Şehir yine yanıyor... Derler ki, geçen kış sert geçtiği için çekiyoruz bu kavurucu sıcakları. Ya bu gelecek kışın sertliğine delalet ise (!)
Nihayet bugün biraz rahatız. Sıradan hafta arası bir gün. Belki de geçen cumanın yoğunluğuna aldanıp havaya girdiğimiz için bize öyle geliyor. Bugünden aklımda kalan iki şey var. Birincisi Venüs'ün Fifi'yle oynamaktan bıkıp tavuklara musallat olması. Zavallı tavuğu bizimkinin ağzından alıyoruz. Kara kız çok korkmuş. Neyse ki hayati tehlikesi yok. İkincisi Ankara'dan gelen misafirlerimiz. Ödemiş'te işyerleri varmış. Artık bu tarafa her geldiklerinde bize uğramadan dönmüyorlar. Bu şekilde vazgeçilmez olmak gururumuzu okşuyor. Şefimiz onlara gösterişli bir et tabağı hazırlıyor, hemen basıyorum deklanşöre...
15/07/2017 Cumartesi, Tire
Bugün sözde demokrasi tutkunları, demokrasinin ne olduğunu bilmeyenler, faşizmi demokrasi sananlar, aldananlar, aldatılanlar meydanlarda. Büyük bir akıl tutulması devasa gösterilere dönüşüyor. Toplumdaki ayrışma gözümü korkutuyor. Fırsatım olursa bugüne özel bir yazı yazmak isterim. Geçen haftanın kopyası gibi bir gün geçiriyoruz. Bugün yine bir evlilik teklifi var. Sevgilisine evlilik teklifinde bulunacak gençlerin ilk aklına gelen yer oluyor Taş Ev. Masa özenle süsleniyor, günün anlam ve önemine uygun müzikler çalınıyor. Delikanlı mum ışığında kız arkadaşına evliliğe gidecek ilk sözcükleri söylüyor. "Benimle evlenir misin?"
16/07/2017 Pazar, Tire
Tuhaf bir durum. Günlüğümü günü gününe yazmaya vakit ayıramıyorum. Oysa, yurt dışı tatiline gittiğim günlerde bile aynı günün akşamına yaşadıklarımı not ediyordum. Yazdıklarımı kontrol etmek için yayınlama tarihim birkaç gün sarksa bile ayrıntılar, etkilendiğim kişi ve olaylar canlılığını koruyabiliyordu. Bu aralar ne olduysa büyük zevk aldığım bu iş sekteye uğruyor. Hayır, bıkkınlık değil bu. Önce kitap okumaya ayırdığım vakti blog yazarlarının yazıları almaya başladı. Daha sonra facebook paylaşımları... O kadar ilgi çekici müzik ve haber paylaşımları var ki bağımlılık yaratıyor. Bu arada işlerin yoğunlaşması yazma işlerini sekteye uğratıyor.
Kahvaltı servisinin sadece pazar günlerine indirilmesi iyi oldu. Yaylaya çıkar çıkmaz hummalı bir çalışma başlıyor. Kızım Venüs'le haşır neşir oluyor. Kümesteki folluktan yumurtaları topluyorum. İlk zamanlar eşimin kimseye bırakmadığı zevkli bir iş bu. Birbiri ardına rezervasyon telefonları gelmeye başlıyor. Hava çok sıcak. Hava sıcaklığının şehre göre en az on derece daha düşük olduğunu duyuyoruz misafirlerimizden. Sıcaktan bunalan soluğu Kaplan'da alıyor. Bulunduğumuz yer zirvede olduğu için tatlı bir esinti oluyor genel olarak. Kahvaltı servisinden sonra yemek misafirlerini ağırlıyoruz.
Sürpriz bir telefon geliyor çocukluk arkadaşımdan. Bir buçuk saat sonra yanımızda olacaklarını haber veriyor. Son geldiklerinde yeterince ilgilenemediğimiz için üzülmüştük. Kıymetli eşi, güzel kızları ve çocukluk yıllarından tanıdığım bir arkadaş ile birlikte yola çıkmışlar. Onlarla bir sürü ortak anımız var. Gelmelerine seviniyorum.
Bir baba oğul verandadaki masalardan birine oturuyor. Her gelen Taş Ev'i kafasında ölçüp biçiyor. Babanın bulduğu kusur verandada telefon şarj cihazını takacak prizin olmayışı. Ağaç ve fidan işleri yaptığı için Şubat ayında manzarayı kapatan yaşlı kestane ağaçlarının budanması gerektiğini söylüyor. Aceleleri hiç yok. İçkilerini içiyorlar, yemeklerini yiyorlar. Arada keyif çaylarını içip ilave siparişler veriyorlar. İlk kez geldikleri Taş Ev'i gezdiriyorum onlara. Yukarıda manzara eşsiz. İçkinin verdiği rahatlığın da payı var sözlerinde. Elini omzuma atıp döktürüyor. "Doğrunu söyleyeyim mi?" diyor gülerek. "Köye her geldiğimizde aşağıdaki lokantalardan birine giderdik. Bizim oğlan yine oraya gidelim dedi. Ben sizin levhalınızı gördüm. Buraya daha 1.250 metre olduğu yazılı. Bizim oğlana hadi çıkıp gidelim, beğenirsek kalırız, beğenmezsek küfrederek döneriz." Öyle ya o kadar yol boşuna gelinmemeli. Seçtiği kelimelerin biraz kaba olmasını yadırgamama rağmen söyleyiş tarzı hoşuma gidiyor. Aşağı indiğinde ben sormadan devam ediyor. "Gerçekten çok güzel bir yermiş. Bundan sonra geleceğimiz adres belli."
Arkadaşlarım geliyor, onları verandada ağırlıyor, özlem gideriyoruz. Bu kez birkaç laf edecek kadar zaman buluyoruz. Havaalanına yetişecekleri için erken ayrılıyorlar. Onların ayrılması ile birlikte tempomuz artıyor. Geç saatlere kadar ekip arkadaşlarımızla birlikte misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlıyoruz.
17/07/2017 Pazartesi, Tire
Evet, bugün bunu yapmazsam olmayacak. Geçmiş günlerin dördünü de bir batında çıkarmam farz oldu. Ne iyi yaptık da tatil günümüzü pazartesiye aldık. Dünkü yorgunluğun üzerine çekilmezdi bugün. Tatil günümüzü hala salı bilenler var, her ne kadar sosyal medyada bu değişikliği duyurmuş olsak da. Ne yazık ki, bugün rezervasyon yaptırmak isteyenler, kapımıza kadar gelip geri dönenler oluyor.
Haftanın yorgunluğunu geç kalkarak atıyoruz. Öğlen saatinde geç kahvaltı için eşime tavsiye edilen bir kır bahçesine gidiyoruz Selçuk yolu üzerinde. Serpme kahvaltı veriyor burası da. Bizden başka bir çift kahvaltı ediyor arkamızdaki masada. Bahçe girişinde saç üzerinde otlu gözleme yapan bir köylü kadın ilişiyor gözümüze. Tavuklar civcivlerini peşine takmış masaların arasında dolaşıyor. Gençten biri masayı sildikten sonra siparişimizi alıyor. Kendi çıkardığımız kahvaltı ile önümüze gelenleri kıyaslıyoruz. Güzel bir kahvaltı servisi yapılıyor diyebilirim. Ben çayı sevmediğimden onun yerine ayran alıyorum. Kahvaltı ücreti bizimkiyle aynı. Kişi başı ikişer adet yaprak sarma ve sigara böreği, patates kızartması, gözleme ve ortaya sucuklu yumurta getiriliyor. Reçel çeşitleri küçük gofret kalıplarına konulmuş, basit ama parlak bir fikir. Bizim reçel çeşitlerimiz daha fazla ve göz alıcı. Bizdeki olan karadutlu lor ve pişi ile soslu biber kızartma yok. Yine de güzel bir kahvaltı ettiğimizi söyleyebiliriz.
Dönüşte çarşıda biraz alışveriş yapıyoruz. Muhasebeciye ve bankaya uğruyor, işlerimi hallediyorum. Toplu konut pazarından kasa kasa kurutmalık domates alıyoruz. Eve dönüp biraz istirahat ettikten sonra kasap alışverişimi yapıp yaylaya çıkıyorum. Bahçeye girer girmez hayvan dostlarımız karşılıyor. Venüs beni görünce sevinçten çıldırıyor. Tavukları besleyip yumurtalarını topluyorum. Aldıklarımı dolaplara yerleştirdikten sonra şehre dönüyorum. Bugün dinlenme günümüz ya, akşam yemeğini de meşhur kebapçı Hasan Usta'da yiyoruz. Salı pazarı kurulmaya başlamış bile. Yarın yüklü bir alışveriş yapmamız lazım.
Kahvaltı servisinin sadece pazar günlerine indirilmesi iyi oldu. Yaylaya çıkar çıkmaz hummalı bir çalışma başlıyor. Kızım Venüs'le haşır neşir oluyor. Kümesteki folluktan yumurtaları topluyorum. İlk zamanlar eşimin kimseye bırakmadığı zevkli bir iş bu. Birbiri ardına rezervasyon telefonları gelmeye başlıyor. Hava çok sıcak. Hava sıcaklığının şehre göre en az on derece daha düşük olduğunu duyuyoruz misafirlerimizden. Sıcaktan bunalan soluğu Kaplan'da alıyor. Bulunduğumuz yer zirvede olduğu için tatlı bir esinti oluyor genel olarak. Kahvaltı servisinden sonra yemek misafirlerini ağırlıyoruz.
Sürpriz bir telefon geliyor çocukluk arkadaşımdan. Bir buçuk saat sonra yanımızda olacaklarını haber veriyor. Son geldiklerinde yeterince ilgilenemediğimiz için üzülmüştük. Kıymetli eşi, güzel kızları ve çocukluk yıllarından tanıdığım bir arkadaş ile birlikte yola çıkmışlar. Onlarla bir sürü ortak anımız var. Gelmelerine seviniyorum.
Bir baba oğul verandadaki masalardan birine oturuyor. Her gelen Taş Ev'i kafasında ölçüp biçiyor. Babanın bulduğu kusur verandada telefon şarj cihazını takacak prizin olmayışı. Ağaç ve fidan işleri yaptığı için Şubat ayında manzarayı kapatan yaşlı kestane ağaçlarının budanması gerektiğini söylüyor. Aceleleri hiç yok. İçkilerini içiyorlar, yemeklerini yiyorlar. Arada keyif çaylarını içip ilave siparişler veriyorlar. İlk kez geldikleri Taş Ev'i gezdiriyorum onlara. Yukarıda manzara eşsiz. İçkinin verdiği rahatlığın da payı var sözlerinde. Elini omzuma atıp döktürüyor. "Doğrunu söyleyeyim mi?" diyor gülerek. "Köye her geldiğimizde aşağıdaki lokantalardan birine giderdik. Bizim oğlan yine oraya gidelim dedi. Ben sizin levhalınızı gördüm. Buraya daha 1.250 metre olduğu yazılı. Bizim oğlana hadi çıkıp gidelim, beğenirsek kalırız, beğenmezsek küfrederek döneriz." Öyle ya o kadar yol boşuna gelinmemeli. Seçtiği kelimelerin biraz kaba olmasını yadırgamama rağmen söyleyiş tarzı hoşuma gidiyor. Aşağı indiğinde ben sormadan devam ediyor. "Gerçekten çok güzel bir yermiş. Bundan sonra geleceğimiz adres belli."
Arkadaşlarım geliyor, onları verandada ağırlıyor, özlem gideriyoruz. Bu kez birkaç laf edecek kadar zaman buluyoruz. Havaalanına yetişecekleri için erken ayrılıyorlar. Onların ayrılması ile birlikte tempomuz artıyor. Geç saatlere kadar ekip arkadaşlarımızla birlikte misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlıyoruz.
17/07/2017 Pazartesi, Tire
Evet, bugün bunu yapmazsam olmayacak. Geçmiş günlerin dördünü de bir batında çıkarmam farz oldu. Ne iyi yaptık da tatil günümüzü pazartesiye aldık. Dünkü yorgunluğun üzerine çekilmezdi bugün. Tatil günümüzü hala salı bilenler var, her ne kadar sosyal medyada bu değişikliği duyurmuş olsak da. Ne yazık ki, bugün rezervasyon yaptırmak isteyenler, kapımıza kadar gelip geri dönenler oluyor.
Haftanın yorgunluğunu geç kalkarak atıyoruz. Öğlen saatinde geç kahvaltı için eşime tavsiye edilen bir kır bahçesine gidiyoruz Selçuk yolu üzerinde. Serpme kahvaltı veriyor burası da. Bizden başka bir çift kahvaltı ediyor arkamızdaki masada. Bahçe girişinde saç üzerinde otlu gözleme yapan bir köylü kadın ilişiyor gözümüze. Tavuklar civcivlerini peşine takmış masaların arasında dolaşıyor. Gençten biri masayı sildikten sonra siparişimizi alıyor. Kendi çıkardığımız kahvaltı ile önümüze gelenleri kıyaslıyoruz. Güzel bir kahvaltı servisi yapılıyor diyebilirim. Ben çayı sevmediğimden onun yerine ayran alıyorum. Kahvaltı ücreti bizimkiyle aynı. Kişi başı ikişer adet yaprak sarma ve sigara böreği, patates kızartması, gözleme ve ortaya sucuklu yumurta getiriliyor. Reçel çeşitleri küçük gofret kalıplarına konulmuş, basit ama parlak bir fikir. Bizim reçel çeşitlerimiz daha fazla ve göz alıcı. Bizdeki olan karadutlu lor ve pişi ile soslu biber kızartma yok. Yine de güzel bir kahvaltı ettiğimizi söyleyebiliriz.
Dönüşte çarşıda biraz alışveriş yapıyoruz. Muhasebeciye ve bankaya uğruyor, işlerimi hallediyorum. Toplu konut pazarından kasa kasa kurutmalık domates alıyoruz. Eve dönüp biraz istirahat ettikten sonra kasap alışverişimi yapıp yaylaya çıkıyorum. Bahçeye girer girmez hayvan dostlarımız karşılıyor. Venüs beni görünce sevinçten çıldırıyor. Tavukları besleyip yumurtalarını topluyorum. Aldıklarımı dolaplara yerleştirdikten sonra şehre dönüyorum. Bugün dinlenme günümüz ya, akşam yemeğini de meşhur kebapçı Hasan Usta'da yiyoruz. Salı pazarı kurulmaya başlamış bile. Yarın yüklü bir alışveriş yapmamız lazım.
Gün geçiyor; devran dönüyor. Hamakta sallanmak keyifli olmalı. Hele gece hamakta olmak; yıldızların altınad sallanmak, bir de dolunay varsa şair olmasan bile dökülüverir cümleler; mısralar halinde bir bir.
YanıtlaSilBu aralar çok hızlı geçiyor zaman. Gerçekten çok keyifli, ağaçların altında insanın şekerleme yapası geliyor.
SilEvlilik teklifi hemen ilgimi çeken oldu :D Böyle günlükler tutmanız ne güzel
YanıtlaSilŞimdiye kadar boş yok, Taş Ev'de teklife olumlu yanıt garanti:)
SilTeşekkür ederim.