KATEGORİLER

24 Ağustos 2021 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 105

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimizin ikinci yılını doldurarak 105. Haftaya girmiş bulunuyoruz. Önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu sevgili Sade ve Derin / DeepTone belirledi. Haftanın konusu şöyle:

"Neden kitap okuyorsunuz?"

Kısa ve öz bir soru. Çoğu kez alışkanlık edindiğimiz benzeri basit soruları kendimize sormak aklımıza gelmez. Sözgelimi bir  yazara "Neden yazıyorsunuz?" diye sorulduğunda bir an duraksar ve ne diyeceğini bilemez. Bir süre sonra "Yazmak benim için bir ihtiyaç, kendimi en iyi bu şekilde ifade ediyorum." gibi bazı açıklamalar yapar. Beklemediği bir anda böyle bir soruyla karşılaşmak onun da aklına gelmemiştir. Neden kitap okuyorum sorusu benim için daha önce aklıma gelmeyen  o sorulardan biri değil. Hatta bu soruyu zaman zaman kendime sormaya devam eder, yeni nedenler keşfederim. Maddeler halinde aşağıda sıralayacağım cevaplarda mümkün olduğunca somut gerekçelerimi ortaya koymaya çalışacağım. Yani, kitap en iyi dosttur, arkadaştır gibi derin düşünmenin yollarını tıkayan tekdüze cevaplardan kaçınmaya çalışacağım. Kitap okumamın nedenleri elbette bunlarla sınırlı değil ama ilk aklıma gelenler şöyle:

1. Yaşamı tanımak, öğrenerek cehaletten kurtulmak için okurum

İnsanının yaşam mücadelesinde ayakta kalabilmesi, güçlü olabilmesi için kendisini ve çevresini tanımak zorunda olduğuna inanıyorum. Kitaplar ve genel anlamda her türlü yazılı metin, yaşanmış sayısız olayın, hayallerin, düşüncelerin kapısını açar okurlarına. Bu sayede insanları ve yaşadığımız dünyayı tanıyabilir, bilgimizi arttırabiliriz. Çevremiz ne kadar geniş olursa olsun onlardan öğrenebileceğiniz bilgi ve tecrübe kitaplardan elde edebileceklerimizle kıyaslanamaz. Okumamış olana cahil diyoruz. Burada okumaktan kastın okulda eğitim görmek, üniversite bitirmek olduğu şeklinde halkımızın zihnine yerleşmiş yanlış bir inanç var. Profesör unvanı taşımasına rağmen mesleki ihtisası dışında bir kitap dahi okumamış bir sürü cahil insan var çevremizde.  Tam aksine ilkokul mezunu ancak her konuda kitapla haşır neşir olmuş ve bu sayede kendini yetiştirmiş saygı duyulası "okumuş" insanlara da rastlayabiliyoruz. Sadece küçük bir örnek vereyim: Rusya'nın 1917 Ekim devriminden sonra Bolşeviklerin Çarı devirerek iktidarı ele geçirdiklerini düşünürdüm. Okuduğum en güzel romanlardan biri olan Mihail Şolohov'un dört cilt halinde basılmış kitabı "Ve Durgun Akardı Don", ülkede yıllarca süren iç savaş sırasında neler yaşandığını mükemmel betimlemelerle anlatırken bu iktidar değişikliğinin o kadar basit bir iş olmadığını  öğrendim. Peki bu bana ne kazandırdı, Rusya'daki devrimi anlatan bir kitaptan öğrendiklerim ne işime yaradı demeyin. Dünyada yeni güç dengelerinin oluştuğu günümüzde, demokrasiyi içine sindirememiş bizim gibi ülkelerde her an çıkartılması olası bir iç savaşın getireceği acıları, yoksulluk ve diğer olumsuzlukları henüz yaşamasam da okuduğum kitaplar sayesinde tahmin edebiliyorum. Ne yazık ki, ülkemizde okullarda verilen eğitim insanlarımızı bilinçlendirmeye değil, düzene uygun adam yetiştirmek üzere kurgulanmış. Halkımızın gerçekleri öğrenmesi ve gelişmiş ülkelerin vatandaşları gibi sömürülmeksizin insanca yaşam hakkına erişmesi için bol bol kitap okuması şart. Okuyan toplum doğruyu yanlışı öğrenir, bilinçlenir, düşünür ona göre karar verir. Cahil toplum ne söylense inanır, söylenenin doğru olup olmadığını tartacak bilgi ve düşünce seviyesine ulaşamayacağından sömürülür, acı ve sefalet içinde boğulur.

2. Duygu ve düşünceleri ifade etmenin en iyi yolu olduğunu düşündüğüm için okurum.

Okuduğum her kitap aynı tadı vermese de, bazı kitapları okumaktan büyük haz alırım. Herhangi bir duygu ya da düşünceyi ifade etmenin ilk akla gelen iki şekli konuşmak ve yazmaktır. Konuşma yoluyla duygu ve düşüncelerini iyi bir şekilde ifade ederek kitleleri etkileyen kişi iyi bir hatip, yazarak yaşamı okurun gözünde canlandıran, yazdıklarıyla onu duygulandıran ve düşünmeye sevk eden iyi bir yazardır. İyi bir yazarın kitabını okumak beni içine öyle bir çeker ki, kahramanlarını eski bir dost ya da düşmanmış gibi tanır, olayları ve olayların geçtiği mekânları tüm canlılığıyla yaşarım. Bu olağanüstü bir şey. Yazarın üslûbu, yaptığı tasvir ve betimlemeler, olayları nakış gibi işleyerek edebi bir metin ortaya çıkarması benim gözümde, bestecinin müziği notalara dökmesi, ressamın türlü renklerle tuvale can vermesi, yönetmenin oyuncuları rollerine hazırlaması gibidir. Bu bakımdan iyi bir kitap okuduğumda güzel bir müzik dinliyor, nefis bir tabloyu inceliyor, harika bir tiyatro ya da film izliyormuş hissine kapılırım. Ne kadar yakınım olursa olsun birini dinlemek yazdıklarını okumanın yanında cılız kalır.

3. Güzel yazmak için okurum.

Her yazarın kendine has bir kalemi vardır. İyi yazabilmek için biraz ilgi, biraz yetenek ama bol bol kitap okumak gerekir. Bazı kitapları okurken en ince detayı, en çetrefilli duyguları zorlanmadan  alır, yazarına büyük saygı ve hayranlık duyarım. İşte derim, falanca kişi, mekân, duygu ya da düşünce ancak böylesine güzel anlatılır. İster ifade tarzı, ister üslûp diyelim, bu beni etkiler ve kendime örnek alırım. Çoğu zaman okuduğum kitap izlediğim film ilham verir bana. Okurken öğrendiğim yeni şeyleri araştırır, konudan konuya atlarken yazacağım yeni konulara yelken açarım. Bilmediğim bir coğrafya, sosyal yaşam, kültür, adet, inanç ve buna benzer her konu hatta bir sözcük dünyaya bakış açımı genişletir, yazılarımda bunlara yer verme imkânına kavuşurum. Yıllarca resmi yazışmalar yaptım ama devrik cümlelerin letâfetini,  duygulara hitap eden şiirselliğini kitaplardan öğrendim ve yeri geldiğinde yazarken bunlardan yararlanmaya çalışıyorum.

Bazı kitaplar vardır, çok yorar beni, okurken gerilirim. Kelimeler yerli yerinde değildir, mantık hataları, gereksiz sözcükler ve sözcük tekrarları vardır. Konu, kurgu ne kadar sağlam olursa olsun, yazar kendini iyi ifade edememişse, ben olsam şöyle derdim, bu kadar da olmaz deyip cümleleri yeniden kurar yazıyı ıslah etmeye çalışırım. Can sıkıcı ve insanı yıpratıcı olması yanında bu türde bir kitap okurken çok zaman harcarım. Kötü yazılmış kitapları kendi yazdıklarımla mukayese ederken, kendime güvenim gelir. Yazmak kalemi eline alan herkesin yapacağı bir şey değil. Kötü bir kitabı okurken yazarına kızar, onun yaptığı hataları yapmamaya çalışırım. Şu anda okuduğum kitap onlardan biri. Yazar, benim de çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği yıllarda bir yaşam kesiti sunmaya çalışıyor. Kurgu güzel ama yazarın ifade tarzı berbat. ODTÜ Sosyoloji mezunu olduğunu öğrenmesem ilkokul mezunu diyeceğim. Okuduğum yazarın ikinci kitabı! Bu kadar bozuk ifade tarzıyla yazmaya cesaret etmesi ve aşırı özgüveni nedeniyle tebrik etmek lâzım yine de. Eşim hevesle aldığı bu kitabı birkaç sayfa okuduktan sonra kenara bıraktı. Benim başladığım işi bitirmek gibi bir huyum var. Diğer taraftan romanının bir kurgu olduğunu belirten yazarın yavaş yavaş hafızamdan silinmeye başlayan çocukluk yıllarımda oynadığımız oyunlardan bahsetmesi, anne ve babalarımızın bizlere yaklaşımından, dönemin arkadaşlık ilişkilerinden söz etmesi ilgimi çekti. Şeytan diyor ki al bu kitabı, adam gibi okunur hale getir.  

4. Kelime hazinemi geliştirmek için okurum.

Kelime hazinesi insanın kendini en kolay ve en iyi şekilde ifade etmenin yolu. Kitap okumamın verdiği bu imkânı hem konuşurken hem yazarken kullanırım. Anlamını bilmediğim ya da yanlış bildiğim bir sözcük beni heyecanlandırır. Toplumun birbirini anlamada yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri de iletişimin az sayıda sözcükle yapılması. Dolayısıyla aynı şekilde düşünmemize rağmen birbirimizi yanlış anlayıp kavga ediyoruz. Kelimeleri gerçek anlamlarıyla doğru yerde kullanmak bu bakımdan son derece önemli.   

5. Kitap benim uyku ilacımdır.

Bakın burası çok önemli! Uyku problemim yok aslında. Gecelerimi oldukça geç vakitlere kadar değerlendirir, günün finalini kitap okuyarak yaparım. Uykum gelmediği takdirde elimdeki kitabı sayfalarca okurken bazı durumlarda daha ilk sayfada kitap elimden düşmeye başlar. Yani anlayacağınız, uyku vaktim geldi, hadi yatmaya gideyim deyip koyun saymadım hiç.

6. Tartışmak, eleştirmek, öğrendiklerimi başkalarıyla paylaşmak için okurum. 

Düzeyli tartışmaya bayılırım. Okuduğum bir kitap bana bu imkânı verir. Elbette aynı kitap hakkında yapılan olumlu, olumsuz eleştiriler kişiye göre farklılık gösterebilir. Fakat okuduğum kitap üzerinde yapacağım tartışmalar benim nazarımda en az kitap kadar değerlidir. Bu sayede gözümden kaçan bazı hususları öğrenmiş olur, yanlış değerlendirmelerimi gözden geçirir, doğrusunu öğrenirim. Kendi yazılarımın eleştirilmesini de onlara verilen bir değer olarak görürüm. Okuduğum kitaplar hakkında düşüncelerimi paylaşmayı ya da başkaları tarafından yazılan kitap incelemelerini okumayı severim.

Uzun bir yazı oldu bu kez, biliyorum. Son olarak severek izlediğim bazı blog yazarlarının yazılarını da yukarıda sıralamış olduğum aynı nedenlerden ötürü okuyorum (Dördüncü madde hariç). Ancak okumak çok zamanımı alıyor. Sevgili Deep gibi arkadaşları okuma hızı bakımından kıskandığımı söylemeliyim. Ben bir kitap okuyana kadar Deep en az on kitap bitirir, üstüne bir o kadar da film ya da dizi izler. Keşke okuma hızım onun üçte biri kadar olabilseydi. 

35 yorum:

  1. Mr.Kaplan hazır olun, çoooook uzun bir yorum yazmak üzereyim :) Biliyorum ki siz seviyorsunuz böyle uzun yorumları :) Sırayla gideyim.

    "Cahil toplum ne söylense inanır, söylenenin doğru olup olmadığını tartacak bilgi ve düşünce seviyesine ulaşamayacağından sömürülür, acı ve sefalet içinde boğulur." demişsiniz ki %100 katılıyorum. Çevremde dünyada olup bitenden habersiz hatta yaşadığı ilçe/ il/ülke dışında bir dünya olduğundan bile habersiz o kadar çok insan var ki... Kim ne derse inanacak haldeler. Kendin okuyup öğrenmezsen başkası ne anlatırsa ona inanır, onun anlattığı kadarıyla yaşarsın ancak. Ama dünya o kadar büyük ki... Kitap okumayan bir sürü insan kendi minicik dünyasına hapis ama farkında bile değil maalesef.

    2. maddede "İyi bir yazarın kitabını okumak beni içine öyle bir çeker ki, kahramanlarını eski bir dost ya da düşmanmış gibi tanır, olayları ve olayların geçtiği mekânları tüm canlılığıyla yaşarım. Bu olağanüstü bir şey." demişsiniz. Gerçekten de öyle! Bazı kitapları okurken dünyadan kopar, kitabın içinde nefes alırım adeta. Sırf bu his için okunur kitap bence :)

    Yine 2. maddenin sonunda "Ne kadar yakınım olursa olsun birini dinlemek yazdıklarını okumanın yanında cılız kalır." yazmışsınız. Ben de bu yüzden mektup yazmayı ve mektup okumayı çok severim. Çünkü karşılıklı konuşmanın aksine yazarken, düşüncelerimiz karşı tarafın cevap verme girişimleri yüzünden ikide bir bölünüp sekteye uğramaz. İçimizden geçenler tüm saflığı ile akar gider kalemimizden. Keşke daha çok yazarak anlaşsa insanlar.

    3. madde için yazdığınız şu cümle bana şu an okuduğum kitabı hatırlattı hemen: "...Şeytan diyor ki al bu kitabı, adam gibi okunur hale getir." Haruki Murakami'nin "1Q84" adlı kitabını okuyorum. Kitabın baş kahramanlarından bir olan Tengo, 17 yaşındaki bir kızın yazdığı kitabı, onun rızası ile en baştan yazarak muhteşem bir eser koyuyor ortaya. Hatta bu kitapla kız en iyi yazar ödülünü kazanıyor. Ama tabi bu durum ortaya çıkarsa büyük sıkıntılar yaşayacaklarının da farkındalar. Kitabı henüz bitirmediğim için işin sonu nereye varacak bilemiyorum :D

    4. maddenize de tamamen katılıyorum hatta son yazılarımdan birinde okuduğum kitapta karşılaştığım "savâb" kelimesinin anlamından bahsettim :) Sevap olması gerek galiba yanlış yazmışlar diye düşündüm ama yine de bir bakayım diyerek "sevap" kelimesine benzese de daha seküler olan yeni bir kelime öğrenmiş oldum. Bu kelime haznesi geliştirme konusunda çok sevdiğim blogger arkadaşlarımızdan Momentos'un, "Bir Kelime" serisi ile yaptığı katkıları da es geçmemek gerek :)

    Uyku ilacı olarak kitap okumak mevzusuna gelince hem avantaj hem dezavantaj bu durum benim için :D Bazen elimdeki kitabı meraktan bir an önce bitirmek için okurken aniden bastıran uyku ile savaşmam gerekiyor cidden :)) Bazen de tam ihtiyacım olan uykuya çabucak kavuşmayı sağlıyor sizin de dediğiniz gibi kitaplar :)

    Son maddeye geldik, işte işin en zevkli kısmı :) Okumak, anlamak, tartışmak, fikir alışverişi yapmak... Amaç uzlaşmak değildir her zaman, sadece bir konuyu konuşabilmek bile mutlu eder insanı. Sevdiğim kitabı ya da blog yazısını sevdiğim biriyle paylaşmak, üzerine konuşmak çok mutlu eder beni de :)

    Bu uzun cevabım için beni mazur göreceğinize eminim :) Bu haftaki sohbet pek keyifli :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, uzun yorumlara bayılırım Mrs. Kedi:)

      İşin tuhafı yazımda belirttiğim gibi bir de okumuş cahiller var. Siz daha iyi bilirsiniz, bizde eğitim sistemi ezbere ve anlatıldığı dar kapsamda öğretilmeye dayalı. Oysa eğitim, farklı kaynaklardan yararlanarak farklı görüşlerin yolunu açmalı, araştırmaya, düşünmeye ve sorgulamaya yöneltmeli. Durum böyle olunca okullarımızdan mezun olanların çoğu ahlâk yoksunu, çıkarcı, yalaka ve kendisinden başkasını düşünmeyen, acımasız kişiler oluyor. Adalet, Burhan Kuzu gibi sözde anayasa profesörlerinin eline kalıyor. Okuma ve düşünme özürlü halkımız da bunların profesörlüklerine bakıp değer veriyor, inanıyor onlara. Okumanın önemi öğretilmediği için bu halkımız sürüler halinde bu tip insanların sözlerine kanıyorlar. Adamlardan daha iyi mi bileceğim deyip sorgulamadan, körü körüne biat ediyorlar. "Öl de ölelim." diyen cehalet şürekâsı diyorum bunlara ben. Ancak yine de cahil bırakılmış geniş halk kesimlerini suçlamaya ne kadar hakkımız var bilemiyorum. Düşünen, sorgulayan, araştıran insanlar yetiştiren bir eğitim sistemimiz yoksa bu garipler okumanın önemini nasıl öğrensin?

      Bazı kitaplar gerçekten öyle. Okurken gülerim, keyiflenirim, kızarım hatta duygulanır ağlarım. Kitap okumanın en eğlenceli, en keyifli yanı bu olsa gerek.

      Çok doğru bir noktaya temas etmişsiniz. Evet konuşurken herhangi bir nedenle kafa bir tarafa gider, sözünüz kesilir, siz bir şey anlatırken karşınızdaki kendi düşünceleriyle meşguldür vs. Kitap okumak öyle mi ya, etrafınıza hemen kara bir perde indirirsiniz. Sadece okumaya konsantre olursunuz. Bazen hafif bir fon müziği (ki benim açımdan bu bile ancak şiir türü için geçerlidir) kitabınıza eşlik eder en fazla. İş yaparken konuşabilir, haberleri dinleyebilirsiniz ama okurken başka hiçbir şeyle meşgul olamazsınız. Okurken bırakınız başka bir iş yapmayı, düşünceniz bile başka yöne kaysa okuduğunuz her ne ise zedelemiş olursunuz.

      Haruki Murakami'nin 1Q84 kitabında bahsettiğiniz konu çok ilgimi çekti. Bu olay gerçek mi yoksa kurgu mu bilmiyorum ama siz okuduktan sonra bana düşüncelerinizi bildirirseniz, kitabı okumak isterim:) Yanılmıyorsam şimdiye kadar Japon yazarların hiçbir kitabını okumadım.

      Evet, ben de bilmiyordum. Savâb Osmanlıca bir kelimeymiş. Muhtemelen sevap ile bir ilişkisi vardır. Momentos'u anmadan olur mu hiç? Harika bir iş çıkarıyor. Müzik zevkine de hayranım sevgili Momentos'un.

      Uyku ilacım derken siz bendeki mücadeleyi göreceksiniz Mrs. Kedi:))) Uyku basınca kitabı hemen elimden bırakmıyorum tabii. İçim geçmiş halde aynı sayfayı defalarca okumaya çalışıyorum. Sonunda pat diye bir sesle kendime geliyorum, kitap yataktan yere düşmüş. Kitabı alıyorum, kaldığım sayfayı buluyorum, bu arada uykum açılıyor. Yeniden başlıyorum okumaya. Bu birinci raund:)))

      Bloglar arası kurulan dostlukları önemsiyorum. Bunlar çıkarsız, gerçek dostluklar. Nadiren yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Ben de blog üzerinden tartışmayı, sohbet etmeyi ve düşüncemi, duygularımı paylaşmayı seviyor ve bundan çok mutlu oluyorum.

      Uzun yorumunuz beni ne kadar mutlu etti bilseniz:) Evet, haftanın konusu oldukça keyifli, umarım hepimizin haftası da keyifli olur:)

      Sil
  2. Ne kadar detaylı yazmışsınız! Bu konuda uzun ve ayrıntılı düşünmüş olduğunuz çok belli..
    Bugün okuduğum bir paragrafı, tamamen aynı fikirde olduğum ama böyle güzel ifade edemeyeceğim için eklemek istiyorum, Abdülhak Şinasi Hisar’dan:
    “Okumayı bir çalışma sanmak, çalışkan cahillerin kârıdır. Halbuki biz okumuş tembeller, pekâlâ biliriz ki okumak mükeyyifattan bir şeydir. Bir kanepeye uzanır, yatağımıza yatar gibi kitaplarımıza dalarız. Güya tılsımlı bir denize, hülyalarımızı aşan bir hayal âlemine dalarız. Sanki afyonlu bir çubuk içeriz. Muhitimiz değişir. Hayatımız genişler. Dünya bizim olur. İklimler, mevsimler, devirler gelip geçer. Başka hayatlar ve tabiatlar hayatımıza girer. Bize benzeyen asıl akrabalarımız yanımıza gelir, bize sırlarını fısıldarlar. Hayat bize en tatlı, en zengin zevklerini sunar. Okumak; gezmek, uyumak, rüya görmek, musiki dinlemek, hatırlamak, seyahat etmek, unutmak, dua etmek, doğmak, tekrar yaşamaktır.”

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar iyi anlatmış ki Abdülhak Şinasi Bey! Gerçekten de okumak her defasında yeniden doğmak ve başka başka hayatlarda tekrar yaşamak gibi.

      Sil
    2. Sadece C, konu hakkında yazılacak o kadar çok şey var ki, daha uzun yazmamak için kendimi zorladım:)
      Abdülhak Şinasi Hisar'ı tanımıyordum. Bu vesileyle yazar hakkında biraz bilgi edindim. Aslında oldukça ilginç bir karakter. Herkese son derece kibar bir üslûpla konuşurmuş. Bir gün oğlundan sitemkâr bir mektup almış. Çünkü oğlu babasının kendisine "siz" diye hitap etmesinden müteessir oluyormuş!
      Yazarın sözleri üzerine epey düşündüm. Özellikle "Okumayı bir çalışma sanmak, çalışkan cahillerin kârıdır. Halbuki biz okumuş tembeller, pekâlâ biliriz ki okumak mükeyyifattan bir şeydir." cümlelerini. Kendimi hangi sınıfa sokacağımı bilemedim ama sanırım ilk sınıfa daha yakınım:) Çünkü "mükeyyifat" çevrede olan bitene boş verip, zevke dalmak anlamında. Uyuşturucu gibi bir şey. Kitap okumayı uyuşturucu kullanmakla eş değer tutuyor. Yazar burada kimi övüyor, kimi yeriyor net bir sonuç çıkaramadım. Kendini ikinci sınıfa sokmuş, burada "okumuş tembeller" diyerek biraz özeleştiri de yaptığını düşündüm. Siz ne anlıyorsunuz bilmiyorum. Ancak bu da güzel bir tartışma konusu sanki:))

      Sil
    3. Mrs. Kedi;
      Yukarıda sevgili C.ye verdiğim cevapta bahsettiğim üzere, uyuşturucu kullananlar da yeniden doğup başka alemlere uçuyorlar. Kitabın böyle bir afrodizyak etkisi de var galiba:))

      Sil
  3. Çok güzel maddeleyerek açıklamışsın. Hepimiz bunlara dikkat ediyoruzdur. 3.maddede belirttiklerine de katılıyorum. Yazarın elinde güzel kurgu var ama baştan savma yazınca boşa gidiyor. Niye emek verip iyice güzelleştirmeye çalışmaz insan eserini.
    Sadece uyku için kullanmam, zaten gece olunca erken uykusu gelen biriyim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Yazma sanatı diye bir şey var. Sanat aynı zamanda bir yetenek işi. Edebiyat fakültesini bitirip iki satır yazı yazamayanlar olduğu gibi ilkokul mezunu onlarca yazar var. Okuyarak, çalışarak elbette insan bu yönünü geliştirebilir. Ancak yazmasını beceremeyen de kusura bakmasın kitap yazarak okurun karşısına çıkmasın. Belli ki yazımda bahsettiğim yazar hanımefendiyi hep övmüşler ve yayınevi yetkilisi de itibarını korumak yerine ticari kaygı gütmüş. Can Yayınlarına, İş Bankası, YKB yayınlarına böyle bir kitap bastıramazsın. Otur blog yaz, burada dostların dışında kimse sana neden kötü yazıyorsun demez. Ama kötü bir kitap yazıp bir de bunun üzerinden milletin parasını alma. Bu, pazarda çürük elma satmak gibi bir şey. Kitabını yayınlatmaya kalkarsan asgari seviyeyi tutturman gerek.
      Bu konuda sizinle taban tabana zıt durumdayız:) Gecenin büyük bir kısmını uyanık geçiririm:)

      Sil
  4. Çok güzel bir cevap olmuş. Kitap okumak boş zamanımız kaldığında yapılacak bir aktivite değil bilakis zaman yaratılması gereken bir etkinliktir. Cahil profesörlere de tavsiye ediyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Kesinlikle değil. Kitap okurken alınan keyif bonus:))

      Sil
  5. ne dicem :) burda sıraladığın kitap okuma nedenleri senin sadece ilerisi için planın, hayalin de mi, yani bir gün kitap okumaya başlayacaksın yani de mi :) bu hedeflerine en az 500 yılda ulaşırsın, yani yılda 10 15 kitap okumakla bu dediklerin tabisi de olmaaaz :) ilerde bir gün kitap okumaya başlarsam kitap okuma nedenlerim bunlar olacak demek istiyorsun yanii de mi :) durgun don, süper roman, 2000 sayfa, sen bu romanı kaç ayda okudun acabası :) uyku ve kitap mı :) birbirine çok uzak :) gece okursam gitti uyku sabah olur :) baksana birinci maddede olayı yine siyasete getirmişsin, hani teyzeler amcalar var her lafı dine bağlarlar, sen de hep siyasete getiriyon amaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana ne diyeyim şimdi Deep:) Türkiye'de yaşıyoruz.
      Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda kitap okuma sıralamasında, Türkiye 86. sırada yer alıyor. Bir Japon bir yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor. Türkiye'de, okuma alışkanlığına sahip 70 bin kişi bulunuyor.
      Biliyorum sen uzaylısın:)) Ancak ben bir Japon olamasam da İsviçreli sayılabilirim:)
      Durgun Akardı Don'u tam süre vermeyeceğim ama okumam uzun sürmedi. Karakaya barajında çalışıyordum mişavirde. Memur gibi rahat, yeni evlendiğim yıllar. Gazap Üzümleri'nden sonra okuduğum ilk kitaplardan biri. Rus Klasiklerinden pek çoğunu o dönemde okudum. Biliyorsun eşim edebiyatçı olduğu için evde bir anda koca bir kütüphane buldum:)
      Sonra şantiye hayatında okuma işi epey aksadı. Şimdi bir yandan internet bir yandan kitap okumayı çift dalda yürütmeye çalışıyorum. Google Amca dünyada basılı 130 milyon kitap olduğunu söylüyor. Günde en az 2 kitap okusan hayatın boyunca okuduğun kitap sayısı 50.000'i geçmez. Bu da dünyada basılmış toplam kitap sayısının sadece % 0,00038'i yapar. Ben ise altmış yılda senin dediğin gibi yılda en az on kitap okusam okuduğum kitap sayısı 600 olur. Toplam kitap sayısının % 0,0000046'sı. Yani kafana takma aramızdaki fark sadece % 0,0003754. Bu deryada sen de boğulursun ben de:)))
      Yatakta kitap okurken uykum geliyor, ne yapayım. Gelmediği zamanlar da yatağa gidip elime bir kitap alıyorum. Bu sebeple uyku ilacım dedim, ok:)
      İşte ben o amcalardan biriyim:)) Siyaset bu ülkenin kaderi. Amerika'da ya da Avrupa'da yaşasak neyse. Seçimden seçime gider oyumuzu atarız birine. Buradaki beka sorunu:)))

      Sil
  6. etkili bir açıklama olmuş katılmamak ne mümkün:)
    iyi ki okuyoruz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum. Evet okumak, söyleneni dinlemekten çok daha iyi:)

      Sil
  7. Güzel noktalara temas etmişsiniz , katılmamak ne mümkün fakat böylesi net beklentiler, hedefler ödev, sorumluluk gibi kavramları çağrıştırıyor.Bilgi edinmek ve öğrenmek için olanları ayrı tutuyorum ama bunlar dışında kalan kitaplara bu bakış açısıyla yaklaşmak okumayı zorlaştırıcı unsurlar gibi geliyor.Okuma eylemi birçok artıyı düşünüp taşınmasak bile getiriyor beraberinde zaten bize.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Hayır o gözle bakmadım. Kitap okumak keyifli bir meşgale aynı zamanda. Belki keyifle okuyorum, kazanımlarım bunlar demek daha doğru olabilirdi. Ancak neden sorusuna cevap olarak ilk aklıma gelenleri sıraladım. Okurken düşünmek, fikirlere katılıp katılmamak, farklı kaynaklardan doğruluğunu kontrol etmek önemli bence. Okumuş olmak için okumak değil elbette:)

      Sil
  8. Harika ve benim okuma nedenlerim için de geçerli maddeler. Dediğin gibi başka nedenler de var elbette ama başlı başına özetlemişsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii pek çok neden sayılabilir daha. Bunlar benim kişisel nedenlerim hatta onların bir kısmı diyebilirim. Teşekkürler:)

      Sil
  9. Tarih tekerrür den ibaretmis, yaşadıkça öğreniyoruz.bu nedenle ve durgun akardı don'u okumak önemli.diger maddelere de katılıyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Gerçekten bu söylediğinize katılıyorum. Tarihten alınacak çok ders var ama halkımız okumaya pek meraklı olmadığı için (aslında onların cahil bırakılması zalim yöneticilerin işlerine geldiği için desek daha doğru) burnumuz çamurdan çıkmıyor:)

      Sil
  10. Evet bazı kitaplar ne kadar yorar gerçekten. Kitap alırken arka kapağına bakarım mutlaka. Konu ne kadar güzelmiş deyip okumak için işkence çektiklerim oldu.
    Uyku, o benim büyük sıkıntım. Çoğunlukla istemeden geliyor uykum tam okurken. Sinir oluyorum. Bazen gündüz bile bastırır uyku. Yaşlanıyor muyum ne

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. İçerik için bir şey diyemeyeceğim ama üslûp beni sinir ediyor. İçerik konusu şansa kalmış. İlgi alanlarımıza, tavsiyelere göre kitap seçiyoruz. Bazen hayranlıkla bitiriyoruz kitabı, bazen hüsran oluyor. Ben en kötü kitaptan dahi bir şeyler aldığıma inanıyorum ama üslûp, yazım ve anlam hataları dediğiniz gibi çok yorucu.

      Geceyi bitirdiğimde kitabı alırım elime, hiç belli olmaz, bazen bir sayfa bile okuyamam bazen elli sayfayı bulur. Ne gam, nasıl olsa sabah işe geç kalacağım derdi yok:))

      Sil
  11. Elbette kitaptan ayrı bir hayatı düşünemem. Hayattan okumayı ve yazmayı çıkarırsak büyük bir boşluğa düşeriz sanki. Yazımda belirttiğim gibi soruyu biraz somutlaştırdım. Evet, kitapsız hayat olmaz diyebiliriz ama daha net bir şekilde kendimi ifade ettiğimi düşünüyorum. Okurken, yazarken düşünmek işin en önemli kısmı. Düşünmeksizin okumak, söylenene inanmaktan farksız. O zaman eline verilen belli bir ideolojiye dair kitapları oku, belli bir görüşün askeri ol. Yok öyle bir şey, okurken farklı kaynakları okumak ve akıl süzgecimizden geçirmek esas olmalı. Başka türlü okusan ne yazar, okumasan ne yazar. Cahil bir toplum zalimlerin işine geliyor her zaman. Bizler ne yazık ki bunu değiştiremiyoruz. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  12. Sanırım ben en çok maceralar yaşamak için okuyorum. Tek bir hayatın içine daha çok hayat sığdırmak için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir hayatın içine daha çok hayat sığdırmak için kitap okumak, güzel bir neden:)

      Sil
  13. Yazmak için sayfanıza defalarca gittim geldim. Ağaç Ev Sohbetlerinin 77.bölümünde "Çocuk ve Gençlere Okuma Alışkanlığı Kazandırılması konusunu ele almıştım. Yalnız o dönemlerde arkadaşlar daha kısa yazılar bekliyorlardı.
    Güzel bir toparlama olmuş. Emeğinize sağlık. Diğer arkadaşlarımız da güzel noktalara değinmişler.
    Düşüncelerimi ayrı bir başlıkta mı belirteyim, yorum olarak mı yazayım, tereddüt yaşıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarsanız sevinirim Makbule Hn. Kızımın düğünü nedeniyle okumakta gecikebilirim ama bütün sohbet konularında yazan arkadaşları er ya da geç okuyorum:)

      Sil
  14. Kızınıza müstakbel eşiyle birlikte yeni yuvasında mutluluklar diliyorum.
    Eşinizi ve sizi kutluyorum.

    Ağaç Ev Sohbetleri 105'e yazdım.

    YanıtlaSil
  15. Merhaba... Neden okuyorum diye hiç bu kadar uzun ve sistemli düşünmemiştim. Birisi bana böyle bir soru sorsa "sen neden yemek yiyorsun?" derdim. Ama bunu böyle maddelemek süper bir çalışma.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yemek yemeden yaşayamayız, nefes almadan da:) Kitap okumanın yaşamın olmazsa olmazı olarak gören kişi sayısı arttığı vakit, toplum refah bulacaktır. Teşekkür ederim.

      Sil

  16. Bu soruyu gündelik hayatta alsak kolayca geçiştirebileceğimiz bir soruyken böyle sorulduğunda; düşündükçe aslında sorunun ne kadar kapsamlı bir cevaba ihtiyaç duyduğunu görüyor insan. Nasıl cevaplasak daima yazımızın kapsama alanı dışında bıraktığımız bir şeyler varmış gibi… Siz bunun olmaması, yani daha az olması için güzel bir yöntem tercih etmişsiniz :)
    Güzel yazmak konusunda neyi, nasıl ifade ettiğin kadar bunu ne şekilde ve hangi noktalama işaretlerini kullanarak yaptığın da önem arz eder. Kitap okumak iki yönden de geliştirir insanı :) Kelime hazinesi içinse güzel çevrilmiş klasikler harika oluyor. Sanırım en fazla kelimeyi onlardan kazanıyorum ben. Veya bir alanla ilgili yazılmış kitaplar… Terminolojiyi öğrenmek başta zorlayıcı olsa da hiç bilmediğim bir alandan fikir edinerek çıkmış oluyorum. Son olarak beşinci madde hiç aklıma gelmezdi, filmlerde olmuyor muydu öyle? :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belirttiğiniz gibi pek çok şeyi farkında olmadan yapıyoruz. Biraz düşününce o yaptığımız şeyin ne işlere yaradığını görüyor ve ona şevkle sarılıyoruz. Elbette kitap okuma konusunda yazdıklarım yetersiz, düşününce bize olan katkısını anlatmakla bitiremeyiz.

      Kurgu ve hatasız bir yazma tekniğiyle bunu okura kavuşturma birbirinden ayrılmaz ikili. Bazen kurgu çok güzel oluyor ama yazım ve baskı hataları, kelimelerin yanlış kullanımı ve üslûp yönünden zayıf kalıyor. Bazen de tam tersi, mükemmel bir anlatım ama kurgu zayıf. İkisi de kitabın kalitesini düşürmekte. Kitapta geçen bilmediğim bir yer, bir kişi, bir olay ya da bir sözcük beni heyecanlandırır, hemen o konuda detaylı bilgi edinirim. Bu kitabın en büyük katkılarından biri hayatıma. Beşinci maddeyi yazıya espri katmak için yazdım:) Ama doğru ne zaman kitabı elime alsam hemen uykum geliyor. Ben de bu duruma inat uykum gelince kitabı elime almaya başladım:)) Teşekkürler:)

      Sil
  17. Duygu'nun sayfasına da yazdığım gibi, her kitap benim için başka bir dünya, bambaşka bir ev, evren ne dersek işte. Hepsinde aldığım haz, bilgi birikimi, kelime dağarcığı farklı. Yazdıklarınıza da katılıyorum. Kitap yeni bir ben demek bana göre. :)

    Not: Düğün telaşınızda sizi ve aileyi tebrik etmemek olmazdı :) Mutluluklar genç çifte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hani bir dil bir insan derler ya, aslında her kitap bir insan denilse yine isabetli olurdu. Kitaplardan hayatı ve insanları öğreniyoruz. Böylelikle kimliğimiz, düşüncemiz ve çevreye bakış açımız gelişiyor.

      Çok teşekkürler, sağ olun. Bugün döndük artık:)

      Sil