Güncel olayları bloguma taşımayı pek tercih etmezdim aslında. Korona adını duymaya başladığım ilk günlerde, hatta bazı bloglarda arz-ı endam ettiği yayılma sürecinde bile bu konu hakkında yazmayı düşünmüyordum. Ne var ki, bu sefer durum farklıydı. Bütün dünyanın değişmez gündemi haline gelen Koronavirüs, sonu belli olmayan bir yazı dizisinin içine çekti beni. Birkaç gün öncesine kadar endişeyle takip ettiğim iç karartıcı haberlerden ve değişik kaynaklardan edindiğim bilgiler ışığında (kendi çapımda) bir analiz yapmış ve bir önceki "
Karantina Korona 5" yazımı hazırlamıştım. Bu çalışmamın arkasından ülkemizde muhtemel can kaybı sayısını 1.932 olarak tahmin ettikten sonra biraz olsun rahatlattım kendimi. Elbette bu sayıda korkunç fakat İtalya'da her gün binlere varan virüs kurbanlarından sonraki panik halimden biraz olsun sıyrılmış oldum. Hemen şunu ifade edeyim; burada yazdıklarım herhangi bir kaynaktan alıntı olmayıp tamamen şahsi düşüncelerim.
Her ne kadar ABD'deki bir grup avukatın 20 milyon trilyon dolarlık dava açmaya kalkması, virüsün ilk ortaya çıktığı ülke olması ve nüfusu dikkate alındığında dünyanın çaresizlik içinde kaldığı bu felaketi nispeten cüzi hasarla atlatması, bütün dikkatleri Çin Halk Cumhuriyeti üzerinde toplamış olsa da Coronavirüs'ün biyolojik silah olarak nitelendirilmesi hususunda kesin bir yargıda bulunmak şu an için mümkün görünmüyor. Geçenlerde Wuhan kentinde hayatın normale döndüğüne, hatta virüsün çıkış noktası olan vahşi hayvan pazarının açıldığına dair haberler okumuştum. Dün bir televizyon kanalının haber programına bağlanan Pekin Büyük Elçimiz bütün bu haberleri yalanlayarak alışveriş merkezlerinin hala kapalı olduğunu belirtti. Görüldüğü üzere bilgi kirliliği had safhada. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt etmek oldukça zor bu günlerde. Fakat net olan şudur: İtalya, İspanya ve diğer pek çok Avrupa ülkeleriyle ABD'de vaka sayısının bir milyonu aşmasına karşılık, Koronavirüs, Çin başta olmak üzere Hindistan'ın da içinde bulunduğu yoğun nüfuslu Asya ve Uzak Doğu ülkelerine çok daha az zarar vermiş ve artık kontrol altına alınmıştır. Daha önce hiçbir kaynakta yer almadığı halde ben bu farklılığın genetik faktörlere dayalı olabileceğini düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Bu durum doğanın kendini dengelemesi mi yoksa işin içinde insan parmağı mı var konusunda bir şey söylemek için henüz vakit erken. Bugüne kadar Covid-19'a karşı hiçbir ülke tarafından herhangi bir aşı ya da ilaç geliştirilmediğine tanık oluyoruz. Bu ülkeler arasında Çin'i de sayabilir miyiz emin değilim. Covid-19 tedavisinde uygulanan aslında sıtma tedavisi için yıllar önce geliştirilen bazı ilaçlar. Ayrıca vücudun bağışıklığını artıran buna benzer bazı tedbirlerin cüzi fayda sağladığı söyleniyor. Nedeni ne olursa olsun buna benzer pandemik hastalıklar yaratan bakteri ya da virüslerin gelecekte dünyayı her yönden etkisi altına alacağını söylemek mümkün. Bu yazımda kısaca Koronavirüs dediğimiz Covid-19'un dünya düzenini ve sosyal yaşamı nasıl etkileyip değiştirebileceği hususunda fikirlerimi paylaşacağım.
İngilizce zafer (Victory) kelimesinin baş harfi olan "V" harfiyle sembolize edilen, işaret parmağı ile orta parmağın açık, diğer parmakların ise kapalı tutularak gösterildiği bu el işaretinin aynı zamanda "Virüs" sözcüğüne de bir anlam kazandırması ilginç bir tesadüf. Evet, kabul etmek gerekir ki 3 mikronluk bu mikrop, zengin fakir, soylu soysuz, evli evsiz ayırmaksızın 7,8 milyarlık dünya nüfusunun keyfini kaçırmış ve zaferini ilan etmiştir. Hemen hemen bütün ülke sınırlarından giren virüsün Yeni Dünya Düzeni - YDD (New World Order - NWO) getireceğine inanıyorum. Henüz işin başında olmamıza rağmen bugün Fırıncılar Odası Başkanı ekmek satışlarının % 35 oranında azaldığını söylüyor. Elbette iyi ya da kötü çok daha önemli değişiklikler olabilecek YDD'de. Bunlara hazır mıyız? Henüz değil. Fakat emin olduğum bir şey var ki, evet buna hazır olmak zorundayız. Yaşanması muhtemel değişikliklerden ilk aklımıza gelenleri şöyle sıralayalım, detaylarını diğer yazılarımda derinlemesine tartışabiliriz.
Başta ABD ve Avrupa olmak üzere virüsün etkili olduğu bütün ülkelerde;
1. Milyonlarca kişi işini kaybedecek, işsizlik inanılmaz oranlara yükselecek.
2. Savunma sanayi harcamaları azalacak.
3. Sağlık harcamaları ciddi oranda artacak
4. Başta sağlık ve teknoloji konuları olmak üzere AR&GE faaliyetlerine ağırlık verilecek
5. İnsanların satın alma gücü önemli ölçüde azalacak
6. İç ve dış turizm ile eğlence sektörü ciddi derecede zarar görecek
7. Moda sektörü en olumsuz etkilenen sektörlerden biri olacak
8. Temizlik ve Hijyen harcamalarına bütçeden daha fazla pay ayrılacak, toplum sağlık konusunda daha bilinçli olacak.
9. Sağlık sigortası önem kazanacak.
10. Petrol tüketimi önemli ölçüde azalacak.
11. İnsanlar hızlı yaşantısını terk edip daha mütevazı bir yaşam sürdürecekler.
12. E-ticaret, kargo, kurye hizmetleri ve bankacılık sektörü önem kazanacak.
13. Şehirlerden kırsala göç başlayacak. Çok daireli apartman yaşamı terk edilip nüfus daha geniş bir alana yayılacak şekilde bahçeli tek katlı evlerde yaşamaya başlayacaklar.
14. Lüks harcama kalemleri azalacak.
15. İthalat ve ihracat rakamları düşecek, işsizliğe çözüm olarak insanlar yerli üretime önem verecek.
16. Sanatsal faaliyetler için salonlar kullanılmayacak, film, tiyatro, konser vb. etkinlikler internet üzerinden izlenebilecek.
17. Sağlık elemanlarına ve sağlık tesisleriyle ilgili ekipman ve malzemelere büyük ihtiyaç duyulacak.
18. Home-Office çalışması ağırlık kazanacak.
19. İnşaat sektörü ciddi şekilde olumsuz etkilenecek.
20. Büyük alışveriş merkezleri, camiler ve kiliseler başta olmak üzere insanların toplu olarak bulunduğu mekanlar kapatılacak.
21. Otomotiv sektörü büyük zarar görecek.
22. Nakit para kullanımı ortadan kalkacak, vatandaş kazancı oranında vergisini ödeyecek.
23. İnsanlar ailesiyle birlikte daha fazla zaman geçirecek
24. Eğitim on-line olarak sürdürülecek.
25. İnancın ticaret ve siyasete alet edilmesi mümkün olmayacak. Herkes inancının gereklerini kendi evinde yerine getirecek, Diyanet İşleri ve diğer dini örgüt ve cemaatler ortadan kalkacak.
26. Psikologlara ve psikoterapi uzmanlarına daha çok ihtiyaç olacak
27. Zorunlu askerlik kalkacak, asker sayısı azalacak