"Düzenli bir iş bulmak neden zorlaşıyor?"
Memleketimizin de içinde bulunduğu dünyanın geri kalmış diğer ülkelerinde gençlerin önemli bir kısmı, yaşadıkları topraklarda kendilerine düzenli bir iş bulamıyorlar. Bunun pek çok nedeni var. Kontrolsüz nüfus artışı bu nedenlerin başında gelirken özellikle kırsal kesimde pek çok aile, sahip oldukları imkânlar dahilinde bakabilecekleri, sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırabilecekleri çocuk sayılarını önemsemeksizin asrın liderinin "en az üç çocuk" hedefini tutturmaya çalışıyor. Artan nüfusu karşılayacak yeni iş sahaları açılamadığı için de genç nüfusun önemli bir kısmı işsizler ordusunda yerini almaya devam ediyor.
Mevcut hükümet, ülke yönetimin asli unsuru olan ve sosyo-ekonomik kalkınmayı hedefleyen plânlama gibi önemli bir uygulamayı gereksiz bularak, 2011 yılında, Devlet Plânlama Teşkilâtını (DPT) akıllara ziyan bir kararla kaldırdı. Yani, ülkemizin her yıl artan nüfusuna göre ihtiyacı olan tarım ve sanayi ürünlerinin cins ve miktarına karar veren, ne kadar sağlık görevlisine, öğretmene, mühendise ve diğer meslek mensuplarına ihtiyaç duyulduğunu araştıran, kaç hastane, hapishane, öğrenci yurdu, yaşlı bakım evi vs. tesise gerek olduğunu ortaya çıkaran bir kuruluşumuz yok artık. Seçim kazanılacak diye pıtrak gibi üniversiteler serpiştirildi ülke sathına. Bunların ne yeterli sayı ve kalitede hocaları, ne yeterli laboratuarları, kütüphaneleri var. Zaten bilimsel eğitimden yana pek dertleri de yok iktidarın. Mezunların her birinin elinde diploma dedikleri kâğıt parçaları var, pek çok dalda sayı bakımından ihtiyacın üzerindeler ve yeterli mesleki donanıma haiz değiller. Bu yüzden pek çoğu aç kalmamak için ellerinde sözde diplomalarla ancak marketlerde kasiyer olarak ya da kurye hizmetlerinde çalışabiliyorlar. İşin en acı tarafı, bu uyduruk üniversiteleri bitirip lâyık olmadıkları halde devletin en kritik makamlarına getirilen bu insanlardan iktidara yakın olan bir kısmının yanında gerçekten işinin uzmanı, yetenekli pek çok genç, mülâkat denilen saçma sapan bir sınav uygulaması marifetiyle eleniyor.
Diğer bir neden ise teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak bazı iş ve mesleklere eskisi kadar talep olmaması, bazılarının tamamen ortadan kalkması, yeni ortaya çıkan iş ve mesleklere ise yeterince eleman yetiştirilmemesi. Sözgelimi eskiden tarlalarda çalışmak için çok fazla insan gücüne ihtiyaç vardı fakat günümüzde tarım işleri genellikle makinelerle yapılıyor. Bu yüzden kırsal kesimlerde tarlada çalışmak üzere ihtiyaç duyulan insan sayısı azalmış ve kentler büyük göç almıştır. Bu durum kent nüfuslarında kontrolsüz artışa sebep olurken, toplumdaki işsizlik oranını da yükseltmiştir. Diğer taraftan yazılım, iletişim gibi dallarda yeni işler ve meslekler türemiştir. Memleketi idare edenler eğitimde bu konulara yeterince yer vermediği için gençlere istihdam sağlama hususunda acze düşülmüş ayrıca teknolojik bakımdan ülke dışa bağımlı kılınmıştır.
Görüldüğü gibi nüfusumuz artarken yeni iş sahalarının açılmaması, bilimden uzak eğitim ve ekonomi politikaları nedeniyle dünyadaki gelişmelere seyirci kalışımız ve hiçbir konuda geleceğe dair plânımızın olmaması işsizliğin artmasında başlıca nedenlerdir. İşsizliğin artmasına gerekçe olarak gençlerin iş beğenmemesi, fazla ücret istemesi gibi bir takım nedenler ileri sürülse de bunlar kesinlikle gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Bilakis ülkemizde hem iş koşulları hem de emeğin karşılığı olarak verilen ücret ve sosyal haklar gelişmiş ülkelerin hayli gerisindedir. Avrupa ülkeleri, vatandaşlarının gelirlerini arttırıp refah düzeylerini yükseltmeye çalışırken bir yandan da çalışma gün ve saatlerini azaltmanın çabası içindeler. Özetle en büyük zenginliğimiz olan insan kaynaklarımızı fütursuzca tüketen yanlış politikalar yüzünden ülkemizde düzenli iş bulmak her geçen gün zorlaşıyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde durum tamamen farklı. Yönetimi elinde bulunduran iktidarlar orta ve uzun vadeli plânlar yaparak ülkenin gereksinimlerini belirliyorlar. Bilimsel ve kaliteli eğitim sistemi sayesinde her iş grubunda ihtiyaca göre uzman elemanlar yetiştiriyorlar. Vatandaşlarının kabiliyetine göre hangi seviyede ne iş yapabilecekleri henüz okul çağında tespit ediliyor. Her şeyden önce gelişmiş ülkelerde insanlar devletlerine güveniyorlar. Çünkü o ülkelerde devlet, bizdekinin aksine vatandaşına adil ve eşit olarak yaklaşıyor, mafyalara, rüşvetçi bürokratlara teslim olmuyor, vergiler adaletli bir şekilde toplanıp yine halka hizmet amaçlı kullanılıyor.