Artık koronavirüs eğrisi ABD dışındaki ülkelerde yavaş yavaş zirve noktasına varmak üzere. Bu durum elbette kısa zamanda her şeyin normale döneceği anlamına gelmiyor. ABD'de 24 saatte Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 2.000 civarında. Muhtemelen bundan sonra arada yükselmeler görülse de genel eğilim vaka ve can kaybı sayıları bir süre daha azalarak devam edecek gibi. Peki dünyayı sallayan bu Covid-19 pandemisi ülkeleri nasıl etkileyecek, toplum yaşanmakta olan bu felaketten gerekli dersi alacak mı?
Varsayalım bu virüs kendiliğinden ortaya çıktı ve dünya coğrafyasında bazı bölgelere torpil geçerken bazı bölgelerde sistemi çökertti. Mesela Çin, Hindistan, Rusya, Pakistan, Japonya gibi salgını ufak tefek yaralarla atlatan ülkelerde geleceğe dönük önemli bir sistem değişikliği ve sosyo-ekonomik kaos olası görünmüyor. Yine de bu ülkelerde araştırma çalışmalarına ve sağlık hizmetlerine gelecek dönemde daha fazla önem verileceğini düşünüyorum. Ülkemizin de dahil olduğu yüksek can kayıplarının yaşandığı ABD, Avrupa'nın tamamı ve İran gibi diğer ülkelerde ise salgının ciddi sonuçları olacaktır.
Virüsten etkilenen ülkelerde toplumun yüzleşeceği ilk problemin işsizlik olacağı, bunun arkasından ekonomik bir çöküş yaşanacağı açık. Başta eğlence ve turizm sektörü olmak üzere pek çok sektör daralacak. Devletlerin gelirleri ciddi oranda azalırken bütçe açığını kapatmak için özellikle temel ihtiyaç maddeleri dışında kalan ürünlere ciddi zamlar yapılacak. Yatırımlar iyice azalacak.
Evet, pandemi etkisinin azalmasına müteakip karşılaşacağımız en büyük sorun işsizlik. Bu durumdan en fazla etkilenecek sınıf özel sektör ve serbest meslek erbapları, esnaflar. Örneğin başlıca geliri seyirci ve reklamlardan oluşan futbol başta olmak üzere diğer bütün sportif faaliyetler yapılamadığı için doğrudan ve dolaylı olarak yüz binlerce kişi etkilenecektir. Kuaförler, güzellik salonları, cafe ve restaurantlar kahvehane, restoran, sinema, tiyatro, konser salonları, AVM'ler uzunca bir süre kapalı tutulacak ve iş yeri sahipleri, yöneticiler, çalışanlar işlerinden uzak kalacak, kiralar ödenemeyecek.
Türkiye'de aktif olarak çalışan 20 milyon SGK'lı arasında krizden en az etkilenecek kısım devlet memurlar ki bunlar sadece 3 milyon kişiden ibaret. 14 milyon özel sektör çalışanı ile 3 milyona yakın serbest çalışanın büyük bir kısmını aileleriyle birlikte zor günler bekliyor. Yani yediden yetmişe kabaca 60 milyon insanın yaşamı etkilenecek.
Vaka sayılarının azalmasıyla birlikte siyasi atışmalar kaldığı yerden devam edecek. Suriye yönetimiyle anlaşmaya varılıp bir kısım Suriyeli memleketlerine gönderilecek. Türk askeri ülke sınırlarına çekilecek. Yeni meslekler çıkmasını bekliyorum. Bazı meslekler değer kazanırken bazıları gözden düşecek. Örneğin temizlik malzemesi tüketimi birkaç katına çıkacak. Halkın alım gücünün azalmasına paralel olarak sigara tüketimi de ciddi oranda azalacak. Yazılım ve enformasyon teknolojisi, mikrobiyoloji, genetik mühendisliği, sigortacılık, sağlık hizmetleri yıldızı parlayacak sektörlerden bazıları.
İki günlük sokağa çıkma yasağında marketler insanla doldu. İki gün boyunca halkın izolasyonu sağlanacaktı güya. Kırk beş dakikada iki günlük iş yaptırdı insanlar virüse. Vatandaşın beklenmeyen bu davranışı Koronavirüs hesaplarımı revize ettirmek zorunda bırakacak mı, göreceğiz. Kafamda hemen hemen her şey yerine oturdu. Covid-19, Sars virüsünün % 95 özelliklerine sahip yarasadan geçen bir virüs, OK. Bu virüsün doğrudan insana geçmediğini de biliyoruz. Bu arada pangolin denilen tuhaf hayvanın konakçı olabileceğinden bahsediliyor. O da tamam. Sadece şundan emin değiliz: Acaba bu virüs insandan insana geçme özelliğini pangolin veya benzeri bir hayvanda mı yoksa bulaştığı insan üzerinde mutasyona uğrayarak mı kazandı? Bu da ayrıntı, bilim adamları çözerler nasılsa. Ama benim aklımı hala kurcalayan mevzu dimdik ayakta. Ve hiçbir gazeteci sormuyor bunu hala. Sorum şu; Neden Çin'de, Hindistan'da, Pakistan'da ve İran dışındaki diğer Asya ülkelerinde bu virüs diğer ülkelerdeki kadar etkili değil?. Bir kez daha söylemek istiyorum, yok rakamlar gizleniyormuş, yol rejimlerinden dolayı sert tedbirler uygulanıyormuş, geçelim bunları. Bunların hiçbiri cevapları olamaz sorumun. Hindistan'da yayınlanan bir dergi "Korku en ölümcül virüstür." diyerek ülkesindeki paniği oldukça komik buluyor! Söz konusu dergi düşüncesini şöyle savunuyor:
"Vücudumuz dünyadaki en zorlu bağışıklık sistemlerinden birine sahip. Çok fazla pislik ve kirlilikle çevrili olarak büyüdük, doğal dayanıklılığımız gelişmiş dünya insanlardan çok daha güçlü. 2003 SARS salgını, dünya çapında 29 ülkeye yayıldı ve yaklaşık bin kişiyi öldürdü, ancak Hindistan'da sadece üç kişiye bulaştı ve onlar da hızla iyileştiler. Hindistan ve Batı Asya halkının yoğun nüfusa sahip olmasına rağmen MERS ülkemize ulaşmadı bile. Salgının en yoğun olduğu bir dönemde Wuhan'dan tahliye edilen 327 Hintlinin hiçbirisi enfekte olmamışlardı."
Bizde de Dr. Oytun bu Covid-19 genlerimize işlemez demişti. Henüz virüsün ne yapacağı belli olmadan ortaya atılan temelsiz bir iddiaydı bu. Ülkemizde toplam can kaybı bini geçince pek bir madara oldu çocuk. Oysa Hintlilerin iddiası bilimsel açıdan ne kadar saçma gelirse gelsin durup düşündürüyor insanı. Test sayısı, ülkelerin fiziki imkanlarına bağlıdır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan vaka sayılarını mukayese etmenin bir anlamı olmayacaktır bu yüzden. Can kayıpları ise virüsün ülkeleri ne derece etkisi altına aldığını gösteren önemli bir kanıttır. Bu açıdan baktığımızda Pakistan'da virüsten can kaybı milyonda 0,4, Hindistan'da bu sayı sadece 0,2 olurken, İspanya (363), İtalya (322), Fransa (212), Birleşik Krallık (145), Belçika (311), İsviçre (120), Hollanda (154), İsveç (88), Lüksemburg (99) gibi gelişmiş ülkelerde can kayıpları bu sayıların çok üzerine çıkmıştır. Türkiye'nin durumu ise milyonda 13 can kaybı ile 14,1 olan dünya ortalamasına yakın bir seyir izlemektedir. Sonuç olarak bu farklılık beni yine toplumların gen yapılarının Covid-19 pandemisinde etkili olabileceği sonucuna götürmekte. Bekleyip göreceğiz.
Varsayalım bu virüs kendiliğinden ortaya çıktı ve dünya coğrafyasında bazı bölgelere torpil geçerken bazı bölgelerde sistemi çökertti. Mesela Çin, Hindistan, Rusya, Pakistan, Japonya gibi salgını ufak tefek yaralarla atlatan ülkelerde geleceğe dönük önemli bir sistem değişikliği ve sosyo-ekonomik kaos olası görünmüyor. Yine de bu ülkelerde araştırma çalışmalarına ve sağlık hizmetlerine gelecek dönemde daha fazla önem verileceğini düşünüyorum. Ülkemizin de dahil olduğu yüksek can kayıplarının yaşandığı ABD, Avrupa'nın tamamı ve İran gibi diğer ülkelerde ise salgının ciddi sonuçları olacaktır.
Virüsten etkilenen ülkelerde toplumun yüzleşeceği ilk problemin işsizlik olacağı, bunun arkasından ekonomik bir çöküş yaşanacağı açık. Başta eğlence ve turizm sektörü olmak üzere pek çok sektör daralacak. Devletlerin gelirleri ciddi oranda azalırken bütçe açığını kapatmak için özellikle temel ihtiyaç maddeleri dışında kalan ürünlere ciddi zamlar yapılacak. Yatırımlar iyice azalacak.
Evet, pandemi etkisinin azalmasına müteakip karşılaşacağımız en büyük sorun işsizlik. Bu durumdan en fazla etkilenecek sınıf özel sektör ve serbest meslek erbapları, esnaflar. Örneğin başlıca geliri seyirci ve reklamlardan oluşan futbol başta olmak üzere diğer bütün sportif faaliyetler yapılamadığı için doğrudan ve dolaylı olarak yüz binlerce kişi etkilenecektir. Kuaförler, güzellik salonları, cafe ve restaurantlar kahvehane, restoran, sinema, tiyatro, konser salonları, AVM'ler uzunca bir süre kapalı tutulacak ve iş yeri sahipleri, yöneticiler, çalışanlar işlerinden uzak kalacak, kiralar ödenemeyecek.
Türkiye'de aktif olarak çalışan 20 milyon SGK'lı arasında krizden en az etkilenecek kısım devlet memurlar ki bunlar sadece 3 milyon kişiden ibaret. 14 milyon özel sektör çalışanı ile 3 milyona yakın serbest çalışanın büyük bir kısmını aileleriyle birlikte zor günler bekliyor. Yani yediden yetmişe kabaca 60 milyon insanın yaşamı etkilenecek.
Vaka sayılarının azalmasıyla birlikte siyasi atışmalar kaldığı yerden devam edecek. Suriye yönetimiyle anlaşmaya varılıp bir kısım Suriyeli memleketlerine gönderilecek. Türk askeri ülke sınırlarına çekilecek. Yeni meslekler çıkmasını bekliyorum. Bazı meslekler değer kazanırken bazıları gözden düşecek. Örneğin temizlik malzemesi tüketimi birkaç katına çıkacak. Halkın alım gücünün azalmasına paralel olarak sigara tüketimi de ciddi oranda azalacak. Yazılım ve enformasyon teknolojisi, mikrobiyoloji, genetik mühendisliği, sigortacılık, sağlık hizmetleri yıldızı parlayacak sektörlerden bazıları.
İki günlük sokağa çıkma yasağında marketler insanla doldu. İki gün boyunca halkın izolasyonu sağlanacaktı güya. Kırk beş dakikada iki günlük iş yaptırdı insanlar virüse. Vatandaşın beklenmeyen bu davranışı Koronavirüs hesaplarımı revize ettirmek zorunda bırakacak mı, göreceğiz. Kafamda hemen hemen her şey yerine oturdu. Covid-19, Sars virüsünün % 95 özelliklerine sahip yarasadan geçen bir virüs, OK. Bu virüsün doğrudan insana geçmediğini de biliyoruz. Bu arada pangolin denilen tuhaf hayvanın konakçı olabileceğinden bahsediliyor. O da tamam. Sadece şundan emin değiliz: Acaba bu virüs insandan insana geçme özelliğini pangolin veya benzeri bir hayvanda mı yoksa bulaştığı insan üzerinde mutasyona uğrayarak mı kazandı? Bu da ayrıntı, bilim adamları çözerler nasılsa. Ama benim aklımı hala kurcalayan mevzu dimdik ayakta. Ve hiçbir gazeteci sormuyor bunu hala. Sorum şu; Neden Çin'de, Hindistan'da, Pakistan'da ve İran dışındaki diğer Asya ülkelerinde bu virüs diğer ülkelerdeki kadar etkili değil?. Bir kez daha söylemek istiyorum, yok rakamlar gizleniyormuş, yol rejimlerinden dolayı sert tedbirler uygulanıyormuş, geçelim bunları. Bunların hiçbiri cevapları olamaz sorumun. Hindistan'da yayınlanan bir dergi "Korku en ölümcül virüstür." diyerek ülkesindeki paniği oldukça komik buluyor! Söz konusu dergi düşüncesini şöyle savunuyor:
"Vücudumuz dünyadaki en zorlu bağışıklık sistemlerinden birine sahip. Çok fazla pislik ve kirlilikle çevrili olarak büyüdük, doğal dayanıklılığımız gelişmiş dünya insanlardan çok daha güçlü. 2003 SARS salgını, dünya çapında 29 ülkeye yayıldı ve yaklaşık bin kişiyi öldürdü, ancak Hindistan'da sadece üç kişiye bulaştı ve onlar da hızla iyileştiler. Hindistan ve Batı Asya halkının yoğun nüfusa sahip olmasına rağmen MERS ülkemize ulaşmadı bile. Salgının en yoğun olduğu bir dönemde Wuhan'dan tahliye edilen 327 Hintlinin hiçbirisi enfekte olmamışlardı."
Bizde de Dr. Oytun bu Covid-19 genlerimize işlemez demişti. Henüz virüsün ne yapacağı belli olmadan ortaya atılan temelsiz bir iddiaydı bu. Ülkemizde toplam can kaybı bini geçince pek bir madara oldu çocuk. Oysa Hintlilerin iddiası bilimsel açıdan ne kadar saçma gelirse gelsin durup düşündürüyor insanı. Test sayısı, ülkelerin fiziki imkanlarına bağlıdır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan vaka sayılarını mukayese etmenin bir anlamı olmayacaktır bu yüzden. Can kayıpları ise virüsün ülkeleri ne derece etkisi altına aldığını gösteren önemli bir kanıttır. Bu açıdan baktığımızda Pakistan'da virüsten can kaybı milyonda 0,4, Hindistan'da bu sayı sadece 0,2 olurken, İspanya (363), İtalya (322), Fransa (212), Birleşik Krallık (145), Belçika (311), İsviçre (120), Hollanda (154), İsveç (88), Lüksemburg (99) gibi gelişmiş ülkelerde can kayıpları bu sayıların çok üzerine çıkmıştır. Türkiye'nin durumu ise milyonda 13 can kaybı ile 14,1 olan dünya ortalamasına yakın bir seyir izlemektedir. Sonuç olarak bu farklılık beni yine toplumların gen yapılarının Covid-19 pandemisinde etkili olabileceği sonucuna götürmekte. Bekleyip göreceğiz.