KATEGORİLER

31 Mart 2016 Perşembe

31/03/2016 Perşembe, Tire

Oh nihayet! İte kaka artık oldu bu iş. Telefon etmesem yine aramayacaktı beni. "Saat 13.30'da dükkana gel, burada bir sözleşme ayarlayalım daha sonra TEDAŞ'a yönlendiririm." dedi, Elektrikçi Ali.

Apar topar tam saatinde vardım hemen yanına. "Neymiş bu sözleşme?" Tapu eşimin üstüne olduğundan abonelik için aramızda sözleşme yapmak gerekiyormuş. Ya eşimin kendisi abone olacak ya da aramızda kira sözleşmesi yapacakmışız. O da olmazsa bana vekalet vermesi gerekiyormuş eşimin. Trajikomik bir durum. Ben bu yeri alıp tapusunu eşimin üzerine geçirmişsem ne olacak? Eşler arasında kontrat mı olurmuş? Neyse, uzatmadan "Peki" dedim. İmza atılacak yerleri gösterdi bana Ali. Ben de formalitedir diye fazla üzerinde durmadım. "Kiralayan" yazan yerin altına bastım imzayı. Yanında başka bir yer gösterdi. "Buraya da eşinizin imzasını karalayıverin." dedi. Biraz benzetmeye çalıştım. Sonra evrakları alıp doğru TEDAŞ Müessese Müdürlüğüne. Orada Hatice Hanımı görecekmişim.

Çarşı içinde dar sokakların birinde bu daire. Kapıdan içeri girerken dostça görünümlü özel güvenlik görevlisi karşıladı beni . "Hatice Hanım nerede?" diye sordum. Sağ taraftaki bankonun arkasında ortada oturan bayanı işaret etti. Evrakları verdim. Şöyle bir bakıp geri uzattı onları bana. "Kiraya verenin imzası eksik, o olmadan işlem yapamayız" dedi. "Ben onun yerine de attım." diyecek oldum sonra hemen vaz geçtim. Görevli memura eşimin yerine atmış olduğum imzayı gösteriyordum ki bir imza yeri daha olduğunu fark ettim o an. Meğer benim eşimin imzasını taklit ederek karaladığım yer kefil yazan bölümmüş. Kiraya veren kişiye ait imza yeri boş kalmış. Hemen kaptım evrakı elinden, cebimden kalemi çıkarıp çabucak imzaya benzer bir şey karaladım. Kadın yan taraftaki erkek memura danıştı. "Yok böyle olmaz, kendisinin imzalaması lazım" dedi, işi yokuşa süren memur edasıyla. "Ya, bu benim karım, ne sözleşmesi, dalga mı geçiyorsunuz?" dediysem de bir şey değişmedi. Arabaya atladığım gibi kuafördeki eşimin yanına gittim. Benim attığım imzayı karalayıp yanına eşimin imza atmasını istedim. Ne olur ne olmaz diye attığı imzanın altına "Okudum, anladım" diye yazdı.

Tekrar TEDAŞ'a gidip sözleşmeyi kendilerine verdiğimde bir şey diyemediler. Ali'nin söylediği paranın iki katından fazla bir harç bedeli istenince sordum nedenini. Meğerse güç talebi fazla olduğu için yüksekmiş bu bedel. Düzenlenen evrakları alıp bu sefer dağıtım şirketinin tahsilat ve abonelik işlemlerinin yapıldığı diğer binasına gittim. İşlemlere başlar başlamaz "Abone kim olacak? diye sordu. "Tabii ki ben." diye cevap verdim. "Evlilik cüzdanınız lazım o zaman" dedi. "Yuh artık" dedim. "Diğer binanızda eşimle kira sözleşmesi istediler, onu yaptım, şimdi siz benden bir de evlilik cüzdanı mı istiyorsunuz?" 

"Prosedür böyle" dedi, görevli kız. "Bir ara vatandaşa güven esastı bürokrasiyi azaltmak için. Başarılı da olmuştu. Ama şimdi saçma sapan işler çıkartıyorlar insanın önüne." diyerek söylendim. "Evlilik cüzdanını nereden bulayım ben şimdi size?" diye çıkıştım. "Kayıp işte, onu bulamıyoruz." Memurun işi yokuşa sürdüğü de yok ancak yine de inisiyatif kullanamıyor. "Bana" dedi. "Evli olduğunuza dair bir belge getirmezseniz işleminizi yapamam." "Nereden alacağım bu belgeyi peki?" diye sorunca, "Nüfus Müdürlüğünden vermeleri lazım" dedi. "Peki siz bunu bilgisayarınızdan göremiyor musunuz?" diye sordum. Cevabı olumsuzdu. "Peki, işlemi yapın ben daha sonra size istediğiniz belgeyi getireyim." dedim. Güven telakki etmiş olmalıyım ki, işleme devam etti. Gişeye yönlendirip beni bir haraç da buradan aldılar.

Nüfus Müdürlüğüne gittiğim sırada memuru, amiri sinek avlar vaziyetteydi. Bu kadar işi olmayan bir daire ilk kez gördüm hayatımda. Durumu esprili bir dille anlattım. "İmam nikahını kabul etmiyorlarmış, bana bu belgeyi verse verse sizin daire verirmiş." dedim. Memurların odasında masaya ilişmiş durumdaki müdür, "Kim istiyor bu belgeyi?" diye sordu emin olmak için. "TEDAŞ istiyor." dedim. Memur kadın benden de baskın çıktı. "Dur bir bakayım, eşinizle aranızda elektrik var mı buradan anlaşılır." deyip bilgisayarın tuşlarına vurmaya başladı. Birkaç saniye sonra yazıcıdan çıkarttı kağıdı. Önce kendisinin imzaladığı belgeyi aynı odada bulunan şefine arkasından müdürüne imzalatıp bana uzattı. "Borcum?" diye sordum. "Yok" dedi. Beklerken salonun karo taş parkeleri dikkatimi çekti. Anneannemlerin eski evinde vardı aynısı. Çok aradım bu deseni yayladaki taş evin salonu için. Seramik çıkınca bütün karo taş ustaları işlerini bırakmak zorunda kalmışlar. Şimdi az sayıda imalathane var bu yüzden karolar çok fahiş fiyatla satılıyor. Üstelik döşemesi de seramik işçiliği kadar kolay değil. Hem deseni ortaya çıkarmak için sıfır derz yapılması, hem de döşendikten sonra makineyle güzelce silinmesi gerekiyor.

Evrakları alıp Elektrikçi Ali'ye getirdim. Bazı bilgileri defterine not etti. Yukarıdaki bütün kablo ve pano işleri tamamlanmış. Yarın elektrik bağlanacakmış. Çok şükür bugünleri de gördük.

Dükkandan ayrılıp Toptepe üzerinden yaylaya çıktım. Yakup Usta ve Kadir kayrak taşı işine devam ediyordu. Binanın yanında süs havuzunu nasıl ayağa kaldırırız onu konuştuk. Tuvaletin sıva ve seramik işleri için tatil dönüşü Sezai Usta ile görüşürüm artık.

2 yorum: