KATEGORİLER

19 Temmuz 2022 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 152

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz tüm heyecanıyla devam ediyorÖnceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın  isim listesini burada bulabilirsiniz. Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusunu sevgili Manxcat / Kuyruksuz Kedi  belirledi:

"Sonsuza dek asla ortaya çıkmayacak, kimsenin asla öğrenmeyeceği bir şey yapma imkânınız olsa, normal şartlar altında yapamayacağınız bir şey yapar mıydınız? Yani diyelim ki bir suç işleyeceksiniz ve kimse sizin yaptığınızı öğrenemeyecek...."

Bu sorunun öyle net bir cevabı var ki bende. Ancak yapmak istediğim şeyleri söylemek şöyle dursun, aklımdan dahi geçirmek korkutuyor beni. İmkânım olsa ve bana zarar gelmeyeceğinden emin olsam, neler yapardım neler. Hepsini ayrıntısıyla anlatabilirim size. Takdir edersiniz ki, mevcut şartlar altında isim veremem ama biraz hayal gücünüzü kullanarak kolayca kimden bahsettiğimi tahmin edebilirsiniz. 

*** Dikkat, Şiddet İçerir ***

YAZDIKTAN SONRA SİLİNMİŞTİR

*** Şiddet Sonu ***

Yukarıda yarım sayfa uzunluğunda detaylı bir şekilde anlattığım işkence çeşitlerini okurken içim daraldı. Bunları sizinle paylaşmaktan utandığım için silmek zorunda kaldım. Gerçekten fazlasıyla hak ettiğini düşündüğüm bir kişiye bu tür işkencelerin yapılmasını ister miydim, emin değilim. Nefret ettiğim birinin (sonuna kadar hak etse dahi) bütün bu işkencelere maruz kalmasından mutlu olur muydum acaba? Söz gelimi küçük çocuklara tecavüz eden birini ağır işkencelerden geçirmek içimi soğutur mu? Hoş, malum kişinin genel anlamda yarattığı tahribatın, insanlara verdiği zararın böylesine iğrenç bir fiille dahi mukayese edilemeyeceğini düşünüyorum.

İşin fantezi kısmı bir yana, kimsenin asla öğrenemeyeceği bir şey gelmiyor aklıma. Bu durumun bende biraz tedirginlik yarattığını bilmenizi isterim. İnsana ve topluma fayda sağlayacak, sömürüyü ortadan kaldırıp bütün insanlara adalet ve fırsat eşitliği getirecek bir şeyler yapmak isterdim. İlk bakışta böylesine iddialı bir işin altından kalkabilecek kişinin kendini ve yaptıklarını gizlemesinin anlamı yok gibi geliyor insana. Ama kazın ayağı öyle değil. Vatanına, milletine canı pahasına hizmet etmeye çalışan erdem sahibi kişilerin huzura kavuştuğu bir dünyada yaşamıyoruz ne yazık ki. Bu yüzden normal şartlarda yapamayacağım ama eğer imkân verildiği takdirde kimliğimi açık etmeden yapmayı arzuladığım bazı güzel şeyler olabilir.

Soru varsayıma dayandığı için fantastik öğelerden yararlanmak kaçınılmaz oluyor. Mecburen bu yoldan ilerleyeceğiz o zaman. Sınırsız kabiliyete sahip, bir süper güce ihtiyacım olacak. Bu fantastik kahramanımın kim olduğu önemli değil, adına ister Brahma, ister Zeus ya da kısaca Tanrı diyebilirsiniz. Ondan tek istediğim sözümü dinleyip bana itaat etmesi. İlk iş olarak kendisini çağırırdım yanıma. İnsanlara derdim ki bundan böyle bu sizin yeni Tanrınız, eski Tanrılarınızı, onların bütün dediklerini unutun. Doğal olarak önce karşı çıkacak insanlar. Ancak benim Tanrımı karşılarında görünce hepsi küçük dillerini yutacak. En güçlü silâhlar tesir etmeyecek Tanrıma. Karşı gelenler kendini ateşler içinde bulacak. Hadi diyeceğim, çağırın yüzünü göstermeyen bütün Tanrılarınızı, görelim bakalım sizleri ne kadar koruyabilecekler. Sonunda bütün dünya insanları benim Tanrı'mın gücünü kabul edecekler. Yıkın şimdi mabetlerinizi, bana secde etmenize de gerek yok dedirteceğim Tanrı'ma. Kurallar gereği hiç kimse bu yeni nesil Tanrı'nın tarafımdan yönlendirildiğini öğrenemeyecek. 

Tanrıma diyeceğim ki, git insanların arasına karış, adaletsizlik yapan olursa ortadan kaldır. Haksızlık edenleri yaptıklarına pişman et. Yalan söyleyenlerin dilini kes. Topluma faydalı kişileri yücelt zararlıları süründür. Kimse seni kullanmaya kalkmasın, böyle bir hataya düşen olursa önce onları yok et. Sana cennet, cehennemi soranlara yok öyle bir şey, hepsi burada dersin. Hurileri soranların ağızlarına acı biber sür, can yakanların misliyle yak canlarını diyeceğim.

Umarım böyle bir imkân verilir bana. Bakın o zaman nasıl cennete çeviririm dünyayı.    

20 yorum:

  1. Mr. Kaplan, benim sormak istediğim şeyin kapsamı çok daha dardı aslında 😅 Yani yapacağınız şey bir kerelik ve kimse bilmeyecek. Kimsenin hayatını büyük ölçüde etkilemeyecek, insanlık için küçük ama yapan kişi için büyük bir tatmin duygusu yaratacak basit şeyler. İşin içine Tanrı girince olayın boyutu epey büyür, gizlisi saklısı kalmaz gibi sanki mevzunun 😁

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlıyorum Mrs. Kedi ama ne yazık ki işin içinden çıkamadım. Bu konularda iyi olmadığımı kabul ediyorum. Farazi konuları gerçeğe çevirip anlam vermeye çalışıyorum. Sözgelimi son derece lüks spor bir arabayı sahibinin haberi olmadan alıp gezmek cezbetmiyor beni. Adamın arabasına habersizce el koymak heyecanlandırsa da lüks bir araba sahibi olmak bana anlamsız geliyor. Belki size tuhaf geliyor bunlar. Büyük hayallerim olmadığı gibi küçük hayallerim de yok benim. Futbolda topun gelişine vurmak diye bir tabir vardır ya, aynı onun gibi karşılaştığım olaylara göre davranıyorum. Bazen sevinç, bazen hüzün, bazen mutluluk bazen acı. Hayatı akışına bıraktım. Böyle daha mutlu hissediyorum kendimi. Normal şartlar altında yapmayacağım hangi şeyi yapabilirim sorusunun cevabı yok bende sanırım. Ya da şartları anormalleştirmek lâzım yeni bir şeyler yapmam için:))

      Sil
    2. Hayır Mr. Kaplan, hiç tuhaf gelmiyor. Hepimiz farklıyız :) Zevklerimiz, keyif aldığımız şeyler, hayallerimiz, arzularımız... Soruların tek bir cevabı yok tabi ki :)

      Yazdıklarınızı her zaman büyük keyifle okuyorum Mr. Kaplan :)

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim, ben de sizin yazılarınızı zevkle okuyorum:)

      Sil
  2. Yazılarınızı o kadar seviyorum ki,keyif saatime saklamak istiyorum,o yüzden sabah kahvemi içerken okuyacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu bana o zaman:) Ferah kahveler, keyifli okumalar:)

      Sil
  3. :) sen siyaseti uzaktan pasif izlemeyi sevdiğini sölüyon ya yine de konuyu hep aynı yere getiriyon yanii ne konu olursa olsun illa siyasete getiriyon, bir çıkamadın bu döngünden hihihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsan ülkemizde yapılan şey siyaset değil. Siyaset diye yapılan şey kanıma dokunuyor. Adam gibi siyaset yapılabilse severim elbette. Hiçbir siyasi partiye yakın değilim. Demokrasi eğitimli insanlar için güzel bir yönetim şekli. Bildiğim kadarıyla hiçbir parti siyasal partiler yasasının değiştirilmesini istemiyor. Halk vekilini seçmiyor, parti başkanı kendi yardakçılarını dayatıyor halka. Dolayısıyla halk temsilcilerini değil parti başkanını, bir başka deyişle demokratik yoldan diktatörünü seçiyor. Benim ve yediden yetmişe halkın büyük çoğunluğunun her konuyu siyasete getirmemesi için bu cendereden kurtulması gerekir. Siyasetçiler görevini yapmadığı için çenemize vuruyor, konuşuyoruz işte. Tut birini vur ötekine, kafaya takmamak lâzım aslında ama takılmayacak gibi de değil ki:))

      Sil
  4. Günaydın :) Adaletsizlikleri ve kötülüğü ortadan kaldıran bir tanrı olsaydı keşke, daha yaşanası bir dünya olabilirdi gerçekten.İnsanlar neden insan olabilmeyi kendi kendilerine beceremez o da tuhaf geliyor bana, insan olabilmek için ille de bir şeylerden korkmak mı gerekir, tanrıdan, yasadan. Çok mu zor başka bir canlıya zarar vermeden yaşamak. Kadına, çocuğa, hayvana, bitkiye aklım almıyor, biri bir duvara güzel bir resim yapıyor diğeri gelip karalıyor bunun altındaki şeyi anlayamıyorum işte neden yani amaç ne ne geçti eline.Tanrının sopası olmalıydı kuşkusuz, arada bir birilerine dokundurmalıydı gökten indirip :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tünaydın:) Ben şahsen olayı çözdüğüme inanıyorum azizim. Her insanın doğuştan gelen iyi ve kötü nitelikleri var. Bazıları fıtrat diyor buna. Kötülük insanın yaradılışında var yani. Egoizm, hırs, kıskançlık, nefret, kibir gibi duygular... Ayrıca çevre faktörünü de hesaba katmak lâzım. Durum böyle olunca hiçbir şeye şaşırmıyorum. İnsana bu özellikleri veren Tanrı'nın ne amacı olabilir? Sopa kullanmasına gerek yok Tanrı'nın. İnsanlara sevgiyle yaklaşabilir, bahsettiğim kötü duygulardan arındırabilir pekâlâ. O zaman kötülük ortadan kalkar, mutlu olur insanlar. Adaletin hüküm sürdüğü bir ortamda, birbirimize yardım eder, hoşgörülü davranır, saygı duyar ve sevgi dolu yaşarız. Her ne kadar olayı çözdüm diye başlasam da Tanrı'nın niyetini ve yaşamın gayesini anlamakta zorlanıyorum hâlâ:))

      Sil
  5. Sanki işkenceyi hakedenler birden fazla gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O bir kişi olmasa, bu kadar zulüm olmazdı bence. Adolf Amcayı rahmetle anıyorum. İşkenceyi hak eden çok, umarım hak yerini bulur, yaptıkları yanlarına kalmaz.

      Sil
  6. Yazınızı okumadan önce sayfanızda yıldızlar arasında "Dikkat şiddet içerir" yazısı dikkatimi çekti. Bir an durdum, son yıllarda bireysel, toplumsal şiddet olayları alabildiğine çoğaldı. Kapkaranlık, acımasız bir dünyada yaşamak istemiyorum. "Yazdıktan sonra silinmiştir" yazısını görmesem de yazınızı okurdum. İyilikten yana insani düşüncelerinizi biliyorum . Tüm isyankarlığınıza rağmen masumsunuz, artık tanıyoruz sizi.
    Yazınızın sonunda düşüncelerim bir noktada toplandı: Sizin "Suç ve ceza" kavramınız bir gücü zorunlu kılıyor. Ancak bu güç adaleti sağlayabilir, haklıyı haksızdan, masumu suçludan ayırt edebilir. Bu gücün tarafsız, demokratik ve hakkaniyetçi olması gerekir. O zaman oyum sizden yana. Ah keşke iyilerle kötüler bilinebilse, toplumsal kurallar, yasaklar herkese eşit biçimde uygulanabilse, cennet cehennem kavramları herkesin vicdanında oluşabilse... Sanırım o zaman hayallerimiz de tertemiz olurdu.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağaç Ev Sohbetlerini sevmemin bir nedeni de daha önce hiç aklıma gelmeyen konular hakkında düşüncelerimi sorgulama fırsatı vermesi. Bu haftanın konusu da beni hayli düşündürdü. Şöyle ki, hem şahsıma hem de topluma en büyük kötülüklere imza atmış bir canavara karşı kendime zarar gelmeksizin ne tür cezalar verebilirim? Gerçekten bunu yapabilir miyim? Bu kararımdan dolayı en ufak bir rahatsızlık hisseder miyim? Sonra o yıldızlar arasına en adi işkence türlerini sıraladım. Bunları gerçekten hak ettiğini düşünüyordum. Biraz düşündükten sonra nasıl olduysa rahatsız etti bu düşünce beni. Hedef aldığım kişinin başına felaketlerin en büyüğü gelsin, kılım kıpırdamaz dedim ama bu konuda başıma hiçbir şey gelmemesi durumunda bile olaya dahil olmak istemediğimi anladım. Kısaca belasını gitsin başka yerden bulsun, beni karıştırmasın.
      Yukarıda Aytacraft'ın yorumuna yazdığım cevapta belirttiğim üzere insanın doğasında olan bazı kötü nitelikler var. Yasalarla, cezalarla bunun önüne geçmek olası değil. Vicdan dediğimiz kavram keşke her insanda yeterince görevini yapabilse.

      Sil
  7. Siz konuya çok farklı bir açıdan yaklaşmışsınız gibi geldi bana. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu varsayıma kayınca bende film kopuyor sanırım:))

      Sil
  8. Tam da ben yazmışken, insanların çoğu ceza almayacaklarını bilseler neler neler yaparlar diye. Tabii soru daha iyi niyetli, minimal içerikli anladığım kadarıyla:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk aklıma geleni yazdım:) Onca yaşanandan sonra başka bir şey de gelmedi aklıma doğrusu.

      Sil
  9. Huhuuuv :) Ütopik ama, herkes yaptığının karşılığını anlık olarak alsaydı dünya daha güzel bir yer olurdu evet.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç gelen adalet, adalet değildir. Şüphesiz. Haklısınız. Elbette. Peki dünyanın daha güzel olmasını istemeyen kim? Tiz bulun bana hemen onu:)))

      Sil