Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimiz devam ediyor. Önceki haftaların sohbet konularını ve konu başlıklarını öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusu, sevgili Sade ve Derin / DeepTone tarafından belirlendi.
"Çocukların kırsalda mı büyük şehirde mi büyümesi daha iyidir?"
Ülkemizin ortamı hem kırsalda hem de büyük şehirlerde büyüyen çocuklar için pek çok yönden sıkıntılı bir durum arz etmektedir. Durum böyleyken hangisinin daha iyi olduğuna dair bir şey söylemek bana göre anlamsız. Çocuklar sağlıklı koşullarda yani iyi beslenerek, huzurlu ve güven ortamında, fırsat eşitliği temelinde bilimsel eğitim alarak büyümeli. Ne yazık ki ülkemizin içinden geçmekte olduğu bu karanlık dönemde, mevcut yönetimin sebep olduğu ekonomik çöküşle birlikte, adaletsiz ve eşit olmayan böylesine olumsuz koşullarda çocukların sağlıklı büyümesini olası görmüyorum.
Bu sebeple soruyu ülkemiz özelinde değil de gelişmiş ülkelerin sahip olduğu imkânlar dahilinde cevaplamaya çalışayım. O zaman kırsal yaşam çocukların büyümesi için daha cazip gibi görünüyor. Her şeyden önce büyük kent yaşantısındaki hava kirliliği, gürültü, trafik sıkışıklığı gibi dertler kırsal yaşamda yok. Üniversite aşamasına gelinceye kadar küçük yerleşim yerlerinde kaliteli eğitim kurumları mevcut ise, çocuklar sosyal ve bilimsel her türlü eğitimi bu merkezlerden alabilirler. Tam da bu noktada aklıma yine köy enstitüleri modeli geliyor. Bu okullarda yetiştirilen öğrenciler tarımdan hayvancılığa, bilimden sanata kadar bütün konularda bilgi sahibi olurken ülkenin kalkınmasına büyük katkıda bulunuyorlardı.
Büyük şehirlerde yaşamak büyük zaman kaybına sebep ve insanı tüketen bir koşuşturma gerektirir. Çocuklar da bu durumdan büyük ölçüde olumsuz olarak etkilenirler. Sabahın erken saatlerinde kreşlere bırakılan çocukların sağlıklı büyüyebilmesi anne ve babalarının maddi gücüne bağlıdır. Şehir yaşamı çocukları apartman dairelerinde duvarlar arasına hapsettiği için kırsal yaşam onlara sağlık bakımından olduğu kadar çevreyi tanımada büyük avantaj sağlayacaktır. Eskiden hayvan sırtında şehre ulaşım sağlanırken hem ulaşım hem de iletişim imkânlarındaki gelişme kent ve kırsal arasındaki mesafeyi kaldırmış olup sağlık, alışveriş ve sanatsal etkinliklerde kırsalda yaşamak, çocuklar için olası dezavantajlı durumları büyük ölçüde azaltmıştır. Ancak üniversite seviyesine gelmiş gençler için büyük şehirde yaşamak bir zorunluluk olarak önümüze çıkmaktadır.
Liseyi bitirene kadar kırsalda büyüyen çocuklar daha sağlıklı beslenirler. Sütünü, yumurtasını ve sebze meyvesini yerken içeriğinde pek çok zararlı katkı bulunan paketlenmiş gıdalardan uzak, temiz havada güzel bir yaşam sürebilirler. Eğer olumsuz bir durumdan bahsetmek gerekirse ufak yerleşim yerlerinde dedikodu, çekememezlik nedeniyle birtakım huzur bozucu olaylar yaşanabilir. Bunun yanı sıra, herkes birbirini iyi tanıma imkânına sahip olduğu için kırsal bölgeler, görece daha güvenli olarak değerlendirilebilir.
Kırsalda geçim daha kolaydır. Büyük şehirlerde kreş, beslenme, ulaşım vs. giderleri düşününce çocuk büyütmenin maliyeti oldukça yüksektir. Köy enstitülerine benzer kurumlarla eğitim ve sanat kırsal bölgelere indirilmeli, böylelikle köyde yaşayanlar cehaletten kurtulmalıdır. Günümüzde kırsal bölgelerde gerek eğitim gerekse ekonomik bakımdan geri kalmışlığın önemli bir nedeni de taşımalı eğitim sistemiyle köy okullarının kapatılarak çocukların dolayısıyla ülke geleceğinin siyaset güdümlü yobaz imamların eline verilmesidir. Eğer kırsal kesimde gerekli reformlar yapılarak kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşımın çözülebilirse üniversite seviyesine kadar çocukların kırsal bölgelerde büyümesinin daha iyi olacağını düşünüyorum.