"Kendimizi sevmek gerekli mi?"
İnsanın kendini sevmesi öz sevgi diye tanımlanıyormuş! Yani kişinin kendisine duyduğu sevgi. TDK da böyle bir sözcük yok! Uydurma, olmayacak bir şey bence. Normal bir insan, doğal olarak, kendisini iyi hissettirecek şeylere yönelir, kendisine rahatsızlık verecek şeylerden de kaçınır. Kendini sevmek, hasta ruhların kendilerini geçici bir süre iyi hissetmelerini, kendilerine güvenmelerini ve mutlu olmalarını sağlayan, sahtekâr kişisel gelişimcilerin ya da çaresiz ruhbilimcilerin uydurduğu bir sözcüktür. Kendini abartılmış bir sevgiyle kucaklayanlara narsist deniyor. Bence hangi seviyede olursa olsun insanın kendini sevmesi düpedüz psikolojik bir rahatsızlık, kişisel bir bozukluk.
Sevmek; birine, bir şeye ilgi duymak, beğenmektir. Güveni, dostluğu, fedakârlığı ve bağlılığı arttıran en güzel duygudur, sevmek... Niçin birini, herhangi bir şeyi severiz? Bizim gibi düşünüyordur, ortak ideallere sahip olabiliriz. Görünüşü, kokusu, tadı ilgimizi çekmiştir, severiz. Bize faydası olmuştur, rahata kavuşturmuştur ya da bir iyiliği dokunmuştur. Eğlendirmiştir severiz, yardımı olmuştur ya da heyecanlandırmıştır severiz. Bu davranışları olabildiğince uzatmak mümkün. Özetle bizim kendimizi iyi hissetmemize sebep olacak bir şekle ya da davranışa sahiptir, sevdiğimiz her ne ise... Görülüyor ki sevmek eylemi tek başına olmaz, mutlaka bir karşılığı vardır. Sevmenin karşılığı sevilmektir. İnsan ya da herhangi bir canlı, hatta nesne sevilen bir özelliğe sahip olacak ya da güzel bir davranışta bulunacak ki sevilsin. Sevmek bilinenin aksine edilgendir. Durup durduk yere birini, ya da bir şeyi sevene rastlamadım. Bu konuyu örneklerle açıklamadan önce "kendimizi sevmek gerekli mi?" diye sormak yerine "kendimizi sevdirmek gerekli mi?" sorusunu sormak bana daha mantıklı geliyor.
Pek sevdiğim Nazım Hikmet "Tahir'le Zühre Meselesi" şiirinin bir dizesinde şöyle der:
"Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?"
Romantizmi doruğa çıkaran ve sevginin tek taraflı olduğunu çağrıştıran bu benzetmeye kesinlikle katılmıyorum. Elmayı niye seviyorsun ondan başlamak gerek. Kırmızı renkli hoş bir görünüşü var. Tadı güzel, faydalı. Sapı ve ortasındaki çekirdeğinden gayrı bir müşkülâtı yoktur elmanın. Arzu edersen kolayca soyulabilir kabuğu, sulu, etli ve lezzetli meyvenin keyfine varırsın. Elma seni sevemez ama kendini sevdirir. Elmanın sana verdiği keyfi, tat, zevk, iyiliği görmez, bunlara hiç kafa yormaksızın ya ne güzel de söylemiş Nazım Usta dersin.
Karşılıksız sevgi yoktur! Bazı kitapları, yazarlarını, müzikleri ya da herhangi bir sanat dalını sevebilirsiniz. Bu durup dururken ortaya çıkan bir duygu değildir. Bütün bu saydıklarım size bir şeyler katmış, hoşunuza gitmiştir ki, siz de onları sevmişsinizdir. Sevgi kendiliğinden oluşan, içimizden kopup gelen bir duygu. Önemli olan insanın kendini sevdirebilmesi. Sevilmek için çaba göstermek, iyi şeyler yapmak, fedakârlık göstermek gerekir.
Ben karşılıksız severim diyeni inandırıcı bulmam ya da o kişinin ruhsal bir sorun yaşadığını düşünürüm. Aşk böyle bir duygudur. Bir de annenin çocuğuna karşı hissettiği, hayvanlarda da olan içgüdüsel bir dürtü olan sevgi türünü ayrı tutuyorum. Bunlar dışında her türlü sevginin bir sebebi vardır mutlaka. Tanrı bile kendisini sevdirsin diye cennet ve huriler bahşetmiş erkek kullarına. O zamanlar kadının adı yoktu tabii. Eğer olsaydı, onların sevgisini kazanabilmek için mücevherlerin yanı sıra başka neler vaat ederdi acaba?
Ne kendimizi ne de başka birini, ya da başka bir şeyi sevmek için çaba göstermemizin anlamı yok. Sevmek değil, kendimizi sevdirmektir esas olan. Aslında zor olan budur. Ahlâklı olman gerekir, dürüst olman gerekir, fedakâr, yardımsever olman, çalışkan olman, hak yememen gerekir. Sadece kendini değil karşındakini de düşünmen, empati kurman lâzım karşındakiyle. İşte o zaman sevilirsin, sevilmen için sadece sevmen yeterli değil. Karşındaki bu güzel şeyleri yaparsa onu sevmiş olman doğal bir sonuçtur. Kendini zorlama, sevmek için. Zorlama sevgi yapmacık, sevilmek ise gerçektir.