KATEGORİLER

13 Nisan 2021 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 86

Sevgili DeepTone tarafından organize edilen Ağaç Ev Sohbetleri etkinliğimizin 86. Haftasına girmiş bulunuyoruz. Daha önceki haftaların sohbet konularını ve konuları öneren arkadaşlarımızın isim listesini burada bulabilirsiniz. Bu haftanın konusunu sevgili DeepTone belirledi. Arkadaşımız bizi çocukluğumuza götürüyor bu kez. Konumuz şöyle;

"Çocukken size aile ve akrabalar tarafından yalanlar söylendi mi, kandırıldınız mı, inandırıldınız mı? Veya, siz yalanlar söyler miydiniz, hayali olaylar uydurur muydunuz? Masum yalanlar tabii ki, seni leylekler getirdi gibi"  

Çocukken ailemin bana pek yalan söylediğini hatırlamıyorum. Bildiğimiz tek bir gerçek (!) vardı o zamanlar. Bütün bebekleri leylekler getirirdi. Tam hatırlayamıyorum ama sanırım yedi sekiz yaşlarında falan olmalıyım. Hürriyet gazetesinin yeni doğan ilânlarındaki, leylek gagalarında taşınan kundakta bebek resimleri çok hoşuma giderdi o zamanlar. Benden sonra doğan iki kardeşimi getiren leylekleri görememiştim. Gece vaktiydi doğumları, uykuda olduğum saatlerdi. Yanılmıyorsam en küçük kardeşimin doğumundan sonra uyandırmışlardı beni, sana bir kardeş daha geldi diyerek. Evde herkesin yüzü gülüyordu, bana bebeği gösterirlerken leyleği sormayı unutmuştum heyecandan.

Realist karakterim o yaşlarda harekete geçmiş olmalı. Düşünmeye başlamıştım, leylek, o incecik gagasıyla koca bebeği nasıl taşıyabilirdi? Havada uçarlarken ya da bacaların tepesinde tüneyen leylekleri görmüştüm ama hepsinin gagaları boştu. Gagasının ucunda kundak taşıyan bir leylek görsem, bütün şüphelerim ortadan kalkacak, bu asil kuşlara sonsuz saygı duyacaktım. Bu işte bir bit yeniği olmalıydı, ısrarla anneme, anneanneme biz nasıl doğduk nev'inden bilimsel sualler sormaya başladığımı hatırlıyorum. Her ikisi birden mahcup bir gülümseme eşliğinde "Seni de kardeşlerini de leylek getirdi." demeye devam ediyorlardı. İnanmıyordum artık onlara ama işin içinden de çıkamıyordum bir türlü. Bana gerçeği söylemiyorlar, benden bir şeyler gizliyorlardı. 

Günlerden bir gün aile dostumuz Kübra Teyze misafirliğe geldi bizim eve. Anneannem yaşlarında kısa boylu, kırmızı suratlı tombul esprili bir kadındı, rahmetli. Baharın sonlarına doğruydu sanırım. Açık sokak kapısının arkasında hayat dediğimiz dar ve uzun salondaki kanepeye oturmuş, ilgimi çekmeyen konularda sohbet ediyordu bizimkilerle birlikte. O gün bugündü. Kafaya koymuştum, şu leylek meselesini masaya yatıracak, gerçeği öğrenmek için elimden geleni ardıma koymayacaktım. Amacım Kübra Teyze'nin önünde annemi ve anneannemi sıkıştırmak, küçük düşürmek, işin iç yüzünü öğrenmekti. "Bebekler nasıl doğar?" diye sordum ortaya. Annemin yüzü kızardı hemen, sesini çıkarmadı. Kübra teyze gülerek "Leylek getirir bebekleri, seni de o getirdi." dedi. Birbirleriyle muzipçe bakıp gülüşmeye başladılar. Konuyu kapatmak istiyorlar, araya laf karıştırmaya çalışıyorlardı. Bu durum beni daha da hırslandırmıştı, edepsizce "Hayır, leylek falan getiremez, bana yalan söylüyorsunuz." diyerek huysuzluk çıkartmaya başladım. Kararlılığımı göstermiştim onlara, onlar için kaçış yolu yoktu artık. Annem, "Yeter ama bak rahatsız oluyor Kübra Teyzen, ayıp uzatma artık" dedikçe ben Nuh diyor peygamber demiyordum. Sonunda Kübra Teyze gözlerini kocaman açıp eliyle işaret ederek "buradan çıktın işte" deyiverdi. Sesim kesilmişti birden. Utanmıştım, söylediğine anlam veremiyordum yine. Acaba ağzımı kapamak için son noktayı mı koymuştu yoksa gerçekten bebekler oradan mı çıkıyordu, hâlâ dediğine inanamıyordum. Beni mahcup etmek, utandırmak için mi böyle söylemişti? Yüzüne baktım Kübra Teyze'nin, şaka falan yapmıyordu, tepkimi ölçüyordu sadece. Annemle anneannem yüzleri kızarmış, mahcup bir halde, bizim konuşmamızı izliyordu. "Yalan söylüyorsunuz," dedim. "Bebek oradan çıkamaz, o kadar küçük yerden nasıl çıksın ki?" diye direttim. "İster inan, ister inanma, nereden çıktığını öğrendin işte, hadi şimdi git dışarıda oyna." diye karşılık verdi Kübra Teyze, artık onun da sabrının taştığını görüyordum. Ama benim kafam iyice karışmıştı. "Bana ne, bana ne, beni kandırıyorsunuz, bana doğruyu söyleyin. Bebek çıkamaz oradan." diye mızmızlanmaya devam ettim. "Yetti artık, daha ne söyleyeyim sana, orası lastik gibi açılır, bebeği çeker, çıkarırsın içinden işte, tamam mı?" dedi, "Lastik gibi ha," dedim. Şaşırmıştım ama biraz ikna olmuştum. Dediği doğru olabilirdi. En azından leylek hikayesinden daha gerçekçi görünüyordu. Kübra Teyze doğruyu söylemişti. O gün, benim için unutulmaz bir gündü, mütevazı varoluş sorunsalıma nihayet rasyonel bir yanıt bulmuştum.

26 yorum:

  1. Niye herkes leylek yalanını söylüyor ki anlamıyorum. Çok mu zor karından çıkıyor demek. :) Ben galiba merak edip hiç sormadım böyle bir soru. Hatırlamıyorum yani. Kardeşimle aramla 1.5 yaş var, yani o doğduğunda anlamayacak yaştaydım zaten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplumsal kurallar, kültür, adet, gelenek, görenek, örf. Hırsızlık, hak yemek, dedikodu, iftira gibi ayıplanacak bir sürü şey varken en doğal olayı çocukların kafasını karıştırmanın ne lüzumu var. Gelişmiş ülkelerde bilinçli, eğitimli aileler, çocukların psikolojisini bozmaksızın, uygun bir şekilde durumu açıklıyorlar çocuklarına.

      Sil
    2. "Karından çıkar" demek daha büyük travmalara sebep olabilir. Maalesef kızımdan hiç ummadığım bir anda gelen "Bebekler nasıl doğuyor ki?" sorusunu bir arkadaşım benden önce davranıp cevapladı: "Karnını kesip alıyorlar bebeği". Kızım o günden beri "Ben büyüyünce anne olmak istiyordum ama olamam çünkü karnımı kesmelerimi istemiyorum" diye ağlıyor aklına geldikçe. Her ne kadar kızıma açıklamaya çalışsam da fayda etmiyor. Bu yüzden bu sorular geldiğinde yaş aralığına göre uzmanların tavsiye ettiği açıklamalar yapılırsa çok daha iyi olur.

      Sil
    3. Kesinlikle! Size katılıyorum. Özellikle kız çocuklarında asla yanlış şeyler söylenmemesi gerekiyor. Kızınızın tepkisi gayet doğal, ben de olsam aynı duygular içine girerdim. Dediğiniz gibi, her şeyin bir usulü var. Bazı ebeveynler uzmanların önerdiği gibi bu kritik soruyu olması gerektiği gibi çözüyorlar. Aslında en büyük sınavı ebeveynler veriyor.

      Sil
  2. İlk kuzenim doğduğunda ilkokul 1'de ve 23 Nisan törenlerindeydim, tören biter bitmez de direk amcamlara girmiştim, bebeği gördüm. Ama leylek gelirken bana da çikolata getirmiş meğerse, ve pencerenin önüne bırakmış, açtım ve aldım. Yedim!:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah şu leylekler:)) Ne çok görevleri vardı:) Bir de hacı leylekleri hatırlıyorum, kışın gider kabeyi tavaf edip yazın geri dönerlerdi:)

      Sil
  3. O leylekli resmi anımsıyorum. Güzeldi kesinlikle. Ben bu konuyu hiç sorgulamadım sanırım. Anımsamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki figür var aklımda kalan. Biri o gagasında kundak taşıyan leylek, diğeri anneler gününde beyaz küpeli modern kadının profilden görüntüsü. Ben acayip takmıştım kafaya çocukken, aynı anlattığım gibi:))

      Sil
  4. Sanırım her çocuğa söylenen en meşhur yalanlardan birisi bu leylek hikayesi :))) Bir de uyumayan çocuklara söylenen "Uyumazsan seni koca karıya / bohçacıya / öcüye veririm!" yalanı var ki aslında baya korkunç, travmatik bir yalanmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, başka şeyler de söylenmiştir ama uyumazsan seni babana söylerim türünden tehditler bizim evde öcüden daha büyük travma yaratmıştır muhtemelen:) Aklıma bir de şunlar geldi; otur, ayakta yeme popondan şeytan çeker yediklerini, tabağını bitir yoksa ağlar arkandan, ıslık çalma şeytanı çağırırsın:)

      Sil
  5. Çocukların geniş hayal dünyası, bitmek bilmeyen soruları ve sorguları:-)) Özellikle eski dönemlerde yetişkinlerin bu konuların konuşulmasına olan hassasiyeti sanırım leylek yalanını ortaya çıkarmış ama rahmetli Kübra Teyze nasıl daraldıysa dayanamamış:-)) Günümüzde yetişkinler artık bu konuda daha bilimsel yada gerçekçi bir yaklaşım sergiliyor diye düşünüyorum. Keyifli bir anı, kaleminize sağlık:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya Kübra Teyze daralmayıp ne yapacak, ben azmetmiştim bir kere. Bütün kapıları kapatmıştım kaçabilecekleri, bu iş orada bitecek, bütün gerçekler ortaya konacaktı. Acayip hırs yapmıştım. Sonra cevabı alınca utancımdan süt dökmüş kediye dönmüştüm tabii. Teşekkürler, evet bugün için keyifli bir anı olarak kaldı hafızamda:)

      Sil
  6. :))) radikal bi anne olarak ben organların isimlerini falan da öğreterek yaşına uygun anlattım 3 yaşında ikisine de. Hatta sanırım hiç bi konuda yalan da söylemedim şu ana dek. İyi etmişim galiba :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence önce sizi tebrik etmek lazım. Ne yalan söyleyeyim, benim çocuklar kafalarını kullanıp kendileri buldular, ne bana sordular ne de ben söyledim. Sizin yaptığınız doğru elbette:)

      Sil
    2. Biz de Arya'ya, kadın ve erkek birbirini severler ve anne-baba olmak isterlerse birlikte olurlar, anne hamile kalır, bebek karnında büyür diye anlattık ama işte nasıl doğar kısmını sormadığı için anlatmamıştık. Keşke o sormadan anlatsaymışız. Çocuk normal doğumdan önce kesmeli biçmeli sezaryanı öğrendi. Yani Kübra teyze zamanına göre gayet iyi anlatmış bence Mr. Kaplan'a :D

      Sil
    3. Kesinlikle Kübra Teyze doğrudan sonuca gitmişti:)) Aksi takdirde arkadaşlardan, sağdan soldan kim bilir ne kadar yanlış şeyler öğrenirdim. Kritik bir konu aslında. Kırsalda bu işi nasıl çözüyor anne babalar merak ediyorum:)

      Sil
    4. Kırsaldaki çocukların sanırım daha öncelikli dertleri ve soruları oluyor.
      Bir de hayvanlar doğa vs görerek öğreniyorlardır.
      Kedicim M. da sezeryanı dışardan duymuş dehşet içinde bana sormuştu, ben ona bazı çocuklar öyle bazıları böyle doğar, genellikle anne ve doktor beraber karar veriyor buna demiştim. İlaçlardan vs bahsedebilirsin bak, lokal anestezi genel anestezi :))) Valla biz baya ileri gitmişiz onu anladım şu an. M. hatta bazı doğum komplikasyonlarını, tavşanlarda hamilelik istenmediğinde kısırlaştırma vs gibi yöntemleri de biliyor :))))))
      Ama en önemli kural şu: çocuk sormadıysa sen anlatma, sormasını bekle. Yani ayrıntıya girme durduk yere.. Her şeyi bilmesi değil de az (yaşına uygun) ama doğru bilmesi esas bence.
      Bir de aklı açılan çocuğun çenesi de durmuyor bunu da unutmamak lazım. Öğrendiği şeyi diğer çocuklara anlatacak yani, eğer kriz masası konumuna düşmek istemiyorsan dikkat et derim.

      Sil
    5. Evet, hassas konular. Dediğiniz gibi doğru yanlış bir şey öğrenen çocuklar kendi aralarında olayı farklı şekilde yorumlayabilirler. Bir de dediğiniz çok önemli, yani zamanı doğru tespit etmek. Çocuk sormadıysa anlatma ama arkadaşlarından yanlış bilgiler öğrenmeden önce onu doğru bilgilendir, hassas bir zamanlama:)

      Sil
  7. bu kübra teyze vardı değil mi eski yazılarında, komşuları anlattığın :) hayal gücün çocukken de yokmuş, sanırım hayatının ilk beş altı yılında çok sayıda kitap, hikaye, masal, okumadığın için olmalı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin hafızan müthiş Deep. Evet, Kübra Teyze'den bahsetmiştim sanırım. Nedenini gerçekten bilmiyorum ama özellikle cinli, perili masallar beni hiç etkilemedi. Bizim zamanımızda Texas, Tom Miks gibi çizgi romanlar vardı, sadece onları okumayı severdim. Derslerimizden kalmayalım diye onlara bile pek müsaade edilmezdi aslında ama yine okurdum. O çizgi romanlarda bile olağanüstü güçler, gölgelerin gücü adına diye ateş saçan kılıçlar vs. absürd şeyler yoktu. Garibim Zagor, yanındaki Çiko'suyla ormanda macera peşinde koşar, Tom Miks sevgilisi Suzi'ye kapıdan uğrayıp onun yaptığı çörekleri yerdi:))

      Sil
  8. ahsgahsgahshaa okurken ben travma geçirdim sen ne hale gelmişsindir kimbilir ve zavallı annen de..... çok tatlı yaa :-)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam anlamıyla şok yaşadım tabii:))) Konunun oraya! varacağını nereden bilebilirdim ki o çocuk aklımla:)) Annem, evet, ona da acıdım, zor durum vesselam:)

      Sil
  9. Gerçekten leylekler nasıl taşıyabilir bir bebeği incecik gagaları, incecik bacakları varken?? Son günlerde okuduğum en mantıklı soru :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorgulamak varoluşun temeli:))) Anlatılanlara inansaydık, nüfus planlaması için leylek avına çıkardık herhalde:)))

      Sil
  10. Bu arada bu leylek masalı evrensel! Hatta Münih'te yeni bebeği olan aileler bahçelerine kocaman bir direk koyar üzerine ağzında pembe ya da mavi bohça olan bir leylek gravürü diker ve altına çocuğun adını, doğum tarihiyle yazar ve 1 sene boyunca bu direği bahçelerinde tutarlar!!! Çok ilginç değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle mi?:)) Gerçekten çok ilginç. Merak ettim bak şimdi, bu ilk leylek masalı nereden çıkmış ortaya? Bir de Adem ve Havva'ya gitti şimdi aklım, hay Allah. Onların çocuklarını hangi leylek getirmiş kim bilir? Bir de torunları...:)))

      Sil