Aşk dediğimiz şey, arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir demiş Montaigne. Bana göre aşkı tanımlayan en güzel sözlerden biridir bu. Ne zaman, nereden geleceği belli olmaz. Kimi aşkı arar deliler gibi, kimi de aşık olur, delirir.
Platon "Aşk, bir şuur kaybıdır" diyerek aşıkların akıllarını yitirdiklerini iddia etmiş yıllar önce. Haksız da sayılmaz hani. Delilerin intihar ettiği vâki değildir. Bir delinin intihar ettiği söyleniyorsa biliniz ki onun şuuru bir süreliğine geri dönmüştür. Delilikte şuurun gel gitleri aşkta farklıdır. Aşkta şuur bir gitti mi dönmez geri. Ta ki aşk sona erene kadar sürer bu durum. Aşkın yerini şuur alır.
Türlü sözler söylenmiş aşk üzerine. Aşk aklını alır başından insanın. Hiçbir karşılık beklemeksizin bağlar seni aşk, onun kölesi olmak istersin. Karşısında erirsin, eridikçe küçülürsün. Ateşler içinde yanarsın nedenini düşünmeden, uykuların kaçar, doluya koyar olmaz boşa koyar dolmazsın.
Her bakışı derinden çizilir yüreğine, unutamazsın. Her adımında, soluk alıp verişinde, kalbinin her atışında onun adını duyarsın.
Bir hiç olma durumudur aşk. Her şeyde o vardır, sen hiç yoksun. Onunla var olmaya çalışırsın. Ateşler içinde yanmaktan mutlu olursun. Ödün patlar bir sözle onu inciteceksin diye. Korkarsın konuşmaya bu yüzden, saklarsın kendini. Hiç olursun yanında.
Aşkın şiddeti, derecesi olmaz. Ya vardır, ya da yoktur. Bu yüzden tek kişiliktir aşk. Çaldı mı kapını feleğini şaşırırsın. Öyle randevu falan bekleme. Çat kapı gelir, anlayamazsın. Bir ses, bir söz, bir bakış ya da hareket yakar çıranı.
Aşk onun kusursuz olduğunu kabullenmektir. Suçu daima kendinde aramaktır. Karşılık beklememek, karşılık beklemeden onu hoşnut etmeye çalışmaktır.
Ne bir sevgidir aşk ne de tutku. Ne olursa olsun vaz geçememektir. Onu kaybetme korkusudur. Ondan başka her şeyi anlamsız, gereksiz ve fuzûli görmektir. Kelimelerin boğazda düğümlendiği bir çıkmaz, gururun ayaklar altına alındığı bir mecradır aşk.
Aşk bütün benliğinizle ona kendinizi teslim ettiğiniz ruh halidir. Hiçliğin içinde var olma nedenidir. Yağmur altında sırıl sıklam ıslanırken onu düşünmek ve bu durumdan büyük haz duymaktır.
Marazi, mazoist bir durumdur aşk. Acısı heyecan ve mutluluk verir. Hesaba kitaba gelmez. Aklınızı başınızdan alır. Karakterinizi değiştirir. Kendinizi tanıyamazsınız. Bazen hayata küser bir mucize bekler, bazen coşar dağları delersiniz.
Aşk biter mi? Gerçek aşk bitmez. Zamanla küllense de içindeki kor ateş biraz eşelenmeye görsün, başlar yeniden. Ancak aşk ölümsüz değildir. Evet, aşk ölür bazen. O küllerin içindeki kor nefrete bile dönüşebilir. Aşkı bir kıvılcım başlatır, bir kıvılcım söndürür.
Sonsuz aşk platoniktir Çünkü o erişilmez olandır. Erişilebilen aşk ise en kalın çelik halattan daha kuvvetli en ince pamuk ipliğinden daha zayıf bir bağdır. Böyle zıtlık ve çelişkili bir dünyadır aşk, mantık aranmaz. Meselâ incir çekirdeğini doldurmayan küçücük bir tartışma dahi bozar büyüyü. Çünkü köleler sahipleriyle tartışamazlar. Kölelik aşkın yanında muazzam bir özgürlüktür. Aşk kayıtsız şartsız teslim olmaktır, itaattir. Ben yoktur aşkta, biz de yoktur. Varsa yoksa sadece o'dur olan.
Aşık olan hesap sormaz. Çünkü en iyi hesabı o bilir. Ne giyse yakışır, nereye gitse ya da hiçbir yere gitmese hakkıdır. Yedikleri en güzel, sevdikleri sevdiğin, sevmedikleri nefret ettiklerindir.
Bir araya gelince aşkın ömrü kısalır. Çünkü aşk esarettir ama özgürlüğü sever. Sahiplenmeyi hiç hazzetmez. Evlilik bu yüzden katilidir aşkın. Paylaşmak yoktur aşkın kitabında, olanı ona vermek, kalanıyla idare etmektir aşk. En büyük mutluluk onu karşında görmektir. Ondan bir şey istememektir. Kör kütük sevdalansanız, çok arzulasanız dahi ondan sizi sevmesini bekleyememektir.
Aşk zor bir şeydir azizim, eğer kendinize işkence eden mazoist yanınız yoksa. Hoş, bu meret tercih şansı birakmaz adama ama yine de bilin bunları. Aşk ölünce birden şuur gelir yerini alır. Bu sefer egoizm, sen ben çatışmaları, sen böyle dedin, ben böyle anladım tartışmaları başlar. Akılla çözemezsiniz sorunları kavgalar başlar. Döner aşkı ararsıniz. Ama o sizi bir daha dönmemek üzere terk etmiş, şimdi kim bilir nerede, kimin kalbine yuvalanmıştır.