KATEGORİLER

31 Ağustos 2020 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 54

Hali hazırda moderatörlüğü sevgili Deep Tone tarafından yürütülen Ağaç Ev Sohbetleri'nin bu haftaki konusu benden. Haftalar su gibi geçerken bu güzel etkinlik şanına yaraşır şekilde devam ediyor. Ağaç Ev Sohbetleri'nin 54. Haftasında kafama takılan bir konuyu sizlerle tartışmak istedim. Her türlü olumsuzluğun nedeni olarak ortaya sürülen "Eğitim" konusu bu. Hani her fırsatta, "Eğitim Şart!" demiyor muyuz? Fakat kafalar karışık, her iktidar kafasına göre eskisini silip yeni uygulamalar getiriyor. Yurt dışında, ülkemizden tamamen farklı eğitim uygulamaları var. Sorum şu:

"Eğer tam yetkili bir Eğitim Bakanı olsaydınız, ülkedeki eğitim sistemini düzenlemek, sağlıklı ve topluma faydalı bireyler yetiştirmek için eğitim konusunda neler yapardınız? Hedefinize ulaşmak için karşınıza ne tür engeller çıkabileceğini düşünüyorsunuz ve bunları aşmak için hangi tedbirleri alırdınız?" 

Bence ülkemizin "Adalet" ten sonra gelen en önemli meselesi "Eğitim" dir. Eğitim sistemini düzeltmek için ilk adım olarak Bakanlığın önündeki "Milli" sözcüğünü kaldırmakla işe başlardım. Çünkü sözcükleri tükettiğimize inanıyorum. Adına "Milli" dediğimiz zaman eğitimimiz "milli" olmuyor çünkü. Küçük çaplı bir araştırma yaptım. Rusya'dan, Çine, İsveç'ten Amerika Birleşik Devletlerine kadar hemen hemen bütün dünya ülkelerinde bakanlığın adı "Eğitim Bakanlığı" Bizim gibi "Milli Eğitim Bakanlığı" adını kullanan iki ülkeden biri Fransa, diğeri ise Cezayir. Bir garip durum da Yunanistan'da var; Eğitim ve Diyanet İşleri Bakanlığı... Eğitim'in milleti, dini olmamalı bana göre. Milli ya da dini duygularımızı kabartarak işin özünü kaçırmış oluyoruz. Önce iyi insan, topluma faydalı birey yetiştirmek olmalı eğitimin hedefi.

Eğer, tam yetkili bir Eğitim Bakanı yapsalar beni, devletin kısa, orta ve uzun vadeli planlarına bakardım. Hoş, neremiz doğru ki! Devlet Planlama Teşkilatının ülke yönetimine ne kadar katkısı oluyor? Madem konumuz bu değil, var sayalım ki DPT işini doğru yapıyor. O zaman bakardım, ülke ihtiyaçlarına. Kaç doktora ihtiyacımız var, kaç ziraat mühendisine, kaç avukata, kaç öğretmene... O zaman hangi branşa ihtiyaç varsa ona göre kontenjan açardım. Ülkemizde üniversite sayısı 209 olmuş. Dünya ölçeğinde bakıldığında bu hâlâ küçük bir sayı. Fakat önemli bir fark var. Yurt dışındaki üniversitelerin öğrenci sayısına düşen uzman eğitim kadrosu ve alt yapısı bizimkilerden çok üstün. Ve onların pek çoğu uluslararası boyutta, hatta bir çoğu on-line eğitim veriyor. Demek istediğim ülkemizde çok sayıda diplomalı işsiz var. İş bulanların büyük bir kısmı da eğitim aldığı konunun dışında görev yapıyor. Yani, aslında zaten yeterli olmayan eğitim bütçesi bu şekilde boş yere israf ediliyor.

Diğer taraftan, herkesin üniversite bitirmesine gerek yok. Bu ülkede ara meslek gruplarına daha çok ihtiyaç var. Onlara da kaliteli bir eğitim verilip topluma daha faydalı bir iş yapılabilir.

Eğitim aileden başlar. Devletin de ailelere yardımcı olması gerekir. Nasıl ki koruyucu sağlık konusunda aile hekimleri çocuk doğmadan başlayıp ölene kadar vatandaşı takip sorumluluğunu üstlenmiş, eğitim konusunda da benzer bir yapılanmaya gider, eğitimli nesiller yetiştirdim. Hatta aile sağlık merkezlerinde bir pedagog ve bir uzman eğitimci görevlendirir, toplum için bir eğitim veri tabanı hazırlardım. Sağlıklı bir insan eğer yeterli bir eğitim alırsa ülkedeki suç oranı da kaza oranı da düşer. Aile sağlık merkezlerinde görevli uzman elbette ki eğitmeyecek insanları, onun görevi sadece çocuğun kabiliyeti ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda danışmanlık yapmak. Aile Hekimleri dahil sağlık merkezinde görevli personel ve eğitim danışmanı üzerine kayıtlı kişilerin genel sağlık durumuna, suça yatkınlığı, kültür, sanat ve spora olan ilgilerine göre yönlendirmeli ve başarılarına göre devlet tarafından ödüllendirilmelidir. Devlet, işini layığıyla yerine getiremeyip başarısız olanlarla sözleşmelerini feshetmelidir. Çünkü sağlık ve eğitim toplum için çok önemlidir. Bildiğim kadarıyla doktorların bir kısmı yazdıkları reçete miktarı, yaptıkları cerrahi operasyon sayısıyla prim alıyorlar. Oysa önemli olan toplumu kontrol altında tutarak sağlığını korumak, ya da erken teşhiste bulunarak ileri düzeyde tedavi masraflarından kaçınmaktır. Eğitim de aynı şekilde devlet tarafından yönlendirilir, denetim altında tutulursa ülkemizin uzun vadede kazanımları yapılan harcamaların çok üstünde olacaktır.

Ülkemiz topraklarında birçok etnik grup yaşamaktadır. Bu yüzden milliyet ve din üzerinden yapılan ayrımcılığın devlete  ve millete zarar vereceğini öğretmeliyiz çocuklarımıza. Keza cinsiyet ayrımcılığı aileden başlayan ve ağır neticeler doğuran önemli bir ülke sorunumuzdur. Bunların yerine koymamız gereken, bağımsızlık bilinci, özgür düşünce ve vatandaşlar arasında adalet anlayışıdır.

Eğer Eğitim Bakanı olsaydım, eğitim paralı olurdu fakat öğrencinin bütün ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilecek miktarda devlet bursu verirdim. Verilen burs karşılığında mezunlara, devletin gereksinim duyduğu kadrolarda burs aldığı süre kadar çalışma zorunluluğu koyardım.

Bütün bu iyi niyetli çabalarımı aşırı milliyetçiler ve dini yaşam biçimi olarak gören insanlar engellemeye çalışırdı. Çünkü onların amacı, vatandaşların düşünmelerine imkân vermeden koyun gibi gütmek. Bunu aşmanın tek yolu var bana göre. Atatürk'ü anlamak ve onun izinden yürümek!

  

22 yorum:

  1. oooooo ciddi bir konuda ve sert düşünceleeer, iyi gömmüşsün :)

    YanıtlaSil
  2. Eğitimin paralı olması bana doğru gelmiyor.Gerçi ona çözüm olarak burs öngörmüşsünüz ama yine de devlet eğitim sağlık gibi hizmetleri ücretsiz yapmalı,diye düşünüyorum. Aslında bu kadar genç nüfusu olan bir ülkenin öncelikle iş imkanı yaratacak yatırımlar yapması lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler:)
      Bu konuyu çok düşündüm; ilk önce sizinle aynı fikirdeydim. Ancak, eğitim konusu önemli. Her şeyin bir bedeli var. Bedelini ödediğimiz şeylere genel olarak daha fazla sahip çıkıyor ve ondan daha çok faydalanıyoruz. Örneğin poşet 25 kuruş oldu, herkes ihtiyacı kadar almaya başladı ve bundan çevre kazandı. Eğitim hem pahalı hem de emek isteyen bir husus. Diplomalı işsizleri ve diploması olup da eğitim aldığı konu dışında çalışan pek çok kişi var. Bunlara harcanan para ve emek boşa gittiği gibi gerçekten o mesleğe kendini adayan ve başarıyla o mesleği yapmak isteyenlerin hakkına da tecavüz edilmiş olmuyor mu? Belki yazımda bazı konulara fazla giremedim. Örneğin, çocuk yaştan itibaren fırıncı, tamirci, inşaat ustası, sanatçı, sporcu yetiştirilebilir. Sadece beş yıl zorunlu eğitim, ki en önemli kısmı budur, parasız olabilir bence.

      Yatırım konusunda haklısınız fakat eskiye göre insan gücüne ihtiyaç teknoloji ve özellikle bilişim sektöründeki gelişmelerden sonra her geçen gün azalıyor. Tarım makinalarla yapılıyor, sanayide robotlar kullanılıyor ve bu zamanla daha da artacak.

      Sil
  3. Kanayan yarama parmak bastınız Mr. Kaplan. Sayfalarca yazabilirim. Yazacağım ama canlı dersler, Eba girişi, İnterneti olmayan öğrenci, şifresi olmayan öğrenci, dersten bihaber veli derken nefes alırsam yazacağım umarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayfalarca yazmanız için bu konuya el attım, Mrs. Kedi:) Mevcut eğitim sistemini benden kat kat fazla biliyorsunuz. Teknoloji ilerledikçe eski günleri arar olduk. Ben de bu konuda daha uzun yazabilirdim. Çünkü konu oldukça geniş:)

      Sil
  4. Üniversitelerin çoğu artık sadece bir diplomadan ibaret.

    YanıtlaSil
  5. Ücretli olması dışında diğer düşüncelerine katılıyorum. Cevapladım ben de teşekkürler konu için=)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paralı eğitim konusu hakkında *mehtAp hanımın yorumuna cevap yazdım, burada tekrara düşmeyeyim:) Bir örnek daha vereyim size sadece. Bu da sağlık sektöründen olsun:) Kızım Aile Hekimi uzmanı, sağlık ücretsiz olduğu için bütün sağlık merkezleri kıraathaneye döndü. Neler dinliyoruz, hıçkırık tutan, kolunda ufak bir sivilce çıkan, geçeyim bunları, doktor hanım biz sizi çok sevdik, sohbet etmeye geldik diyenlerle doluyor. Olan kime oluyor biliyor musunuz? Kapıda sırasını bekleyen gerçek hastalara, hepsi onların hakkını yiyor. Çoğu maaşlarından kesilen ufak da olsa ücretten haberleri yok. Bunu bilseler fuzuli hasta sayısı eminim ki yarıya düşer:)

      Eğer sağlam bir düzen kurulacak ve gerçekten ihtiyaç sahipleri bundan yararlanabilirse ben de en az sizin kadar eğitim ve sağlık hizmetlerinin bedelsiz olmasını isterim elbette:)

      Sil
  6. Mr. Kaplan, bence doğru tespitler yapmış ve makul çözüm önerilerinde bulunmuşsunuz. Özellikle eğitim konusu, hemen her iktidar değişikliği ile sürekli değişime uğramakta hem öğrenciyi hem de veliyi yorup kaygılandırmakta. Bizim her şeyden önce oturmuş, köklü, kalıcı, yapıcı, çözümcül bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Paralı eğitim konusuna gelince, pek çok ülkede özellikle üniversitelerde eğitim-öğretimin paralı olduğunu görebilirsiniz. Açıkçası ben de bu fikri destekliyor ve dar gelirli öğrenciler için burs karşılığı hizmet vb. yaklaşımları doğru buluyorum. Biz zengin bir ülke değiliz ne yazık ki. Keşke olabilseydik. Öte yandan sizin de belirttiğiniz gibi "bedelini ödediğimiz şeylere genel olarak daha fazla sahip çıkıyor ve ondan daha çok faydalanıyoruz." İnşallah içerisinde bulunduğumuz uzay, teknoloji, robotik kodlama, yapay zeka, dijital çağını gereklerini hem doğudaki hem de batıdaki öğrenciye eşit şekilde dağıtan bir eğitim ağına sahip olabiliriz.

    Önerdiğiniz faydalı sohbet konusu ve değerli fikirleriniz için çok teşekkürler :))



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Yıldız Hanım, asıl ben teşekkür ederim:) Tamamen aynı fikirde olmamıza sevindim. Ağaç Ev Sohbetleri, (fikir sahiplerini bu vesileyle bir kez daha yad edelim) farklı konularda değişik görüşlerin saygı çerçevesinde paylaşıldığı ve tartışıldığı bir ortam. Sizinle tartışma imkanı bulamadık ama katkı olarak sunduğunuz yorumunuzun altına ben de imzamı koyarım. Sevgiyle kalın:)

      Sil
  7. Ağaç ev sohbetlerine bayılıyorum aşırı derecede güzel bir konuya değinmişsiiz para konusunda herşeye olumlu bakıyorum sanırım. Çünkü para sıkıntısı olan okumak isteyen bir çok genç var. Ellerine sağlık bayıldım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle:) Çok teşekkür ederim. Eğitimde parasız eğitim diyorlar fakat insanlar arasında karnını doyuracak parası olmayanlar var. Karnını doyuramayan bir çocuğun alacağı parasız eğitim ona ne fayda getirir. Devlet burs versin dedim. Bursun kapsamının geniş olması gerektiğini düşünüyorum. Önerdiğim sistemde öğrencinin aile yapısı, ekonomik durumu dikkate alınmalı. Buna göre eğer çocuk herhangi bir konuda kabiliyetli, azimli ve topluma faydalı bir birey olarak yetişme potansiyeline sahip ise verilen bursta gerektiğinde aile ve çevre koşulları da iyileştirilmeli. Hatta eğer ailesinin yanında bu imkana sahip değilse bu çocukların aynı burs kapsamında devlet yurtlarında kalmaları sağlanmalı. Sonuçta çocuklarımıza yapılan bu yatırımın geriye dönüşü mutlaka olacaktır. Teşekkürler bir kez daha:)

      Sil
  8. vakt i dem de nefis bir yanıt vermiş bencesiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepsini turlayacağım deep. Ağaç Ev Sohbetlerine katılan bütün arkadaşların fikirlerinden faydalanıp yorum bırakıyorum. Ancak şöyle bir sorunum var. Ben ancak takip listemdeki arkadaşların yazılarını görebiliyorum. Senin takipçin benimkinin en az on katı:) Bu bakımdan eğer sorun olmayacaksa Ağaç Ev Sohbetlerine katılanların bir listesini görmek isterim ki onları da ziyaret edebileyim ve takip listeme alayım:)

      Sil
  9. her ağaç ev yazımın yorumlarında o hafta yazanlar var işte, linkleri koyuyorum, bundan sonraki ağaç evlerde izlersin herkesi ki o zaman :) bu hafta şimdilik yazanlar vakti dem ve mehtap. var bendeki yorumlarda bak görünüyor. bi de kedi mırıltısı yazmış onu henüz okumadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onların hepsi takibimdeler, sorun yok. Ben takip listemde olmayanları kastettim. Sen hepsini yorumlarında yazıyorsan sorun değil, oradan da takip ediyorum zaten:) Bahsettiğin arkadaşların hepsinin yazılarını okudum ve yorumlarımı yazdım:)

      Sil
    2. hepsini yazıyom mıtlaka :)

      Sil
  10. Eğitim berbat. Hele şu son dönemde iyice rayından çıkmış durumda. Üniversite mezunuyum. Az çok kendi yaş grubumun eğitimi hakkında fikrim var. Bir de kendi çocuklarımın aldığı (almadığı) eğitime bakıyorum. Ne pozitif bilimler ne beden-müzik-resim gibi yetenek gerektiren dersler konusunda iyi olduğumuzu düşünüyorum. Öğretmenin azmine kalmış durumda iş. Eh onların maddi manevi durumu düşünülürse saldı çoğu (epey bir okul aile birliğinde görev yaptım. En azından gözlemlediğim kadarıyla böyle.)
    Bizim çocukların okuduğu ilköğretim okulunda Kürt kökenli öğrenci çok. Sadec bu yüzden evi yakın olduğu halde buraya göndermeyen aileler biliyorum. Aşırı ön yargı var. Suriye'den gelen çocukları aşağılama (öğretmenler arasında bile) hor görme.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki haklısınız. Benim eşim de öğretmen, bizim zamanımızdaki eğitimi mumla arar olduk. Adaleti her dalda arıyoruz, maalesef eğitim sektöründe de adaletsizlik var. Sonra, kadın cinayetlerini, şiddeti, terörist faaliyetleri, hırsızlığı, namussuzluğu görünce eğitim şart diyoruz. Fakat kimsenin bu durumu düzeltmek gibi bir niyeti de yok görünüyor. Fetö gibi biri bütün okullarda, dershanelerde yıllardır beyin yıkadı, yine de kör gözler görmedi.

      Sil