YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 17 ***
Dönüp Ahmet'e bakacaksın. "Ahmet, iyi misin?" Suratını ekşiterek kımıldamaya çalışacak. "Omzum, omzum ağrıyor." Arkadan yetişen İsmail, arabanın kapısını açıp dışarı indirecek Ahmet'i. Sende bir arıza görünmüyor, kendini yoklayacaksın. Yok, hiçbir şeyin yok. Arabayı öylece bırakıp eşyalarınızla birlikte kampa döneceksiniz. Proje Müdür Yardımcısı Mehmet Bey telâşınızı görüp ne olduğunu soracak. Durumu anlatacaksınız. Başka bir araçla kaza yapan arabayı idari binanın önüne çekeceksiniz. Tayfun'a geç direksiyona diyecek Mehmet Bey. "Sola çevir direksiyonu." Bir şey görünmüyor. "Şimdi sağa" Ön sağ teker lâf dinlemeyip sola bakmaya devam edecek. "Aks kırılmış olmalı." diyecek canı sıkkın bir ifadeyle. Arabanın sol yanı boydan boya hasarlı. Bir an, ertesi gün gireceğin ehliyet direksiyon sınavın gelecek aklına. Buz gibi soğuyacaksın. Hem bu kazadan sonra kim araç verir ki sana? Oysa ne kaprisler yapmıştın Mehmet Beye, sınav günü kırmızı arabayı alırsın dediğinde. "Hayır, onun pedalları sert, ben bej arabayla çalıştım, sınavı kazanmam için mutlaka onunla gitmem lâzım." Adamcağız kaprislerine boyun eğmiş, kabul etmek zorunda kalmıştı. Artık bej arabanın yerinden kıpırdayacak hali yok. Mehmet Bey, "Geçmiş olsun, yarın kırmızı arabayı al sınav için" dediğinde utançtan kızaracaksın. Bu duygularla ertesi gün ehliyet sınavına giderken kendine hiç şans vermezken sürpriz bir şekilde sınavı kazanacak, dönüşte bir haftalık damat arkadaşının omzu için istediği yakıyı alacaksın. On gün kadar sonra onun da bir şeyi kalmayacak. İşte evlât, yıllar boyu sürücü ehliyetine ne zaman baksan, ölümün ucundan döndüğün o kaza günü gelecek gözlerinin önüne.
Kazadan sonra ehliyetsiz araç kullanmayı yasaklayacak şirket. Sebep olduğun bu yasak seni bağlamayacak, nasıl olsa artık ehliyetin cebinde. Günler birbirini kovalarken yaptığın işlerden zevk alacaksın. Yaptığın projeler birkaç gün sonra hayata geçirilecek. Şefin Jaccard, sana güvendikçe tedirginliğin artacak. Neticede tecrübesiz bir mühendissin. Korkaklığını yenmen gerek. Ya bir hata yaparsam korkusu canını sıkmaya başlayacak. Yüksek bir betonarme duvarı dizaynını yapıp uygun aralık ve çaplarda yerleştirdiğin drenaj borularından fışkıran suları görünce işin tadına varacak, kendine güvenin gelecek. Çünkü biliyorsun ki, arkadaki su basıncı drenaj boruları olmasa duvarını indirmeye yetecek de artacak bile.
Iraklı Maha, hamileliğinin ilerleyen döneminde izne ayrılacak. Onun yerine Afrika'da bir zenci ile evlenip boşanmış, ana dili gibi İngilizce konuşan yırtık bir kız işe başlayacak. Sohbet etmeyi seven bu kızdan Afrika'daki maceralarını dinleyip iyi vakit geçireceksin. Orada çalışırken sendika yöneticiliği yapmış, romanlara konu olacak bir sürü olay yaşamış. İngilizce küfürlü konuşmaktan büyük haz duyan bu kızın Diyarbakır'lı olduğuna kimse inanmayacak. Birkaç ay sonra İtalyan bir teknikeri ayartıp evlenecekler. Evlendikten kısa bir süre sonra da bir deterjan firmasının çekilişinde araba kazanacaklar.
İdealist genç bir mühendis olarak uygulama projelerinin kontrol ederken hem hesap raporlarına hem de gerekli donatının paftalara doğru işlenip işlenmediğine dikkat edeceksin. Projeler üzerinde düzeltmelerini yaptıktan sonra "Approval Recommended as Noted" kaşesini basıp imzalayacak daha sonra DSİ'ye göndereceksin. Senden sonra ilk imzayı atacak olan kişi, Hediye adında konuşmayı seven senin yaşlarında inşaat mühendisi bir kızcağız. Sana olan ilgisini açık bir şekilde gösterecek. "Ne güzel gözlerin var, ne güzel kokuyorsun" türünden lâflar edecek. Lojmana gidince aynada dikkatlice bakacaksın gözlerine. Herkeste olan gözün aynısı sende var. Koku desen, öyle parfüm falan kullandığın da yok. Şaşıracaksın bu sözlere. Günlerden bir gün ilk kez işin düşecek ona. Projede büyük ölçekte fazla demir kullanılmış. Çapın en fazla 50 katı olması gereken bindirme boyları gereksiz yere uzun tutularak kalın demir miktarı neredeyse iki katına çıkmış. Eee, bu vatanın evlâdıyız sonuçta, niye hiç yoktan elin İtalyan'ını zengin edelim değil mi? Hemen şefin Jaccard'ın yanında alacaksın soluğu. Aferin beklerken, Jaccard sana öğüt vermekle yetinecek. Efendim, bu projenin bir gün geç kalması ülkeye kaç para kaybettirir biliyor muymuşun? Milliyetçilik damarın peşini bırakmayacak. Hemen alt kata inip Hediye'yi bulacak, durumu anlatacak, fikrini soracaksın. Bu davranışın da etik değil biliyorsun, fakat söz konusu vatansa akan sular duracak. Hediye, "Git Bölge Müdürümüz ile konuş" diyecek. Şefinin araziye indiği bir zamanı kollayıp DSİ Bölge Müdürünün kapısını çalacak, samimiyetine güvenip ona rahatsızlığını ileteceksin. Gel otur diyecek, karşısına alacak seni. Bu da bir şey mi diyecek, ben Ankara'ya neler söylüyorum da dinletemiyorum. Bakacaksın, adamcağız senden dertli. Odasından çıkıp yine Hediye'nin yanına ineceksin. Onunla birlikte bir plân kuracaksınız. Hediye ilk kez şefinin yanına gelip sanki kendisi ortaya çıkarmış gibi gereksiz yere fazla kullanılan demirlere itiraz edecek. Onaylayıp gönderdiğin projeler düzeltilmek üzere İtalyan şirketine geri gönderilecek. Senin bu oyununu şefin anlamış mıdır bilinmez ama senin içini huzur kaplayacak.
Uzun zaman sıranın gelmesini beklediğin askerlik hizmeti kapını çalacak. Bir an önce aradan çıkarmak isteyeceksin bu işi. Güzel bir veda partisi düzenleyecekler sana. Gerekli işlemlerden sonra eğitim yerin Narlıdere İsthkâm Okulu. Dört ay sürecek bir eğitim süreci. İzmir'de olman iyi gelecek.
Teslim olduktan sonra sabah içtimaları, dersler, arazi eğitimleri arasında geçecek günlerin. Yemin töreni ardından hafta sonları çıkıp annenlerin evine gidecek orada kalacaksın. Zor bir iş değil askerliğin bu dönemi ama sana her zaman angarya gelecek. Takımın en uzunu Karşıyakalı Hüseyin. Birbirinizden ayrılmayacaksınız. O da senin gibi inşaat mühendisi. Her sabah siperliği bir yana kaymış başına bir türlü oturmayan kepi ve çarpık duruşuyla bölük komutanına efemine tavırlarla tekmil veren tuhaf bir çocuk. "... Istihkâm taburu, birinci bölük, birinci takım, 38 yedek subay öğrenciyle emir ve görüşlerine hazırdır komutanıııııım." "I" ları uzatarak, bir şarkının nağmelerine benzer her tekmilinden sonra onu izleyen bütün yüzler muzipçe gülümseyecek.
Evlât yemek konusunda yine şanslısın. Yemekhanede nefis yemekler çıkacak. Masalara oturduktan sonra erler yemek kazanlarını taşıyan tekerlekli araçlarla yemeklerinizi dağıtacaklar. Yattığın yer de güzel olacak. Kalacağın koğuş üniversite yurtlarındaki çalışma salonundan bozma yatakhanenin bir benzeri. Bu yüzden kalabalık ortam rahatsız etmeyecek seni. Yattığın üst ranzada Ege Denizini seyredecek, açık havalarda yıldızların altında uykuya dalacaksın.
Dört ay çabuk geçecek. Kuralar çekilecek ve şansına Tekirdağ 8. Piyade Tümeni, İstihkam Taburu çıkacak. Kura çekimini yöneten yüzbaşı, şanslı olduğunu söyleyecek. Buna ne şüphe. Mezuniyet töreninden sonra asteğmen rütbesini takıp resmi kıyafetlerinizle Kordon boyunda volta atacaksınız arkadaşlarınızla. Yol boyunca seyyar satıcılar sizi cezbedecek. Ama lanet olası resmi kıyafetlerinizle bir şey yapamıyacaksınız. Turfanda çıkmış salatalıkların kabukları soyulurken yaydığı koku burnunuzun direğini sızlatacak. En sonunda dayanamayıp diğer üç arkadaşınla birlikte birer salatalık (hıyar) söyleyeceksiniz. Satıcı hemen kabuklarını soyup bıçakla boylamasına dört parçaya ayırıp arasına tuz serpecek. Her birinizin elinde birer salatalık neşeyle yolunuza devam ederken aniden bir askeri inzibat jeep'i önünüzü kesecek. İçindeki albay sokak arasına gelmenizi söyleyecek. Güzel bir fırça atacak size. Bir subay resmi kıyafetle sokakta salatalık yer miymiş? Yeni mezun olduk, bilmiyorduk diyeceksiniz. Albay fırçasını atıp gidecek. Elinizdeki salatalıkların yarısını yemeden atmak zorunda kalırken askerlikten bir kez daha nefret edeceksin.
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 16 ***
İdealist genç bir mühendis olarak uygulama projelerinin kontrol ederken hem hesap raporlarına hem de gerekli donatının paftalara doğru işlenip işlenmediğine dikkat edeceksin. Projeler üzerinde düzeltmelerini yaptıktan sonra "Approval Recommended as Noted" kaşesini basıp imzalayacak daha sonra DSİ'ye göndereceksin. Senden sonra ilk imzayı atacak olan kişi, Hediye adında konuşmayı seven senin yaşlarında inşaat mühendisi bir kızcağız. Sana olan ilgisini açık bir şekilde gösterecek. "Ne güzel gözlerin var, ne güzel kokuyorsun" türünden lâflar edecek. Lojmana gidince aynada dikkatlice bakacaksın gözlerine. Herkeste olan gözün aynısı sende var. Koku desen, öyle parfüm falan kullandığın da yok. Şaşıracaksın bu sözlere. Günlerden bir gün ilk kez işin düşecek ona. Projede büyük ölçekte fazla demir kullanılmış. Çapın en fazla 50 katı olması gereken bindirme boyları gereksiz yere uzun tutularak kalın demir miktarı neredeyse iki katına çıkmış. Eee, bu vatanın evlâdıyız sonuçta, niye hiç yoktan elin İtalyan'ını zengin edelim değil mi? Hemen şefin Jaccard'ın yanında alacaksın soluğu. Aferin beklerken, Jaccard sana öğüt vermekle yetinecek. Efendim, bu projenin bir gün geç kalması ülkeye kaç para kaybettirir biliyor muymuşun? Milliyetçilik damarın peşini bırakmayacak. Hemen alt kata inip Hediye'yi bulacak, durumu anlatacak, fikrini soracaksın. Bu davranışın da etik değil biliyorsun, fakat söz konusu vatansa akan sular duracak. Hediye, "Git Bölge Müdürümüz ile konuş" diyecek. Şefinin araziye indiği bir zamanı kollayıp DSİ Bölge Müdürünün kapısını çalacak, samimiyetine güvenip ona rahatsızlığını ileteceksin. Gel otur diyecek, karşısına alacak seni. Bu da bir şey mi diyecek, ben Ankara'ya neler söylüyorum da dinletemiyorum. Bakacaksın, adamcağız senden dertli. Odasından çıkıp yine Hediye'nin yanına ineceksin. Onunla birlikte bir plân kuracaksınız. Hediye ilk kez şefinin yanına gelip sanki kendisi ortaya çıkarmış gibi gereksiz yere fazla kullanılan demirlere itiraz edecek. Onaylayıp gönderdiğin projeler düzeltilmek üzere İtalyan şirketine geri gönderilecek. Senin bu oyununu şefin anlamış mıdır bilinmez ama senin içini huzur kaplayacak.
Uzun zaman sıranın gelmesini beklediğin askerlik hizmeti kapını çalacak. Bir an önce aradan çıkarmak isteyeceksin bu işi. Güzel bir veda partisi düzenleyecekler sana. Gerekli işlemlerden sonra eğitim yerin Narlıdere İsthkâm Okulu. Dört ay sürecek bir eğitim süreci. İzmir'de olman iyi gelecek.
Teslim olduktan sonra sabah içtimaları, dersler, arazi eğitimleri arasında geçecek günlerin. Yemin töreni ardından hafta sonları çıkıp annenlerin evine gidecek orada kalacaksın. Zor bir iş değil askerliğin bu dönemi ama sana her zaman angarya gelecek. Takımın en uzunu Karşıyakalı Hüseyin. Birbirinizden ayrılmayacaksınız. O da senin gibi inşaat mühendisi. Her sabah siperliği bir yana kaymış başına bir türlü oturmayan kepi ve çarpık duruşuyla bölük komutanına efemine tavırlarla tekmil veren tuhaf bir çocuk. "... Istihkâm taburu, birinci bölük, birinci takım, 38 yedek subay öğrenciyle emir ve görüşlerine hazırdır komutanıııııım." "I" ları uzatarak, bir şarkının nağmelerine benzer her tekmilinden sonra onu izleyen bütün yüzler muzipçe gülümseyecek.
Evlât yemek konusunda yine şanslısın. Yemekhanede nefis yemekler çıkacak. Masalara oturduktan sonra erler yemek kazanlarını taşıyan tekerlekli araçlarla yemeklerinizi dağıtacaklar. Yattığın yer de güzel olacak. Kalacağın koğuş üniversite yurtlarındaki çalışma salonundan bozma yatakhanenin bir benzeri. Bu yüzden kalabalık ortam rahatsız etmeyecek seni. Yattığın üst ranzada Ege Denizini seyredecek, açık havalarda yıldızların altında uykuya dalacaksın.
Dört ay çabuk geçecek. Kuralar çekilecek ve şansına Tekirdağ 8. Piyade Tümeni, İstihkam Taburu çıkacak. Kura çekimini yöneten yüzbaşı, şanslı olduğunu söyleyecek. Buna ne şüphe. Mezuniyet töreninden sonra asteğmen rütbesini takıp resmi kıyafetlerinizle Kordon boyunda volta atacaksınız arkadaşlarınızla. Yol boyunca seyyar satıcılar sizi cezbedecek. Ama lanet olası resmi kıyafetlerinizle bir şey yapamıyacaksınız. Turfanda çıkmış salatalıkların kabukları soyulurken yaydığı koku burnunuzun direğini sızlatacak. En sonunda dayanamayıp diğer üç arkadaşınla birlikte birer salatalık (hıyar) söyleyeceksiniz. Satıcı hemen kabuklarını soyup bıçakla boylamasına dört parçaya ayırıp arasına tuz serpecek. Her birinizin elinde birer salatalık neşeyle yolunuza devam ederken aniden bir askeri inzibat jeep'i önünüzü kesecek. İçindeki albay sokak arasına gelmenizi söyleyecek. Güzel bir fırça atacak size. Bir subay resmi kıyafetle sokakta salatalık yer miymiş? Yeni mezun olduk, bilmiyorduk diyeceksiniz. Albay fırçasını atıp gidecek. Elinizdeki salatalıkların yarısını yemeden atmak zorunda kalırken askerlikten bir kez daha nefret edeceksin.
(Devam edecek)
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 8 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 9 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 10 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 11 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 12 ***
YENİ BİR HATAY *** BÖLÜM 13 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 14 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 15 ***YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 9 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 10 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 11 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 12 ***
YENİ BİR HATAY *** BÖLÜM 13 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 14 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 16 ***