KATEGORİLER

23 Temmuz 2020 Perşembe

ŞAHSİYET - DİZİ

Bunca yıldır bine yakın yazı yazdım. Ancak dizi film konusunda blogumda yer verdiğim ikinci dizi, "Şahsiyet". İlki, ünlü uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar'ın hayatının konu edildiği "Narcos" adlı sekiz bölümden oluşan bir diziydi. Tamamını bir oturuşta izlemiş ve 08/01/2016 tarihinde yorumlamıştım.

Şahsiyet, senaryosunu Hakan Günday'ın yazıp baş rollerini Haluk Bilginer ve Cansu Dere'nin paylaştığı cinayet-polisiye türünde, her biri yaklaşık bir saat süren ve on iki bölümden oluşan bir dizi. Agah rolündeki Haluk Bilginer, adliyeden emekli bir memur. Alzheimer hastalığına yakalandığını öğrenince yıllardır planladığı cinayetler serisine başlar. Diğer taraftan cinayet bürosunun tek kadın polisi olan  Nevra katilin peşine düşüp olayı aydınlatmak için büyük bir çaba sarf eder. Agah'ın işlediği her cinayet sonrası Nevra'ya hitaben yazdığı notlardan sonra olay bambaşka bir boyuta bürünür. 

Severek iki gecede tamamladığım dizinin son bölümü bir buçuk saat. Agah'ta kısa bir süre önce tamamladığım çeviri romanımdaki Rafael karakterini buldum. Adaletin olmadığı, hukukun sadece kitap sayfalarında kaldığı bir dünyada intikam hırsıyla adaleti sağlayan birileri çıkıyor ve ben, yaptıkları ne olursa olsun, bu insanları seviyorum. Mesela bir çocuğa tecavüz eden caninin hapishanede diğer mahkumlar tarafından öldürülmesi yüreğimin yağlarını eritiyor. Şahsiyet dizisinde de Reyhan adındaki küçük bir kız çocuğunun Kambura adındaki hayali bir yerleşim yerinde, ahlaksız onlarca kişi tarafından tecavüze uğraması ve iki yıl sonra intihar etmesine sebep olunması, daha sonra olayın örtbas edilmesi için devlet kurumlarına nüfuz etmiş görevlerini kötüye kullanan hakimi, polisi gözler önüne seriliyor. Agah, aynı Rafael gibi adaletin olmadığı toplumda kendi yöntemleriyle adaleti  sağladığına inanan ve bunu başarmak için her şeyi göze alan bir örnek. Bu düşüncem pek çok kişiye ters gelebilir. Ama ben, bütün bu insanlara saygı duyuyorum. Çünkü görüyoruz, kadın cinayetleri, kadına şiddet tüm hızıyla devam ederken her zaman yapanın yanına kar kalıyor yaptıkları. Adalet bütün bu olan bitene ne kadar da aciz kalıyor. Her türlü ceza için olmasa bile, özellikle bilerek cana kasteden, kadına şiddet uygulayan, çocukları istismar eden canilere Rafael gibi, Agah gibi cezalandırıcılar arıyor gözlerim. 

24 yorum:

  1. Tamamen katılıyorum size Mr. Kaplan. Dün teyzemle konuşurken bir kez daha çileden çıktım anlattıkları karşısında ki daha önce de benzer bir sürü olay duydum, gördüm. Adamın biri eski karısının peşindeymiş sürekli, her gün küfürler, tehditler. Kadın tüm yollara başvuruyor ama kimse bir şey yapmıyor. O adam ve onun gibi bir sürü cani her gün peşine düşüyor, tehdit ediyor, sonunda da kıyıyorlar masum canlara. Nerde adalet? Agah gibi olmak lazım belki de gerçekten! Kadın, kız, erkek, çocuk... Haksız yere öldürülenlerin intikamı yerde kalmamalı. Ya kanunlar değişmeli ya da biri çıkıp kesin çözüm üretmeli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnız olmadığıma, benim gibi düşünen birinin olduğuna sevindim. Kanunlar değişse de değişen bir şey olacağını sanmıyorum ama. Mevcut kanunlar işletilmiyor, ya da kişiye göre farklı uygulanıyor. Mesela Agah olsun Rafael olsun, onların yasaları yok fakat tek başlarına devletin kanunlarla yapamadığını yani adaleti sağlıyorlar:)

      Sil
    2. Ceza yok ki.. Suçun işlenmesini caydıran bir neden yok. Sorun sadece bu, yoksa her toplumda psikopati aynı oranda.. Verirsen ağırlaştırılmış müebbet, 3-5 seneye hafifletip çıkmayı da engellersen bak bakalım nasıl düşüyor. Çok basit önlemler var ve bu İstanbul Sözleşmesi'nin mutlaka uygulanması lazım, çok rahat önü alınabilecekken, kadın cinayetleri Türkiye'de politikanın desteklediği bir öze büründü!

      Sil
    3. Hayır, sevgili C. Maalesef size katılamayacağım. Sevgili Mrs. Kedi'nin yazdığı son yazı, düşünmek zor, yargılamak kolay, bu yüzden kolaya kaçıp yargılıyoruz insanları diyordu. Evet, "kitabına uydurmak" sözünü bilirsiniz. Hakim ahlak düzeyine bağlı olarak, bazen baskı altında can ya da makam korkusundan, bazen çıkarını düşünerek kafasında veriyor kararını baştan. Sonra kitabına uyduruyor işi. Kitapta neyin yazdığı, yasaların ne olduğu önemli değil.

      Bak, bahse konu dizide, Reyhan on iki yaşında. Elli kişi tarafından iki yıl boyunca şiddete ve tecavüze uğramış. Sonra bu işkenceye dayanamamış ve intihar etmiş. Adli tabip raporunu tutmuş, savcı göz yummuş, hakim kararını vermiş. Ruhi bunalım sonucu intihar. Oysa o elli kişinin arasında hakimi, savcısı, polisi, öğretmeni, iş adamı, yoksulu, varlıklısı her tür insan var. Eğer ceza uygulanacaksa en büyük cezayı görevini kötüye kullanan devlet memurlarına uygulamaları gerek. Fakat bu mümkün olmuyor. Neden mi? Çünkü hepsi suça boğazlarına kadar batmış durumdalar. Sistem ahlaklı, erdem sahibi insanları karar verici konuma getirmiyor. Maalesef...

      Sil
    4. :( bilemedim ki... haklısınız.

      Sil
    5. Keşke haklı olmasaydım:)

      Sil
  2. Bu diziyi çok merak ediyorum, çok duydum bloglardan ve medyadan. Hatta sanırım İngilizce altyazılı haliyle Netflix'te ya da Amazon Prime'da varmış demişti birisi, sanırım eşimle izleyeceğim (bazı güzel Türk filmleri olunca onu da ekliyorum yanıma, kültürel elçi misali)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Puhu TV de izledim. Haluk Bilginer Uluslararası Emmy ödül töreninde en iyi erkek oyuncu ödülünü almış bu dizideki performansıyla. Meksika kendi ülkesine adapte edip yeniden bir dizi film yapacakmış. Puhu TV de İngilizce versiyonu da var sanırım. Dizide güzel mesajlar da var. Şahsi mesele değil bu diyor mesela Agah, şahsiyet meselesi. Ayrıca, hoşuma giden bazı öğeler oldu. TV de içilen içki ve sigara gölgeleniyor, dizide böyle bir durum yok. Son derece doğal. Küfürler bile o kadar doğal ki, hiç küfür etme alışkanlığı olmayan ben bile rahatsız olmuyorum. Kısacası bildiğimiz bir hayata ayna tutuyor dizi. İzleyin mutlaka derim:)

      Sil
    2. Teşekkürler çünkü "bulamadım" demek için yeniden girmiştim, okuyunca gözlerim parladı, çok teşekkürler. "Masum"u izlediniz mi? Oradaki rolüyle de inanılmazdı Haluk Bilginer. Küfürler konusunda tam katılıyorum ben hayatımda küfür etmemiş insan olarak Halluk Bilginer'in küfürlerini zihnime not aldım :D Yerel deyişler falan olduğu için küfür gibi gelmiyor insana galiba..

      Sil
    3. Teşekkürler, şu an müsaitim, hemen izleyeyim. Bütün dediklerinize katılıyorum:)

      Sil
  3. Ben de merak ediyorum Şahsiyet'i. Çok fazla gördüm internet üzerinde. Ayrıca Hakan Günday yeraltı edebiyatı yazarı, kitaplarının konuları çok ilgi çekici bir an önce yazarın kalemiyle de tanışmak istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha önce Hakan Günday'ın Kinyas ile Kayra kitabını okumuştum. Herkes beğenir mi bilemem ama ben hayal gücünden etkilenmiş, kalemini beğenmiştim. Şahsiyet dizisi okuduğum kitaptan daha güzel geldi.

      Sil
  4. Özellikle de Agah Beyoğlu karakteri çok iyi kurgulanmış. Ben de severek izlemiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eleştirilecek küçük bir husus olabilir belki. O da Nevra'nın on yaşındaki en yakın arkadaşı Reyhan'ı unutması ve Cemil'in Kambura'dan ayrılmadan önce ona yaptığı sarkıntılığı hatırlayamaması. On yaşında bir çocuğun bu olayları hafızasından silme olasılığı var mıdır, çözemedim.

      Sil
  5. uyandığında saate bakıp geç olduğu için mutlu oluyor ya o sahnelerde kendimi düşündüm ben de bazen umarım geç kalkmışımdır diyerek bi umut bakıyorum saate ama hep çok sabahın körü oluyor. yalnız insanlar böyle küçük ayrıntıları atlamaz. agah bey de çok yalnızdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Agah Bey, gönüllerin kahramanı:) Haluk Bilginer de hakkını ziyadesiyle vermiş karaktere.

      Sil
  6. Şahsiyet'i çok beğenerek izlemiştim. Ama Narcos'u iki bölüm izleyebildik sonra kenarda kaldı,sarmadı hiç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepsi aynı olmuyor, ya da kişiye göre farklı değerlendiriliyor. Mesela Alef dizisine başladım, sekiz bölümlük dizinin yedisini sabırla izledim. Son bölümünü izlemekten vazgeçtim. Şahsiyet'in üzerine fazlasıyla karışık bir senaryo. Konu güzel olmasına rağmen ilişkileri son derece kopuk buldum.

      Sil
  7. hımms, sen demekki böyle karakterleri seviyon. şahsiyet son dönemdeki özel kanal dizileri arasında iyilerden biri zaten, aşk 101, muhafız, atiye filan, diğerleri de. şahsiyet bikaç bölüm kısaltılabilirdi belki. haluk bilginer iyiydi. karakteri bilerek abartılmış. böyle iyiydi tabii. şahsiyet dizisini eleştiremeyiz zaten. yani, karakter kurgu olduğu ve bilginer de özellikle abartılı oynadığı için, eleştiriye yer bırakmıyor. severek izledim, muhafızı da atiyeyi de aşk 101 i de. ama sen onları sevmezsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, ben severim böyle dizileri. Muhtemelen bahsettiğin dizileri de dediğin gibi sevmem herhalde:))

      Sil
  8. Haluk Bilginer ödül aldıktan sonra ertelediğim için çok pişman olduğum bir diziydi ama işin tuhafı hala izlemedim. Konusu bile bana seveceğimi söylüyor ama bu ara gerçek anlamda beni mutlu edecek dizilere ihtiyaç duyuyorum. Yorumunla birlikte moral olarak iyi hissettiğimde ilk başlamam gereken diziyi hatırladım. Çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim:) Konusu iç karartıcı olsa bile yapanların yanına kar kalmaması biraz olsun insanın içini ferahlatıyor. Güzel bir dizi, kaçırmayın. Haluk Bilginer'in en iyi performanslarından biri:)

      Sil
  9. Şahsiyet Türk yapımı kısa dizilerde en iyilerden biri benim için de. Konusu çok acı olsa da oyunculuklar, verilen mesajlar çok anlamlıydı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size tamamen katılıyorum. Son zamanlarda izlediğim en güzel dizi oldu. Haluk Bilginer başarısının karşılığını almış zaten:)

      Sil