YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 21 ***
Evet evlât, artık aklın da kalbin de İzmir'de. Bir cumartesi günü üniversitede dağcılık sporuyla ilgilenen, yurtta aynı odayı paylaştığın İstanbullu arkadaşına özenip dağlara vuracaksın kendini. Diyarbakır, Adıyaman ve Elazığ illeri coğrafi sınırlarının kesiştiği bölgedeki baraj yerinde sarp kayalıklara çıkmaya niyetleneceksin, hangi akla hizmet edeceksen. Bu işin eğitimini almadan, yanında hiçbir teçhizat olmaksızın neyine gerek senin dağcılık. Yükseklere tırmandıkça garip bir heyecan kaplayacak içini. Ancak gittikçe zorlanmaya başlayacaksın. Geride bıraktığın tek otun bitmediği mavimsi kayalıklar arasından geri dönmen mümkün değil. Daha uygun bir iniş bulurum ümidiyle tırmanmaya devam edeceksin. Uçurumların kenarından geçerken aşağı bakmaya korkacaksın. Öyle bir yere geleceksin ki, ne aşağı inebilecek, ne de yukarı çıkabileceksin. Tek başına, vahşi kayalıklar arasında kapana kısılacaksın evlât. Azrail'in nefesini ensende hissedeceksin. Yardım çağırma imkanın yok, bağırsan kimse duymaz seni. Aşağı uçsan cesedini bile bulamazlar. Aklına sözlün gelecek. Bu kadar kısa mı sürecekti? diye geçireceksin aklından. Ellerinle duvar gibi bir kayanın kenarına yapışıp aşağı doğru sarkıtacaksın kendini. Ayakların en ufak bir tümseğe dahi değmeyecek. Muhtemelen yirmi santim bir boşluk olacak arada. Artık geri dönüş imkanın yok. Neredeyse düşey kaya yüzeyine yapışıp gözlerini kapatacak, elveda hayat deyip kendini yavaşça bırakacaksın. Görecek günlerin varmış evlat, ayağın sağlama basacak, hafif sendeleyip dengeni sağlayacaksın. Senin meskenin dağlar olmayacak bir daha.
Buket ile sık sık mektuplaşacaksınız. Ona Karakaya'daki yaşamı anlatacaksın uzun uzun. Çok geçmeden nişan gününü kararlaştıracaksınız. İzmir Etap Otelinin roof'unda yapılan muhteşem bir nişan töreninde yüzükleriniz takılacak. Yemekten sonra misafirlere ikram edilen nişan pastasının lezzetini unutamayacaksın. Buket'in akrabalarından Akil Amca ve eşi size bir çift kristal bardak hediye edecek. Küçük bir hediye fakat evlendikten sonra mutlu ve keyifli günlerinizde o bardakları kullanırken her seferinde zarafet timsali o yaşlı çift gelecek aklınıza. Nişan ertesi yine ayrı düşecek, mektuplaşmaya devam edeceksiniz. Baraja döndüğünde DSİ Bölge Müdürü'ne lojman talebinde bulunacaksın. Boş lojman kalmadığını söyleyecek. Barajın en eskilerinden biri olmanın verdiği şımarıklıkla ısrarla lojman işini takip edeceksin. Bölge Müdürü tuhaf bir insan. Keyifli olduğu zamanlarda seni yoldan çevirip şakalaşacak, kafası dolu olduğu zamanlar yanından geçse selam vermeyecek. Ama sen bu işin peşini bırakmayacaksın. Nihayet bir yer boşalacak. Hemen badana boya işlerini başlatacaksın. Diyarbakırlı usta evi boyarken yaşını soracak. Yirmi altı deyince, "Oooo, çok geç kalmışsın." diyecek. Ne demek istediğini anlayamayacaksın. "Nasıl yani?" diye sorunca "Bak seninle aşağı yukarı aynı yaştayım, dört çocuğum var." diyecek. Sohbet olsun diye kaçı kız, kaçı erkek diye soracaksın. "Hepsi erkek, iki de kız var onları saymadım." diyecek. Çocuklarının arasında kızlarını saymamasına şaşırıp kalacaksın. "Peki daha kaç çocuk yapmayı düşünüyorsun?" diye sorunca, "Takımı kurana kadar devam, buralarda savaşacak adam lazım bize." diyecek, susacaksın.
Kelebek'ten mobilyalar, beyaz eşya, televizyon tam tekmil yeni bir ev döşenecek, tek kuruş harcamayacaksın. Artık evlilik için bir engel kalmayacak. Kısa süre sonra bir kamyon tutulup çeyiz eşyaları getirilecek. Çeyizler ulaşınca aileler evi yerleştirmeye gelecekler. Buket'in teyzesi bir fırsatını bulup kenara çekecek seni. "Bak oğlum, ben Buket'i tanırım, o yapamaz buralarda, bir an önce dönmeye bak İzmir'e." Müstakbel teyzen bunu söylerken acıyan gözlerle yeşil bitmeyen dağlara bakacak. "Allah kurtarsın sizi buradan çocuğum, en kısa zamanda." Sesini çıkarmayacaksın.
Nikahtan birkaç gün önce İzmir'e geleceksin. Buket, öğretmenlik yaptığı kolejden kurtulduğu için sevinçli. Henüz yeni öğretmen olduğundan dolayı, bir de branşı gereği ne kadar tören varsa ona kilitleniyor çünkü. Senin durumun ise ona kavuşacağın için ayakların yerden kesilmiş halde. Akşam annenlerin evinden çıkıp yürüyerek onun anneannesiyle birlikte kaldığı evlerine gideceksin. Çisildeyen yağmur gittikçe şiddetini arttıracak. Damlalar yüzünü ıslattıkça inanılmaz bir haz duyacaksın. Sağanak altında, hiç istifini bozmadan aynı Gene Kelly gibi geçtiğin cadde ve sokaklarda şarkılar söyleyip dans etmek isteyeceksin.
Nikahtan sonra balayını geçirmek üzere bir haftalığına Alanya'ya gideceksiniz. En güzel günleriniz bunlar. İkiniz de birbirinizin üstüne titreyeceksiniz. Denize girip mis kokulu küçük yerli muzların kokusuna, lezzetine hayran kalacaksınız. Akşamları hafif çakırkeyif döneceksiniz otele. Alanya'nın sıcağı dayanılmaz evlat, bence yanlış seçim yapmış olacaksınız. Bir haftayı doldurmadan tatili kısa kesip Karakaya'nın serin havasına koşacaksınız. Döner dönmez arkadaşların eşine kucak açacaklar. Yemek davetleri alacaksın her birinden. Bu davetler arasında seni geren proje müdürün Bovet'ninki. Geldiğin günden beri, gülümseyerek "Getirdiğin şarabı saklıyorum, sizi yemeğe alınca açacağım." diyecek. Nihayet beklenen gün gelecek. Sizinle birlikte bir çift daha olacak davette. Yemeğe başlayıp "kirsch" lerinizi içtikten sonra Bovet, kalın gözlüklerinin arkasında gülen mavi gözleriyle gülümserken hediye ettiğin muhteşem (!) Şarköy şarabını sofraya getirecek. Tirbuşonu eline alıp bir tören havasında mantarı açacak. Önce kendi kadehine bir miktar koyup ağzına götürecek. O anda içinden "Eyvah" diye bağırmak gelecek. Korku içinde Bovet'in tepkisine odaklanacaksın. Önce kadehin içinde şöyle bir döndürüp şarabı, burnuna yaklaştıracak. Sonra bir yudum alıp tam tadına varmak için gözlerini kapayacak. Sonunda sana dönüp kadehi kaldıracak, bir şey söylemeye hazırlanırken kalbin küt küt atacak. "Mmm, excellent" İnanamayacaksın, dalga geçiyor olmalı. Bu adam şaraptan anlamıyor diyemezsin. İkinci kadehi doldurup sana uzatınca, tamam bu beni iyice rezil etmek istiyor diyeceksin içinden. Çekinerek elinden kadehi alıp küçük bir yudum alacaksın ağzına. Bir mucize. Allah acıyacak. Gerçekten nefis bir şarap. Neyse ki bu bozulmamış. Rahat bir ohh çekeceksin. Yemek samimi bir ortamda sona erecek, mutlu bir şekilde evinizin yolunu tutacaksınız.
(Devam edecek)
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 8 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 9 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 10 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 11 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 12 ***
YENİ BİR HATAY *** BÖLÜM 13 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 14 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 15 ***YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 9 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 10 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 11 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 12 ***
YENİ BİR HATAY *** BÖLÜM 13 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 14 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 16 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 17 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 18 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 19 ***
YENİ BİR HAYAT *** BÖLÜM 20 ***