KATEGORİLER

28 Mart 2016 Pazartesi

25-27/03/2016 Cuma, Cumartesi, Pazar, İzmir

Yoğun geçen üç gün. Kızımın evini değiştirmesi nedeniyle ona yardımcı olmak için İzmir'deydik. Evin tamirat, tadilat işleri, eski evin toparlanması ve eşyaların yeni eve nakli hepsi bu üç güne sığdı. Üstelik Cuma günü kızım görevinin başındaydı.

İlk gün ustalardan biri geldi, biri gitti. Aynı anda üç ayrı işin yapıldığı anlar oldu. Sabah erkenden başlaması gereken işler öğleden sonra saat ikilere sarkınca durum daha da zorlaştı. İlk gelenler mobilyacılardı. Hemen mutfak dolaplarının montajına başladılar. Arada tezgah için granit ustaları gelip ölçü aldılar ve evyeyi tezgaha monte etmek için yanlarında götürdüler. Yeni moda evyeler sıfır kenar dedikleri cinstenmiş. Eski evyelerin kenarları tezgahın üzerine oturtulup silikonla taşa yapıştırılıyordu. Zamanla silikon kararıyor, parçalanıyor ve mikrop barındırmaya başlıyor. Şimdi yeni nesil evyelerde bu durum yok. Silikon sadece evyenin altına destek amaçlı kullanılıyor ve su ile her hangi bir teması da yok.

Ustalık hüner ister. Usta, işini bir an önce bitirip kaçayım demez. Bir işin keyif içinde tadına varabilmek için kaliteli malzeme kullanıp işi usta ellere teslim edeceksin.  Usta işine zaman ve emek harcar ki çıkan ürün zanaat eseri olsun. Sanat eseri demedim dikkat ederseniz. Sanat ile zanaat arasındaki en önemli fark, sanatın yaratıcılık, zanaatın ise ustalık gerektirmesiymiş zira. Ustalık üzerine niye bunca nutuk attım derseniz; biraz mutfak dolaplarını yapan ustalardan bahsetmem gerekecek. İlk dikkatimi çeken aşırı aceleci olmalarıydı. Üç tane usta. Görünüşte her biri kendi işini gayet iyi biliyor, makine gibi tıkır tıkır çalışıyorlardı. Fakat işi ele almalarındaki gelişi güzellik beni rahatsız ediyor, bir şeyler sanki eksik yapılıyormuş hissine sahip oluyordum.

Epey bir zaman geçtikten sonra problemin ne olduğunu çözdüm. Yapmadıkları şey kontroldü. Her parçanın montajından sonra sağı solu, üstü altı uyumlu mu, yoksa kasma yapıyor mu bakmaları lazım. Ben yine susmayı tercih ettim. Montaj tamamlanmasına yakın dolabın taç kısmı ile kapakları arasında kalan boşluğun sabit olmadığını söyledim ustalara. "Onu kafaya takmayın, hiç öyle kalır mı orası? Daha kapak ayarlarının yapmadık." dediler.

İşleri bittiğinde hatalı yapılan yeri yine gösterdim. Kapak ayarlarıyla oynayınca durum daha da bozuldu. Baktım ki olacak gibi değil. "Tamam," dedim. "Siz bunu yapayım diye uğraşırsanız, daha çok bozacaksınız, bırakın olduğu gibi kalsın."

Bir yandan balkon kapı ve pencerelerine ferforje demirler monte edildi. Boya ve kartonpiyer işleri daha önce tamamlanmıştı. Elektrikçi hem anahtar ve prizleri değiştirdi hem de yeni perde kornişlerini yerlerine taktı.

Ertesi gün bir yandan temizlik, diğer yandan tezgah granitinin montajı, su tesisat bağlantıları ve marangozun eksik kalan işleri yapılıyordu. Bu aralar arabamın arka koltuklarını yatırıp iki üç seferde mutfak eşyalarını ve kırılabilecekleri kendimiz taşıdık.

Dün yine her iki evde tempolu çalışma vardı. Sabahtan eşyalar kamyona yüklenip evin son temizliğine başlandı. Yeni eve eşyalar boşaltıldıktan sonra son anda bulaşık makinesinin unutulduğunu fark ettik. Tekrar gidip onu aldık. Dolaplar yeniden monte edildi. Mutfak eşyaları yerine yerleştirildi. Ankastre fırın, ocak için servis geldi. Doğal gaz yetkilisi gelip bağlantı kontrollerini yaptı. Elektrikçi avizeleri taktı.

Kazasız belasız bir ev taşıma işi de böylelikle sona erdi.   

2 yorum: