"Masum Bir Adamın İtirafları" adındaki ilk roman çevirimi yaparken büyük zevk almış ve bu işi devam ettirmek konusunda kararımı vermiştim. Türkçe'ye çevrilmemiş birçok eser arasından ikinci çevirim için bu kez göz hastalıkları uzmanı Amerikalı bir doktor olan Steven E. Wilson'u seçtim. Roman, kurgusal olarak Ermeni bir ailenin Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarını konu ediyor.
Aslında tehlikeli bir konu. Fakat ben olayı özellikle farklı bir bakış açısından görmek istedim. Ermeni diasporası ve pek çok ülke yaşanan trajediyi soykırım olarak nitelerken devletimizin resmi görüşü, bunun aksini savunuyor ve yapılan eylemi tehcir olarak tanımlıyor.
Soykırım: Siyasal, ulusal, ırksal ya da dinsel bir nedenle azınlık durumundaki bir insan topluluğunu soyca yok etmeyi amaçlayan toplu öldürme eylemi.
Tehcir: Göçe zorlama, göç ettirme, göç etmesine yol açma, sürme
Nasıl tanımlanırsa tanımlansın, siyasi kararların sonucunda en büyük acıları masum insanlar çekiyor. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni vatandaşların maruz kaldığı büyük acıların benzerleri çok. Ailesi bir Girit göçmeni olan benim ve Selanik göçmeni olan eşimin ataları da benzer sıkıntılar yaşamışlar. Onlar da mübadele denilen değişim sürecinde topraklarını terk etmek zorunda kalmışlar ve her şeylerini bırakıp yollara dökülmüşler. Hastalık, açlık, sefaletle mücadele etmişler. Bir çoğu uzun göç yollarında can vermiş, çetelerin saldırılarına uğramışlar. Aynıları Türkiye'den Yunanistan'a göç eden aileler için de geçerli. Sağ kalanlar yeni vatan topraklarında gavur diye dışlanmışlar, yoksulluk çekmişler. Bu tür büyük felakete uğrayanların hiçbirini birbirinden ayırmadım, ayırmam. En son Suriye'de ABD'nin işgal ve sömürü politikası gereği milyonlarca insanın evlerini terk etmesiyle sonuçlanan olaylar ortadayken yapılan işlemin adına soykırım ya da tehcir demenin ne anlamı olabilir.
"Anadolu'nun Hayaletleri" kitabının tamamını henüz okumadım. İlk kitabımda olduğu gibi birkaç bölüm ileriden giderek çevirmeyi düşünüyorum. Yazarın bu üçüncü kitabı. 1996 yılında bir konferans sebebiyle bulunduğu Kudüs'te, eşiyle birlikte şehir turu atarken uğradığı Ermeni mahallesinde, darağacına asılmış bir grup Ermeni erkeği gösteren fotoğrafın altında büyük harflerle yazılı "Ermeni Soykırımını Unutma" yazısını gördükten sonra konuyu araştırmaya karar vermiş. Halep, Anadolu ve Orta Doğu'da pek çok bölgede birçok yeri gezip olaylara tanıklık etmiş birçok insanla görüşmüş, on iki yıl boyunca konuya ilişkin düzinelerce kitap okumuş. Elde ettiği bütün bu bilgilerden Uzak Doğu ülkelerine yaptığı uzun uçak seyahatleri esnasında yazmış bu kitabı. Romanın yanlı yazılmasının hiçbir önemi yok benim için. Önemli olan başkalarının olaylara bakış açısını öğrenmek. Sanırım düşünen insanlar böyle davranmak zorunda.
Konuya ilgi gösteren okurlara şimdiden teşekkür eder, yorumlarınızı beklerim.