KATEGORİLER

3 Temmuz 2020 Cuma

NEDEN?

Koronavirüs kapımızı çaldığından beri, görünmez oldu Güner Teyze... Kim bilir ne alemdedir şimdi dört duvarın arasında. Oysa her gün geçerdi kapımızın önünden kocası Necati Amca'yla. Hayatlarının son demlerinde birlikte ağır ağır önünden geçtikleri her dükkânı selamlayarak, Güzelyalı parkına kadar yürürler, orada belledikleri ev yemekleri yapan küçük bir esnaf lokantasında karınlarını doyurduktan sonra parkın kanapelerinden birine oturur, dönmeden önce havanın serinlemesini beklerlerdi. Güner Teyze'nin selâmlaşması Necati Amca'nınkine benzemezdi. Necati Amca hal hatır sorarken o, işaret parmağını kaldırır, tek sözcükten ibaret, dünyanın en zor sorusunu sorardı. "Neden?"

Alzheimer hastalığının pençesine düşmüş Güner Teyze'nin işaret parmağını kaldırma sebebini de, o mefhum "Neden?" sorusunu da bilirdi caddenin bütün esnafı. Bilirdi bilmesine ama kimsecikler veremezdi cevabını. Genç yaştaki tek oğullarını trafik kazasında kaybetmişlerdi. İşaret parmağıyla "bir"i sembolize ediyordu. "Neden, neden bir çocuk yaptım?" 

Evlât acısı acıların en büyüğü. İki ya da daha fazla çocuğu olsaydı bir nebze merhem olur muydu yarasına, bilinmez. Nedeni bilinmeyen o kadar çok şey var ki...

"Neden", çoğu zaman geçmişe gizlemiştir kendini. Cevaplar her zaman geçmişte aranır. Sebebi bulamayınca bir yalnızlık hissi çöker insanın içine, çaresizlik...

"Neden" sorusunu ne kadar çok sorarsak o kadar insanız. Fakat en zor olanı kendine sorulanıdır. Çünkü bazen nedeni öğrenmek isyan ettirir, hayatına bile mal olur insanın.

Cevaplanmamış her "neden" habis bir ur gibi çöker yüreklere. "Neden" bile diyemeyen çaresiz, "neden" dedirtmeyen gaddardır. Gaddar kişiye "neden" diye sorduğunda, umursamaz bir tavır içinde, "hiç, öyle işte" der.

Diğer taraftan "neden" faydalıdır, öğreticidir. Huzurunu kaçırsa bile gerçeğe köprü kurar. Sıkıcıdır aynı zamanda, her ruh haline uygun değildir.

Sebep-sonuç ilişkisinin anahtarıdır fakat her kilidi açan maymuncuk değil. Başa çıkılamayacağını anlayınca önemi kalmaz, kabullenirsin. 

"Neden", tükenmişliğin ve isyanın tek kelimelik soru cümlesidir. Bazen çoğalır birbiri ardına dizilir. Artık sözün bittiği yerdir. Son harfine gelince tersten okur yine başa dönersin.

Her şeyin bir nedeni vardır demiş Gottfried, hiçbir şey nedensiz değil, hiçbir şey nedensiz gerçekleşmez.

Aristoteles de çıkamamış işin içinden, 

"Nedeni olmayan neden Tanrı'dır" demiş.

Mutluluğun yolu "neden" e her zaman cevap aramayı bırakmak belki de, kabullenmek, teslim olmak. Ne garip bir çelişki, mutlu olmak için insanlığımızdan vazgeçmek!

İki güvercin, devrilen bir kaptan kediler için bırakılmış mamayı yiyorlar. İkisine de yeter, kendilerine ait olmayan bu ganimet. Fakat biri diğerinin mamaya her uzanışında ense köküne gagasıyla bir darbe indiriyor. Fenalık, sadece insanlara mı mahsus? "Neden" paylaşmayı bilmez canlılar?



12 yorum:

  1. yazık teyzeye. bu teyzeyi yazmıştın daha önceee de mi :), ama güner mi güler mi, iki isim kullanmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bravo, doğrusu Güner Hanım Teyze. Daha önce Necati Bey Amca ve Güner Teyze ile ilgili iki yazı yazmıştım.Yarım Asırlık Bir Aşk Hikayesi" ve "Gözlük" başlıklarında. Blog arama motorunda görebilirsin. Yaşlılık işte:))

      Sil
  2. Hah şimdi küt diye yayınlanmasa neler diyeceğim bu konuda amaaaa hatta direkt bir link ekleyecektim, ekleyemedim :D Ah sayın kaplan, canevinden vurdunuz konuyu yine. Bu "neden?" sorusu peşimi bırakmıyor, bazen bana yeni ufuklar açıyor, bazense aynı kısırdöngüde dönüp durmama neden oluyor. Bu iki farklı "neden?"i bir ayırabilsem sırtım yere gelmeyecek de....
    İnsan okudukça sanki daha da kayboluyor, özellikle felsefe alanında "neden?"i aradıkça işler daha da karışmaya ve ya kolaya kaçıp tanrı ve inanç sistemlerine girmeye başlıyorsunuz ya da tamamen nihilizme kayılıyor. Bir üçüncü seçenek de sanırım aklı yitirip, nedenlere ulaşmak..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyor musunuz, neden sorusunun bilimsel bir yanı yokmuş. Bilimin ilgilendiği "Nasıl?" sorusu. "Neden" sorusu sadece felsefe ve din konularında devreye giriyor. Haklısınız neden soruları uçsuz bucaksızdır, birine bir cevap bulsanız devamı gelir ve sonsuzluğun içinde kayboluruz. Tanrı ve inanç sistemleri birçok kişi için kurtuluştur. Artık "neden" sorusunu sormayı bırakır, çünkü bilinmeyen her zaman Tanrı'dandır. Bir tür kolaycılık ya da kaçıştır aslında bu. Çünkü insan kendini kandırdığını bilir, o "neden" ler içini kavurmaya devam eder insanın. Nihilizm de bir nevi kurtuluştur fakat her şeyi açıklamaya yetmez. Ben üçüncü seçeneği önemsiyorum:)

      Sil
  3. "Mutluluğun yolu "neden" e her zaman cevap aramayı bırakmak belki de, kabullenmek, teslim olmak. Ne garip bir çelişki, mutlu olmak için insanlığımızdan vazgeçmek!"

    Bulmak için kaybetmek,sahip olmak için vazgeçmek gerekiyordur belki .Sıralamanın doğru oldugundan nasıl emin olabiliriz ki çelişkiler diye tanımadıklarımızı test etmeden.Çelişki dediklerimiz sanrılardan ibaretse ve insanlık denilen şey tam da bu ise :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de... Bir şeyin değerini kaybedince anlıyoruz maalesef. Ama vazgeçtiğimiz bir şeye yeniden sahip olmaya çalışır mıyız her zaman, emin değilim. Bunun tersini de iddia etmiyorum. Emin olduğumuzda "neden" ler kalkar ortadan. Bu mümkün olmadığına göre hiçbir şeyden emin olamayız. Kainatın akıl almaz bir düzeni var, çelişki insanlarda zaten. Gerçekten garip bir durum:)

      Sil
  4. Mutluluğun yolu belki de, bilmemekten, merak etmemekten, "neden?" diye sormamaktan geçiyordur. Cahilliğin mutluluk olduğuna gün geçtikçe daha çok inanıyorum sanki. Öğrendiğim her yeni bilgi, elimdeki kocaman puzzlea bilmediğim yeni bir parça daha ekliyor. Öğrendikçe, bilmediğimi öğreniyorum. Düşündükçe sancım büyüyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Bunu bildiğimiz halde "neden" sorusuna cevap aramakta ısrar ediyoruz. Çünkü aklı başında bir insan olmak çabamız. Merak edip mutlu olan insan var mıdır acaba? Ben de işte bu çelişkiye dikkat çekmek istedim. Ya her şeye rağmen, bize mutsuzluk verse de insanız deyip merak edeceğiz ya da mutlu olmak pahasına insanlıktan uzaklaşacağız.

      Sil
  5. "Neden?" sorusunu sormamaya çalışırım. Çünkü sorarsam dozunu kaçırır, düştüğüm cevapların peşinden bir girdaba kapılırım. O yüzden sormamayı yeğliyorum. Yaşayıp geçiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence sormak gerek ama dozunu kaçırmadan:) Aksi takdirde birilerinin peşine takılır, gideriz.

      Sil
  6. Neden, nasıl çok önemli sorular, insanoğlunun çokça kullandığı sorular ama bazen araç olmaktan çıkarılıp amaca dönüşebiliyor ve neden soru olarak kullanılıp doğruya ulaştırması gerekirken, insan nedenler arkasına sığınıp hataları, tüm olumsuzlukları belli nedenlere bağlayıp ya kendini veya etrafındakileri yorabiliyor veya incitebiliyor. Neyse fazla uzatmaya gerek yok bazen yaşayıp geçeceksin işte arkaya bakmayacaksın...

    YanıtlaSil
  7. Arkaya bakmadan önünü göremeyen tek canlı insan:)

    YanıtlaSil