Yazar: Gülseren Budayıcıoğlu
Sayfa Sayısı: 352
Yayınevi: Doğan Kitap
Türü: Roman
Kitap Hakkında: Kitaba geçmeden önce yazardan bahsetmek gerektiğini düşünüyorum bu kez. 1972 yılında A.Ü Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra psikiyatr dalında uzman olan Budayıcıoğlu üniversite yıllarında TRT Ankara Televizyonunda açılan sınavı kazanarak kadrolu spiker olarak görev yapmış. Bu yönü ile kendine güvenen, hırslı bir karakteri var, başarılı da aynı zamanda. Uzun yıllar serbest hekim olarak çalıştıktan sonra Ankara'da Türkiye'nin ilk özel psikiyatri kliniğini kuruyor. İşleri daha da büyüterek İstanbul'da iki merkez daha açıyor ve yanında profesörler ve onlarca uzman psikolog-psikiyatr çalıştırıyor. Bugüne kadar roman dalında beş kitap yazmış. Genel olarak yazdıkları yazarın hastalarıyla yaptığı mülakatların bir özeti. Bunun yanı sıra yeri geldiğinde gelişen olayların değerlendirmesini yapıyor, düşüncelerini aktarıyor ve bazen de kendi hayatından örnekler veriyor. Her ne kadar bütün yazdıklarının gerçek hayat hikayelerinden kurgulandığını belirtmiş olsa da bunların ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu bilmiyoruz. İki kitabını okuduktan sonra yazarın müteşebbis ve reklam, pazarlama stratejileri konusundaki uzmanlığının hekimliğini geride bıraktığını söylemek yanlış olmaz sanırım.
Kitaba gelince; Yazım dilini ve sürükleyiciliğini beğendiğimi söyleyebilirim. Roman karakterleri ülke coğrafyasında karşılaşılması muhtemel kişilik özelliklerine sahip. Buna rağmen vay canına, bu kadar da olur mu? diyeceğimiz davranış ve kişilik özellikleri ilgi uyandırıyor. Romanın baş karakteri kitaba adını veren Camdaki Kız değil bana göre. Baş karakter kızın aşık olduğu ve kişilik olarak tamamen zıddı olan Hayri. Yazar çocukluk çağında içinde bulunulan ortamın ve yaşananların yaşam boyunca etkisi olacağını, en önemlisi kaderin daima çocukluk yıllarındaki yaşantıya göre şekillendiği savında. Bu rotanın her zaman mutluluk getirmeyeceğini, insanın önüne çıkan bazı fırsatları değerledirerek kaderinin akışını değiştirebileceğini ileri sürüyor.
Baş kişi Hayri, tam bir kıro. Ama üç kadını birden idare ederken onları mutlu ediyor aynı zamanda. Karşısına çıkan kadınların özelliklerine göre onlara nasıl davranılacağını biliyor. Bu nedenle dayakla terbiye edilen nikahlı karısı, üniversite mezunu aşığı ve gece kulübünde laz karısı da Hayri'ye kör kütük aşık. Üstelik birbirlerini tanıyor, biliyorlar bu kadınlar. Yazar, kendi mesleği gereği bir detektif gibi her birinin çocukluklarına inerek olayları çözmeye çalışıyor.
Şunu da söylemeden geçmeyeyim: Gülseren Budayıcıoğlu'nun bu kitabını okuyanlardan pek çoğu yazarın özel kliniğinde alıyor soluğu. Kitabın içinde özel kliğinin her ayrıntısı ve hastalara ne kadar iyi davranıldığı, çalışanların ne denli uyum içinde çalıştığı özellikle vurgulanıyor. Velhasılı kitabın hasta sayısında ciddi bir artış yarattığını tahmin etmek zor değil. Bu durum, yazarın roman sayısının artmasında etkilidir belki de. Yine de kitap kendini okutuyor mu, evet okutuyor.
Son paragrafta bahsettiğiniz kliniğin reklamının yapılmasını hiç hoş bulmadım. Yazarın özgeçmişine yakıştıramadım açıkçası. Elinize sağlık:)
YanıtlaSilGülseren Hanım'ın Ankara'da açtığı özel psikiyatri kliniği hakkında "şikayet var" ve "ekşi sözlük"te yapılan yorumlar kitaplarında anlattığından çok farklı. Eğer amaç para kazanmak ise bunda başarılı. Yazarlığı hekimliğini, hekimliği de yazarlığını besliyor. Etik bakımdan ticaretin her iki dalda ön plana çıkması hoş bir durum değil elbette. Teşekkürler:)
SilYakın zamanda, ekranlarda izlenme rekorları kıran İstanbullu Gelin dizisi de Gülseren Budayıcıoğlu'nun eserinden uyarlanmış.Yazarın akıcı bir dili var.Ve evet çok haklısınız kendi pr ve pazarlamasını da çok iyi yapıyor.
YanıtlaSilEvet, bir de TV dizisi uyarlanmış yazarın "Hayata Dön" adlı psikolojik romanından. Diziyi seyretmedim ama dizide bile özel kliniğindeki odasının bile stüdyo olarak olarak kullandığını biliyorum. İstanbullu Gelin sayesinde de epey müşterisi olmuştur kliniğin. Tüccarlık on numara :)
Sil