YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 11 ***
Sadece iki dersinin kaldığı son güz dönemi için yeniden okula döneceksin. Şantiyeden döndükten sonra yaşadıklarının yanı sıra iş hayatına atılmandan olsa gerek tuhaf bir yabancılık hissedeceksin. Sanki yurt yaşamı, bölüme gidip gelişlerin, kafeteryada yediğin yemeklerin tadı bile bir başka gelecek sana, artık bulunduğun yere ait olmadığını düşünmeye başlayacaksın. Kalan derslerinin senin için kolay olması büyük şans. Ders çalışmak artık senin için külfet gelecek. Adeta sudan çıkmış balık gibisin. İki ders nedir ki, haftanın önemli bir bölümünde boşluk, yalnızlık hissedeceksın. Yurttaki odanda sohbet edip iyi vakit geçirebileceğin İstanbullu da yok artık.
Bu durum fazla sürmeyecek. Çok geçmeden birkaç ay önce mezuniyet yıllığına reklâm almak üzere görüşmeye gittiğin büyük proje firmalarından birinin Çevre Sokak'taki bürosuna uğrayacak part time çalışmak istediğini söyleyeceksin. Şirketin genel müdürü güler yüzle karşılayacak seni. "İstediğin zaman başlayabilirsin" diyecek. Ertesi sabah büroya gelir gelmez ihtiyacın olacak kırtasiye malzemelerinin listesini çıkarmanı isteyecekler. Geniş bir salona yerleştirilmiş altı masadan birini gösterecekler oturman için. Haftanın iki günü tam diğer günler bazen öğlene kadar bazen de öğleden sonraları çalışmaya başlayacaksın ders programina göre. Ay sonu geldiğinde bir zarf içinde maaşını alacaksın. Zarfı açar açmaz gözlerin ışıldayacak. Henüz diplomanı bile almamışken, üstelik haftanın yarısı işe gelemediğin halde sana verilen maaş diğer mühendisleri rahatsız edecek, dedikodusunu yapacaklar. Sevdiğin İzmirli bir arkadaşına haber verip onun da şirkete part time girmesine ön ayak olacaksın. Ona da salonda, karşındaki son boş masayı verecekler.
Yurtta kalmaya devam edeceksin. Sabah servis otobüsleri ile şehre inip Tunalı Hilmi Caddesindeki Flamingo pastanesinde kahvaltını ettikten sonra Cinnah Caddesi yokuşunu tırmanıp Çevre sokağa yürüyecek, tam mesai saatinde varacaksın şirkete. Tecrübeli bir mühendis şefin olacak. Masanın üzerine yığınla proje paftaları serilecek. Şefinden aldığın talimatlara göre istenenleri yapacak, hesap işlerine gireceksin. Sana üzerinde çalışman için Birecik Barajının alternatif eksenlerinden biri olan Belkıs ekseni, İzmirli arkadaşına ise C ekseni verilecek. Her ikiniz de kesit ve metraj hsaplarının içinde bulacaksınız kendinizi.
Öğleden önce iki, öğleden sonra iki kez olmak üzere çay servisi yapılacak. Şirketin bir sürü odası, odalarında çok sayıda mühendisi olacak. Şirkette çalışan arkadaşlarının sürdüregeldiği güzel bir adet ziyadesiyle memnun edecek seni. Şirket mensupları, doğum, nişan, evlilik gibi mutlu günlerinde personele tatlı ya da pasta ikrâm edecekler. Her pazartesi sabahı öğlene kadar pazar günü oynanan lig maçlarının kritiği yapılacak, fenerlilerle galatasaraylılar arasındaki ağız dalaşı salonu neşelendirecek.
Ders günlerinde bölüme her gidişin bir işkenceye dönüşecek. Zeynep'in master'a başladığı haberi çalınacak kulağına. Aylarca aramadığın ve onu yüzüstü bırakmanın ezikliği ile bir gün, bir yerde karşılaşmak korkusu saracak içini. İçin yanarken, bir adım ötendeki sevdiğin insandan kaçmak ne demek! Bunun izahı yok evlât. Nasıl bir duygudur bu? Aşk böyle bir şey mi? Anlayamayacaksın. O günlerden birinde bir hayâl kuracaksın, bir gün gelip biri sana böylesine aşık olabilecek mi? Çok beklemeyeceksin evlât, emin ol çok beklemeyeceksin bunu sen.
İstanbullu'nun kız arkadaşı belki de seni anlayacak tek insan. Hani seni Gülen isminde bir oda arkadaşıyla tanıştırmıştı. Arada telefon edip üçünüz birlikte sinemaya falan gideceksiniz. İstanbullu'nun Libya'da keyfinin yerinde olduğunu öğreneceksin. Bazen çıkıp akşamları, kampustaki öğrenci kantinine çay içmeye gideceksiniz. Sohbet koyulaşınca söz dönüp dolaşıp Zeynep'e gelecek. Unut diyecekler, artık unut. Oldu, geçti ve bitti. Kendini suçlama bu kadar. Onların demesi kolay, söküp atamayacaksın yüreğinden.
Bir müddet sonra Gülen daha sık gelmeye başlayacak yurduna. Senden ders programını öğrendikten sonra yağmurlu günlerde elinde şemsiyesi, seni bölümden almaya gelmeler başlayacak. Zeynep'e yakalanırım korkusu seni tedirgin etse de hoşuna gidecek bu ilgi. Artık neredeyse her gün seni alıp kantine çay içmeye ya da havanın güzel olduğu zamanlar yürüyüşlere başlayacaksınız. Birlikte olduğunuz saatlerde kendini, ailesini anlatacak Gülen sana. Ama senin için bu uzun sohbetlerin tek konusu olacak, Zeynep!
Günlerce, yaşadığın bunalımlı günleri, içine düşüp bir türlü çıkmasını beceremediğin kayya kuyusunu, bir an kolay gibi gelip düşününce imkânsızlığa dönüşüveren ruh hallerini anlatırken sabırla dinleyecek seni Gülen. Onun sözlerinde teselliyi arayacak, bulamayacaksın hiçbir zaman. "İnatçıyım ben" diyecek, kafama koyduğumu yaparım er ya da geç. Neyin inadı bu anlamayacaksın. Ne iyi kız, ilâç gibi geldi tam zamanında diye geçireceksin aklından. İlginç bir geçmişi var Gülen'in. Sana her şeyini anlatacak. Adanalı kalabalık bir ailenin çocuğu. Ailesi o kadar çocukla başa çıkamayınca İstanbul'daki teyzesine vermişler henüz bebekken. İstanbul'da geçmiş çocukluğu, gençliği. Teyzesi daha sonra nüfusuna almış onu, hiç görmemiş bir daha gerçek anne, baba ve kardeşlerinin yüzünü. Başka hiç çocuğu olmayan teyzesi annesi olmuş, el bebek gül bebek büyütmüşler Gülen'i.
Bir müddet sonra Gülen daha sık gelmeye başlayacak yurduna. Senden ders programını öğrendikten sonra yağmurlu günlerde elinde şemsiyesi, seni bölümden almaya gelmeler başlayacak. Zeynep'e yakalanırım korkusu seni tedirgin etse de hoşuna gidecek bu ilgi. Artık neredeyse her gün seni alıp kantine çay içmeye ya da havanın güzel olduğu zamanlar yürüyüşlere başlayacaksınız. Birlikte olduğunuz saatlerde kendini, ailesini anlatacak Gülen sana. Ama senin için bu uzun sohbetlerin tek konusu olacak, Zeynep!
Günlerce, yaşadığın bunalımlı günleri, içine düşüp bir türlü çıkmasını beceremediğin kayya kuyusunu, bir an kolay gibi gelip düşününce imkânsızlığa dönüşüveren ruh hallerini anlatırken sabırla dinleyecek seni Gülen. Onun sözlerinde teselliyi arayacak, bulamayacaksın hiçbir zaman. "İnatçıyım ben" diyecek, kafama koyduğumu yaparım er ya da geç. Neyin inadı bu anlamayacaksın. Ne iyi kız, ilâç gibi geldi tam zamanında diye geçireceksin aklından. İlginç bir geçmişi var Gülen'in. Sana her şeyini anlatacak. Adanalı kalabalık bir ailenin çocuğu. Ailesi o kadar çocukla başa çıkamayınca İstanbul'daki teyzesine vermişler henüz bebekken. İstanbul'da geçmiş çocukluğu, gençliği. Teyzesi daha sonra nüfusuna almış onu, hiç görmemiş bir daha gerçek anne, baba ve kardeşlerinin yüzünü. Başka hiç çocuğu olmayan teyzesi annesi olmuş, el bebek gül bebek büyütmüşler Gülen'i.
(Devam edecek)