KATEGORİLER

5 Temmuz 2020 Pazar

MASUM BİR ADAMIN İTİRAFLARI - BÖLÜM 62/4


Teorik açıdan, avukatın delillerle desteklediği savunma dilekçesi ile yargı görüşü arasında önemli bir fark vardır. Birinde ortaya belli bir sonuç çıkması gerekirken, diğerinde buna ihtiyaç duyulmaz. Hiç kimse avukatların tarafsız olmasını beklemez. Oysa yargıçlarbelli bir zümreyi memnun etmek arzusuyla değil, hukukun üstünlüğü ilkesine göre ve yasalara uygun olarak hareket ettiklerini iddia ederler.

Stream ve Moss'un icraatlarının toplandığı kitapçıklarda, söz konusu ayrım tamamen ortadan kalkmıştı. Onlara yanlı kararlarının birer kopyalarını vermeye devam ettim fakat bunu kendime bir vazife olarak görmüyordum. Bazı hikayeler sonradan yazılamayacak kadar uzundur. Ne kadar yazarsan yaz, aklından geçenleri tam olarak anlatamazsın.

Mesela ölüm hücresindeki Nazi komşum, Taylor gibi birini ele alalım: Zenci bir gardiyan, hayatını kurtarmış olsa dahi, Taylor ona bir ekmek kırıntısı dahi vermezdi. Moss ve Stream için de aynı durum geçerliydi. Mahkûmları içeri atmak için ihtiyaç duydukları yasal ilkelerin içini nasıl boşalttıkları ortadayken, benim gibi eski bir mahkûmun onları serbest bırakması, asla söz konusu olamazdı.


Çok değil, bir ay kadar sonra bu kararlılığım iyice zaafa uğramıştı. Onlara temiz çamaşır getirdiğim bir gün Stream,

“Sana karşı kendimizi aklamamız gerektiğini anlıyorum ama bundan önce farkında olmadan yaptığımız hataların karşılığında senin bize kasıtlı olarak yapmış olduğun kötülükleri nasıl izah edeceğini merak ediyorum.”

“Farkında olmadan yaptığınız bir hata neticesinde, masum bir adamın ölümle cezalandırılmasına onay verdiniz. Bu olayı biraz hafife aldığını düşünmüyor musun?” dedim.

“Kararımızın yeterince adil olduğunu düşünüyorum. Beklediğin cevap bu mu?” dedi.


Evet, deyip yanından uzaklaşmalıydım. Bunun yerine,

“Hayır,” dedim. “Hedefim, evrenin ahlakına yeniden denge veya düzen sağlamak değil. Benim burada amacım, bir daha önemli bir pozisyona gelmeniz halinde size iyi bir ders verebilmekle ilgili.”

Stream, “Bu büyük saçmalık. Eğer senin bu ukalaca akıl yürütmen doğru olsa,  dijital saatte dakikalarımı saydırmak için beni buraya tıkmazdın.” dedi.

“Sizlere değerli bir ders vermek ve intikam duygularımı söndürmek birbirini dışlayan şeyler değil.” dedim.

“Çok doğru, bütün mesele de bu zaten.” dedi.


Kafamdaki özlü cevapları prova ettim. "Tartışmayı kazanmış olman haklı olduğunu göstermez." demek isterdim ama artık çok geçti. Bir kez daha o kazanmıştı. Acaba Bodega' nın güvenlik kameraları var mıydı? Adliyenin karşısındaki, her zaman oturduğum yerde veya şehrin herhangi bir yerinde, hâkimleri takip ettiğim bölgelerde, beni kaydeden kameralar var mıydı? Stream’in uçağının enkazında hala DNA’m korunmuş olabilir miydi? Batı yakasından geçerken herhangi bir yerde bıraktığım parmak izim, dedektifler için bir ipucu olabilirdi belki de. Körfezde bir şeylerle uğraşıyor olmam şüpheleri üzerime çeker miydi? Mobil bir restoran açmak için araştırma yaptım. Bir ara hukuk fakültesine gitmek fikri geçti aklımdan. Tieresse'nin vakfında değerlendirebileceğim bir becerim olup olmadığını düşündüm.

Sonunda bunların hiçbirini yapmadım. Bir yarım, bütün bunları yapmayı düşünürken, diğer parçam bunlara zamanımın olmayacağı konusunda ısrar ediyordu. Belki de, Stanford'un öğrencileri gibi, gardiyan olmak iyiden iyiye hoşuma gitmeye başlamıştı.


Kazadan altı ay sonra, Sahil Koruma, arama çalışmalarını durdurduğunu açıkladı. Yeni kanıt ve kazaya ait kalıntıların ortaya çıkması durumunda, çalışmalara kaldığı yerden devam edileceği bildiriliyordu. Bir ay sonra, NTSB tarafından nihai rapor yayınlandı, kaza sebebinin belirsizliğini koruduğu ifade edilirken, mevcut bilgiler dahilinde, kazanın pilotaj hatasından mı yoksa karbon monoksit zehirlenmesinden mi meydana geldiğine dair herhangi bir şey söylemenin mümkün olmadığı açıklanmıştı.

Özel pilot tartışma forumlarında Stream'i hatalı bulanların sayısı hayli fazlaydı. Bir pilotun ortaya attığı teoriye göre, rüzgârın beklenenden daha şiddetli olması sebebiyle uçağın yakıtı bitmiş olabilirdi. Bu açıklama mantıklı görünüyordu fakat diğer bir pilotun işaret ettiği üzere, böyle bir durumda, Stream'in neden acil durum çağrısı yapmadığını açıklamıyordu. Başka bir pilot, telsiz haberleşmesinin kesintiye uğramasının nedeni olarak, neredeyse sıfır dereceye düşen dış hava sıcaklığı sebebiyle kabin ısısını arttırmak için klimayı çalıştırmış olabileceğinden bahsediyordu. Klimadaki muhtemel arıza sebebiyle kabinin karbon monoksit gazıyla dolması sonucunda, hem Stream hem de Moss bilincini yitirmiş, uçak güç kaybetmesi nedeniyle körfez’e düşmüştü.


Haber, Austin gazetesinin eyalet haberleri bölümündeki bir sayfada yer almıştı ve oradan yerel TV istasyonlarında taşındı. Ancak hiçbir büyük ulusal kanal bu olaydan bahsetmedi. Kendimi biraz daha güvende hissettim. Aşağı indim ve mahkûmlarıma son haberleri okudum.

“Altı aydır burada birlikteyiz ve artık geçmişi olduğu yerde bırakabileceğimi düşünmeye başladım, sanırım. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” dedim.

Moss, “Yaptıklarından sapıkça bir zevk alman hoş değil.” dedi.

“Haklısın Jane. Fakat bana suç işlediğim halde zaman aşımından yargılanamayacakmışım gibi geliyor. Bunun ne kadar heyecan verici bir şey olduğunun farkında mısın?” dedim.


Stream, “Kanunların etrafından dolaşan muhtelif çözüm yolları vardır.” dedi.


“Bu duruşun, John,” dedim. “Tam da bu yüzden, burada olmanı gerektiriyor.”

Günlük yaşantıma kaldığım yerden devam ettim. Colorado, Cortez'e uçtum ve bir haftamı San Juans'ın vahşi doğasında geçirdim. Utah Moab'ta bisiklet kiraladım ve odun sobasıyla ısıtılan tek odalı bir kulübede kaldım. New York'a gittim, iki gün içinde üç Broadway gösterisi izledim. Haftada bir, çarşamba günleri öğleden sonra hal hatır sormak için Olvido ile görüştüm.


Aynı zamanda romantik zamanlarımızı hatırladım. Tieresse gittikçe büyüyen işlerini yavaş yavaş elden çıkarmaya başlamıştı.

“Çalışmak seni artık sıkmaya mı başladı?” diye sormuştum.

“Her insan gibi benim de zayıf bir tarafım var. Kolay kolay vazgeçmem. Eğer yönetecek bir şirketim varsa, tek yapacağım onu ayakta tutmak. Lakin daha fazla kitap okumak, daha fazla film izlemek ve daha fazla müzeye gitmek istiyorum. Elimdekilerin hepsini satmazsam, bunlardan hiçbirini yapamayacağım.” dedi.

“Elden çıkarılacaklar listesine beni de dâhil etmemişsindir umarım.” dedim.

Beni öptü,
“Seni şımarmak istemiyorum, amor. Ufak tefek şeyleri sorun haline getirmemek, insanın ulaşabileceği paha biçilmez bir lüks. Bundan sonra yapmam gereken tek şey isteklerime engel olan her ne varsa kökünden kesip atmak.” dedi.

Artık kimse Stream ve Moss'u aramadığına göre, küçük şeylerden endişelenmeyi bırakabilirdim. Austin'e geri dönmeye karar verdim. Dört yıldızlı bir otelde bir oda ayarladım. Sonra, bir de araba kiraladım. Stream’in evi boş görünüyordu. Bahçesindeki çime bakım yapılmış ve biçilmişti ama pencerelerinden dışarıya ışık sızmıyordu. Öte yandan Moss’un evinde, bütün ışıklar yanıyordu. Sabah olunca, arabama atlayıp onun evine yine bir göz attım. Papaz kocası, arabasına biniyordu. Şakaklarına dökülen saçları ağarmıştı. Aklımdan ona bir not bırakmak geçti.

(Devam edecek)

6 yorum:

  1. Ya ne olmasını umuyor Rafael? Stream ve Moss hatalarını anlayacak, "Bizi kaçırıp hapsettiğin ve bize yanlışımızı gösterdiğin için teşekkürler." deyip üstüne de el sıkışıp Rafael'den şikayetçi olmayıp elini kolunu sallayarak gitmesine izin mi verecekler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her birinin iç dünyası farklı. Moss, hatasını anlamış görünüyor fakat Rafael'in yaptıklarını anlamsız buluyor. Stream ise bugün olsa yine aynı şekilde davranırım derken eline fırsat geçse Rafael'i bir kaşık suda boğacak. Rafael'in kafası karışık, özellikle olayda hiç bir günahı olmayan Moss'un papaz kocasına büyük haksızlık yaptığı için vicdan azabı çekiyor. Onun yargıçlara yaptığı sadece onlara, yaptıkları hatayı göstermek ve ders vermek olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı zaten. Aynı zamanda onlardan intikam alıyor.

      Fakat bu aralar bir yandan plânında yaptığı hatalardan dolayı yakalanacağım korkusu, diğer yandan iç hesaplaşması yüzünden zor günler geçiriyor. Yine de geri dönüşü olmayan bir yola girmiş durumda. Stream girdiği fikir tartışmalarında sürekli kaybediyor. Bu sırada Stream biraz alttan alsa belki daha fazla uzatmayacak ancak Stream de keçi gibi inat.

      Evet, bundan sonra başına bir şey gelmeyeceğini bilse, onları bırakabilecek durumda fakat bu işten kolay kolay paçayı sıyıramayacağını biliyor. Tam bir açmazda.

      Bunca plânı yapan kişi için en kolayı her ikisini uçağa atıp Stream'ın uçağını düşürdüğü yere yakın bir yerde onları körfeze atmak. Dediğim gibi, Rafael, bunu yapabilecek kadar hain değil:)

      Sil
  2. john dersini veriyo rafaele :) rafael yakında kendini haksız bulmaya başlayacak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, veriyor. Ben, Rafael'in John'a dersini vermesini isterdim. Morali çok bozuk garibimin. Bir yandan yakalanma korkusu, diğer yandan tartışmaları kaybetmesi sonucunda, yaptığının hatalı olduğunu görmeye başlaması Rafael'in moralini iyice bozmuş durumda.

      Ah Rafael'ciğim, ne yaparsan yap bu dünyayı düzeltemezsin işte:))

      Sil
    2. sen bu rafaeli sevdin yaaa :) yargıçın mantığı zekası ile rafael yarışamaz ki :)

      Sil
    3. Sonra sen de seveceksin:))
      Bence Rafael daha zeki ve becerikli, onun yaptıklarını yargıçların ikisi birlikte beceremezdi bilem:)

      Moss neyse de, Stream'e az bile yapıyor:)))

      Sil