Raging Bull'da Jake LaMotta'nın sandviç yerken
televizyon antenini ayarlamaya çalıştığı bir sahne vardı. Orta siklet
şampiyonluğunu kazandıktan sonra yeniden kaybetmişti. Bir süre sonra, LaMotta’nın göbeği şortunun üstüne taştığı için kardeşi onunla dalga geçmeye başlamıştı. Sonsuza dek sıkı bir disiplin uygulayamazsınız. Sıkıntılarınız
arttığında, stresinizi üzerinizden atmak için geç kalırsanız kendinizi bir anda hücrede
uyanmış bulursunuz. Cumartesi günü öğleden sonra,
Lockhart'taki bir barbekü restoranından çıktım ve US183 yolu üzerinden şehre geri
dönerken, Teksas eyalet polisi tarafından çevrildim.
Polis, kaskını çıkardı, ehliyetimi ve trafik sigorta poliçemi istedi.
Gözleri kobalt mavisiydi. Sinekkaydı bir sakal tıraşı olmuştu. Belgelerimi
aldı, bulunduğum yerde kalmamı söyledi ve arabasına geri döndü. Çizmelerinin asfaltta çıkarttığı ses kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Dikiz aynasından telsizle konuştuğunu ve bilgisayar
klavyesine dokunduğunu görebiliyordum. Kaçmaya kalksam, beni yakalamalarının uzun sürmeyeceğinden emindim. Tutukladıkları takdirde bildiklerimi paylaşmam karşılığında acaba beni serbest
bırakırlar mıydı? Onlara nasıl bir anlaşma önereceğimi zihnimde test ediyordum. “Uçağı
düşen yargıçları tanıyor musunuz?” diye kendi kendime soruyordum. Sonra yine kendi
kendime “Evet, yaşıyorlar ve nerede olduklarını biliyorum.” diye cevap
veriyordum. Aklımdaki muhakeme devam ederken polis arabamın yanına geri döndü.
“Seni hatırlıyorum, Bay Zhettah” dedi.
"Buralarda oldukça meşhur
birisin. Bu seferlik seni uyarmakla yetinip görmezden geleceğim. Hız sınırı yüz on
km/s. Tamam mı? İyi günler, efendim.” dedi.
Omzundaki rütbeye baktıktan sonra “Teşekkürler, Çavuş.” dedim.
O gece otel odasının minibarındaki bütün viskileri içtim ve yemeği odama sipariş ettim. Kendimi soyutladığım zamanlarda Tieresse’le daha
fazla konuşuyordum.
“Aşkım,” dedim. “Şanslıydım ve herhangi bir ücret
ödemeden dersimi aldım. Bundan sonra bir daha risk almayacağım. Artık böyle
dalgınlıklarım olmayacak. Küçük ihmallerim yüzünden asla kan ter içinde kalmayacağım.”
dedim.
“Biraz daha dikkatli olmalısın, amor? Bütün bunlar senin neşeni kaçıracak küçük şeyler.” dedi.
“Dünyevi sevinç hakkımı çoktan tükettiğime
inanıyorum.” dedim.
“Senden bunları duymak istemiyorum Rafael” dedi
ve dudaklarının dudaklarımın üzerinde gezindiğini hissettim. Ertesi gün, henüz güneş
doğmadan evime dönüş yolundaydım.
Sabah markete uğrayıp bir düzine yumurta ve dilimlenmemiş köy ekmeği aldım. Güneşte kurutulmuş domates, sarımsak, kırmızıbiber ve beyaz
peynir ile bir frittata* pişirdim. Bir spatula ile birlikte üçer adet tabak ve çatal alıp 6. Kata
indim.
“Biraz geç kaldım, ama biraz işlerim vardı.” dedim. “Geçmiş
yeni yılınız kutlu olsun.”
Kahvaltıyı hazırladım ve mahkûmlarımın her birine
birer tabak verdim.
Moss, “Teşekkür ederiz.” dedi.
Stream, “Geçen sene mahkemelerimizde sekiz bin duruşmaya
girdik.” dedi.
Ağzımdaki çikleti çiğnemeyi kestim ve diyeceklerine kulak kabarttım.
Ağzımdaki çikleti çiğnemeyi kestim ve diyeceklerine kulak kabarttım.
“Bunların beş bini habeas corpus** dilekçesiydi.” dedi.
“Peki, o zaman sizlerle yarışabilirim." dedim. "Ben de haftada
bin kişiye yemek servisi yapabiliyordum.”
“İnsan faaliyetlerinin küresel ısınmayı
arttırdığına inanıyor musun?” diye bir soru yöneltti.
“Tabii ki inanıyorum.” dedim. Bunun üzerine aşıların
otizme neden olup olmadığını, dünyanın düz olup olmadığını ve evrim teorisini
kabul edip etmediğimi sordu. Ona sırasıyla hayır, hayır ve evet cevaplarını verdim. Sonra
bana dönüp bilim adamı olup olmadığımı sordu.
“Şimdi bu ilginç bir soru, John.” dedim. "İşini iyi bilen çoğu fırıncı ustası kalplerin kimyageridir. Şimdiye kadar son derece bilimsel bir şekilde çalışan iki üç şefle
tanıştım. Bana sorarsan, onların hepsi ruhsuzdu ama işlerinde uzman kişilerdi. Sanırım biraz eski kafalıyım. Anlatabiliyor
muyum?" dedim.
“Evet, anlıyorum.” dedi. “Tıpkı bizim gibi siz de
işin uzmanlarına güveniyorsunuz.”
Moss'a baktım. Yumurtalarını ve ekmeğinin
yarısını yemiş ve çatalını tabağın ortasına koymuştu. Stream, bir şeyler
söylememi bekliyordu. Ağzıma bir lokma frittata
attım. Benden cevap gelmeyince o yine devam etti.
“Bizler, işlerini layığıyla yapan alt basamak mahkeme
hâkimlerimize ve savcılarımıza güveniyoruz. Yapılan her itiraz dilekçesini bizzat
kendimizin inceleyecek zamanı yok. Siz de dâhil olmak üzere yaşayan herkes,
uzmanların vereceği kararlara bağlıdır. Kendini dürüst bir intikamcı yerine koyuyorsun. Oysa
sen, ucuz, ikiyüzlü adamın tekisin benim nazarımda.” dedi.
Patlaması beni şaşırtmıştı ve bir an onun bu ateşli konuşmasına hayran
kaldım fakat hayranlığımın tiksinti haline gelmesi çok uzun sürmedi.
“İşte yanıldığın nokta burada, John. Anlatıldığına
göre sizin uzman dediğiniz duruşma hâkimi, davanın lehime ertelenmesi yönünde karar vermiş
ve DNA'yı test etmek istemişti. Ancak sen ve Jane onun karşısında yer aldınız." dedim.
Stream,” “Çünkü o, yanılıyordu.” dedi.
“Ayrıca sizin mesai arkadaşlarınızdan biri de sizin gibi
düşünmedi. Anladığım kadarıyla, Teksas eyaletinin en iyi yargıçlarından ikisi, kararlarını
verirken doğru yaptıklarından emin olmak istiyorlardı, diğer ikisi, yani sizler ise buna
gerek duymamıştınız.” dedim.
Stream, “Üç nihai karar vericiden ikisini, yani Yargıç
Moss’la beni halk seçti. Ahlaki öfkenin*** seni
otoriterliğe götürdüğünü görüyorum." dedi.
Önceleri, avukatım hakkında fazla bir bilgim yoktu
ama sonra Sargent bana, biraz onun geçmişinden bahsetmişti. Hukuk fakültesine gitmeden
önce Ivy League’ta eğitim görmüş, deniz piyadelerinden Teksaslı bir yüzbaşı ona
akıl hocalığı yapmıştı. Yazıhanesinin bir köşesinde, uzun, pirinçten bir
tükürük hokkası bulunduruyordu ve onu oraya sırf dekorasyon olsun diye koymamıştı.
Yüzbaşının ödüllü bir belgesele konu olan biyografisinin bir kopyası Sargent'ın
elindeydi.
Bir gece, Javier dediğimiz adam idam edilmişti.
Javier, önceden, Batı Teksas'ta bir yerde, bir taksi şoförünü vurduğunu itiraf etmişti ancak son birkaç yıldır gerçekte o işi yapmadığı hususunda ısrar ediyordu.
İnfazdan tam bir gün önce, cinayeti soruşturan dedektif, Javier’in avukatını aramış ve suçu itiraf ettirmek
için Javier'e işkence yaptığını kabul etmişti. Anlaşıldığına göre, dedektif, ölüm döşeğindeydi ve oradan sağ çıkıp çıkamayacağı belirsizdi. Avukatı son dakikada bir
temyiz başvurusunda bulundu. Dava Yargıtay'a kadar gitti ve saat onu geçene kadar
bir karara varamadılar. Daha sonra Javier'in aleyhine beşe dört oyla hüküm verdiler.
Saat on bir civarında Javier’in idam edildiği açıklandı. Haber ölüm hücresine
düştüğünde en ufak bir protesto yoktu. Sadece şaşkın bir sessizlik hüküm
sürüyordu. Sargent,
“Inocente, dinle bak bunu.” dedi. Olvido’nun akıl
hocasının biyografisinden bir pasaj okudu.
“Jüriye müvekkilinizin olay yerinde bile
olmadığını söylüyorsunuz ama eğer olsaydı bile, tetiği çeken kişi o olmayabilirdi ve tetiği
çekmiş olsa bile, iyi bir nedeni olabilirdi. Her bir varsayıma A, B ve C diyelim. Mahkeme
salonu, bir cevabın doğru, diğerlerinin yanlış olduğunu ortaya koyan bir laboratuar değildir. Bu iş, ilk kaleyi ablukaya aldığınız sürece, sahada vurulmanızın, dolaşmanızın ya da vurmanızın
önemli olmadığı bir beyzbol oyununa benzer.”
Javier için çok üzülmüştüm.
“Her zamanki gibi, Compadre, dediklerini yine tam olarak anlayamıyorum.” dedim.
“Bunun sadece bir oyun olduğunu düşünen polisler
ve savcılar değil. Bizim taraf da aynı şekilde düşünüyor. Javier'in bir hiç
uğruna hayatını kaybetmesinin sebebi duruşmaları bir spor karşılaşması gibi
gören, doğru adım atmayı bilemeyen adamlardır.” dedi ve ardından bana hemen bir
soru sordu,
“Sofist kime denir bilir misin?”
“Sofist kime denir bilir misin?”
“Elbette, biliyorum.” dedim. “Onlara bir nevi
filozof da diyebiliriz. Platon'a göre sofistler, gerçeği tanımlamaktan ziyade kendilerini
haklı çıkaracak kanıtları arayan kişilerdir."
*frittata: İtalyan omleti
**habeas corpus: Bir kişinin, hukuka aykırı bir tutuklama veya hapis cezasını mahkemeye bildirebileceği ve mahkemeden, genellikle bir hapishane yetkilisi (gardiyan) tarafından, mahkûmu ya da tutukluyu mahkemeye getirilmesini talep edeceği yasal bir hukuk yolu.
***Ahlaki öfke: Ahlâki ilkelerin ağır ihlâli ile bağlantılı aşırı tutku ve öfke.
(Devam edecek)
*frittata: İtalyan omleti
**habeas corpus: Bir kişinin, hukuka aykırı bir tutuklama veya hapis cezasını mahkemeye bildirebileceği ve mahkemeden, genellikle bir hapishane yetkilisi (gardiyan) tarafından, mahkûmu ya da tutukluyu mahkemeye getirilmesini talep edeceği yasal bir hukuk yolu.
***Ahlaki öfke: Ahlâki ilkelerin ağır ihlâli ile bağlantılı aşırı tutku ve öfke.
(Devam edecek)
yemekler yine güzel, italyan omleti iyimiş, la motta, ünlü boksör, azgın boğa eveet nefis film :) çok muhabbete girdi bu rafaello yargıçlarla :) ayrıca, bu iki yargıcın da hatalı olduğu net değil, bu rafaelin davasında da net değil, eldeki verilerle rafael suçlu gibiydi, ama yargıçlar da hata yapabilir tabiiii onlar da insan yani, ama her hakkı yenen böle yaparsa yandık valla doktor polis hakim filan kalmaz ortadaa :)
YanıtlaSilDeep, sanırım anlaşamadığımız konu şu:
SilRafael'in karısını öldürdüğüne dair hiçbir somut kanıt yok!
Üstüne üstlük olayın herhangi bir şahidi de mevcut değil.
Genel hukuk prensibi, bir insanın suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar masumdur. Masumiyet ilkesi!
İdam cezasına hükmeden jüri ve yargıçlar önyargılı ve ellerinde kanıt olmadan karar veriyorlar.
Çünkü adam Meksikalı göçmen, potansiyel katil. Kadın ondan yaşlı ve çok zengin. Muhtemelen cinayeti ondan başkası işlememiştir!
Var mı böyle bir şey ya? Kimsenin aklına bunun evi soymak üzere gelen bir başkası ya da olası bir düşmanı, parasında gözü olan biri neden gelmiyor?
Daha önce Tieresse, Rafael'e söylemişti. Al bu parayı kendi adına bankaya yatır diye. Rafael itiraz edince, ya sen dediğimi yap, yarın olur da beni kaçırırlarsa fidyemi ödersin dememiş miydi?
Sonra, kadın hep iyilik yapıyor diye düşmanı olmayacak değil. O kadar parası olan bir kişi evinde yalnız başına, bekçi koruma olmaksızin kendini nasıl güvende hissedebilir?
Yargıçlar, daha önceki davalarında olduğu gibi pek çok kez hata yapmışlar ve suçsuz kişilere idam cezası vermişler. Bu ilk hataları değil ki. Ancak Rafael'in cinayetle ilgili hiçbir suçu yok.
Eğer hakkı yenenler çoğalırsa arada Rafael gibi adamlar çıkabilir. Herkesin tepkisi farklı olur elbette. Kimi dayanamaz, kendini öldürür, kimi gider yargıçları. Bazıları da Rafael gibi orjinal fikirler ortaya koyar:)))
Türkiye'de benzer durumlar çok ama Rafael gibi bir cesur adam çıkmıyor ortaya. Düşün evladına tecavüz edip öldürmüş bir katil, birkaç yıl yattıktan sonra afla dışarı çıkıp yüzüne gülümsüyor. Ne düşünürsün? Şahsen ben Rafael gibi olamadığım için vicdan azabı çekerim:)
Rafael'e acımaya başladım. Her şeyi planladı ama bu tarz konuşmalara hazır değil. Kendini savunamıyor, derdini anlatamıyor. Her karşılaşmada yenik düşüyor. Stream'in kibri insanı deli eder ama onu bu oyunda yenmek istiyorsa çok daha atik ve kendinden emin olmalı Rafael.
YanıtlaSilSanırım gelecek bölümlerde Rafael'e biraz daha fazla acıyacağız. Aslında duygusal bir adam.
Sil