KATEGORİLER

24 Şubat 2021 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 79


Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimizin 79. Haftasına girmiş bulunuyoruz. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu Gülten Çapkın belirlemiş. Yaşamımızda tartışılmaz bir öneme sahip olan parayı masaya yatıran arkadaşımızın sorusu şöyle: 

"Para olmadan yaşanır mı?"

Son araştırmalara göre, 4,5 milyar yaşındaki gezegenimizde insan türünün serüveni, yaklaşık 300.000 yıl önce başlamıştır. M.Ö 7. Yüzyılda parayı icat ederek mevcut takas sistemine son veren Lidyalılardan bu yana geçen süre ise sadece 2.700 yıldır. Yani, bugün esiri olduğumuz para, 300.000 yıllık insanlık tarihinin % 1'den daha az bir zaman dilimine karşılık gelmekte! Homo Sapiens Sapiens dünyada geçirdiği sürenin % 99'unda parasız yaşayabildiğine göre, para, insan hayatının vazgeçilmez bir öğesi olamaz.

Para keşfedilmeseydi, dünya bugünkünden çok daha farklı olurdu. Her şeyden önce paranın kullanılmadığı bir dünyada teknoloji ve bilim bu düzeyde gelişemezdi. Diğer taraftan, toplumda gelir adaletsizliğini zirveye taşımak suretiyle insana en büyük zararı veren yine para olmuştur. 191 milyar USD'lik servetiyle dünyanın en zengin insanı unvanını elinde tutan, Amazon CEO'su Jeff Bezos, bu miktardaki paradan elde edeceği faiz, 6.660.000 asgari ücretlinin gelirine eşit! Bu durum insanlar arasında her geçen gün büyümeye devam eden gelir farkının ulaştığı noktayı gözler önüne sermekte. Eğer para olmasaydı, bu meblağa karşılık gelen malı asla elinde tutamazdı.

Para, ilkel kabul ettiğimiz bazı alışkanlıklarımızı bıraktırıp bize gelişmiş! yaşam imkanı sağlamıştır. Bugün, evlerimizde, sanayide kullandığımız elektrik, televizyon, ulaşım ve haberleşme araçları, ısınma ve soğutma sistemleri, sağlık, güvenlik ve savunma sistemlerine kadar sahip olduğumuz pek çok kolaylığı paraya borçluyuz. 

Paranın olmadığı zaman dilimine kısa bir göz atalım. Yerleşik düzene geçtikten sonra insanlar tarım ve hayvancılıkla geçinirlerdi. Takas pazarları kurulur, örneğin bir çiftçi buğday ekiyorsa kendine yetecek miktarının fazlasını, domates ya da yağ gibi ürünlerle, ya da başkalarının beslediği tavuk, koyun veya at gibi hayvanlarla değiştirirdi. Depolama imkanı sınırlı olduğundan, insanlar ihtiyacı olanı ihtiyacı kadar üretirdi. Etrafı sınırlarla çevrili şehirlerden oluşan ve feodal bir yönetim şekline sahip Sümerlerde (M.Ö 4.000-M.Ö 2.000),  her bir şehrin ayrı birer tanrısı vardır.  O yıllarda rahipler, soylular, köleler gibi sosyal sınıflar ortaya çıkmıştı. Köleler ürettiği ürünlerden kendilerine yetecek kadarını alıp geriye kalanı yönetime vermek zorundaydılar. Yöneticiler ve soylular, bir süre sonra maiyetindeki köylülerin ve kölelerinin can ve mallarını korumak için asker bulundurmaya başlamışlar. Yazıyı bulan Sümerleraynı zamanda tarihteki ilk hukuk devletini kurmuşlardır. Köleler, şehir devletlerinin birbirleri arasında yaptıkları savaşlar sırasında esir alınan köylülerden oluşur. Lidyalılara kadar bu durum, aşağı yukarı aynı şekilde devam etmiştir.

Şimdi gelin biraz hayal kuralım ve paranın bilinmediği bir hayatta nelerin olup nelerin olmayacağını düşünelim. Muhtemelen altın ve bazı nadir taşlar paranın yerini alırdı ancak hem miktar bakımından sınırlı kalması hem de teknolojik yetersizliklerden dolayı, bunların elde edilmesi hayli emek isterdi. Yazının icadı insanın her yönden gelişimine önemli katkı sağlasa bile bugünkü ulaşım ve iletişim imkanlarına sahip olamayacağımız için bilim ve teknolojide çok fazla ilerleme kaydedemezdik. Büyük imparatorluklar, süper devletler olmazdı. Aynı nedenle tek tanrılı dinler fazla yayılmaz, her şehir ya da küçük devlet kendi kültür, inanç ve ahlak kurallarını belirlerdi. Örneğin Heredot'a göre, Lidyalılarda bir kız olgunluğa eriştiğinde yeterli çeyizini kazanana kadar fahişelik yapmak zorundaydı. Soylular ve ayrıcalığa sahip sınıflar daha konforlu bir hayat sürerlerdi fakat yaşanan bir kuraklık dahi (Sümerlerde olduğu gibi) devletin çökmesine sebep olabilirdi. Para olmasaydı tüketim toplumunun birer ferdi olmazdık. Sağlık sektörü bugünkü seviyeye gelemezdi, fakat ihtiyacı olan herkes sağlık kurumlarına eşit olarak daha kolay  ulaşabilirdi. Savunma için bugünkü seviyelerde kaynak ayrılmazdı. Savaş, göç ve açlık nedeniyle daha az kişi ölürdü. Elektrik ve nükleer enerji santralleri yapılamazdı belki, ama daha küçük bölgelerin ihtiyacını karşılayabilecek bir takım enerji kaynakları icat edilebilirdi. Nükleer güç, kimyasal silahlar, gdo'lu besinler, insanların bir tarafını iyileştirip diğer tarafını bozan ilaçlar olmaz, sağlığın ticareti yapılmazdı. İnsanlar günümüze kıyasla tüketim aracı olmazdı. Yine de aralarından filozoflar, sanatçılar, bilim insanları çıkardı ama o parasız yaşantının şartlarına uygun olarak daha farklı icatlar, düşünceler ve eserler meydana getirirlerdi. Şehir merkezlerinde çok katlı binalar, AVM'ler, büyük fabrikalar ve orada çalışan insanlar olmazdı. Bunların yerinde yatay ve geniş alanlara dağılmış yerleşimlere, tarım ve hayvancılık ya da el sanatlarına ağırlık verilirdi. İktidar, para kazanma hırsı, inanç ve milli duyguların sömürülmesi bugünkü kadar yoğun olmazdı. 

Peki bu vakitten sonra parayı hayatımızdan çıkarmak mümkün mü? Elbette ki hayır. Para demek, emeğin sömürülmesi demektir. İnsanda egoist duygular ve daha fazlasını elde etme hırsı olduğu sürece parasal gücü elinde tutan azınlık asla sahip olduğu gücü paylaşmaz, bilakis kirli yollardan toplumun yöneticilerini (iktidarı) belirler, yönetime gelenler de velinimeti bildiği bu insanlar daha çok kazanabilsin diye onlara diyet ödemeye devam eder. 

16 yorum:

  1. Parasız artık olmaz o şansı 2700 yıl önce kaybetmişiz :-)) Bu arada dünyanın ilk borsası (takas yeri) Kütahya ya bağlı Aizanoi Antik Kentindeymiş☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında parasız bal gibi olur da... Oldurmazlar, işlerine gelmez bazılarının:) Ege medeniyetin beşiği aslında ama şeytana uymuşlar ilk para da aynı bölgede çıkmış ortaya:)

      Sil
  2. para olmasa da yaşardık da parayı elinde tutanlar buna aslaa fırsat vermez artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle:) İnsanın doğasına ters bir durum. Fakat insan türünün sonunu getirecek olan da para olacak korkarım:(

      Sil
  3. Görüşlerinize katılıyorum, kaleminize sağlık, bugün ki üretilen bir çok ürünün para dışında bir karşılığı olamaz. Yani en basitinden bir hobi ürünü hiç bir şekilde icat olamaz. İcat olsa bile karşılığı yaşam malzemesi olamaz. Bugün para teknolojinin gelişimini ciddi anlamda olumlu yönde etkilemektedir. Günümüzün hızına yetişemeyen kağıt ve madeni para, yerini dijital paralara bırakmaktadır. İsveç bilindiği üzere, ülke çoğunluğu olarak dijital paraya geçiş yapmıştır. Bütün dünyanın kağıt parayı terk etmesini çok uzak görmüyorum. Para kazanma ve para ile alışveriş yapma durumu sizin de değindiğiniz gibi bir tüketim çılgınlığına dönüşüyor. Farkında veya farkında olmadan insanlar dünyayı tüketiyor. Bu durum elbet bir gün son bulacaktır. Doğa vermeyi kestiği zaman veya vermediği zaman dünya çok büyük bir kaosun içinde kalacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paranın madeni, kağıt ya da dijital olmasının bir önemi yok. Sonuç olarak biriktirebilen bir nesne ve çoğaldıkça daha çok sahip olan olmayanlara karşı güçlü kılıyor. Bu güç iktidarı getiriyor peşinden. İktidar ve paranın gücü karşısında hem doğa hem de insanlar çaresiz. Bu gücü elinde tutanlar hiçbir ahlak ve adalet kuralı dinlemeksizin topluma ve çevreye büyük zarar veriyor. Aslında bilinçli insan tüketim çılgınlığına uymamalı. Fakat öyle bir algı yaratılıyor ki, buna uymayanlar türlü olumsuz sıfatlarla suçlanıyor. Mesela modayı takip etmeyenler küçümseniyor, toplumdan dışlanıyor. Paranın dünyanın sonunu getireceğine ben de inanıyorum.

      Sil
  4. olmasa iyi olurmuş o zaman yani vallası :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kahrolsun Lidyalılar ve onun işbirlikçileri. Yaşasın emekçiler ve emeğe değer verenler:)

      Sil
    2. Olmasa iyi olan tarafları da çok fazlaymış;)

      Sil
    3. Elbette:) Ama artık imkansız, paranın tadını alan kolay kolay bırakmaz peşini:))

      Sil
  5. Bu yazının üstüne yazılacak bir şey kalmamış bay Kaplan 👏👏👏👍. Sanırım bir noktadan sonra komünler yaygınlaşmaya başlayacak, tıpkı Amişler, Mormonlar gibi. Bu kadar gelir farkının yarattığı psikolojik baskıyla başa çıkmanın tek yolu yokmuş gibi yapmak çünkü🤷‍♀️ Mümkün olan en az temasla yaşanacak, distopik filmlerdeki gibi kastlar, yer altı şehirleri, gizli orman şehirleri vs olacak. Ay ölsün bu kapitalizm yahu😤🙏. Çok selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paradan nefret ediyorum Sevda Hanım. Ne yazık ki onsuz da olmuyor. Eğer adil bir gelir dağılımı olsaydı para müthiş bir şey diyebilirdim. Sanki bana prematüre doğmuş bir nesne gibi geliyor. Bütün hayatımız paraya endeksli. İsyan etmemek mümkün değil. Bunu tuzu kuru biri olarak söylüyorum. Evine çoluk çocuğuna bir lokma ekmek götüremeyen, bir yudum su bulamayanlar var. Zengin fakir arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor. Eğer aklı selim yöneticiler bunu göremezlerse bu işin sonu kesinlikle kaos. Evladını kaybeden insanın inancını sömürerek "Ne mutlu sana, oğlun peygambere komşu oldu" diyebilir kandırabilirsin ama aç olan insana diyecek hiçbir şey bulamazsın. Kapitalizmin yerini alacak bir adil sistem yok ne yazık ki. Diğer bütün yönetim sistemleri kapitalizmin emri altında. Sağlıcakla:)

      Sil
    2. Yazdıklarınıza hak vermemek mümkün değil gerçekten, para insanlarda inanılmaz bir şekilde hırs ve bencilliği körüklüyor ama bugünkü dünyada başka hiçbir seçenek yok ne yazikki:( Kaleminize sağlık, çok güzel ifade etmişsiniz..

      Sil
    3. Seçenek olabilir belki ama dünyaya hükmeden para babaları buna asla müsaade etmez. Paranın yerine başka bir araç bulunursa bilin ki bu halkın daha fazla sömürülmesine yarayacaktır. Mesele ben para yerine altının kullanılmasını önerebilirim. Çünkü dünyadaki altın miktarı belli, para basar zengini zengin fakiri fakir yapabilirsiniz ama altın basamazsınız. Dediğim gibi asla işlerine gelmez. Bakın artık nakit para bile kullanılmıyor, kullanılan bankalardaki sanal para. Herkes bir anda parasını çekmeye kalksa dünyada dolaşan toplam nakit para bunu karşılamaz! Çok teşekkür ederim, sizin seçtiğiniz konu gerçekten çok iyiydi, tebrikler:)

      Sil
  6. Sizin yazınızı okuyunca fark ettim de ben hep olumlu yönden bakmışım paranın olmadığı dünyaya :) Evet teknolojide telefon, bilgisayar vs. üretiminde bu noktaya gelmek paranın olmadığı bir hayatta mümkün olmazdı. Ama büyük kaşiflerin ve bilim insanlarının hayatlarında baktığımız zaman (özellikle sağlık alanında) topluma büyük katkı sağlayan pek çok kişinin bunu para için yapmadığını görmek mümkün. Yani yine belli bir düzeye gelinebileceğine inanıyorum ve insanların ihtiyacı olan kadarını üretmesi de doğal hayatın sürdürülebilirliği açısından çok önemli bence. Para sıkıntısından o kadar bıkmışım ki yine olumlu yöne çekildim ister istemez galiba :) Bu da fakir edebiyatı sayılır mı acaba :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok parası olmayan için paranın olmadığı bir dünya güzel elbette:) Yapılan her icadın sonunda toplumda gelir adaletsizliğinin arttığını düşünüyorum. Telefon mesela; eskiden haberleşme mektupla sağlanır, telefon için ayrı bir bütçe ayırmazdık. Bilgisayar hayatımızı değiştiren bir icat ama bir çok çalışanın işinin yerini aldı, yaşamı hızlandırdı. Bugün hızlı bir hayattan kaçmaya çalışıyor, yaşadığımız sayılı günlerin tadını çıkarmaya zaman ayırma telaşındayız. Özellikle sağlık alanında ben sizin gibi düşünmüyorum. Bugün sağlık sektörü dünyanın en büyük üçüncü sektörü (savunma, uyuşturucu ticaretinden sonra) Diyelim ki insan sağlığı için bir ilaç buldu bir bilim adamı. Patentini alarak milyarlarca dolar kazanıyorlar. Sağlık konusunda patent asla olmamalı. Hipokrat'ın kulakları çınlasın. Fakirliğin ne olduğunu bilirim. Ama inanın, fakirlik edebiyatını en çok zenginler yapar:)

      Sil