KATEGORİLER

18 Kasım 2020 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 65


Ağaç Ev Sohbetlerine yeni bir arkadaş şeref vermiş, bu haftanın konusunu öneren Kırmızı Ruh. Sevgili DeepTone tarafından organize edilen bu sohbet platformunda yeni arkadaşları görmek sevindirici. İşte haftanın konusu:

İnternet Arkadaşlıkları & Dostlukları

İnternet üzerinde farklı platformlarda ve değişik amaçlarla arkadaş arayan çok fazla sayıda insan olduğunu biliyorum. Normal (başka bir sıfat bulmakta zorlandım) arkadaş yerine internet ortamında sanal arkadaşlık tesis etmeyi niye tercih eder bir insan? Bu soruyu zaman zaman kendime de sorarım. İnsanlar kendilerini daha özgür mü hissediyorlar bu ortamda? Sanal ortamda arkadaşlık, dostluk kurmak, toplumdan bir kaçış, sosyo-psikolojik bir sorun mu?
 
Elbette burada sanal arkadaşlık ve dostluklar üzerine psikolojik ve sosyolojik bir değerlendirme yapacak değilim. Bu konuyu işin uzmanlarına bırakmakta yarar var. Ben konuyu kendi açımdan ele alıp düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Internet üzerinden yapılan sohbet ve yazışmaların insanın ihtiyacı olan bir boşluğu doldurduğuna inanıyorum. Diğer taraftan bu ortam her türlü kötü niyetli kişilere de açık bir yer. Bu nedenle tedbirli olmak gerekir. Eskiden mektup arkadaşlıkları vardı, yurt içinden ve yurt dışından insanlar uzak mesafelerden birbirine dokunmaya çalışırdı. Şimdi mektuplaşmak tarihe karıştığı için internet sohbetleri ve mesajları ile kurulan dostluk ve arkadaşlıklar gündemde. Bu tür arkadaşlıklarda herkesin beklentisi farklı olabilir. Benim beklentim farklı düşüncelere de sahip olsak seviyeli, saygılı, dürüst, ortak ilgi alanlarımın olduğu insanları tanımak, onların fikirlerinden faydalanmak ve düşüncelerimi paylaşmak. Bu bir beklenti de değil aslında. Gider o vasıftaki kişileri bulurum, onlar da beni bulur. Bazen çok güzel öyküler okurum kalemlerinden. Bazen yazılarında daha önce hiç duymadığım bir kelime, bir sanatçı ya da bir eser geçer. Hemen araştırır bilgi eksikliğimi tamamlarım. 

Yukarıda bahsettiğim çerçevede internet üzerinde arkadaşlık ve dostluk kurduğum tek platformun blog olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bana sanal bir dünyanın ötesinde bir duygu veriyor buradaki dostluk. Bir facebook ya da Instagram gibi değil. Çünkü burada kendimizi ifade etmek için ya da karşımızdakini anlayabilmek için daha çok emek veriyoruz. Burada like'lar, gülen suratlar, başkasının sözlerini laf olsun diye birbirine göndermek yok. Bazen birbirimizin gönül tellerine dokunuyoruz. Örneğin tesadüfen rastladığım bir blog arkadaşımızın ilk kez okuduğum yazısında anlattığı gerçek bir hayat öyküsü beni inanılmaz ölçüde etkilemişti. Aynı yazıyı göz yaşları içinde okudum defalarca. Eşime okudum, çevremde sevdiğim insanlara okudum. Yok, aslında okuyamadım desem daha doğru. Her okuma girişimimde gözlerim doldu, tıkandım, tamamlayamadım. Bilmiyorum nedenini gerçekten. Eminim ki onunkinden çok daha dramatik öyküler var hayatta. Belki benim aşırı duygusal bir yapım. Belki de onun yazıyı kaleme alış şekli. Bu bence gerçek bir dostluğun başlangıcı oldu. Yazısını görünce ya da yazıma bir yorum yapınca mutlu oluyorum. Yorumlarda uzun uzun tartışıyoruz. Fikirlerimizin örtüşmediği durumlarda bile saygılı bir şekilde birbirimize düşüncelerimizi aktarabiliyoruz. Bu şekilde iletişim kurduğum diğer bazı arkadaşlar var. Bazen düşünürüm; acaba sıcak ilişki kurduğumuz bu arkadaşlarla tanışsak ilişkimiz aynı şekilde olur mu diye? Yoksa büyü bozulur mu? Açıkçası bilmiyorum. 

Özetle internet arkadaşlığı ve dostluğu deyince benim aklıma blog arkadaşlığından başka bir şey gelmiyor. Bugüne kadar arkadaşım olsun ya da olmasın blogumda hiçbir saygısız yorumla karşılaşmadım. Ve kim ne derse desin en azından yazışma yaptıklarım arasında blog arkadaşlık ve dostluğunu gerçek hayattaki arkadaşlarımdan üstün görüyorum. 

33 yorum:

  1. Blog camiası özel ve güzel bir camia. Herkes kendince bilgi birikimlerini, emeklerini, düşüncelerini paylaşıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz çok doğru. Her şeyden önce özgür ve sıcak bir ortam. Okuma ve yazma ihtiyacımızı karşılarken birbirimizden yeni şeyler öğreniyoruz. Hiçkimsenin birbirinden bir beklentisi yok. Daha ne olsun:)

      Sil
  2. Selam..bloğunuza izleyici butonu eklemeyi düşündünüz mü..takip etmek isterim..Blog paylaşımları kaliteli ve iyidir..sanırım 10 yıl oldu benim..sosyal paylaşımlar.kitap film diziler.sevinçler hüzünler..guzeldir..paylaşmak.iyi gelir..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba:) Bloğumda izleyici takip butonu mevcut. Eğer sayfanın altındaki web sürümünü görüntüle butonuna basarsanız sağ sütunda izleme butonunu görebilirsiniz.
      Siz epey eskiymişsiniz blog aleminde:) Umarım daha uzun seneler blog dostluğu sürer. Evet, paylaşmak güzeldir:)

      Sil
  3. eveeey katılıyom sanaa, sonda sölediklerineee, bence de burda daha iyi arkadaşlarımız var, blogçular biricik :) önceki paragraflar yine ciddiliydi onlar bile doğruydu ha ha haaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep, beni hep ciddi buluyorsun sen:) İnsanları güldürmek ağlatmaktan çok daha zor. Sen bu zoru başarıyorsun, senden biraz ders almam lâzım:)
      Evet bizim blogçuların hepsi iyi, çevreyi genişletmek istiyorum ama senin kadar hızlı okuyup yorum yapamıyorum. Bak ne diyeceğim: Blogçular olarak cumhuriyetimizi ilân edelim, seni başkan seçelim, şüphesiz bu ülkeyi daha iyi idare ederiz:))

      Sil
  4. katılıyorum burası çok özel. daha çok emek veriyoruz anlamak için ama anlıyoruz en sonunda ve anlaşılıyoruz. ben bu duyguları seviyorum. birbirimizi hiç görmeden saygı duyuyoruz, fikirlerimizi paylaşıyoruz, yeri geliyor bir konuyu tartışıyoruz. insanı mutlu ediyor bunlar. gerçekte görüştüğümüz arkadaşlarımızla böylesine seviyeli kültürlü veya duygu yüklü konuştuğumuz anlar çok nadirdir bence. oysa biz blog dünyasında hep bunu yapıyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle:) Öncelikle saygılı ve seviyeli bir ortam. Bilmiyorum belki bazı tatsızlıklar olmuştur ama ben blog yazdığım günden beri sevgi ve saygıyı bozan hiçbir şeyle karşılaşmadım. Nadiren ne idüğü belirsiz sayfası olmayan, aslında keriz avlayan web adresleri, reklâm amaçlı yorumlar gelse de ilk fırsatta bunları siliyorum:)
      İyi ki blog var, iyi ki sizler, hepiniz varsınız:)

      Sil
  5. İşte blog arkadaşlığının en çok hoşlandığım yönü. Birbirimize ışık çakıyoruz. Sanal dünyanın karşısındakine ben normal hayat dedim, sen gerçek hayat. Var olmak nedir diyorsun, sanal dünyadaki bizler aslında yok muyuz?
    Bana göre gerçek olan burası fiziki yaşadıklarımız yalan. Zaman geçiyor, biz burada iz bırakıyoruz. Bazen blog arkadaşlarının ve benim yazdığım eski yazılara bakıyor ve neler yapmışız, neler düşünmüşüz okuyorum. Bu bana büyük zevk veriyor. Bazen zaman içinde değişip geliştiğimizi fark ediyorum. Günlük için de harika bir ortam. Ne yaptım, ne yiyip ne içtim, nereye gittim değil günlükten kastım. Belki o günkü düşündüklerim, ruh halim, yeni öğrendiğim bir konu ya da başka bir blogta gördüğüm ve beni etkileyen bir konu günlük konusu olabilir. Şimdi kafamda böyle bir şey var aslında, kendimi buna hazırlamaya çalışıyorum.

    Diğer taraftan yaş, cinsiyet, dil, ırk, din farkı olmadan herkesin birbiriyle iletişim kurduğu bir platform, bildiğim kadarıyla bu kadar geniş çerçevede başka bir oluşum yok. Meselâ senin genç biri olduğunu biliyorum yazılarından. Genç birinin dünyaya nasıl baktığı benim için önemli. Çünkü sizlerde geleceği görüyorum. Yaşı kemale ermiş kişilerin düşüncelerini, tecrübelerini öğrenmek de harika bir duygu. Özetle insanı ve hayatı tanıyoruz burada aslında:)

    YanıtlaSil
  6. Blog arkadaşlığı bence de bu alemde en güzeli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüzde yüz katılıyorum, çıkarsız, beklentisiz...

      Sil
  7. Blogger olan herkesin ortamdan ve kurulan görünmez ama hissedilen bagdan memnun olması sahiden kıymetli bir şey.Malum , bir husus üzerinde herkesin memnun olmasını sağlamak pek kolay bir iş değil. Zor olanı başardığımız ortada :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle:) Aslında önyargının olmaması, içtenlik ve empati biraz daha öne çıkıyor burada. Kimsenin kimseyle alıp veremediği bir şey yok, düşünce ve bilgi alışverişinden başka. Gerçek dostluk bu olmalı:)

      Sil
  8. Tanımasan da insanların kalbine dokunabildiğini bilmek çok güzel bir duygu blogger bu yüzden çok iyi geliyor 🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette:) Sanal dostluk gerçek dostluk, sahiplenme yok, güzel bir alışveriş. Win win:))

      Sil
  9. Ucundan kıyısından azcık üstüme alındım yazınızı :) Benim bir çok sevdiğim bloglar var; bir de çok sevdiğim blogger arkadaşlarım, dostlarım var. Siz onlardan birisiniz. Biri de tahmin edeceğiniz üzere bendeki yeri bambaşka olan, candan ötem Sadece C. yani Ceren. Yine çok sevdiğim Handan abla ve seçtiği müziklerle, kelimelerle çoğu zaman tam da o andaki hislerime tercüman olan Momentos var. Benim de acaba yüz yüze görüşsek bu büyü bozulur mu diye merak ettiğim zamanlar oldu. Bence büyü bozulmaz ama yüz yüze olmaya adapte olma sürecinde biraz çekingenlik olabilir belki :) İyi ki bloglar var, iyi ki yazıyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, paylaşıyoruz. Bence günlük hayattaki zoraki tanışıklıklardan kat kat gerçek arkadaşlıklar kurabiliyoruz bloglar sayesinde. Çünkü kendimizi saklamıyor, aksine açık açık anlatıyoruz. En azından bazılarımız için böyle :) Bu hafta ben de yazarak katılırım umarım Ağaç Ev Sohbeti'ne :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence bir sakıncası yok Mrs. Kedi:) Teşekkür ederim, bahsettiğiniz arkadaşların yazılarından ben de çok besleniyor ve hayranlıkla kendilerini takip ediyorum.
      Ya, bana yüz yüze görüşürsek bu büyü bozulur gibi geliyor. Neden derseniz, cevabını bilmiyorum. Belki bir his. Çünkü burada gerçekten de büyük bir saflık ve temizlik var. Hani yıllarca arkadaşlık eden bir çift evlendikten bir ay sonra boşanıp meğer birbirimizi hiç tanımamışız diyorlar ya, aynen onun gibi bir şey sanki. Belki böyle bir dostluğun devamını istiyor ve bunun için birbirimizi incitmemeye, saygılı olmaya gayret ediyoruz. Ama tam olarak o da değil. Çünkü en zıt düşüncelerimizi bile saygı çerçevesinde birbirimize aktarabiliyoruz. Yani biz buyuz diyoruz. Kimsenin birbirini beğendirme kaygısı yok. Fakat bütün bunlar bir heyecan, bir sevginin, bir dostluğun temelini atıyor. Ne kadar uzakta olursak olalım yine birbirimize yakın hissediyoruz. Blog platformunun büyüsü belki. Evet, kendimizi saklamıyor ve açık açık düşüncelerimizi, ruhumuzu paylaşıyoruz. Kendimizi başka türlü göstermek için bir nedenimiz yok çünkü. En azından blog arkadaşlarım için (yazılarımı okuyup yorum bırakanlar ve yazılarını okuyup yorum bıraktıklarım) böyle düşünüyorum.

      Okumaya, bazen okuyup yorum yapmaya yetişemediğim çok değerli blog yazıları görüyorum. Önemli sayıda kaçırdıklarım var aralarında. Mesela "verbum non facta" bunlardan biri. Yukarıdaki sohbet yazımda hepsinden teker teker bahsetmedim, çünkü arada mutlaka atladığım arkadaşlar da olabilecekti. İsim vermeden sadece birinden bahsettim, o da anlamış zaten:)

      Yazınızı bekliyor ve candan ötenizin entropisinin en kısa zamanda düşmesini ve yuvaya dönmesini diliyorum:)

      Sil
    2. Mr. Kaplan, blog aleminde kendimizi başka biri gibi göstermek için sebebimiz yok demişsiniz. Derin düşüncelere daldım. Gerçek hayatlarımızda kendimizi her daim olduğumuz gibi ortaya koyamıyor olmak ne kadar acı aslında değil mi? Zaman zaman farklı sebeplerle bazı fikirlerimizi kendimize saklamayı tercih ediyoruz ya da saklamak zorunda kalıyoruz. Ya da anlatacaklarımızı dinleyecek/anlayacak muhatap bulamıyoruz bazen. Belki de bu sebeplerle de blog dünyasında olmak iyi geliyor hepimize.

      Sil
    3. Evet. Ve bunun bize çok enerji kaybettirdiğini (hay Allah, yine entropi çıktı karşıma!) düşünüyorum. Kendimizi saklamak ya da başka şekilde göstermek zorunda kalmak tamam da bunu tercih eder miyiz? Mesela buna blog ortamında ihtiyacımız olmadığı gibi tercih etmiyoruz da. Enerjimizi yükselten birini bulmak zor yasaya göre:) Ama zor da olsa mevcut enerjimizi asgari düzeyde zayii edecek muhataplarımızı bulabiliriz sanırım. Blog dünyası bu yüzden tercih ettiğimiz bir yer. Yaşam süresini uzatıyor desem espri yaptığımı sanmayın lütfen:))

      Sil
    4. KuyruksuzKedim ne güzel yazmış :) aynen onun saydıkları ve siz de değerlisiniz benim için. Benim, bloglardan tanıdığım bir kaç kişi var. Ben İstanbul'dayken haftasonları buluşup İstanbul kültür gezileri yapar, shbet ederdik. Halen de devam etmekte dostluklar. HayalKahvem, PelininPembesi ve bir kaç kişi daha.. deme o ki, yazılarda buluşan kafalar, kalplerde sözlerin ve gözlerin derinliği ile daha da tatlanıyor. :) Sevgiler,

      Sil
    5. Çok teşekkürler:) Sizin blogunuzu da ilgiyle takip ediyorum. Blog dostlarının yüz yüze gelmesi konusunda büyünün bozulacağı yönündeki düşüncemde ben yanılmış olabilirim belki. Siz ve Mrs. Kedi benim kadar karamsar değil bu konuda:) Haklı olabilirsiniz, instagran, twitter ve bunun gibi diğer platformlar için zor ama blog arkadaşlığının yeri müstesna tabii:) Sevgiyle:)

      Sil
  10. İnstagramda çok fazla şey var ve akış çok hızlı. Orada arkadaşlık zor bence. Twitter gündem, haberler oldu. Açıkcası benim doğru haberi almak için kullandığım yer orası. Dediğiniz gibi blog dünyasında insanlar daha bir samimi. Belki de yüzyüze olmamanın verdiği rahatlık, konuşamadığı şeyleri yazabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım instagram, twitter de kontrol başkalarının elinde. Gündem yaratılıyor devamlı. Oysa blog bana göre daha bağımsız. İstediğinizi yazıyor, istediğinizi okuyorsunuz. Yani daha bireysel. Konuşamadığı şeyleri yazmak konusunda bence twitter, instagram daha önde. Bir sürü fake hesap var. Blog dünyasında diğerlerine göre çok daha seviyeli bir iletişim söz konusu. Diğer medyadaki yorumlara bakıyorum, küfür, hakaretten geçilmiyor. Bilmiyorum, ben yüze söyleyemediğim bir sözü blogumda hiç yazmadım. Belki insan daralır, bazı duygularını hatta sırlarını paylaşır, o başka:)

      Sil
  11. "Bir birimizin gönül teline dokunmak" ne güzel bir benzetme olmuş. Yüz yüze gelinse bir şey değişip değişmeyeceği o an ki etkileşime bağlı çünkü insanların kafasında bir hayal var, görünce aa bu muydu daha farklı tahmin etmiştim diye çoğu zaman hayal kırıklığı oluyor, çünkü gösterdiği yansıttığı kişiyle alakası olmuyor, o yüzden fazla iyimser olmuşsunuz blog aleminde kendimizi başka biri gibi göstermek için sdebebi yok, malesef bloglarda da mevcut bu durum.
    Bir de kendi yazımdan sonra çok ilginç mesajlar aldım bunun içinde bir yazı yayınlayacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayal kırıklığı demeyelim de muhtemelen şaşkınlık olur. Elbette ismini cismini bilmediğimiz insanlarla blog aleminde yazışıyoruz ve her birini kafamızda oturttuğumuz bir şekli şemali var. Bizim buradan bilebildiğimiz en fazla düşünce yapısı ve değer yargıları. Evet, bazılarımız yeri geldiğinde kendinden bahsediyor, hatta fotoğraflarını da paylaşıyorlar. Fakat benim bildiğim her zaman bu kendi istekleriyle oluyor. Blogun sevdiğim yanlarından biri bu. Kimse kimsenin ne yaşını ne saçının rengini soruyor, isteyen kendiyle ilgili bilgileri istediği kadar veriyor. Biz burada cismin öne çıkarılmadığı bir platformdayız. İstisnalar kaideyi bozmaz tabii. Fakat benim başıma böyle bir hadise gelmedi bu güne kadar. Nasibim kapalı sanırım:)) Şaka bir yana evet bazı konuların devamında yeni fikirler doğuyor, yazmak konusunda kendimizi tutmamalıyız:)

      Sil
  12. Yazınızı ilk yayınladığınız gün okumuş ve hemen yorum yazma isteği duymuştum. O gün yazamadım ama birkaç kez gidip geldim, her gün artan yorumları da büyük bir keyifle okudum. Bence yorumlar yarı besliyor ve yazıya güç katıyor.
    Eskiler "Duygularımıza tercüman olmuşsunuz" derlerdi. Ben de o eskilerden biri olarak dile getirdiğiniz düşünce ve fikirleriniz için aynı cümleyi kullanmak istiyorum. İki yıldır İnstagrama ağırlık verdim ama blog benim ilk göz ağrım. Yazınca mutlu, yazamayınca mutsuz oluyorum. Bir zamanlar her gün yazardım.
    Mersin'de yazın yaylaya çıkınca İnternet yeterli olmuyor. Bir süre ara verdikten sonra döndüğümde blogda kendimi yabancı bir kente gelmiş gibi hissettim. Yorumun bir blogger için ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladım. "Geri bildirim" gibi.
    İnstagramda hayal kırıklıkları yaşanabiliyor. Herkesin orada bulunma amaçları farklı.
    Ağaç ev'in kapısı nasıl çalınıyor, nasıl aralanıyor öğrenmek isterdim. Bir gün ben de konuk olmak isterim.
    Esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yorumları okumayı en az yazılar kadar seviyorum. Eğer ilk yorumu yapan ben değilsem bir yazının altındaki yorumları okumadan yorum yaptığım çok nadirdir. Haklısınız blog dünyası diğerlerinden çok farklı. Şimdi bizim bir taşınma işi var. İnternet taşınması için birkaç gün uzak kalacağım. Bu kısacık süre bile beni düşündürüyor. Telefondan yazmayı okumayı sevmiyorum çünkü.

      Ağaç Ev Sohbetleri iki genç arkadaşımızın kapısını açıp sonra DeepTone tarafından özveriyle sahiplenilen çok güzel bir etkinlik. O kapı herkese açık, isterseniz kendi fikirlerinizi paylaşabileceğiniz ya da başkalarının fikirlerini öğrenebileceğiniz konu önerileri getirebilirsiniz. Bunun için Deeptone'un sayfasına bir yorum yazıp, onun belirleyeceği bir haftanın konusunu belirlemeniz mümkün. Açıklanan her konuda yazmak isterseniz konu sahibinin yazısını ve organizasyonu yapan Deeeptonu'un web adresinin linkini vermeniz şeklinde bir içtihat oluştu:) Ben bütün hafta konularına bazen konu sahibi bazen fikirlerimi paylaşan kişi olarak katıldım. Özellikle konu sıkıntısı çekip yazma isteğinin olduğu haftalarda ilaç gibi geliyor. Böylece en azından bir blog yazım cepte diyorum:)
      Çok teşekkürler, sağlıkla kalın.

      Sil
  13. Her ne kadar Ağaç Ev gibi etkinliklere çok katılamasam da blog arkadaşlığına ben de çok değer veriyorum. Bazı blog yazarlarını sanki uzun yıllardır tanıyor gibi hissediyorum. Bu çok güzel ve insani bir his.
    İyi ki buralarda varız, iyi ki sözcüklerimiz var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle:) Uzun süreli blog arkadaşlıklarında birbirini tanıma imkânı yüz yüze arkadaşlıklardan daha fazla bence. Sadece yazılar değil, yazıların altına yapılan yorumlarda da güzel tartışma ortamı doğuyor.
      Ağaç Ev Sohbetlerinin de ummadığım kadar olumlu etkisi oldu benim için. Bazen hafta konusu üzerine yazacağım pek bir şey yok gibi geliyor ama yazmaya başlayınca öyle şeyler dökülüyor ki kalemimden, buna en çok ben şaşırıyorum.
      İyi ki blog arkadaşlığı var:)

      Sil
  14. Ben de blog camiasını çok seviyorum. Küçük çocuklarımla kapana kısılmışlık duygusu içinde olduğum bir dönemde blog yazmaya başlamıştım. Zaten bloglar da o zaman başlamıştı. İlk seneler daha dengesiz bir ortamı vardı. Ama sonradan ayrık otları ayrıldılar sanki, çok güzel bir yer oldu buralar. Ve bir çok blog arkadaşımla tanıştığımda da kaldığımız yerden devam ediyor gibi hissettik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, mecut şekliyle blog arkadaşlığı çok güzel. Sizin kadar eski değilim ama zamanla blog dünyası hakettiği yeri almış görünüyor:)

      Sil
  15. Blog camiasını tüketmeye yönlendirmeyip üretmeye teşvik ettiği için seviyorum ben de. Burada paylaşılanlar bir emek harcanarak ortaya çıktığı için de değeri çok daha fazla.

    YanıtlaSil