Koronavirüs dışında bir şey yazmak istemiyorum bu aralar. Hayır, bu bir paranoya değil. Bu konu hakkında bilgilenmek, yaşamım boyunca başıma gelen en büyük küresel bu olay karşısında değerlendirme yapmak hoşuma gidiyor. Bu çalışmamda ülkemizle birlikte Covid-19 virüsünden en çok etkilenen dört ülkeyi masaya yatırdım. Gerçek vaka ve can kaybı sayıları üzerinden birçok tablo ve grafik hazırladım. Hepsini buraya alıp kafa karışıklığı yaratmayacağım. Amacım ülkemizin felaketten ne kadar etkileneceğine, olayın hangi sonuçlar doğuracağına dair tahminlerde bulunmak ve bu konularda fikir yürütmek. Aşağıdaki tabloda değerlendirmeye aldığım beş ülkenin 04/04/2020 tarihi itibarıyla nüfusları, vaka ve can kaybı sayılarının dünya genelindeki payları görülmektedir.
NÜFUS
|
KİŞİ SAYISI
|
Dünya Nüfusuna Oranı
|
T.V/D.T.V
|
T.Ö/D.T.Ö
|
|
1
|
CHN
|
1.437.932.539
|
18,49%
|
7,31%
|
5,32%
|
2
|
USA
|
330.515.693
|
4,25%
|
24,15%
|
11,18%
|
3
|
TR
|
83.154.997
|
1,07%
|
2,11%
|
0,80%
|
4
|
IT
|
60.243.406
|
0,77%
|
10,99%
|
24,47%
|
5
|
SP
|
47.100.396
|
0,61%
|
11,00%
|
18,71%
|
T.V: T. VAKA; D.T.V: DÜNYADAKİ T. VAKA; T.Ö: T. ÖLÜM; D.T.Ö: DÜNYADAKİ T. ÖLÜM
|
Yukarıda görüldüğü üzere, şu an itibarıyla dünyada vaka sayısı en yüksek ülke ABD, can kaybı bakımından Covid-19'dan en fazla etkilenen ülke ise İtalya'dır. İspanya bu ülkeleri hemen arkalarından takip etmektedir. Türkiye, bunların arasında oldukça iyi durumda görünüyor olsa da oransal vaka sayısının nüfusa kıyasla iki katına yakın bir seyir izlediği, can kaybının ise biraz daha iyi durumda olduğu anlaşılıyor. Bu durumda şu ana kadar ülkenin mevcut sağlık sisteminin, vaka sayısını karşılayabildiğini gösterdiği söylenebilir.
TOPLAM VAKA
|
VAKA SAYISI
|
Tpl Vaka S.na Oranı
|
T. N.sa Or.
|
|
1
|
USA
|
273.808
|
24,15%
|
0,08%
|
2
|
SP
|
124.736
|
11,00%
|
0,26%
|
3
|
IT
|
124.632
|
10,99%
|
0,21%
|
4
|
CHN
|
82.930
|
7,31%
|
0,01%
|
5
|
TR
|
23.934
|
2,11%
|
0,03%
|
Üstteki tabloya baktığımızda, yapılan yoğun testlerin sayesinde ABD'de tespit edilen vaka sayısının dünyadaki toplam vaka sayısının neredeyse 1/4'üne ulaştığını görüyoruz. Ancak bu sayı toplam nüfusun sadece % 0,08'ine denk geliyor. Oysa 04/04/2020 tarihi itibarıyla İspanya'da vaka sayısı, nüfusun % 0,26 sına, İtalya'da ise % 0,21'ine denk geliyor. Diğer bir deyişle nüfusa göre bu ülkeler ABD'nin üç katı civarında vaka tespit etmiş. ABD'nin yolun henüz başında olduğundan bahsedilebilir. Sahip olduğu nüfusa göre Çin ve Türkiye'de tespit edilen vaka sayısı oldukça az.
TOPLAM CAN KAYBI
|
CAN KAYBI
|
Tpl Can K.na Oranı
|
T. N.sa Or.
|
|
1
|
IT
|
15.362
|
24,47%
|
0,0255%
|
2
|
SP
|
11.744
|
18,71%
|
0,0249%
|
3
|
USA
|
7.020
|
11,18%
|
0,0021%
|
4
|
CHN
|
3.338
|
5,32%
|
0,0002%
|
5
|
TR
|
501
|
0,80%
|
0,0006%
|
04/04/2020 tarihindeki verilere dayanarak dünyada Covid-19'dan hayatını kaybeden toplam kişi sayısının neredeyse dörtte biri İtalya'da. Bu ülkeyi İspanya ve ABD takip ediyor. İtalya salgında zirveyi aşmış görünüyor, vaka sayıları günden güne düşmeye başladı. Çin'de 04/04/2020 tarihindeki vaka sayısı 55, can kaybı sayısı ise 3, burada salgın artık sona ermek üzere diyebiliriz. Dünyada tespit edilecek toplam vaka sayısının tahminen 4.500.000'u geçeceğini, hayatını kaybedecek kişi sayısının ise 250.000'i bulacağını, ABD'nin bu olayı kapitalist yapısı gereği sağlık hizmetlerinin paralı olması nedeniyle en ağır kayıpla kapatacağını, Trump'ın dile getirdiği kadar olmasa da bu ülkede en az 100.000 kişinin yaşamını yitireceğini düşünüyorum. Ülkemizde daha önceki yazımda toplam can kaybı sayısının 1.932 olacağı iddiasında bulunmuştum. Bu iyimser can kaybı sayısını neye dayandırdığımı soracak olursanız, dünyanın bütün bilim insanları ve Trump nereye dayandırıyorsa aynı yere dayandırdığımı söylemem mümkün. Zira Covid-19 hakkında hiç kimsenin yeterli bilgisi olmadığı açık. Tamamen korunma önlemlerine bağlı vaka ve ölüm sayıları hakkında yanılırsam, yanıldım der, bunun nedenlerini araştırırım.
Değineceğim birkaç nokta daha var: Birincisi, yapılan doğru dürüst bir araştırma mevcut olmadığı halde uzmanlar tarafından aşağıda belirttiğim yaklaşımı rasyonel buluyorum.
Virüsle tanışan insanların;
- % 30'u Covid-19 olarak isimlendirilen bu virüsü bünyesinde taşıdığı halde herhangi bir belirti göstermiyor. Genellikle genç nüfustan oluşan bu grup virüsü en çok yayan insanlardan oluşuyor.
- % 55'i hafif belirtilerle hastalığa yakalanan insanlardan oluşuyor. Bu kişiler daha ziyade evde geçiriyorlar hastalığı ve önemli bir kısmı maske kullanmadığı için virüsü sağlıklı insanlara yaymaya devam ediyor.
- % 10'u hastalığı ağır belirtilerle geçiriyor hastalığı. Bu insanlar hastanede tedavi altına alınan kişiler.
- % 5'i ise hastalığı oldukça ağır geçirenlerden oluşuyor. Bu hastalar yoğun bakıma alınacak kişiler, çoğu solunum cihazına bağlanmak zorunda ve büyük bölümü hayatını kaybediyor.
Şimdi iki konu kafamı kurcalıyor. Birincisi, Çin' Halk Cumhuriyetinin Covid-19 küresel felaketini bu kadar ucuz atlatmasını anlamakta hala zorluk çekmekteyim. Dünya virüsten inim inim inlerken Çin eski yaşamına dönecek birkaç ay sonra. Onlar için tek tehlike dışarıdan ülkeye girebilecek yabancı Covid-19 taşıyıcıları. Bunu kontrol etmek de hayli zor ama ülkeleri içinde normal yaşamlarını sürdürebilecek Çinliler. Diğer konu ise ülkemizin durumu. Evet, Türkiye de virüsün ilk dalgasını belki diğer pek çok ülkeye nazaran daha az kayıpla atlatacak. Bu durum sevindirici olmakla birlikte benim esas korkum, vaka ve can kayıpları iyice azaldıktan sonra yasakların kalkması, maskelerin bir tarafa atılıp yaşama devam edilmesi ve yurt dışından gelebilecek taşıyıcılar yüzünden aynı problemi bir kez daha yaşamak durumunda kalmamız.
Yaşadıklarımızı unutup eski alışkanlıklarımıza dönmek, tehlike geçtikten sonra özlediğimiz yaşantımıza hızlı bir giriş yapmak, tedbiri bırakıp sahillere, eğlence yerlerine, alışveriş merkezlerine koşmak bu kez bizi altından kalkamayacağımız bir felakete sürükleyecektir. Korkarım ne toplumumuz ne de devletimizi yönetenler buna hazır!
Mr. Kaplan günden güne konuya yaklaşımınız ciddileşip karamsarlaşıyor gibi geliyor bana. Instagramda gördüğüm bir deneyden bahsetmek istiyorum size. Aynı ebatta, aynı cins, aynı yaşta iki sağlıklı koyun yanyana kafese konuluyor ve tamamen aynı koşullarda besleniyor. Bir süre sonra koyunlardan biri ölüyor, diğer koyunsa gayet sağlıklı ve yaşamaya devam ediyor. Aradaki tek fark ölen koyunun olduğu kafesten başka bir kafesteki kurdu görebiliyor oluşu. Yani kurt ona zarar veremeyecek halde ama yine de stres yapıyor koyun ve zamanla iyice zayıf düşüp ölüyor. Demem o ki "Ignorance is bliss". Bu kadar ince eleyip sık dokunmayın. Bırakın verileri, dataları, istatistikleri. Evde kalarak üzerimize düşeni yapmaktan öteye gidilecek yol yok. Vaktimizi kaliteli ve olumlu enerji verecek şeylerle geçirmeliyiz. Ben kendimi spora ve gitara verdim. Bir gün full spor, bir gün full gitar. Bir de "How to get away with murder" adlı bir diziyi izlemeye başladık ki baya oyalıyor insanı.
YanıtlaSilHadi bir süreliğine boşver elim Corona'yı, Cavit Efendi'yi de ağaç evde buluşalım. Bu haftanın konusu müzik :)
Dışarıdan nasıl görünüyor ama ben kendimi gayet iyi hissediyorum Mrs. Kedi:) Bunu nasıl başarıyorum ayrı konu:) Hatta bugün bir ara karamsarlığa kapıldım ama hiç de düşüneceğiniz gibi değil. Şöyle ki, birden panikledim. Türkiye'de sanki işler iyi gidiyor gibi geldi. Siyasiler birbirlerine laf yetiştirmeye çalışıyor, Nihat Özdemir liglerin haziran ayından itibaren başlayabileceğinden bahsediyordu. Eyvah, dedim. Bu insanlar yeniden eski düzen devam edecekler. Yeni Dünya Düzeni bir hayal mi oluyor yoksa? Koronavirüs görevini yapmadan terk edecek ülkeyi. Utandım tabii bu düşüncemden. Normalde daha az can kaybı, insanların normal hayatlarına dönmesi sevinilmesi gereken bir durum iken benim umutlarımı tüketiyordu.
SilBahse konu koyunlardan ölene benzer bir halde değilim anlayacağınız:) Çünkü hala ölümden korkmuyorum. Daha önce yazdığım gibi, yakınlarım için endişeliyim, bir de ölenlere canım yanıyor elbette. Çünkü ölenler genelde masum kişiler.
Yaptıklarımın pek bir anlamı yok, biliyorum. Fakat bir bulmaca çözer gibi geliyor bana bu iş:) Polisiye dizileri sevdiğim yok ama böyle bir felaketin müsebbibini iz süren bir dedektif misali arayıp bulmaya çalışıyorum. Kafamda sürekli "çin çin çin" sesleri çınlıyor. 1,5 milyarlık Çin'de, ona yakın nüfusa sahip Hindistan'da niçin bu kadar etkili olmadı bu virüs, gidip ABD'nin Avrupa'nın anasını ağlatıyor diyorum kendime. İnanmayacaksınız biliyorum ama içinde bulunduğum bu durum beni hasta durumuna sokmuyor, son derece dingin, endişesiz, her türlü sonucu kabullenmeye hazır. Umutlu musunuz? diye soracak olursanız. Cevap veremeyeceğim tek soru bu belki. Bilmiyorum. Bir an önce bu virüsün çekip gitmesini, eski yaşamımıza dönmeyi bile umut etmiyorum. Belki bir parça gelmesini beklediğim yeni dünya düzenine dair umutlarım var, aynı zamanda her şeyin aynı tas aynı hamam şeklinde devam edeceğine dair umutsuzluğumla birlikte.
Neyse, kafam karışık fakat benim bundan haberim yok belki. Aynı Koronavirüs bulaşmış, asemptomatik insanlar gibi. Siz bakmayın bana o zaman, bulaştırmayım size de:)
"Ignorance is bliss" sözü doğru olsa da bana uymuyor işte. Ignore edemiyorum bir şeyi işte:) Spor yapmıyorum ama bazen düşünüyorum, bir kemanım olsa, elimden bırakmazdım her halde. O zaman eşime acıyorum ve atıyorum bu düşünceyi kafamdan:)
Ağaç Ev Sohbetleri kaçmaz bak:))
Ben biraz(?) yanlı bakıyor olabilirim belki de. Belki de karamsar olan siz değilsiniz. Genellikle realist bir insanım ama bu aralar hayalperest olmak ve eski hayatımıza geri döneceğimizi hayal etmek istiyorum. Ama tam bu noktada siz "Yaşadıklarımızı unutup eski hayatlarımıza geri dönmemeliyiz, bu yeni düzene uyum sağlamalı, "eski"den kopmalı, farklı yaşamalıyız." deyince ben bir karamsarlık sezdim sanırım kendi hayalperestliğimin karşısında. Yani belki de sadece sizin realistliğiniz bende karamsarlık olarak karşılık buldu :( Bilemiyorum ben hâlâ inatla "ignore" etmek istiyorum gerçekleri. Hepsi bitecek, yaz gelecek, hayat normale dönecek. Sokağa maskeyle çıkmak istemiyorum, çocuklara dışarı çıkmanın yasaklandığı bir dünya istemiyorum. İnsanların sevdiklerini göremediği, birbirinden en az 3 adım uzak durmak zorunda olduğu zamanlara alışmak istemiyorum. Ve daha bir sürü şey... Ben sadece geçip gideceğine inanmak istiyorum. Olumlu yanlarına bakarak olumsuz yanlarına razı olmak gibi geliyor "Inşallah insanlık akıllanır bu virüs sayesinde, aynı hataları yapmaz, eski yaşantılar geri dönülmez" demek :( Tüm bencilliğimle ve samimiyetimle söylüyorum ki ben akıllanmak istemiyorum, bir an önce zaten kısıtlı olan özgürlüklerimi geri istiyorum :( Çıkıp özgürce koşmak istiyorum mesela şu anda, akşamüzeri kızımla sahilde bisiklete binmek istiyorum. Polis arabası görünce suçlu gibi tedirgin olmak, ya eve git derlerse, ya ceza yazarlarsa diye düşünmek istemiyorum. Umutluyum, eskiye dönecek işler. Umutlanmazsam çok mutsuz olacağım.
SilAğaç Ev Sohbetlerinin 26. haftasında bir konuyu tartışmıştık hatırlarsınız. Sıradan olmak istemiyorum, farklı olmak istiyorum belki. Normal biri olmak yerine anormalliği tercih ediyorum:) Bu yüzden en karamsar olmam gereken bu günlerde karamsar olamıyorum. Umutlarım da siz normal insanların umutlarının tam aksi yönde. Şaşırtıcı, gerçekten değişik bir durum.
SilMadem bu kadar sıkıntı çektik, sevdiklerimizden uzak kaldık, evlere kapanmak, doğadan ayrı düşmek zorunda kaldık bütün bunların bir karşılığı olmalı diyorum. İnsanlık daha önce bu kadar büyük bir kriz yaşamadı tarihi boyunca. Teknoloji ve bilimin zirveye ulaştığı bir çağda zerre kadar bir varlık koca medeniyetleri acınası hallere soktu. Bize sağlığın, sevginin, özgürcesine nefes almanın bile ne demek olduğunu öğretti. Öğretti mi? İşte bundan emin değilim. Öğretsin istiyorum. Sosyal adaleti doğursun, dogmatik fikirlerin çöküşünü, bilimin yeniden yükselişini öğretsin bize. Aşkın, sevginin de yeni kurallarını belirlesin. Akıllı telefonların yapmacık ve duygudan uzak otomatik mesajlarını silsin istiyorum. Dilimizden düşürmediğimiz "Her şeyin başı sağlık" söylemimizin gerçekten öyle olduğunu, sağlığın ticarete araç olmaması gerektiğini öğretsin bizlere.
Daha çok şeyler bekliyorum bu virüsten. Bu beklentilerim gerçekleştiği zaman Mrs. Kedi, şimdi bize normal gelen hayatın evrilerek sevginin anlam kazanacağını düşünüyorum. İşte o zaman birbirimizi daha içten kucaklayacağız, koşarken teneffüs ettiğimiz hava daha temiz olacak, polise daha az düşecek. Adalet, hak ve hukuk kendiliğinden işler haline gelecek, sanat ve kültürün değeri anlaşılacak. Kapitalizmin emek sömürüsü geri dönmeyecek şekilde tarih sayfalarına gömülecek. Umudum var benim, yeni dünya düzeni gelecek. Hayallerim süsleyecek umutlarımı. Biliyorum birimizin ak dediğine diğerimiz kara diyor. Fakat özünde beklentilerimiz, özlemlerimiz birbirinden çok farklı değil. Belki ben olmazı istiyorum siz olana kavuşmayı. Hangimiz daha hayalciyiz?
Bu arada, bayılıyorum bu sohbetlere. Her şey daha güzel olacak, inanın bana:)
Ben de çok seviyorum bu sohbetleri :) Umutlarınızı paylaşıyor, dileklerinize canı gönülden katılıyorum. Tabi ki boşuna gitmesin bu günler, tabi ki eskisinden duyarlı, eskisinden iyi olalım. Aldığımız nefesin, elimizdekilerin, sahip olduklarımızın tüm evrenin kıymetini bilelim. Aklıma o ünlü söz geldi: "Desperate times need desperate measures". Belki de gerçekten dünya insanlığın vurdumduymazlığı karşısında giderek çaresizleşmek yerine Corona ile bir uyarı veriyor bize. Muhtemel ne ilk ne de son olacak ama işte insanlık laftan anlamayınca böyle felaketler kaçınılmaz oluyor sanırım dengenin bulunması, insanların uyanması, bir şeylerin değişmesi için. Umarım dediğiniz gibi her şey bittiğinde insanlar daha bilinçli, dünya daha yaşanılır olur :)
SilEvet, Hipokrat "Desperate times need desperate measures" sözünü bugünler için söylemiş:) Doğa dengesini bulmak için bize insan olduğumuzu hatırlatıyor, elbette bunu yaparken kendi metotlarını kullanıyor. Umarım bunu anlayabileceğiz, aksi takdirde sonu iyi bitse bile çok acı çekilecek. Son cümlenizdeki dileğinize yürekten katılıyorum:)
SilTürkiye'de 1932 kişinin öleceğini söylemek bence oldukça iyimser bir tahmin. Umarım siz haklı çıkarsınız. Oturduğum sitenin görevlisinin kızında çıkmış COVID-19, ev halkını karantinaya almışlar ancak sadece bunu yapmak yeterli mi değil mi onu bilemiyorum. 10 gündür biliniyormuş ve site görevlisi olan babası bütün siteyi sabahtan akşama kadar arşınlıyordu. Yönetici dezenfeksiyon yaptırdı tüm siteyi; umarım başkasına yayılmadan atlatırız.
YanıtlaSilEvet, bana da iyimser geliyor şimdi. Bu farkı görmek istiyordum aslında. Tam bir hafta önce bu tahminde bulunurken ne kadar kötümserim demiştim kendime.
SilVerdiğiniz örnek ürkütücü. Bu olayları öğrendikçe canım sıkılıyor işte.
Ah, istatistiki açıklamalar, en sevdiklerim :)
YanıtlaSilBana da Çin ve Türkiye 'de hastalık çok daha uzun sürecek gibi geliyor. Zira eğer eve kapanıp bulaşmayı engellediysek, dışarı açılınca daha çok insan bulaşmaya açık olacak sanki.
Hoş kaçımız geçirdi onu da bilmiyoruz ya. Ben bir aydır 37,5 ateşle dolaşıyorum. Doktora gitmek ya da tesr yaptırmak bu aşamada saçma geliyor. Sadece dışarıyla ilişkilerimde hastaymışım gibi düşünerek dikkatli davranıyorum. Zaren kapıya gelen siparişler dışında bir ilişkim de yok. Ailece yok. O yüzden vicdanım rahat. Ama hasta mıyım en ufak bir fikrim yok.
Mühendislik günlerim geldi aklıma:)
SilBen de öyle olacağını düşünüyorum.
Türklerin az da olsa Asya geni taşıdığını bu nedenle virüsten Avrupalılara göre daha az etkileneceğimizi düşünmüş, geçen gün bir profesörden virüsün genlerle ilişkisi olabileceğini duyunca kendimle gurur duymuştum. Oytun da biz Türk geni taşıyoruz, bize bir şey olmaz demiş, Karatay Hoca takmayın Koronayı moronayı, kelle paçaya devam demiş, cümle bilim alemi tarafından afaroz edilmişti. Ben onlara haksızlık edildiğini düşünüyorum:) Şimdi serbest bıraksan, eminim ki bütün eğlence yerleri, alışveriş yerleri tıklım tıklım insan dolar. Esas genlerimiz Aristo'dan:) Düz mantık yani. Dün bir göğüs hastalıkları uzmanı bas bas bağırıyordu. Bir doktor arkadaşı, nasıl olsa bu virüsten kaçış yok, bir an önce virüsü alıp bağışıklık kazanalım demiş. Sakın diyordu, böyle bir şey yapmayın, bu tam bir felaket olur. Aristo da böyle yapmaz mıydı? Madem virüsü en az % 80'imiz kapacak, o halde bağışıklığımız varken, hasta olmadığımızı düşünüyorsak, sıramızı savalım demez miydi. Ben de Aristo'nun bir torunu olarak aynı fikre sahiptim bir ara, benim kadar dayanıklı olamayabileceğini düşündüğüm eşim yüzünden vazgeçmiştim:)) Emir altına girmeyi severiz biz Türkler, asker milletiz. Girin içeri dedikleri için evlere kapandık. Maske takılacak, tak! dediler maske taktık. Otobüsten inilecek, in! dediler, otobüslerden indik.
Aman kendinize dikkat edin, ailenize de, çevrenize de. Geçmiş olsun.
Tahmininiz gerçekten biraz iyimser bir yaklaşım olmuş ama yine de umarım haklı olan siz olursunuz. Bu illet ne zaman biter, ne zaman son bulur veya son bulur mu bilmiyorum ama şimdiden dünyaya çok fazla zarar verdiği ortada. Umarım daha çok canı kaybetmeden bir an önce bir çözüm yolu bulunur..
YanıtlaSilGöreceğiz bakalım:) Çin'de bugüne kadar hayatını kaybedenlerin toplam sayısı 3.500 kişiden az. Çin'in % 5,78 nüfusuna sahip ülkemizde 1.932 kişi yaşamını yitireceğini söylerken bunu iyimser bir tahmin olarak görmek ne kadar acı değil mi? Fakat ülkenin manzarasına bakınca size hak vermemek elde değil. İnsanımızın duyarsızlığı umutlarımızı karartıyor.
SilSanırım ben pek çok kişinin aksine corono üzerine araştırmaları daha az okuyorum. Daha çok corono sonrası düşündürüyor beni. Bir şekilde virüsle temas ederiz diye düşünüyorum. Ama bu karantina dönemi bittiğinde bizi nasıl bir dünya bekliyor acaba?
YanıtlaSilHepimizin ilgi alanları ve zevkleri farklı tabi. Siz güzel filmler izliyor, bol bol kitap okuyor ve kendinizi mutlu edecek değişik meşgaleler buluyorsunuz. Ben eskiden olduğu gibi yeni şeyler öğrenmeye, aklıma takılan konular üzerinde araştırma yapmaya, derinlemesine düşünmeye çalışıyorum bu günlerde. Bazen öyle şeyler oluyor ki. Üzerinde durduğum bir konu hakkında sonradan yetkin biri çıkıp onun da benim gibi düşündüğünü öğrendiğimde mutlu oluyorum.
SilKorona sonrası yepyeni bir dünyaya açılıyor. Bu konuyu işlemeye başlayacağım. Neler olacak, neler olması gerekecek hayalini kuracağım. Kendi çapımda hayalden de öte olacak düşüncelerim. Gerçekleşmesi muhtemel yeni dünya düzenini kurmaya çalışacağım yaşananlardan insanların ders çıkaracağını umut edip. Bunu düşünmek bile ne kadar heyecan verici:)
Corona hakkında yazmanız kesinlikle paranoya değil. Şu sıralar gündem bu. Ve üstelik bu belirsizlik insanı perişan ediyor. Ne zamana kadar sürecek bu durum belli değil. Evlerine ekmek götüremeyen insanlar var. Evde kalıyoruz ama ne zamana dek hiç kimse bilmiyor. Ben yabancı haber sitelerinde okudum. Harvard, MIT, Yale, Stanford gibi dünyaca ünlü üniversiteler yaz sonuna kadar tatil vermiş. Eğitim online olarak yapılıyormuş. Eylülün sonuna kadar bu durumun süreceğine ilişkin bir görüş var Amerika'da... Her dışarı çıkışım uzaylı gibi oluyor. Maske, eldiven galoş... Eve dönünce geçirdiğim hijyen aşamaları ise komedi filmleri gibi. Birkaç haftada bir evdeki eksikleri almaya, fatura ödemeye çıkıyorum mecburen... Bakalım neler olacak...
YanıtlaSilŞu an için evet, bu iş uzarsa halimiz nice olur göreceğiz:) Belirsizlik en kötüsü. Ne kadar sürecek, bittikten sonra ne olacak, ya yenisi gelirse gibi sorular zihnimizi meşgul ediyor. Bu kadarını kimse beklemiyordu. Fakat buna benzer, belki bundan da etkili hangi olaylar görecek daha dünyamız? Bu bilinmezler yüzünden çaresiz kaldık. Belki hiç ummadığımız kadar zor bir süreçten geçeceğiz fakat tünelin sonunun aydınlığa çıkacağına inanıyorum:)
SilNe yazık ki bizim ülkemizde bu düşünce hakim. Ben böyle düşünmüyorum. İstiyorum ki, gerekli dersi çıkarmış olalım. Çünkü bu sorun ilk olmayacak. Doğanın dengeyi sağlama çabası mı yoksa insanlar tarafından bozulan dengesini onarma çabası mı bilmiyorum ama hiç beklemediğimiz küresel afetlerle karşılaşmamız olası bundan sonra. Eski düzen devam ettiği takdirde kendi kazdığımız kuyunun içinde kayboluruz. Eğer bu işte parmağı yoksa Çin'in de gerekli dersi almadığını düşünüyorum. Çünkü ABD ve Avrupa ile mukayese edildiğinde virüsün onlarda yeterince etkili olmadığını düşünüyorum. Hele bir de komplo teorileri doğruysa sonunda en büyük kayıp kendilerinin olacak!
YanıtlaSilherşey çok güzel olacak
YanıtlaSilBence de:) Biraz sabırlı olmamız lazım sadece.
Silsabırlı taşına döndük bir bakımdan ama güneşli günleri göreceğiz hep beraber mutlu huzurlu ve gülen gözler çok yakında hissediyorum :)
Silgenel listede hep yükseliyoz. şimdi dokuzuncuyuz. yakında ingiltereyi geçicez. sekizinci olucaz. bakalım nerde duracak bizdeki yükseliş.
YanıtlaSilVaka sayısına bakmamak lazım, nüfusun en az % 60'ı kapacak bu virüsü. Can kaybı sıralamasında 12. yiz. Önümüzdeki günlerde Breziya ve İsveç de bizi geçebilir ve 14. olarak çıkarız bu savaştan bence.
SilÖncelikle istatistiklere dayalı verileriniz için teşekkür ederim size. Bilgilerimi daha doğrusu okuyup, duyduklarım üzerine oluşan düşüncelerimi sağlıklı veriler ile teyit etmiş olmak hoşuma gitti açıkçası, emeğinize sağlık.1932 kişi ile ilgili tahmininizde çok yanılmamanızı umuyor, ben de kendi adıma bu sayıyı max 2.000 kişi seviyesinde bekliyorum. Aslında bunu birazda asıl artışın beklendiği önümüzdeki 1 hafta 10 günlük veriler belirleyecek tabii. Ama bugün ilacın kullanılmaya başlanması ve özellikle hastalığın erken aşamasındaki kişilerde kullanılıyor olması haberi umut verici.. Umarım ülkece,dünyaca bu dertten bir an önce kurtuluruz. Ancak ben de son paragraftaki düşüncelerinize katılıyorum maalesef. Şimdi sizin istatistiksel verilerin karşısında biraz komik olacak belki ama birçok işinin ehli astrolog da özellikle Mayıs ayı gibi virüsün yayılma hızında bir yavaşlama, duraksama olacağını ve daha sonra yeniden belkide mutasyona uğrayarak gündeme geleceğini ve gerçek bir rahatlamanın ancak Eylül ayı sonrasında olabileceğini söylüyorlar. Ki bence de bu çok mantıklı. Çünkü evden çıkmak zorunda olmayan kesimin bile bu konuyu ciddiye alıp, çoğunluğun duyarlı davranmadığı canım ülkemde inşallah kısa bir süre sonra virüs konusunda tabii ki rahatlama olacak ve tam da dediğiniz gibi bunalmış insanlar topluluğu havaların da güzelleşmesi ile kendini dışarıya, sosyal ortamlara atıp birden hayatı normalleştiriverecek.Oysa kesinlikle bu durumun ciddiyetini unutmamalı ve bu yazı tabii ki inşallah karantina da değil ama tedbirler konusunda son derece hassas geçirmeliyiz.Umarım yanılır, umarım hep birlikte en kısa sürede sağlıklı ve güzel günlere kavuşur, bu dönemi en verimli şekilde değerlendirip ; sevgiye, umuda, insana, insanlığa, yaşama, dünyaya bambaşka gözlerle bakabilmeyi öğrenmiş olarak açarız bir an önce yeni dünyaya gözlerimizi🙏🤗
YanıtlaSilNe demek:) Bu sayı genetik yapımızın global bir harmanlaması sonunda çıktı. Yarı bilimsel yarı astrolojik yani:)) Astroloji esasen pek ilgi alanım içinde değil. Evet, bundan sonra yapılacaklar önemli. Vaka sayıları azalınca millet bodoslama caddelere, eğlence mekanlarına doluşursa neler olacağını tahmin etmek için falcı olmaya hacet yok.
SilYeni dünya düzeni özlemle beklediğim bir şey. ABD'nin küresel istilası sona erer bu vesileyle, umarım. Ne yazık ki sıkıntıyı çeken hep masum halk oluyor yine de:(