Yazar: Gülseren BUDAYICIOĞLU
Sayfa Sayısı: 384
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Türü: Roman
Kitap Hakkında: Yazarın okuduğum beşinci kitabı. Diğerlerinden farklı olan yanı, olayların yalnız bir hastasının etrafında dönmesi. Bu açıdan daha sade ve anlaşılır. Kitabın kahramanı Kenan Baran, yakışıklı bir iş adamı, varlıklı, kadınları kolayca etkileyen özelliği ona narsist bir yapı kazandırmış. Onun için hayatın anlamı kendisine saygı ve hayranlık duyulması, herkes tarafından sevilmesi. Ancak sevmek onun bilmediği bir duygu. Karısı, sevgilisi ve diğer kadınlar onun sahip olduğu güç ve cazibe karşısında teslim olmuş, her şeye razı olmuşlar. Ta ki, uzun zamandır ona hayatını adayan Fadi'nin yeter dediği ana kadar. Bu Kenan için dönüm noktası. Onun gibi biri nasıl terk edilebilir? Aslında uzatmalı sevgilisine olan tutkusundan değil bu kabullenmeyiş. Herkes kendisini sevmek zorunda ama karşısındakine göstereceği en ufak sevgi ve saygı kırıntısı sadece bir lütuf. Kenan'ın ilk kez reddedilmesi onu yataklara düşürecek bir şok dalgası yaratıyor. Kabullenilmesi zor bir yenilgi. Bu yenilgiye şahit olan karısı Handan'ın da onu bırakması sonun başlangıcı oluyor. Arkasından yalnızlık ve parasal çöküş. Yatırıldığı huzurevinde psikiyatrının çabaları sayesinde kendisi ile yüzleşmeyi öğreniyor, Hayatı geç de olsa tanıyor, iyilik yapmanın verdiği hazzı, sevmeyi ve sevilmeyi keşfediyor. Yaşamının son döneminde yaşadığı dramatik dönüşümü ölümünden sonra doktoruna ulaştırılan bir günlükten öğreniyoruz.
Kitabın konusu ilginç. Kenan ve diğer karakterler toplumda sıklıkla karşılaştığımız cinsten. 70. sayfaya kadar keyifle okuyorum ama daha sonraki "Doktorun Günlüğünden" bölümleri işin tadını kaçırıyor. Daha önceki kitaplarında olduğu gibi kendi kliniğinin reklamını yapması bir tarafa sık sık güzelliğiyle öğünmesi, eşinin yakışıklılığı, işindeki başarısı ve hastalalarına ne kadar içten yaklaşmış olduğuna dair kendini öven sözleri yakışık almamış, hatta itici kaçmış. Yazar eğer erkek olsaydı birçok yönden yazdığı kitabın baş kahramanı Kenan Bey'e benzeyebilirdi muhtemelen.
Konularda çok fazla tekrara düşmüş. Uzattıkça sıkmaya başlıyor, bir an önce kitabı bitirmek istiyor insan. Açıklamaya muhtaç hususlar ve inanması zor tesadüfler, yazarın olayların gerçekten yaşanmış olduğu iddiasını zayıflatıyor. Kenan'ın, sevgilisinin ve daha sonra eşinin birbririnden habersiz olarak (kitabın yazarı olan) aynı psikiyatra başvurması ve ondan destek beklemesi bunlardan biri mesela. Koca ülkede bütün yollar her nasılsa Gülseren Hanımın kliniğine çıkıyor.
Hangi doktor on yıldan fazla bir süre (eğer başka özel bir ilişkisi yoksa) hastasından hiçbir ücret almaksızın onun tedavisini üstlenir? Her ziyaretinde onu odasına alıp çayla börekle besler?
Kitapta yazar iki temel husus üzerinde dolanıp duruyor. Bunlardan birisi kader motifi, diğeri blinçdışı. Yazarın Freud'u arkasına alıp ortaya koyduğu kader motifi sayesinde her türlü kişisel bozukluğu açıklaması ve tedavisini yapacağı savını iddialı buluyorum. "Şimdi biraz çocukluğuna dönelim." le başlayan kesin tedavi yöntemi bu.
Sonuç olarak, bir daha Budayıcıoğlu kitabı okur muyum? Hiç sanmam, yeter bu kadar.
yazarı ilk defa duydum. yazar, narsist olduğunun farkında değil galiba, terzi kendi söküğünü dikemiyor demek ki :)
YanıtlaSilOoo, bu aralar çok popüler. Kitapçılar acayip pazarlıyorlar bu yazarı. Psikoloji ilginizi çekiyorsa okuyabilirsiniz. Edebi açıdan bir şey aramayın. Yazar hanımefendi gerçekten biliyor işini. Dini ticarete alet edenleri gördüm ama edebiyatı ticarete alet edenlerle pek sık karşılaşılmıyor. Diğer taraftan yazarın narsist yönü ondaki kişisel bozukluktan mı ileri geliyor yoksa halkımız bu tür insanlara daha fazla ilgi gösterdiği için mi böyle yapıyor çözemedim:)
Silhımmmm kenan konusu güzelmiş. o kısım okunurmuş :)
YanıtlaSilGerçekten de Kenan kitabı okutturur. Öyle cool'muş ki yazarın sekreterini, hatta yazarı bile etkilemiş. Yazarın iyi ki en az onun kadar uzun boylu ve yakışıklı kocası varmış. Yoksa yazar da Kenan'ın pençesinden kurtulamayacakmış. Allah korumuş yani, iyi ki yakışıklı kocası var hatunun:))
Silaman iyi karışmamış ortalık :)
SilHenüz hiçbir kitabını okumadım bu yazarın. Sayenizde de öğrenmiş oldum.
YanıtlaSilŞu an on yıldan fazla bir süre önce basılmış bir kitap var elimde. O da hep kendini kahramanla özdeşleştirir gibi :)
Tekrarlar yazıyı dai romanı da başka bir noktaya çekiyor.
Teşekkürler :)
Diğer kitaplarında değişik karakterlere sahip kişilere yer vermiş. Bunların hepsi farklı ve sıra dışı özelliklere sahip. Ancak Kral Kaybederse kitabında baş kahraman bazı yönleriyle yazarla özdeşleşmiş. Yazarın kitabında olay kahramanı ile birlikte kendisine rol vermesi ilginç.
SilEleştirdiğim konuların dışında yazarın kitapları yine de okunabilir düzeyde. Ben teşekkür ederim:)
Bende bir kaç kitabını okudum yazarın, daha önce de yorumlaşmıştık seninle. En beğendiğim kitabı Kral Kaybederse oldu yine de. Tekrar kısımları konusunda haklısın, bende sıkılıp atladım biraz.
YanıtlaSilBu kitabında konuyu tek bir hastayla sınırlandırmış olması iyi olmuş. Kitapta kendisi yerine başka bir psikiyatra görünseydi eminim pek çok arızayı ortadan kaldırır ve daha güzel olurmuş bence.
SilNeden devam edeyim Heredot la Tyrha söyle bana
YanıtlaSilÇok güzel anlatıyorsun. yoksun kalmak istemem:)
SilPsikiyatr bir yazar olduğunu biliyordum, nedense ürkütücü geliyor bana psikolojik kitaplar. Butimar diye bir kitaba başlamıştım lakin onun da dili çok ağırdı bir türlü devam edemedim. Yeni kitapları bekliyorum :)
YanıtlaSilGülseren Budayıcıoğlu'nun kitapları çok kolay okunuyor. Ele aldığı konularda da ilginç doğrusu. Butimar'ı ve yazarını duymadım. Genç bir zatmış. Değişik mevzulara el atmış, seveni de var sevmeyeni de. Eğer fırsat bulursam Butimar'ı ben de bir denemek isterim:)
SilBir kitabını okudum ve bu kitabı da okunacaklar listemde. Çok teşekkürler :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim:)
SilYeni bitirdim kitabı ve cok sewerek okudum yazarada narsisz demisler hiç alakasi yok basarili buluyo kendini ewet hastalariyla bütünleşiyor bu biraz gunumuz pisikologlarında yok helede devlettekiler vahim saniyeler icinde elinize depresyon ilaclarini verip postaliyolar ozelde bi nevi aynisi neyiniz var kullan 1 ay sonra gel bidaha yaziyim olayi burda pisikolog olarak cok basarili ve ewet bi fazlaliği varsa empat kendisi pisikologun diye dusunuyorum 3 buyuk gunahida okudum diger kitaplarinida kesinlikle okuycam 🖒😉
YanıtlaSilEvet, konular ve yazarın yazım dili okutuyor kitaplarını. Ben de kısa zamanda bütün kitaplarını okudum.
Silkenan 'ın hikayesi çok etkiledi kitapta 3 farklı yerde ağladıöncağarın daha önce okudugunhayata dön kitabında Ala ya da ağlamıştım. günlerce etkisinden çıkamıyor gerçekten çok üzülüyor şoka giriyorum. ben aslında bu hikayelerde kendimi yaşıyorum. empati yapıyorum bazen kenan olsam ben bunları yaparmiydim yada ben fadi olsam onun o karşılıksız sevgisini ben verebilirmiydim diye.sanırım ikisinide veremezdim.kader motifi kafamı çok karıştırdı. bende çocukluğuma iniyorum bir ipucu bulabilirmiyim diye ama bulamiyorum.oyuzden bana pek aydınlatıcı gelmedi bu kader motifi.yazar kitapta kenan bey e diyorki; ah keşke benim gördüklerimi oda görebilse. peki ozaman neden gördüklerinizi o dağ gibi adama ilk size geldiğinde söylemediniz. ben kenan la ilgli terapi de yazarı kesinlikle başarılı bulmuyorum. çok övünüyor kendisiyle eşiyle vs vs.acaba kendisi de NARSİST mi bilemedim .umarim yanılıyorum
YanıtlaSilYazarın narsist olduğunu ben de düşünüyorum. Özellikle kitaplarının tutulması, birbiri ardına dizi filmler uyarlanması şimdi kim bilir onu ne hale sokmuştur?
SilYazarın kendini övmesi ne katılmıyorum iradeli beklemeyi bilen biri bir sözün kenanin ruhunda ne derinlik yaratacağını bilen biri bide demişler para almadı yıllarca gayet normal bir şey insan sonuçta. Bide Kenan karekteri ni zaten yazmaya başlamış yirmi yılı aşan bir birikimle beslenmiş para nedir ki gerçekten karekteri bulmuş hayata odaklandı
YanıtlaSilPek çok kişinin aynı fikirde olması rastlantı değil:)
Sil