Ayvalık'ta balkonumuza sessiz sedasız sızmaya çalışan bir sabah güneşi... Biliyorum çok kalmayacak, İşte, çekilmeye başladı bile ama bu kısa süre içinde beni gölge bir köşeye atmayı başarıyor.
Nereden sürüklendiysem buraya, Didi ve Gogo'nun yalnız bir ağaç altında yaptıkları uzun, sevimli ve ciddi sohbetlerinin içinde buldum kendimi. Onlar yani, Vladimir ve Estragon, ısrarla birinin gelmesini bekliyorlar, Godot'yu... Hala bekliyorlar mı, bilinmez. Hayır, ben iki saatlik film boyunca Godot'yu beklemedim, sadece onların çaresizlik içinde bekleyişlerini izledim. Bana benzer bir karakter yok bu eserde. Ne Pozzo'ya ne de Lucky'yle örtüşüyor kaderim. Ne dünyadan ümidini kesmiş bir derbeder, ne her arzusunu zenginliğiyle ya da birilerini ezerek tatmin eden bir gaddar, ne de hiçbir şey yapamayacak kadar çaresizim. Eğer dünya sadece bu karakterler üzerinde kuruluysa ben bir hiç'im. Godot'mu? Ne gelmesini isterim, ne de korkarım gelmesinden.
Samuel Beckett (1906-1989) İrlanda doğumlu ve 1969 yılında Nobel Edebiyat ödülü sahibi bir yazar. 1949 yılında yazdığı "Godot'yu Beklerken" adlı eseri ilk kez 1953 yılında Paris'te sahneye konulduğunda anlaşılamamış. Paris'te elit kesimin anlamadığı oyunu hapishanede izleyen mahkumlar çok beğenmiş ve her biri kendilerinden bir şeyler bulmuş. Bazıları Godot'yu özgürlük, bir kısmı bir türlü kendisini ziyarete gelmeyen sevgilisi olarak sembolleştirmişler. Oyunun büyük halk kitlleleri tarafından yoğun ilgiye mazhar olması bundan sonra başlarken sonraları absürd tiyatronun bir şaheseri olarak kabul ediliyor. II. Dünya Savaşından sonraki yılların etkisinin hissedildiği eserde bolca metafor kullanıldığından kitabı/oyunu okuyan/izleyen kişilerin hepsi kendine göre bir sonuç çıkartmışlar. "Godot kimdir?" sorusu eserin yazarı tarafından cevaplandırılmamış, bu bilinmezlik edebiyatın yetkin kişilerince bile farklı kimliklere ve olgulara bürünmüştür. Bazılarına göre tanrı, bazılarına göre sevgili, mutluluk, aşk, kimine göre ise ölüm (!)
Eser'in ikincil karakterleri Pozzo ile Lucky, efendi ve köle ilişkisinden yola çıkarak sömüren-sömürülen, ezen-ezilen kişi/toplumları temsil ederken insanların içinde bulunduğu durumu çaresizlik içinde ve doğal olarak kabullenişini işliyor. Bu sebeple olsa gerek, oyunun ülkemizde ilk kez Küçük Sahne'de sergilenmesine müteakip Demokrat Parti tarafından komünizm propogandası yapıldığı gerekçesiyle bir süreliğine yasaklanmış.
Youtube'ta Türkçe alt yazılı film versiyonu var eserin. İzlemek isteyenler buradan bulabilirler. Ayrıca her birine derin anlamlar yüklenen diyalogları internet üzerinden bulmak mümkün. Yer ve zaman faktörünü hiçe sayan bir ortamda olayın başlangıcı ve bitişi sırrını muhafaza ediyor. Samuel Beckett'in nihilizm yani hiçlik felsefesini taçlandıran bu eseri başarılı ve gündemden düşmeyecek bir baş yapıt.
Vladimir: Hiç terk ettim mi seni?
Estragon: Gitmeme izin verdin.
"Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir."
"Dünyadaki gözyaşı miktarı sabittir, ağlamaya başlayan biri için bir başka yerde keser biri ağlamayı. Aynı şey gülmek için de geçerli."
"Hepimiz deli doğarız, bazılarımız öyle kalır."
Gogo: Hadi gidelim artık.
Didi: Olmaz.
Gogo: Nedennn?
Didi: Çünkü Godot'yu bekliyoruz.
Gogo: Ah, evet...
Yine çok küçükken okuduğum bir kitap. Ne çok yeniden okumam gereken kitap var, ne çok.
YanıtlaSilKüçükken okuduysanız sayılmaz. Her okuduğunuzda muhtemelen Godot'nuz değişecektir.:))
SilMerhaba Bloğunuzu takip ettim . Sizi de beklerim teşekkürler
YanıtlaSilBen teşekkür ederim, geleceğim:)
Silbeckett peek severim. hiç konuşmaz. sessiz adam. sadece yazmayı bilir ve tiyatroyu. godot ise hiç gelmez hiç. o gelmez biz ona gideriz kikiki. tiyatrosunu da izleee :)
YanıtlaSilEvet, enteresan bir tip Beckett. Nobel ödülü kazanmış, törene çağırmışlar. Beni rahat bırakın diye bağırmış. Ama severim ben böylelerini ben de. "Godot hiç gelmez, biz ona gideriz." çok iyiydi. Bana da epey zaman oldu uğramayalı, sanırım bir süre sonra ben ona gideceğim:))
Sil:)
Sil:)
SilGodot'u beklerken dünya edebiyatının en önemli eserlerindendir. Ben sahnede izlemiştim bir kez. Aynı zamanda filmi de var yanlış hatırlamıyorsam. Hatta Youtube'da video olarak yayınlanmış. İzlemeyenler izlemeli kesinlikle. Teşekkürler
YanıtlaSilHaklısınız dar kadro ve basit bir dekorla dev bir eser çıkartmış. Dilime uzun bir süre pelesenk oldu. Eşim soruyor mesela; "Ne yapıyorsun?" "Godot'u bekliyorum" diye cevap veriyorum. Artık iyice kızmaya başladı:))
Sil