- Ephraim, ne oldu sana böyle? Son günlerde canın sıkkın görünüyor, ağzını bıçak açmıyor...
- Nasıl sıkılmam, bu ülkede insan olup içi yanmayan var mı ki?
- Ne demek istiyorsun, Allah aşkına, açık konuş!
- Şu Tora dağında katledilen gençlerle onların yakınlarını düşünüyorum günlerdir, ateş düştüğü yeri yakar ama o ateşin sıcaklığıyla hangi insanın vicdanı sızlamaz?
- Doğru diyorsun ama oluyor işte böyle şeyler! Herkes bu katliamın sorumluluğunu başkasına atıp kendini aklamakla meşgul.
- Joseph, sorumluluk dediğin top değil ki herkes birbirine atsın. Hukuki ve cezai sorumluluk bir yana, siyasi sorumluluk diye bir şey var en azından. Demokrasilerde siyasi sorumluluk, yönetenlerin sosyal, kültürel, ekonomik, askeri, mali, politik vb. pek çok konuda seçmenlere ve onların temsilcilerine karşı hesap vermek demek.
- Yani, seçmenler ve onların temsilcileri Mösyö Thartan'a hesap mı sormalı?
- Elbette. Vatandaşlık bilincine sahip herkes sormak zorunda!
- Peki, hiç mi soran olmadı?
- Sordular, sormasına ama tatmin edici bir yanıt alamadılar, nasıl alsınlar ki? Mösyö Thartan'ın bakanları bölgede kuş uçurtmuyoruz, teröristlerin soluk alıp verişlerini bile izliyoruz, demelerine rağmen aradan beş yıl geçmiş, en ufak bir ilerleme kaydedilmemiş. Sonuçta yaptıkları operasyon üç değerli subayımızla birlikte gencecik on üç evladımızın canlarına mal olmuş. Yönetimin başındaki Mösyö Thartan, başarısız olduklarını bizzat kendi ağzıyla itiraf etti. Bunu gören ana muhalefet temsilcisi Mösyö Malelecti durur mu? O da yıllarca gündeme getirmediği bu olayı fırsat olarak değerlendirip "gençlerin öldürülmesinden sen sorumlusun" diyerek kendine siyasi çıkar elde etmeye kalktı.
- Evet, muhalefetin her zaman yaptığı şey bu tabi, ne var ki bunda?
- Ne yok ki, Joseph! Mösyö Malelecti'nin bu sözü üzerine Mösyö Thartan sinirlenerek siyasi rakibine "Terbiyesiz Herif" diye cevap verdi, bundan haberin yok galiba.
- Yok artık deve! Mösyö Thartan öyle mi dedi? İnanılacak gibi değil! Peki, siyasi sorumluluğu üzerine alıp, "Evet başarısız olduk, ama beni yanlış yönlendiren bakanlarım, istihbarat teşkilatım." deseydi ne değişecekti?
- Olması gerekeni mi soruyorsun, yoksa beklentimi mi?
- Her ikisini de soruyorum sana Ephraim!
- Gerçek demokrasiyle yönetilen ülkelerde bu tür siyasi başarısızlıkların sorumluları, ister siyasetçi, ister sivil ya da asker olsun görevden alınırlar. Bu yöneticilerin biraz onurları olsa, buna bile gerek kalmadan istifa ederler. Fakat bizim gibi demokrasiyi sözde uygulayan devletlerde azizim, ister seçilmiş olsun, ister atanmış olsun, hiçbir şey olmamış gibi görevlerine devam ederler. Hadi bu duruma alıştık diyelim. Ama beni içimi kanatan daha önemli bir husus var:
- Bundan daha önemli ne olabilir ki, Ephraim?
- Bu sorumluğu idrak edemeyen siyasetçilerin gözü yaşlı analara "Ne kadar şanslısın, bak evlâdın şehitlik makamına erişti" demek suretiyle onları teselli etmeleri ve en ufak bir rahatsızlık hissetmeden yaşamlarına devam etmeleri... İşte canımı sıkan, içimin yanmasının sebep olan bu, Joseph. O anaların babaların, kardeşlerin yerine koyuyorum kendimi. Sonra bu siyasetçilere dönüp "Allah, bıraksın o gençleri, alayınızın çocuklarını o makama eriştirsin." diye haykırıyorum. Beni anlıyor musun?
- Anlıyorum, anlıyorum Ephraim, umarım herkes anlar...
Yazının tam o kısmını okurken; Allah topunuzun evladını o makama eriştirsin diye beddua ediyordum ki, Ephraim de aynı güzel bedduayı etmiş. O zaman ben rest diyorum; Allah topunuza, eşinizle, çocuğunuzla, çocuğunuzla, akrabalarınızla tez zamanda o mertebeyi nasip etsin, veleddaalin amin. Saygılar bay Kaplan.
YanıtlaSilHaberi duyduktan sonra hala kendimde değilim. Biraz sakinleşeyim geçer dedim. Yok, başka bir şey düşünemiyordum. Birçok kaynaktan yeni bilgiler edindim. O ilk günler yazıyı yazsaydım çok uzun ve çok ağır bir yazı olacaktı. Sakinleşmek için bekledim. Beş yıl, dile kolay. O annenin halini düşünün, bunun üzerine vatan, millet, şehadet edebiyatı yapanlara lanet olsun.
SilHangi ülke bilmiyorum ama:-)) Belli ki çivisi çoktan çıkmış... Hem iktidarı hemde muhalefeti ile.. Rabbim hayatını kaybeden tüm askerlere rahmet eylesin, sorumlularının, sorumluluk almaktan kaçanlarında öbür dünyaya kalmadan bu dünyada cezalarını çektiğini görmeyi nasip etsin.. Saygılar.
YanıtlaSilKeşke dualar kabul edilse. O annelerin duasının üstünde hiçbir dua tanımıyorum. Ülkenin ne önemi var. Hatalarını örtmek için dini ve milli duyguları kullanıp kendilerini aklayan kim varsa...
SilBiz aya gitmeyi planlarken, saray üstüne saray yaparken ve tam da burada zavallı ABD başkanları diye düşünürken, doğal gaz falan bulmakta o kadar mahirken, koskocaman havaalanımız varken, üstelik de yapacağımız ve dünyayı çatlatacağımız -yüzdeyüz yerli- otomobilin inşallah eli kulağına ulaşacakken, 10 dönümlük toprağımızdaki türbemizi yaban ellere bırakmayıp "başkomutanımız" sayesinde -şan ve şerefle- ülkemize getirebiliyorken ve hepsinden öte tüm evren bizi kıskanırken, demek dünyada hâlâ böyle ülkeler de var. Şaşırdım.
YanıtlaSilGerçekten böyle bir ülke olamaz. Bütün sözcüklerin tanımını değiştirmiş bu ülke. Demokrasi, şehit, sorumluluk... Böyle bir ülkeyi düze çıkaracak adam da göremiyorum hala hazırda, bu yüzden 2023 korkunç bir yıl olacak sanırım. Sonuç ne olursa olsun.
Silbenim kafamda hep bir "karma, ilahi adalet, eden bulur" sistemi var. bir bu adamlara işlemiyor sanki ya.... ya da öyle bir sezon finali yaşanacak ki, ağzımız açık kalacak, bilmiyorum zaman gösterecek sanırım.....
YanıtlaSilBunları görmesem karmaya inanabilirdim. Bütün inançları yerle bir eden bir durum bu. Umarım sezon finalinde hak yerini bulur da inançlarımıza geri döneriz.
SilTora dağında ölenlerin ana babalarının sözlerine ne demeli? Herkes çok korkuyor olmalı.
YanıtlaSilTora dağında ölen anaların içi nasıl yanıyor kimse bilemez. İşlerine gelmeyeni çıkartmıyorlar medyanın önüne. Siyasilerin hiçbirine güvenmiyorum. Evet, korkuyoruz hepimiz, insanız neticede. Ama şu var. Bazı makamları temsil edenlerin korkma lüksleri yok, vatanı satanlar kadar onu müdafaa eden cesarete sahip yöneticilerimiz olmadıkça hiçbir devlet ayakta duramaz.
SilEn güzeli emoji ile yorum yapmak:👍
YanıtlaSilBir de blogda paylaşacağım ama son cümlelerdeki şu şehitlik mertebesiyle ilgili durum, okuduğum bir kitapta birebir aynısı var, meğer hangi -izm'in propogandasıymış, baş kurtarıcı Salazar diyelim gerisini bırakalım...
Yani, 3F'in Fado'su. Hep aynı...
Silbizim ülkenin halleri işte :)
YanıtlaSilGenç olsaydım doğru dürüst insanların yönettiği bir ülkeye kaçış yolları arardım. Kabus gibi bir ülkede yaşıyoruz, daha kötüsü aklıma gelmiyor artık.
SilDerin bir ah çektim okurken...
YanıtlaSilYaşlandık, duyarsızlaştık, sorgulamayı bıraktık...
Ruhları şad olsun...
İnsanın aklı almıyor bazı şeyleri değil mi? Sözün bittiği yer burası olsa gerek...
SilAynen öyle...
Sil