Sabah pencereden baktığımda gördüğüm manzara gece boyu aralıksız yağmur yağdığına işaret ediyordu. Gün içerisinde bir yağdı, bir durdu. Öğlene doğru evden çıktığımda hafiften atıştırmaya başlamıştı ama beş on dakika sonra kesileceğini çok iyi biliyordum. Yaylayı düşündüm. Toprağın nemli kalması ağaçlar için iyi bir şeydi. Şimdiden o kurak yaz günlerini ve sulamada çektiğim eziyeti düşünüyordum. Yağmuru bahane eden ustaların bu sefer yine yaylada çalışmaktan kaçacakları geçti aklımdan. Hafif bir serinlik ya da yarım saat süren bir yaz yağmuru işe çıkmamaları için yeterliydi onlar için.
GELİNCİK:
Apartmanın önünde arabama doğru ilerlerken, yağmura hasret bir gelinciğin narin gövdesini sık döşenmiş tretuvar taşları arasından geçirip dünyaya merhaba dediği dikkatimden kaçmadı.
Hemen resmini çekmek üzere yanına eğildim ve ona "Merhaba, sen de hoş geldin dünyamıza" dedim. Yakından bakınca yağmur damlaları kırmızı yaprakları üzerinde öylesine güzel duruyorlardı ki. Kaldırımda yürürken dikkatsiz biri kolayca üzerine basabilecek ya da haylaz bir çocuk okul dönüşünde çekip koparabilecekti. Bütün bu tehlikelere aldırmadan uğraşmış, didinmiş, olmazı olur yapmış betonun ta içlerinden kendine bir yol çizmeyi başarmıştı, hem de zerre toprağı olmadan, suya hasret çekerek. Bizim ustaların köşe bucak kaçtığı o yağmur tanelerine kavuşmak içindi onca çabası...
Elektrikçi Ali'yi aradım. İşin önemli kısmı bitti ya, telefonlara cevap veriyor artık. Ödeme yapacağımı da bildiği için telefona çıkmasına kesin gözüyle bakıyordum zaten . "Şimdi dükkana girdim bende" dedi, kısa süren hal hatır sormaların ardından. Yakup Ustayı da önceden aramıştım. Tahmin ettiğim gibi yağmur nedeniyle çalışmamışlar bugün. Seyahatimiz nedeniyle iki haftadır biriken işçilikleri ödemem gerekiyordu fakat yarın İzmir'e gidecektim. "Ya çarşamba gününü bekleyeceksiniz ya da Elektrikçi Ali'nin dükkanına gel orada görüşelim." dedim. "Tamam oraya gelirim." dedi.
Bankadaki işleri hallettikten sonra İzsu ile görüştüm. Su deposu fikrinden uzaklaşmaya başlamıştım işler uzayınca. Geçen sene konuştuğum usta sözünde dursaydı şimdiye çoktan bitmiş olurdu ama her işte var bir hayır dedim. Belki de böylesi daha iyi olacak. Gerekli evrakların ne olduğunu öğrenip istedikleri belgeleri belediyeden temin ettim. Evden çıkarken tapuyu yanıma almayı akıl etmediğimden dolayı müracaat çarşamba gününe kaldı yine de.
Elektrikçi Ali'nin dükkanı kalabalıktı. Aslında pazartesi günleri onun ödemelerle ilgili telaşlı olduğu bir gün. Ne var ki, seyahat dönüşü ödeme yapacağıma dair söz vermiştim ona. Çarşamba gününe sarksın istemiyordum. Telaşlı bir şekilde masalara bir sürü fatura yığılmış, bir yandan oğlu Hasan ile birlikte kendi faturalarını kesiyorlardı. Kafalarını karıştırmamak için ara vermelerini bekledim bir süre. Ben beklerken bir ıhlamur söylediler. Baktım ki sıranın bana geleceği yok, araya girip benim işimi halletmelerini istedim. İstedikleri ödemeyi yaptıktan sonra kapıda bekleyen Yakup Ustaya işçiliklerini ödeyip ayrıldım dükkandan.
Eve uğradıktan sonra eşimle birlikte hemen yanımızdaki pazara alışverişe çıktık. Geçen sene yediğim sarmaşığın çok daha azı nasip oldu bu sene. Pazarda göremedim, geçti mi sezonu acaba? Gördüğümüz enginarlar da pek hoşumuza gitmedi. Yarın İzmir'e giderken, eşim Salı Pazarına çıkacak artık, enginar ve haftalık otlarımızı almaya...
2. gün (EK)'im:
BAŞLANGIÇ 75,2 KG
|
HEDEF
70,0 KG
| ||
GÜN SAYISI
| BUGÜNKÜ
KİLOM
|
DEĞİŞİM (+/-) KG
|
HEDEFİME KAÇ KG VAR
|
2
|
73,7
|
- 1,5
|
3,7
|
Fotoğraf muhteşem, gelinciği çok severim:) elinize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :) Beğendiğinize sevindim. İnsan doğanın böyle hoş sürprizleri ile karşılaşınca mutlu oluyor.
YanıtlaSil