KATEGORİLER

29 Nisan 2017 Cumartesi

LA CASA DE VENUS

28/04/2017 Cuma, Tire

Eşimin dün ısmarladığı yufkaları almakla başlıyor günüm. Venüs'ün kulübesini alıp yaylaya getirmek yapmam gereken en önemli işlerden biri. Küçük pazardan alacağım fazla bir şey yok aslında ama şöyle bir dolaşıp havasını koklasam iyi olacak. En çok merak ettiğim husus domatesin fiyatı. Daha bir iki ay öncesine kadar kilosu dokuz liraya fırlayan biber bile pazarda iki liraya kadar düşerken domates çıldırmış. Beş, altı hatta daha yüksek fiyatlar etiketlenmiş tezgahlara. Köylü kadınlardan biriyle kilosu dörtten anlaşıyoruz, ama domatesleri koyacak kasa ararken tezgaha gelen kocası o fiyattan vermeye razı olmuyor. Hal kollarını açmış, beni bekliyor.

Yolumun üzerinde kulübeyi alacağım yere uğruyorum. Koca kulübe arabama sığmıyor. Bir pikap ayarlıyoruz hemen. Oradan ayrılıp hale gidiyorum. Pazar fiyatlarından pek farkı yok buradaki fiyatların. Hiç olmazsa kasa derdim olmayacak. Büyük bir kasa domates alıp attırıyorum arabanın arkasına. Mandıraya uğrayıp peynir, süt gibi ihtiyaçları alıyorum. Tam işlerim bitti diye sevinirken eşimin telefonu evden trileçe'yi almayı unuttuğumu söylüyor. Yaylada için hazırladığım zeytinyağı tenekesini iyi ki akşamdan koymuşum arabaya. İlk kez bu kadar gecikiyorum. Bu gecikme Ayşe Hanım'a yarıyor. Nüfus müdürlüğündeki işini hallediyor bu arada. Nihayet yaylaya çıkıyoruz. Tahmin ettiğim gibi Aşkın Şef kapıda bizi bekliyor. 


Bugün kararlıyım, şehre inmeyeceğim. Bunun için gecikmeyi bile göze aldım. Temizlik işleri bittikten hemen sonra Fifi havlayarak birinin geldiğini haber veriyor. Gelen Venüs'ün kulübesi. Fifi'ye de bir tane gerekecek. Şimdiye kadar horoz kafesinde idare etti gariban. Kulübeyi avlunun uzak bir köşesine indiriyoruz. 

Şefe kremalı mantarlı spagetti hazırlamasını söylüyorum. Bu sayede kremamızın kalmadığı çıkıyor ortaya. Ne var ki bugün şehre inmemeye kesin kararlıyım. Bu durumda misafirlerimiz menümüzdeki krema soslu tavuk sipariş etmesin diye dua etmekten başka çarem kalmıyor. 

Öğleden sonra gelen misafirler henüz masalarına oturmadan meşhur tatlımız trileçeyi soruyorlar. Eşimin ısrarla yolumdan geri döndürüp evden almamı istediği tatlı bu. "Nasibinizde varmış." diyorum misafirlerimize.




Akşama doğru misafir trafiği yoğunlaşıyor. Üstelik veranda, salon ve teras olmak üzere toplam üç farklı mekanda hizmet veriyoruz. Kızım arıyor, Venüs'ü alıp yola çıkmışlar bile. Oğlum da uzun bir gece yolculuğundan sonra sabah bize katılacak.

Misafirlerimizle sıcak ilişkiler kuruyorum. Taş Ev'i ilk kez yeşillikler arasında gören hayranlıklarını gizlemiyor. Nihayet kızım geliyor. Venüs ne kadar çok büyümüş görmeyeli. Geceyi ilk kez yeni kulübesinde geçirecek. Misafirlerimizi ağırladıktan sonra Taş Ev'i Venüs ve Fifi'ye emanet edip ayrılıyoruz.

8 yorum:

  1. Tatlıyı görünce bloğa grmedem olmazdi.Gercekten cokta güzel gözkü yor yapanin ellerine saglik yiyenede yarasın :) venüsün klubeside hayrli olsun güle güle otursun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan sağlığına zararı dokunan ne varsa hepsi güzel. Tatlı da onlardan biri. Eşimin marifeti; Misafirler için hazırladı, şekerim var diye yememe müsaade etmiyor:(
      Venüs size sonsuz teşekkkürlerini iletmemi istedi:)

      Sil
  2. Venüs'ün İspanyolca evi çok güzel görünüyor, güle güle otursun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Venüs size de teşekkürlerini iletmemi istedi:)

      Sil
  3. aay son foto ne şeker :) bakalım krema isteyen oldu mu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevimli maymun.))
      Yok, isteyen olmadı da yırttık.))

      Sil
  4. Venüs'ün evi ne kadar güzelmiş....

    YanıtlaSil
  5. Venüs'e her şey yakışır:))

    YanıtlaSil