyor. Bu samimiyet hoşuma gidiyor. "En güzel masayı size ayırıyorum." diyorum. "Harikasınız" diye cevap veriyor. Dünkü yoğunlukta müzikle ilgilenecek zaman kalmamıştı. Hatta bazı misafirlerimiz hatırlatmıştı bize "Müziğiniz yok galiba". diyerek. Bu yüzden sakinliği kalabalıktan daha çok seviyorum. Misafirlerimizin pek çoğu terası, verandayı kapatmayı ya da geniş arazide ek tesisler yapmayı öneriyor. Bana göre on masa fazla bile. Klasik müzik çalacağım akşam dostlara. Şömine sobanın ateşi ısıtacak içlerini. Tire'ye tepeden bakacaklar kuş bakışı.
Aşkın Şef harikalar yaratıyor. En sevmediğiniz yemeği söyleyin ona. O sihirli elleriyle beş dakikada en sevdiğiniz yemek haline getirsin. Bu gidişle formumu korumak daha güç olacak. Öğlen yemeklerini kaldıralı çok olmuştu ama bu öğlen yumurtalı ot kavurma yaptı bana. Hayatımda yediğim en lezzetli ot kavurmaydı. Adam resmen yemek cambazı.
Akşam saatleri... Şömine sobamız çıtır çıtır yanıyor. Salonumuz sıcacık.
Telefon geliyor. Köşe masalardan birini rezerve etmek istiyor daha önce gelen misafirlerden biri. "İkisi de rezerve edilmiş maalesef. Size manzaraya hakim cepheden bir masa verelim." diyorum. "Konuşayım, size sonra dönerim." diyor, dönmüyor. Köşe masaların hikmetini anlamakta zorlanıyorum.
Akşam saatleri tam istediğim gibi. Misafirlerimiz nezih. Her masayla rahat rahat ilgileniyoruz. Sabah arayıp en güzel masayı ayırdığım (Evde Yazar'ın masası) hanımefendi iki bayan arkadaşıyla tam vaktinde geliyor. Kırmızı şarap sipariş ediyorlar. Bir saat sonra Polonyalı iş arkadaşları katılıyor masaya. Yabancılarla muhabbeti özlemişim. Öyle güzel olurdu ki onlarla yapılan sofra muhabbetleri. Kaplan yokuşunu çıkarken taksiyle döne döne dar yollardan feleğini şaşırmış adamcağız karanlıkta. "Ama," diyor, Ama gelip de şu manzarayı gördüğümde yolu unuttum tamamen. Şarap güzel, yemekler güzel, yanımdaki hanımlar güzel..." Masayı şen şakrak bırakıyorum.
Hangi masaya uğrasak tanıdık birileri çıkıyor. Şömine soba nefis bir mobilyası oldu salonumuzun. Salonu tek parça kapatan ve tamamen ahşap çatı her zaman ilgi topluyor. Soruyorlar kimin yaptığını. Tire'de var mı bunu yapan usta? Var elbette. Bazen işler yolunda gidiyor, doktor ayağına geliyor. Her şey harika...
Akşam saatleri... Şömine sobamız çıtır çıtır yanıyor. Salonumuz sıcacık.
Telefon geliyor. Köşe masalardan birini rezerve etmek istiyor daha önce gelen misafirlerden biri. "İkisi de rezerve edilmiş maalesef. Size manzaraya hakim cepheden bir masa verelim." diyorum. "Konuşayım, size sonra dönerim." diyor, dönmüyor. Köşe masaların hikmetini anlamakta zorlanıyorum.
Akşam saatleri tam istediğim gibi. Misafirlerimiz nezih. Her masayla rahat rahat ilgileniyoruz. Sabah arayıp en güzel masayı ayırdığım (Evde Yazar'ın masası) hanımefendi iki bayan arkadaşıyla tam vaktinde geliyor. Kırmızı şarap sipariş ediyorlar. Bir saat sonra Polonyalı iş arkadaşları katılıyor masaya. Yabancılarla muhabbeti özlemişim. Öyle güzel olurdu ki onlarla yapılan sofra muhabbetleri. Kaplan yokuşunu çıkarken taksiyle döne döne dar yollardan feleğini şaşırmış adamcağız karanlıkta. "Ama," diyor, Ama gelip de şu manzarayı gördüğümde yolu unuttum tamamen. Şarap güzel, yemekler güzel, yanımdaki hanımlar güzel..." Masayı şen şakrak bırakıyorum.
Hangi masaya uğrasak tanıdık birileri çıkıyor. Şömine soba nefis bir mobilyası oldu salonumuzun. Salonu tek parça kapatan ve tamamen ahşap çatı her zaman ilgi topluyor. Soruyorlar kimin yaptığını. Tire'de var mı bunu yapan usta? Var elbette. Bazen işler yolunda gidiyor, doktor ayağına geliyor. Her şey harika...