Yazar Gülseren Budayıcıoğlu
Sayfa Sayısı: 399
Yayınevi: Remzi Kiatbevi
Türü: Roman - Psikolojik
Kitap Hakkında: Gülseren Budayıcıoğlu'nun "Hayata Dön" kitabına başlamadan evvel "Bu son, yazarın başka kitabını okumam artık" diyordum. Hasta diyalogları, kader örgüsü, yalnızlık, sevgi noksanlığı vb. konu başlıkları altında her şeye hakim, işini bilen, başarılı ve her bakımdan kusursuz bir tabloya kendini yerleştiren bir psikiyatr hanımın anılarından alacağımı aldığımı düşünüyordum. Bu duygu ve düşüncelerle okumaya başladığım Budayıcıoğlu'nun kitabı beni ters köşeye yatırdı. Onun kolay anlaşılır ve sağlam ifade tarzı okuru içine çekip sürüklüyor, hatta bazen duygulandırıp gözlerini yaşartıyor.
Peki nedir bu kitabı yazarın diğer kitaplarından farklı kılan? Kaderin defalarca sillesini yemiş bir insanın yani "Ala"nın yaşam mücadelesini ele alış tarzı. Yazar yine değişik hastalarıyla yaptığı mülakatları aktarıyor kitabında. Hastaların her birinin ilginç yaşam öyküleri var. Ama "Ala"nınki başka. Bu yüzden sadece "Ala" nın yaşam öyküsü yer alsa daha güzel olabilirdi sanki.
"Ala" nın öyküsü kitabın ilerleyen sayfalarında çıkıyor karşımıza. Yazar her ne kadar bu öykülerin gerçekte yaşanmışlıkların üzerine kurgulandığını iddia etse de kurgusal tarafın ağır bastığını düşünüyorum. Aslında yaşanmış bir öyküyü yazmak yaşanmamış olanın kurgulanmasından daha kolay. Yazar öykülerin geçtiği yeri kendi kliniği, hastaları ve kendini de yapıtının kahramanları yapınca bir taşla iki kuş vurmuş olduğunu düşünmüş olabilir ki bu da kendisinin hakkıdır.
Kitabı çok beğendim ve rahatlıkla tavsiye edebilirim. Diğer taraftan görüşmeler boyunca süregelen diyaloglarda psikiyatr ve hastanın aynı kültür, bilgi seviyelerindeymiş hissinin verilmesini yadırgıyorum. Kim bilir, belki de kitapta kurgusal özelliğin hakim olduğunu iddia etmemin temelinde bu yadırgama durumum etkili olabilir. "Ala" nın hikayesi tamamen kurgusal olsa bile karakterler ve konu tam olarak oturmuş görünüyor. Bu yüzden eserin örgüsü zaman zaman inanılması güç olayları içerse de kitap duygusal olarak okuru içine çekiyor. Mesela kitabın yazarı olan psikiyatr hanımın hastası olan bir kişi ile dışarıda yemek yemesi, hastayı evinde ziyaret etmesi beklenen davranışların ötesinde. Fakat olayın akışında bu durum bile doğal geliyor okura.
İstanbullu Gelin adıyla TV de yayınlanan dizinin senaryosu bu kitaptan esinlenmiş. Ben diziyi izlemedim. İzleyenlerle yaptığım görüşmelere dayanarak, film senaryosunun kitabın konusunun fazlasıyla dışına çıktığı anlaşılıyor.
Psikiyatri biliminin anlaşılması, tarihi olaylar hakkında yerli yerinde verilen kitabi bilgilerin normal sohbet esnasında veriliş şekli ne kadar eğreti dursa da ilgi çekici. Freud, Hitler'in sosyal yaşantıları ve onların davranış özelliklerine, Tutankamon efsanesinden Eva Peron'un yükselişine kadar tarihin ibret verici hayat hikayelerine dokunan yazarın beşinci kitabını da okumaya karar veriyorum.